Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Yeşil Gözlü Kız
Yeşil Gözlü Kız

Yeşil Gözlü Kız

Suat Derviş

“Sevgili Melek, Beni bir adam öptü. Şaş da kal, kardeşim… Şaş da kal! Beni bir erkek öptü. Ne babam ne dedem ne amcam ne…

“Sevgili Melek,
Beni bir adam öptü. Şaş da kal, kardeşim… Şaş da kal! Beni bir erkek öptü. Ne babam ne dedem ne amcam ne dayım ne kardeşim… Beni yabancı, genç ve güzel bir erkek öptü. Evet Melekçiğim, münasebetsiz ve terbiyesiz olmasına rağmen…”

Beyhan, Konya’dan İstanbul’a gelirken, trende yakışıklı, genç bir adamla karşılaşır. Tanımadığı bu adam, onu birden öpüverir. Beyhan’ın ilk öpüşmesidir bu ve genç kız, ismini bile bilmediği bir adama o anda âşık oluverir.

Okumak için geldiği İstanbul’da, babasının amca kızı Fethiye Hanım ve ailesinin yanında kalacaktır. Doğruca Büyükada, Nizam Caddesi’nde bulunan Villa Darling’e gider. Bir kuşak önce Konya’dan İstanbul’a göçmüş ve hızla gelen zenginlikle sınıf atlamış bu ailenin fertleri birbirinden ilginç ve tuhaf tiplerdir. Beyhan gibi bir taşra kızı, onların tabiriyle bir “Ayşe Kız” için onların arasında kendisini var etmek kolay değildir.

Suat Derviş, Yeşil Gözlü Kız’da, Anadolu’dan gelen Beyhan’ı İstanbul’un jet hızıyla modernleşmiş, fakat bu süreçte içten içe çürümüş sosyetesine sokuyor ve böylece toplumdaki değişime, dönüşüme ışık tutuyor. Bu roman, onun en politik, en eleştirel ve sert eserlerinden biri.

*

Güneş yanığı yüzü ne güzeldi. Elinde de hep ufacık bir kırbaç taşırdı. Piyade tegmeniydi ama nedense elinden şu kırbacı eksik etmezdi. Sen de bana. “Siz evlenince o seni bu kırbaçla dövecek.” derdin. Bizim evin önünden geçtiği zaman hani Melek yüreğim ağzıma geliyor!” derdim. Bir gün de Halkevindeki Perizat Ablaların düğününde beni dansa çağırmıştı. Sonra ben de evde beybabamdan bir temiz papara yemiştim. İsmi de Necati’ydi. Herhalde hatırladın, değil mi?

İşte Melekciğim… Beni, tipks ona benzeyen, belki ondan da daha güzel bir erkek öptü.

O günden beri de aklım başımda değil dersem mübalağa ettiğimi zannetme. İçim altüst oldu. Ne yaptığımı ne yapacağımı, ne söylediğimi ne düşündüğümü biliyorum.

Onun için, bu kadar heyecanlı ve içi altüst bir halde bulunduğum için, sana da istedigim gibi, istedigim zamanda mektubumu yazamadım.

Zaten bu yolculuk, bu seyahat, sonra bu macera… Sana hangi birini anlatayım, söze nereden başlayayım bilmiyorum.

Vallahi, sana yemin ederim ki kimse ama bugüne kadar kimse beni böyle kucaklamadı. Kimse ama kimse beni böyle gogsúne doğru çekip dudaklarımı öpmeye kalkışmadı.

Sıtma mücadelesindeki genç hekimi bilirsin; bir o… O bir kere beni öpmüştü. O zaman on dört yaşında var yoktum, beybabam beni ona kinin almaya göndermişti. Odada yalnız kalınca beni kolumdan tutmuştu. Ve kendine doğru hafifçe çekerek, “Ne kadar güzelleştin!” deyip kaşlarımın ucundan hafifçe öpmüştü. Adeta şöyle bir dudağını dokundurmuştu. Halbuki bu, adamakıllı ve uzun uzun, hem de ağzımdan öptü. Sıtma mücadelesindeki hekim, beni öptükten -artık ona öpmek bile diyemem- sonra, “Bana sık sık gel,” demişti. Ben de korkmuş, bir daha semtine uğramamıştım.

Bak şimdi, hele sana aptal gibi neler anlatıyorum, Melek.

Onu sen de tanırsın. Bir kere de senin saçlarından öpmüş, hem sana İstanbul’daki karısını boşayıp da seni alacağını söylemişti. Zaten onun öpmesi öpmek bile sayılmaz ya! Çünkü ona hangi genç kız, hangi kadın gitse, hep öyle yaparmış. Fazile’yi, Mahmure’yi, Ayten’i, hatta Gülnaz Teyzeyi bile öpmüştü.

Ama bunun yaptığı öyle değil, bu başka! Laf olsun diye değil, beni begendigi için, beni sevdiği icin, beni basbayağı sinema perdelerinde kızları nasıl öperlerse öyle öptü.

Beni ayıplama Melek, sana biraz daha fazlasını da söyleyeyim ki o beni öperken ben de ondan hiç kaçınmadım. Sanki öpüşmeye alışıkmışım gibi, hiç çekinmeden, hiç çekilmeden onun beni öpmesine müsaade ettim.

İnsan böyle bir saat evveline kadar kim olduğunu bilmediği, ismini dahi tanımadığı bir genci sevebilir mi?

Fakat sana yemin ederim ki onu tanıdığımdan beri sade onu düşünüyorum.

Hem de onu hangi isimle düşüneceğimi bilmeden! O da beni seviyor mu dersin?

Bilmiyorum.

Acaba benimle evlenmek mi istiyor? Bundan da haberim yok.

Melek, Melek! Heyecan içerisindeyim fakat bütün bu gevezelikleri burada durdurarak sana onu nasıl ve nerede tanıdığımı anlatayım. Biliyorum, sen bu tafsilatı merak edersin.

Onu trende tanıdım. Eskişehir’de tanıdım. Eskişehir’le İstanbul arasında onu tanıdım, sevdim ve o beni öptü.

“Ah, sen yok musun sen!” deme bana. Hatta ben biraz macera seven bir kızım ama şimdiye kadar da bu kadar müthişi başımdan geçmemişti.

Ah, şu İstanbul’a beni yollamak nereden akıllarına geldi? Sağ olsun babacığım, illaki üniversite tahsili vapmamı istiyor. Bense lise tahsilini bitirecek halim yok.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıYeşil Gözlü Kız
  • Sayfa Sayısı240
  • YazarSuat Derviş
  • ISBN9786052650677
  • Boyutlar, Kapak13*19,5, Karton Kapak
  • Yayıneviİthaki Yayınları / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Alev Dudaklı Kadın ~ Suat DervişAlev Dudaklı Kadın

    Alev Dudaklı Kadın

    Suat Derviş

    “Onu sevmek… Hayır, onu sevmemişti. Onun kolları ara­sında bulunduğu müddetçe onu sevmediğini, sevmeyeceğini anlamış, fakat ne zaman o istese onun kolları arasında bulun­maya mahkûm...

  2. Fosforlu Cevriye ~ Suat DervişFosforlu Cevriye

    Fosforlu Cevriye

    Suat Derviş

    Atilla Dorsay’ın önsözüyle… Bir gece kadınına, bir karanlık kızına bundan daha güzel ve onu daha iyi vasıflandıran bir sıfat bulmaya imkân mı vardı! Güzelliği...

  3. Daktilo Nebahat ~ Suat DervişDaktilo Nebahat

    Daktilo Nebahat

    Suat Derviş

    “Bugün çocuğu cephede bulunan bir anne de çocuğu canavarlar tarafından parçalanmış tarih öncesi bir anne gibi kuduz bir acı hissetmiştir. Biz kadınlar hangi yaştan,...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Gökkuşağına İki Bilet ~ Attilâ ŞenkonGökkuşağına İki Bilet

    Gökkuşağına İki Bilet

    Attilâ Şenkon

    Mayısın beşini altısına bağlayan o Hıdrellez gecesi, gül ağaçlarının dibinden değişik dilekler topladı Hızır ve İlyas. Kimi yaptığı küçük bir ev maketiyle, kimi çocuğunun...

  2. Bir Gün Tek Başına ~ Vedat TürkaliBir Gün Tek Başına

    Bir Gün Tek Başına

    Vedat Türkali

    27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce Türkiye içten içe kaynıyor. Kenan, yıllar önce gizli komünist partisine girme suçlamasıyla polis sorgusunda çabucak yılgınlığa düşmüş, eski...

  3. Herkes O’nu Anlatıyor – 1 / Ailesi ~ Hatice Kübra TongarHerkes O’nu Anlatıyor – 1 / Ailesi

    Herkes O’nu Anlatıyor – 1 / Ailesi

    Hatice Kübra Tongar

    Gözlerinizi kapatın ve zamanın, çölde savrulan kum taneleri gibi geriye akmasına izin verin. Tarih bin beş yüz yıl önceye gitsin, takvim Asr-ı Saadet’i göstersin,...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur