Yevgeni Onegin, Aleksandr Puşkin’in 1823’te başlayıp 1831’de tamamladığı ve kendisinin de çok sevdiği manzum romanıdır.
Puşkin, masumiyet, aşk ve dostluğun trajik hikâyesini anlattığı romanında okuyucuyu genç Petersburg’lu Onegin’in hayat ve aşkla olan ilişkisine sürükler. Bunu yaparken de okura birçok konuda edebî ve felsefi saptamalar sunar.
Yevgeni Onegin, döneminin aristokratik yaşam tarzını ele alışı, günlük yaşama dair nüvelerle sunduğu konuların genişliği, kompozisyonu, karakterlerinin derinliklerinde ve yaşantılarının zengin betimlemelerinde yatanlar göz önünde bulundurulduğunda Rus yaşamının gerçek bir yansımasıdır.
Okuru içine hapsederek tüm akıcılığıyla ilerleyen bu manzum roman, Puşkin’in temel eserlerinden ve 19. yüzyılın en önemli Rus romanlarından biridir.
Eğlendirmeden mağrur sosyeteyi,
Mukaddes sayarak dostluğa hürmeti,
Keşke sana senden bile değerli
Bir yadigârı verebilseydim:
Gerçekleşmiş aziz bir düşten
Diri ve berrak bir şiirden,
Yüce fikirler ve sadelikten,
Muhteşem bir ruhtan bile değerli.
Olsun varsın — talepkâr ellerinle
Al: Yarı gülünç, yarı hüzünlü,
Kimi sıradan, kimi mükemmel,
Şu alacalı fasıllar dermesini.
Uykusuzluğun, hafifmeşrep ilhamların,
Olgunlaşmadan solmuş yılların,
Soğuk gözlemler yapan aklın,
Elemli sözlerle dolu yüreğin,
Eğlencelerimin özensiz meyvesi!
Birinci Kısım
“Yaşamak için acelesi var, hissetmek için can atar.”
Prens Vyazemskiy
I
“Nizam ve intizam sevdalısı dayım
İyice hastalanıp düşünce döşeğe
Hürmet göstermeye mecbur etti kendine;
Nereden düşünecek bundan iyisini!
Numune sayıp bilim diye okutmalı:
Ey ulu Tanrım, nasıl bitmez bir sıkıntı,
Gece gündüz bilmeden oturmak hastayla,
Yanından ayrılamadan bir adım bile!
Ne rezil, sefil bir hiledir üstelik
Bir yarım canlının nazını çekmek,
Dakka başı yastığını düzeltmek,
Suratını asıp ilacını içirmek,
İçini çekip düşünmek kendi kendine:
Ne zaman alacak iblis senin canını?”
II
Posta yollarında toz içinde uçarken,
Böyle düşünüyordu o genç aylak,
Zeus’un yüce iradesiyle
Bütün akrabaların mirasçısı. —
Lyudmila ve Ruslan’ın dostları!
Romanımın kahramanıyla,
Hemen, mukaddimesiz, şu lahza
Müsaadenizle tanıştırayım sizi:
Onegin, iyi yürekli ahbabım,
Olur a, okurum, belki sizin de
Doğmuş veya parlamış olduğunuz
Neva’nın sahillerinde doğmuş;
Bir zamanlar dolaşmıştım oralarda:
Ama kuzey zararlıdır sağlığıma.
III
Kusursuz, asil bir memuriyetin ardından
Babası borcun harcın içinde yaşadı.
Her sene üç defa balo verirdi,
Sonunda meteliksiz kalıverdi.
Ama kader Yevgeni’yi esirgedi:
Önce bir madame pervane oldu peşinde,
Sonra onun yerini bir monsieur aldı.
Haşarı bir çocuktu ya, tatlıydı da.
Monsieur l’abbé, meteliksiz bir Fransız,
Yavrucak dert tasa görmesin diye
Şaka yoluyla öğretiyordu her şeyi,
Yalnız takılmazdı ahlak derslerine,
Yaramazlık yapınca azarlardı hafifçe,
Sonra alıp gezdirirdi Yazlık Bahçe’de.
IV
Ne zaman ki büyüyüp de, vaktine
Erdi Yevgeni isyankâr gençliğin,
Vaktine ümitlerin ve narin kederlerin,
Monsieur de onu kapı dışarı etti.
Artık benim Onegin hürdü, serbestti;
Saçları son modaya göre kesilmiş,
Londralı bir dandy1
gibi giyimi —
Ve sonunda sosyeteye de açıldı.
Pek mükemmel bir Fransızcayla
Konuşurdu hem, hem de yazardı,
Kolayca oynardı mazurka dansını
Ve sıkılmadan eğilip selamlaşırdı;
Başka ne gerek? Sosyete karar kıldı:
Akıllıydı çok, pek de tatlı.
V
Biz hepimiz, her nasılsa
Yarım gedik bir şeyler öğrendik,
Demek, Tanrı’ya şükür, terbiyeyle
Çetin iş değil yükselmek bizde.
Onegin’se çoklarının fikrince
(En ciddi, en kati hâkimlerin)
Küçük bir bilge, yalnız ukala;
Bir de talih manendi kabiliyet:
Sohbetlerde hiç çekinmeden
Kolayca dokunur her meseleye,
Tartışma mühimse de, bir uzmanın
Âlim tavrıyla korur sessizliğini,
Ve kışkırtır hanımların gülümsemesini
Beklenmedik bir epigramın ateşiyle.
VI
Latince artık düştü modadan. Ama,
Size doğrusunu söylemek gerekse,
Yeterince Latince bilirdi ya
Şu kadarı için: Epigrafları seçsin,
Iuvenalis1
hakkında kelam etsin,
Mektubun sonuna bir vale2
nakşetsin.
Ayrıca, kusursuz değilse bile
Aeneis’ten3
iki mısra ezberinde.
Kütüb-i tevarihe dalıp da
Tarihin tozlarını eşeleme
İsteğine gelince, haşa, yok.
Ama geçmiş günlerden fıkraları
Romulus’tan başlayıp da ta bugüne
Sıkıca saklı tutardı ezberinde.
VII
Onda, kendini sanata vermek için
Yüksek ihtiraslardan iz yoktu,
Biz ne kadar çırpınsak da o
Yamb’ı horey’den ayıramazdı.
Homeros’a, Theokritos’a1
sövüp sayardı;
Yalnız Adam Smith’i okurdu
Ve derin bir iktisatçıydı.
Yani bilirdi akıl yürütmeyi
Mevzu şuysa eğer: En basitinden
Erzakı olduğunda devlet, neyle yaşar,
Nasıl zenginleşir ve neden
Yoktur altına ihtiyacı?
Babası onu anlamazdı,
Toprağı rehine koyardı.
VIII
Yevgeni’nin başka da bildiklerini
Sayıp dökecek boş vaktim yok,
Ama hakiki dehası neredeydi,
Neydi o ilim, en iyi bildiği,
Ona veren küçüklüğünden beri:
Zahmeti, zilleti, neşeyi…
Bunaltılı ruhunu bütün gün
Neydi hep meşgul eden — şu:
Nazon’un türküsünü koştuğu
Ve parlak, isyankâr ömrünü,
İtalya’sından uzaklarda,
Moldova’da, kör steplerde,
Uğruna acılar çekerek bitirdiği
Narin bir ihtiraslar ilmi.
IX
………………
………………
………………
X
Pek erken başladı riyakârlığa,
Ümidi gizlemeye, kıskanmaya,
İnançları kırmaya, inandırmaya,
Kasvetli görünmeye, sızlanmaya,
Mağrur ve itaatkâr olmaya,
Dikkatli yahut kayıtsızlığa!
Öyle mahmurdu, öyle de suskun,
Öyle ateşli ve belagatli,
Kalpten mektuplarda çalakalem!
Bir tek şeyle yaşar bir tek şey sever,
Nasıl bilirdi kendinden geçmeyi!
Pek keskin ve narindi bakışları,
Mahcup ve küstahtı, ama bazen de
İtaatkâr bir yaşla parlardı!
XI
Bilirdi kendini yeni göstermeyi,
Şakayla şaşırtmayı masumiyeti,
Pusudaki ümitsizlikle ürkütmeyi,
Hoş bir iltifat edip eğlendirmeyi,
Yakalamayı bir an sevecenliği,
Masumiyet çağının itikatini,
Şuurla ve ihtirasla yenmeyi,
İstemsizce okşayışlar beklemeyi,
Yalvarmayı, itiraf istemeyi,
İşitmeyi bir yüreğin ilk sesini,
Aşkın peşine düşmeyi ve ansızın
Elde etmeyi gizli bir görüşmeyi…
Ve sonra, baş başa, kıza
Tenhada dersler vermeyi!..
XII
Nasıl bilirdi titretmeyi
Daha erken yaşta, yüreklerini
Nam salmış yosmaların!
Yok etmek istediğinde rakiplerini
Nasıl kara çalardı zehirli!
Ne yaman ağlar örerdi!
Ama siz, bahtiyar kocalar,
Onegin’le dost kaldınız:
Faublas’ın1
eski talebesi,
İtimatsız bir ihtiyarcık,
Başında boynuzu azametli,
Her zaman hoşnut kendinden,
Sofrasından, nedimesinden,
Kurnaz nedimler iltifat ederdi.
XIII, XIV
………………
………………
………………
XV
Kiminde, daha döşekte,
Pusulalar getirirler.
Ne? Davet mi? Gerçekten,
Bir günde üç eve birden!
Bunda balo, öbürü yaş günü.
Nereye gitsin benim şen şatır?
Kimden başlasın? Aman, boş ver:
Ne var her yere yetişmekte!
Sabah kıyafeti üstünde,
Başında geniş bolivar
Ver elini bulvar!
Ferahta dolaşır durur,
Gözünü kırpmayan Breguet
Haber edinceye kadar: Yemek!
XVI
Akşam olmuş: Oturdu bir kızağa.
Yankılandı bağrışı: “Çek, çek!”
Yakası kunduz postu, sarmış
Üzeri buz tozuna, parladı.
Dörtnal Talon’a3
: Orada, emin,
Kendisini beklediğinden Kaverin’in4
.
Girdi, mantarı patladı şişenin,
Fışkırdı kuyrukluyıldız huzmesi;
Karşısında bir rozbif, kanlı,
Yermantarları, lüksü gençlik yıllarının,
En iyisi Fransız mutfağının,
Bozulmaz Strazburg çöreği, arasında
Hasından Limburg peyniriyle
Altın rengi ananasın.
XVII
Yağlı köfte de bir yakmış ki içini
Söndürmek için daha çok kadeh ister.
Ama Breguet’nin zembereği haber eder:
Hadi, başladı yeni balenin temsili!
Tiyatronun meşum müşterisi
Ondan buna konan, büyüleyici
Aktrislerin kararsız tayihi,
Kulislerin muteber yurttaşı:
Onegin, kanatlanıp tiyatroya uçtu;
Orada herkes, hürriyeti soluyup
Entrechat1
varsa hazır alkışlamaya,
Phèdre’yi,
Kleopatra’yı yuhalamaya,
Moina’yı
çağırmaya (Niye? Şundan:
Yeter ki duysunlar kadının sesini!)
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Öykü
- Kitap AdıYevgeni Onegin
- Sayfa Sayısı216
- YazarAleksandr Puşkin
- ISBN9789750763236
- Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Maruzatım Var ~ Nurhan Suerdem
Maruzatım Var
Nurhan Suerdem
Hayat: Başlangıç noktasından sona doğru yol alırken, nelerle karşılaşabileceğini tahmin edemediğin bir seyahat. Herkesin başlangıç noktası farklı olduğu gibi; son durağa gidiş yolu, gideceği...
- Tuş ~ Haldun Taner
Tuş
Haldun Taner
Tuş, Kızıl Saçlı Amazon, Made in USA, İki Komşu, Eller, Kaptanın Namusu, Bir Motorda Dört Kişi, Allegro ma non troppo, Bir Kavak ve İnsanlar,...
- İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte ~ George Saunders
İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte
George Saunders
George Saunders’ın erken dönem öykülerinin ve bir novellasının yer aldığı İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte siber terörizmle dolu, kâbus gibi bir kıyamet-sonrası dünya yaratarak okurları her zamankinden daha...