Birazoku

Sorun sende değil! Onda!

Kimden mi söz ediyorum? Başımızın üstünde yeri olan beynimizden tabii ki… Tamam, kabul!  Daha yüzde 10’unu bile kullanamazken bizi uzaya gönderdi! Sayesinde “Işınla beni Skati” cümlesini kurmamıza az kaldı! Ama bazen işleri çok abartıyor. İşgüzarlık etmeye kalkıyor.

Kötü hiçbir şey olmasa da hayatımız çocukluğumuzdaki kadar keyif vermiyor… Genciz, güzeliz, yakışıklıyız, işimiz gücümüz var çok şükür ama sokaktaki çiçekçinin özgüvenine sahip değiliz… Toplantıda bir konuşma yaparken, hiç çalışmadan sözlüye kalkmış öğrencinin ruh haline girebiliyoruz.

Neden sizce? Çünkü beynimizin yıkanmaya ihtiyacı var! Çünkü doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız her negatif durumu arşivleyen, korkuları, kaygıları biriktirip her yeni koşulda önümüze diken bir koleksiyoncu o!

Gelelim iyi habere! Çözüm çok kolay! Hadi ona her şeyin yolunda olduğunu söyleyelim. Ve bu kitapla başarı, sağlık, özgüven, bolluk ve bereket için beynimizi formatlayalım…

İçindekiler

Önsöz……………………………………………………………………………………..9
Beynimizin yüzde 10’unu kullanıyormuşuz!………………………………13
Beynimiz hızla öğreniyor……………………………………………………….15
Beynimiz nasıl çalışıyor?……………………………………………………….21
Duygularımız nasıl oluşuyor? …………………………………………………36
NeuroFormat® ile değişim zamanı …………………………………………..61
NeuroFormat® ile değişim başlıyor!………………………………………..63
NeuroFormat® tekniği………………………………………………………….69
NeuroFormat® tekniği uygulaması………………………………………….76
İnançlarımızı değiştirmek! ……………………………………………………..98
İnanç formatlama uygulama örneği ………………………………………104
Modern dünyada ihtiyaçlarımız…………………………………………….110
İnançlarımızı değiştirelim……………………………………………………..117
Hafızamızı değiştirmek ……………………………………………………….141
Otomatik tepkilerimizi değiştirmek………………………………………..151
Genel stres ve hastalıklar ……………………………………………………157
NeuroFormat® hikâye tekniği ………………………………………………160
NeuroFormat® hikâye tekniği uygulama örneği ………………………168
NeuroFormat® yüzleşme tekniği ………………………………………….175
Gerçek hayat uygulamaları………………………………………………….181
Özgürlük prosedürü …………………………………………………………..184
Kendimizle “barış” prodesüdü ……………………………………………..186
İnsanlar objeler yerler …………………………………………………………191
Fobiler……………………………………………………………………………..193
Genel kaygı korkular ve endişeler…………………………………………204
Başarının formülü “ahenk”…………………………………………………..210
NeuroFormat® ahenk şablonu …………………………………………….213
İçindekiler
7
Profesyonel başarı …………………………………………………………….217
Spor performansı………………………………………………………………223
Sakatlıklar ………………………………………………………………………..225
Fiziksel şikâyetler kronik ağrılar…………………………………………….235
Çocuklar………………………………………………………………………….243
İlişkiler……………………………………………………………………………..244
Alışkanlıklar ve bağımlılıklar………………………………………………….251
İdeal kilomuza ulaşmak………………………………………………………259
Duygu “bağımlılığından” kurtulmak ……………………………………….270
Alerjiler astım…………………………………………………………………….273
Ciddi hastalıklar…………………………………………………………………281
Ana konuların üzerinde çalışmak ………………………………………….284
İç sesimizi değiştirmek ……………………………………………………….287
Son söz ……………………………………………………………………………….293

Önsöz

Kitabıma hoş geldiniz! Başlamadan önce, bu kitabın yeniden yaratılış öyküsünü kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Tam dört sene önce bu kitabı yazdığımda otuz altı yaşındaydım. 2011 yılının Mayıs ayında, naçizane kendime göre kişisel gelişim konusunda daha önce “hiç yazılmamış” bir kitabı bitirmenin heyecanı içinde yazdım önsözümü. O zaman çok kısaca bahsetmiştim kendimden. 1994 yılından beri psikoloji ve kişisel gelişim konusunda çalışma yaptığımdan ama asıl olarak yaşadığım sağlık problemini çözebilmek için bu konulara gerçek anlamda odaklandığımdan bahsetmiştim..

On yedi yaşındayken kırılan ve yıllardır hiçbir sorun yaşamadığım sol el bileğim, kırıldığı günden tam on üç yıl sonra tüm vücudumu kaplayan şiddetli kronik ağrılara yol açmaya başlamıştı. Bunu tetikleyen bir sahne provası için çok yoğun şekilde gitar çalmam olmuştu. O günlerde belki sayısı 50’ye yaklaşan doktor ve tedavi alternatifini denememe rağmen hiçbirinden sonuç alamamıştım.

Bu durumda kendi sorunumu çözmek kendime kalmıştı! Biliyor musunuz, insan gerçekten motive olduğunda büyük zahmetlerin altına girebiliyor. Normalde hayatımız yolundaysa hepimiz daha kolay olanı seçiyor, keyif aldıklarımızı yapmaya devam ediyoruz. Ama çözülmesi gereken gerçek bir zorluk bize mucize kabilinden işler yaptırabiliyor. Asıl olarak kendi sağlık sorunumu çözmek için yola çıktığım bu yolda birçok sistemi inceleme fırsatım oldu. Bazılarından çok şey öğrendim, bazılarının ise sadece zaman kaybı olduğunu…

Birçok terapi sistemini analiz ederek, aslında nasıl çalıştıklarını, beraber kullanıldıklarında etkilerinin daha da arttığını tecrübe ettim. Sonra parçaları bir araya getirmem gerekti. O kadar çok bilgi vardı ki, gerçekten “işe yarayanları” eleyip kenara koymam gerekti. Tüm bunları kendimi iyileştirme motivasyonuyla yapıyordum. Başka hiçbir motivasyonum yoktu, inanın bana. Ama sonunda baktım ki, birlikte kullanmaya başladığım tekniklerle, kendimde ve çalışma yaptığım kişilerde daha önce hiç görmediğim şekilde hızlı ve etkili sonuçlar alıyordum. İşte o zaman, bunun sadece benim için değil belki de milyonlarca insan için de değeri olabileceğini düşündüm. Çalışmalarımda kullandığım metodolojileri bir araya getirerek, NeuroFormat® ismini verdim. Bunun sebebi, bu sistemle yaptığımızın bir nevi format atmak, silmek üzerine kurulu olduğuydu.

Zira beyindeki asıl değişikliklerin beynin koruma ihtiyacını dengelemek adına yapıldığına, bunun da yaşanan olayların beyindeki etkisini temizlemekle mümkün olduğuna kanaat getirdim. Yıl 2015 ve bu inancım şimdi daha da net ve kesin! Daha sonra motivasyonumun kaynağı değişti. Yıka Beynini ismini verdiğim kitabım ve anlattığım konu yüz binlerce kişiye ulaşınca, sistemi daha da ileri götürmeye odaklandım. Kitaplar arka arkaya geldi.

2013 Ocak ayında Beynine Format At kitabımda NeuroFormat® sisteminin daha basitleştirilmiş ama daha etkili halini yazdım. Şu ana kadar yazdığım ve hayatım boyunca yazabileceğim kitapların muhtemelen en iyisi Sağlığına Format At kitabım 2014 yılı Mayıs ayında çıktı. Peki, neden mi bu kitaba döndüm? Size iki itirafım var. Birincisi, Yıka Beynini kitabımı ilk bitirdiğimde, anlattığım yepyeni sistemin insanların hayatına yapacağı pozitif etki açısından, kişisel gelişim ve psikoloji alanlarında henüz yazılmadığını, yazdıklarımın devrim niteliğinde olduğunu düşünmüştüm. Bu tabii sadece okumakla değil, okurların yazdığım sistemi çalışıp bizzat öğrenip uygulamasıyla olacaktı. Aslında birçok kişi bunu başardı da! Gerçekten 3-5 kez okuyan, notlar alan, çalışma grubu oluşturup arkadaşıyla bunu uygulayan sayısız insandan hayatım boyunca unutamayacağım birçok teşekkür mesajı aldım. İkinci itirafımsa, 2011 versiyonunda daha sonra içime sinmeyen bazı noktalar olduğunu hissettim. Yanlış bilgiler değildi. Sadece, yazmak istediğim kadar basit ve etkilisini yazamamıştım. Mesela, NLP (Neuro Linguistic Programming) ve EFT (Emotional Freedom Technique) isimli sistemlerden standart halleriyle bahsettim. Aslında ben bu sistemleri yıllardır anlatıldıkları standart halleriyle kullanmıyorum.

Ancak, ilk kitabım olması nedeniyle “Bu teknikleri değiştirdim ve yepyeni bir sistem geliştirdim, adı da NeuroFormat®” gibi bir söylem getirmek istemedim. Belki de okurlarımın antipatik karşılamasından çekindim. Tekrar etmem gerekirse, Yıka Beynini’nin ilk halini sebat ederek uygulayan okurlarım da muhteşem sonuçlar aldılar. Ancak, ben artık bu sonuçların yeterince hızlı olduğunu düşünmüyorum. Önce bu durumu Beynine Format At kitabımla değiştirdikten sonra, bu kitabı da olması gereken hale getirmek istedim. Hesapta olmayan üçüncü bir itiraf daha yapmak isterim.

Belki on sene sonra, kitabın bu versiyonundan da pek hazzetmeyebilirim. Ama öyle gelişmiyor mu her şey? Yaptıkça daha da iyi hale gelmiyor muyuz zaten? O açıdan beni bu konuda bağışlamanızı rica ediyorum. J Kitabın teorik bölümlerine dokunmadım. Aynı modeli kullanmaya devam ediyorum. Ancak sistemin uygulanışını, mümkün olan en basit ve güncel hale getirmeye uğraştım. Başlamadan birkaç noktayı eklemek isterim. Bu kitap, ihtiyacınız olan anlarda tekrar tekrar dönüp bakacağınız ve pratiğe aktarabileceğiniz bir sistemi içeren bir başucu kitabı. Bu nedenle bazı noktaların üzerinde bilerek fazlaca durmaya çalıştım. Hani aslında çok iyi bildiğimiz bir konuda kafamızın içinde bir şey “klik” eder ya, işte o an anlamaktan daha öte, idrak ederiz. Amacım bunu sağlamaya çalışmaktı.

Kitaba başlamadan iyice kavramanızı istediğim bir nokta var. Kitapta psikoloji ve beyinle ilgili enteresan bilgileri bulacak olsanız da asıl amacım bu değil. Bu kitabın etkisi, özellikle içindeki teknikleri kendi hayatımızdaki özel durumlara uyguladığımızda ortaya çıkacaktır. Kitapta bulunan sistemin uygulanması oldukça basit. Hayatınızı kısıtlayan fobilerden panik atağa, yıllardır nedenini çözemediğiniz kronik hastalıklardan kilo sorununa, kendine güvensizlikten ilişkilerde utangaçlığa kadar birçok problemi yaratan faktörleri birer birer temizleyeceksiniz. Dilediğiniz hedefe ulaşmak için önünüzdeki tüm engelleri kaldıracaksınız ve böylece istediğiniz tüm değişimler otomatik olarak gerçekleşecek. Birazdan okumaya başlayacağınız kitabın hayatınızı değiştireceğine tüm kalbimle inanıyorum. Ancak bunun tek bir şartı var: Değişimi yaratmak adına sistemi uygulamak için kendinize zaman ayırmanız. Haydi başlayalım…

M. Barış Muslu
Mart 2015 – İstanbul

Beynimizin yüzde 10’unu
kullanıyormuşuz! 

PEKİ BU YÜZDE 10’U BİLE NEDEN KONTROL
EDEMİYORUZ?!

Beynimizi
NEDEN kontrol edemiyoruz?

• Kötü hiçbir şey olmamasına rağmen, hayatımız neden çocukluğumuzdaki kadar keyif
vermiyor?

• İncir çekirdeğini doldurmadığını bildiğimiz
halde, neden saçma sapan olaylar keyfimizi
kaçırıyor?

• Başkalarıyla uğraşmak yetmez gibi, bize engel olmaması adına neden heyecanımızı,
kaygımızı ikna etmek zorunda kalıyoruz?

• Topluluğa konuşma yapmak üzereyiz, her
şeyimizle hazır olmamıza rağmen, neden
beynimize sakin olması gerektiğini anlatamıyoruz?

• Çok iyiyiz, eğitimliyiz, güzeliz, yakışıklıyız, bin
bir türlü özelliğimiz var ama neden sokaktaki
çiçekçinin özgüvenine sahip değiliz?

Eğer beynimizi gerçekten kontrol edebilseydik, çocukluğumuzdaki kadar mutlu olurduk! Üzüldüğümüz bir sorunun önemi yoksa beynimizi meşgul etmezdi. Heyecanımızı engellememiz gerekiyorsa, bunu kolayca yapabilirdik ya da gerçekten çok üstün özelliklerimiz özgüvenimizi tavan yaptırırdı. Yukarıdakilere benzer sayısız soru sorabiliriz. Kısacası, neden mantık çerçevesinde beynimiz duygularımızı kontrol etmiyor? Beynini ve duygularını kontrol edemeyen dünyaca ünlü yıldızlardan örnekler verelim:

Arnold Schwarzenegger’in iğneden ödü kopuyor, iğne olurken
bayılıyor.
• Ünlü yönetmen Steven Spielberg’in böcek fobisi var, karıncalardan bile anormal şekilde korkuyor.
• Brad Pitt’in köpekbalığı ve örümcek fobisi var.
• Johnny Depp palyaçolardan ve dünya tatlısı bebeklerden korkuyor.
• Jennifer Aniston, Cher ve Whoopi Goldberg’in uçuş fobileri
var. Mümkün olduğunca her yere karayoluyla gidiyorlar.
Bu insanlar deli mi?

HAYIR!

…