Birazoku

Kimek, her şeyin bitiği aynı zamanda başladığı yer…

Kimekliler, her zamanki gibi sıradan bir gün yaşıyorlardı. Kulakları sağır eden çığlık sesleri duyulana kadar.

Kimek’te, o gün aniden gökyüzü kararır ve her yer çığlık sesleri ile yankılanır. Ne olduğu anlaşılamadan, Kimek, ateş almaya başlamıştır. Görünürde hiçbir varlık yoktur. Var olan tek şey gökyüzünden gelen çığlık sesleridir. Çığlıklar kesildiğinde Kimek harabeye dönmüştür.

Kimek artık yaşanabilir bir yer olmaktan çıkmıştır. Ve çığlık sesleri hâlâ devam etmektedir. Halk, yaşanabilir bir yer bulmak zorundadır. Ama bu o kadar kolay olmayacaktır.

Sonunda yaşayabilecekleri bir dağ bulurlar. Artık, Kimek’i terk etme zamanı gelmiştir. Çaresizce o dağa yani Sırlar Dağı’na giderler. Yıllar sonra Sırlar Dağı’nda tuhaf olaylar baş gösterir.

Yula ve arkadaşları, yaşadıkları gizemleri çözmek için dağdan gizlice çıkarlar. Kimek’e gizin başladığı yere giderler. Fakat onları bekleyen tek şey gizemli çığlıklar değildir. Çözmeleri gereken çok şey vardır…

*

Fatma Güneş Yıldırım 01.02.1974 yılında Iğdır’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Iğdır’da tamamladı. 1992 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesine başladı. 1996’da mezun oldu. Aynı yıl Iğdır iline öğretmen olarak atandı. Çeşitli okullarda on iki yıl çalıştıktan sonra, Muğla ili Fethiye ilçesine tayin oldu. Yazar, Fethiye ilçesinde göreve devam etmektedir. Evli ve iki çocuk annesi olan yazarın, 2017 yılında “Gülün Kokusu” adlı romanı yayımlandı. Bir yayınevinin düzenlediği yarışmada, “Kader Çizgisi” adlı hikâyesi ikinciliğe layık görüldü.

İÇİNDEKİLER
Birinci Bölüm: Çığlığın Esrarı ……………………………11
İkinci Bölüm: Sırlar Dağı …………………………………17
Üçüncü Bölüm: Dağdaki Tehlike ………………………..32
Dördüncü Bölüm: Kanyona İlk Çıkış ……………………42
Beşinci Bölüm: Mağaradaki Yaratıklar…………………63
Altıncı Bölüm: Kimek Mağarası’nda Bekleyiş………….71
Yedinci Bölüm: Kurulun Kararı…………………………81
Sekizinci Bölüm: Metakor’un Gizemi………………….101
Dokuzuncu Bölüm: Kimek’e Neler Olmuş?………………..124

“Hayal ettiğiniz her şey gerçektir.”
-Pablo Picasso-

Okuyucularıma sevgilerimle…

YAYINCI NOTU “Yula” kitabıyla yazar, Türk Mitolojisiyle çağdaş kurguyu harmanlayıp yeni bir yorum getirmeyi amaçlamıştır. YULA “Sırlar Dağı” serinin ilk kitabıdır. Kitaptaki isimler; Orhun Yazıtları, Dîvân-u Lugâti’t Türk ve Türk Mitlerinden alınmıştır. Fantastik kurgu sevenlerin keyifle okuyabilecekleri nitelikte bir kitaptır.

BİRİNCİ BÖLÜM
ÇIĞLIĞIN ESRARI

Kimek halkı o yaz sıradan denebilecek bir yaz geçiriyordu. Sabah olduğunda, her zamanki gibi işlerine gidip akşam evlerine dönüyorlardı. Tarlalar, bağlar, bahçeler hiç olmadığı kadar bereketliydi. Zararlı börtü böcek, kuş… Yok denecek kadar azdı.

Sabah dükkânını açmaya giden demirci Kayrakan’ın önünü, kule görevlisi Gobi kesti.

“Gölgeler!.. Kayrakan.” dedi çekine çekine. “Biliyorsun işte… Birkaç gün önce de demiştim. Yine göründü; bu sefer ki daha büyüktü.”

Kayrakan ne diyeceğini bilemedi. Herkes Gobi için “Kafası iyiden iyiye gitti,” diyordu. Son günlerde önüne çıkana, gördüğü gölgelerden bahsedip duruyordu. Ama Gobi’den başkası da gölge falan görmemişti. Kayrakan başından savmak istercesine, “Tamam Gobi,” dedi. “İlgileneceğim o konuyla.” Sonra adımını hızlandırıp Gobi’nin yanından ayrıldı. O uzaklaşırken arkasından Gobi konuşmaya devam ediyordu.

“Gökyüzüne bak; etrafı dinle Kayrakan. Bak… Bir bak! Ne kadar da sessiz. Kuşlar… Kuşlar yok Kayrakan; çok garip şeyler olacak… Çok!”

Kayrakan önce etrafına, sonra da gökyüzüne bakındı. Başını sağa sola salladı. Nereden çıkarıyordu bu adam bunları. Sokakta, bir yerlere yetişmeye çalışan insanlar, koşuşturan çocuklar vardı. Bırakın gariplikleri, her şey her zamankinden daha sıradandı. Ama nedense gerçekten de o sene ortalıkta kuş yoktu. Olan tek kuş Gobi’nin kargasıydı.

Gobi geçen yıl yaralı bir karga bulmuştu. Ona gözü gibi bakmış, iyileştirmişti. Sonra doğaya salmak istemiş, fakat karga Gobi’den ayrılmamıştı. Gobi nereye gitse karga da omzunda gidiyordu.

Birden içinde ürperti hissetti. Olduğu yerde kendini titretti. Onları neyin beklediğinden habersiz;

“Bu da neydi şimdi!” dedi içinden. “İyice Gobi’ ye benzedim.”

Ertesi sabah Kimek halkı enteresan bir olayla karşılaştı. Kimsenin anlam veremediği bu esrarengiz olay, Kimek’i cehennem yerine çevirdi. Önce kulakları sağır eden ürkütücü, tiz bir ses geldi. Ardından evler, tarlalar alev topuna döndü. O kadar kısa süre içinde gerçekleşti ki her şey, kimse ne olduğunu anlayamadı. Bir anda tarlalar, sokaklar, evler can havliyle koşuşturan insanlarla doldu. Bağırmalar, feryatlar birbirine karıştı. O karışıklıkta sadece, genç bir adam aklı başında hareket ediyordu. Genç adam, meydanın ortasında avazı çıktığınca bağırıyordu. İnsanları kurtarmak için çabalıyordu.

…