Otuz dokuz yıllık renkli ve verimli yaşamı boyunca romanlar, şiirler, şarkılar yazan, trompetten ve cazdan vazgeçmediği gibi oyunculuk, şarkıcılık, mucitlikten de geri kalmayan ve doğal bir oyunbozan olan Vian’ın meslek hayatında Fransız Standartları Enstitüsü’nü seçmiş olması belki de sanat dünyasının en parlak ironilerinden biridir. Dönemin diğer bazı isimleri gibi doğaçlama yaşayıp eser veren Vian bugün asıl olarak yazar kimliğiyle ve antimilitarist bakış açısıyla tanınıyor.
Vian’ın yazdığı son roman olan ve bir psikanalistin tuhaf bir köyde başına gelenleri anlatan Yürek Söken, yazarın en gerçeküstü eserlerinden biri. Kendi içindeki boşluğu, başkalarının duygularını “çalarak” doldurmak mümkün mü? Gittiği köyün –borçlarını para yerine başkalarının utançlarını sahiplenerek ödeyen insanlar gibi– garipliklerini kendi gariplikleriyle değiştirmeye başlayan psikanalistin bu soruya vereceği yanıt aşikâr. Ama karakterimiz “psikanaliz yapmak” ve “seks” arasındaki ayrımı bilmeyenleri tedavi etmeye uğraşadursun, Vian’ın bu son romanıyla kariyerine kusursuz bir nokta koyduğu da bir gerçek.
“Vian’ın alegorileri her okura uygun olmasa da üslubu şaşırtıcı biçimde yalın. İnsan zalimliğinin ve tutarsızlığının ilginç mantığına olan yaklaşımı ise Yürek Söken’i tek başına okunmaya değer kılıyor.” – Publisher’s Weekly
“Sistemin muzip bir hicvi olan Yürek Söken, muazzam detaylarla bezeli, sarsıcı bir roman.” – Kirkus
Birinci Bölüm
1
28 Ağustos
Keçiyolu yar boyunca uzanıyordu. Çiçek açmış kalaminalar ve kararmış taçyaprakları toprağı örten biraz geçkin bruyyuzalar kaplamıştı iki yanını. Sivri böcekler bin küçük çukur açmıştı toprakta; ayakların altında, soğuktan ölmüş bir sünger gibiydi.
Jacquemort acele etmeden ilerliyor ve koyu kırmızı yürekleri güneşte atan kalaminalara bakıyordu. Her atışta bir çiçektozu bulutu yükseliyor, sonra ağır bir titremeyle dalgalanan yaprakların üzerine yeniden düşüyordu. Dalgın, dalga geçiyordu arılar. Yarın eteğinden dalgalanın boğuk ve tatlı sesi yükseliyordu. Jacquemort durarak, kendisini boşluktan ayıran dar kenarın üstünden sarku. Dimdik aşağıda, her şey çok uzaktaydı ve kayalanın oyuğunda bir temmuz peltesi gibi titriyordu köpük. Hafif ateşte pişmiş su yosunu kokuyordu. Başı dönen Jacquemort lozlu yaz otlarının üstünde diz çöktü, iki elini uzatarak toprağa dokundu; bunu yaparken, kenar çizgileri tuhaf denecek kadar düzensiz olan keçi pisliklerine rastlayınca, o hayvanların arasında bir Sodom tekesinin bulunduğu sonucuna vardı, oysa turun yok erdugunu sanıyordu.
Şimdi daha az korkuyordu. yeniden yara doğru eğilmeyi go.
ze aldı. Kızıl kayanın kocaman etekleri pek derin olmayan suya dimdik iniyor, oradan da kırmızı bir yar oluşturmak üzere neredeyse hemen çıkıveriyordu; Jacquemort bu yarın doruğunda diz üstü eğiliyordu.
Dalga çatlamalanyla yağlanan ve su buharından bir halkayı taç diye takan siyah pusukayalar yer yer su yüzüne çıkıyordu. Güneş deniz yüzeyini kemirip, edepsiz yazılarla kirletiyordu.
Jacquemort ayağa kalktı, yeniden yürümeye başladı. Yol dönüyordu. Solda, daha şimdiden kızıla çalan egreltiotları ve çiçek açmış süpürgeotlanı gördü. Çıplak kayaların üzerinde, balıkçı arabasının getirdiği tuz billurları parlıyordu. Bölgenin içine dogru, sarp bir yamaçla yükseliyordu toprak. Yol da yer yer yeni keçi pislikleriyle dolu, siyah granitten hoyrat kitlelerin çevresinde dolanıyordu. Hiç keçi yoktu ortalıkta. Gümrükçüler pislikler yüzünden öldürüyordu onları.
Hızını artırdı ve kendini birdenbire gölgede buldu, çünkü güneş ışınları onu izleyemiyordu artık. Tatlı serinlikte rahatlamış, çok daha hızlı yürüyordu. Kalaminaların çiçekleri de, aralıksız bir ateş şeridi halinde, gözlerinin önünden geçiyordu.
Bazı belirtilerden, yaklaşmakta olduğunu kestirip ince uzun ve kızıl sakalını özenle düzeltti. Sonra yeniden şen şakrak yola koyuldu. Bir an, toprak aşınması yüzünden emzik biçiminde yontulmuş olan ve keçiyolunu dev bir gizli kapının direkleri gibi çerçeveleyen iki granit tepenin arasında, bütünüyle gözüne çarptı ev. Yol yeniden dönüyordu, evi gözden kaybetti. Tam tepede, yardan oldukça uzaktaydı. Iki karanlık kitlenin arasından geçince, tuhal agaçlarla çevrili, bembeyaz, apaçık ortaya çıktı. Parlak bir yol anakapıdan kopuyor, yamacın üzerinde kıvrılarak tembelce uzanıyor ve bitkin, keçiyoluna kavuşuyordu. Jacqu emort yola adımını attı. Yamacın hemen hemen tepesine vardı…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıYürek Söken
- Sayfa Sayısı256
- YazarBoris Vian
- ISBN9786053759577
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİthaki Yayınları / 2019
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kalpten Kalbe ~ Kat Martin
Kalpten Kalbe
Kat Martin
Bir deniz kazasında yaralanınca korsanlar tarafından esir alınan cesur Viking savaşçısı, Londra’ya getirilir. Bir sirkte, kafes içinde kilitli tutularak gezdirilmektedir. Dilini bilmediği bu ülkede,...
- Dönüş ~ Joseph Conrad
Dönüş
Joseph Conrad
İçsel ve psikolojik bir drama olan Dönüş, insanlar arası ilişkileri, çatışma atmosferlerini ve zihinden geçen düşünceleri anlatmakta dünyanın en usta kalemlerinden biri olan Joseph...
- Beyaz Gürültü ~ Don Delillo
Beyaz Gürültü
Don Delillo
Çağdaş edebiyatın devi Don DeLillo’dan dehasıyla sarsan bir başyapıt: Beyaz Gürültü. Zamanımızın panoramasına dönük kara bir ayna, tüketime ve tükenişe odaklı yaşamlarımıza atılan acımasız...