Bozkırda, çölde, yüce dağlarda, taygada, göllerde veya kutsal ormanlarda… Tüm hikâyeler hayat içindir, hayatla ilgilidir ve hayattan gelir. Görünmez kanatlı tulpar atların sırtında Türkistan’ın bozkırlarını veya çöllerini, Sibirya’nın tayga ormanlarını veya dağlarını aşan kahramanların hikâyeleri hep Türk boylarının hayatta nasıl kaldığının ve kalacağının macerasını anlatır.
Bu anlatmalarda doğa bir arka plan değil, büyülü ve kutsal mekânın ta kendisidir. Türk boylarının kahramanları doğaya hem uyum sağlar hem de onunla mücadele eder. Yüce dağların karşısındaki uçsuz bucaksız diyarlarda, göğün direği bir yıkılsa üstten gök basacak gibi alabildiğine güçlü yerlerde; suya, toprağa ve dahi tüm varlığa dair hikâyeler anlatılır, örnek olsun diye, bilgi olsun diye, eğlence olsun diye… Her bir anlatmada Oğuz Kağan’ı, Köroğlu’nu, Türk dünyasının diğer tüm kahramanlarını görürüz. Her biri hem yüce olana hem de yanı başımızdaki insana dairdir. Doğaya dairdir. Bu hikâyeler insanı, doğayı, dünü, bugünü, yarını, hülasa tüm var ve yokları içinde taşır. Bir vardır, bir yoktur bazen.
Bir zamanlar bir masalcıdan dinlediğim gibi yoklarla işimiz yoktu, yoklar var kılındı, işte o zaman hikâyeler başladı. Ataların ve doğanın sesini sözüne taşıyan şamanlar, ozanlar, jıravlar, akınlar, kayçılar, nakkallar, ak sakallı atalar, ak bürçekli analar, masal anaları, masal ataları derken ses ve söz uçtu, bugünlere ulaştı, geldi çattı günümüzün söz ve kalem ustalarına. Onlar da aldılar Türk dünyasının bütün söz mirasını, kalemle can verdiler onlara ki daha nicelerine ulaşsın diye.
İşte günümüzün kalem ustalarından biri de bu kitabın sahibi Emrah Ece’dir. Emrah Ece, Türk dünyasının dört bir yanından hem tanıdık hem de yepyeni anlatmalarla karşımızda yine. Türk dünyasının her bir köşesini Emrah Ece’nin kaleminden yaşamak için buyurun ateş başına…
Seçkin Sarpkaya
İÇİNDEKİLER
ALTAY
Ak Pös Kuurçın / 13
Bir Söze Yenilen Üç Pehlivan / 18
Canavar Almış ve Borolday Mergen / 21
Kedi / 26
Öksüz Delikanlı ile Tilki / 30
Ösküs Ool ile Yedi Demir Nöker / 36
Ösküs Ool ve Karatı Kağan / 42
Tilki Damat / 48
•
BAŞKURT
Akboz At / 51
Alp ve Altın Saç / 52
Ayhılıw / 59
Biktimer ve Cadı Kadın / 62
Bürebay’ın Şarkısı / 66
Kartal Kağan ve Batur Bülbül / 70
Mezardan Gelen Adam / 72
Tılsımlı Yüzük / 76
Türmen Batır / 84
Yedigir Yıldızı / 88
Yılan Batır / 89
Yılan Kadın / 94
Yılkı Çıkan Göl / 96
•
ÇUKÇİ
Ay Adam / 98
•
HAKAS
Ak Pars ile Tasha Baatır / 103
Altın Kız ile Balıkçı / 106
Erlik Han ile Altın Arçol’un Dövüşü / 108
İhtiyar Adam ve Sihirli Göl / 112
Kurda Dönüşen Çocuk ile Peri Kızı / 115
Kuş Kadar Çocuk Alp Toolandı / 119
Ohay Alp’ın Oğlu / 123
Övünmeyi Seven Şaman / 126
Sihirli Kitap / 128
Sihirli Moğol Horozu / 132
Su İyesi / 135
Şaman ile Çiçek Kız / 136
Timĭr Homıs / 139
Üç Kız Kardeş ile Celbegen Nine / 142
•
KAZAK
Altın Sevinci / 147
Aslan ile Kedi / 149
Büyücü Kadın / 150
Büyücünün Sırrı / 157
Han’ın Çobanı / 161
•
KIRGIZ
Umay Kız / 167
•
KURGU
Temir Mergen / 169
•
NOGAY
Ak Köbek ve Kence Batır / 173
Alapran Batır / 177
Cömert ile Namert / 181
Göl Canavarı / 184
Kahraman Oğlan / 190
Karanlığa Doğuş / 194
Kılıç Batır / 197
Maymun Kız / 203
Nogay ile Türkmen / 208
Onbir Batur / 212
Sihirbaz Oğlan ile Ustası / 215
Üç Kardeş ve Ak Tulpar / 218
•
SAHA YAKUT
Aladoğan / 223
Ayının Kaçırdığı Kız ile Ayı Çocuk / 226
Çalışkan ile Beş Ahmak / 228
İki Şaman Kadın ve Delirmiş İnsanlar / 230
Kanlı Tören / 233
Kara Şaman / 235
Omogoy’un Kızı / 238
Rüzgâra Tutulanlar / 240
Suçunaa / 244
Udağan / 247
•
TATAR
Altın Kanatlı Kuş / 251
Ay’daki Kız / 257
Gülçiçek / 260
Kamır Batır’ın Düğünü / 266
Kurgan Kazan / 272
Maden İyesi / 278
Yılan Han ile Kırım Hanı / 280
•
TUVA
Ak Tün / 283
Avcı ve Orman Ruhu / 291
Balıkçı Ösküs Ool ile Han Kızı / 296
Bumbaaday Koca / 302
Cılbıga ve Aksakalday’ın Üç Kızı / 306
Deer Möge ve Altı Başlı Mankıs / 311
Heymer Ool ve Koca Kurt / 320
İhtiyar Adam ile Kuzgun Han / 327
Ösküs Ool ve Karatı Han / 333
Tulpar Kan Cereen ve Ösküs Ool / 339
•
UYGUR
Bavudun Yürüyüşü / 342
Ejderhayı Bezdiren Kadın / 343
İlk Söz
Bir varmış bir yokmuş… Çok uzun çağlar önce geyik boynuzu göğe değerken, keçi sakalı yeri süpürürken, Süt Gölü henüz küçük bir birikinti, Sümer Dağı küçük bir tepe iken hikâyeler her şeyden eskiymiş. Hikâyeler iyi ki var; bir bakmışım Sir Gawain ile beraber yemyeşil İngiltere çayırlarındayım ya da taygalarda Ösküs Ool’un yanına yoldaş olmuşum, bilinmez maceralara yürürüm. Ural Batır ile Ay Dede’yi ikiye böler, Sümmânî Baba ile bir ağaca yaslanıp her birimizi bir efkâra nasıl yazmışlar söyleşirim. Masallar hep sürprizlerle doludur. Çocukken “Bir, iki, üç, tıp!” diye oynadığımız oyunun izlerine bir Altay masalında rastlamıştım. Süt Gölü ile Sümer Dağı’nın oğlu olan parmak çocuğu Kara Kağan evlat edinir ama ona Kül Kedisi gibi davranır. İhtiyar bir adam, çocuğa, herkesi donduran sihirli sözü öğretir: Bıp! Bu oyunlar ve hikâyeler belki de Demirci denilen yanık yüzlü büyücü adamın ilk çekici ilk örse vurup kemik bıçağı demir olanla değiştirmesinden önce bile vardı. Tüm masalları severim ama Başkurt, Tatar ve Çuvaş sahalarındakiler benim için çok ayrıdır. Su kızı Rusalka gibi Slav mitolojisi ile harmanlanıp desteklenmiş ortak noktalar anlatıları zenginleştiriyor, üstelik Türk mitolojisine dair bariz izler görmek heyecan veriyor. Bu nedenle kitapta onlara fazlaca yer verdim. Bir Çuvaş hikâyesinde Oğuz Kağan’ın çok daha basit, ilkel bir formunu yakalamak ya da kurdun farklı Türk boylarına ait hikâyelerde her şeyde sona kalan ama Tanrı ile irtibatlı oluşunun izini Pir Sultan’ın “Bozkurt ile kıyamete kalan dünya değil misin?” deyişinde görmek heyecan verici.
İnsan her çağda insan ve kolektif bilinç dışımız hep hikâyeler uyduruyor. İnternet efsanesi ve saçma komplo teorileri olarak gördüğümüz Reptilian geyiklerini bugün uydurmadık. İlkel insanın yılan korkusundan aldığımız miras sayesinde yeniden onlara benzer mitler yaratıyoruz. Yalmavuz, yalmağız, yelbeğen, cılbıga kelimelerinin çıkacağı yer sizi yine yılanlara ve ejderhalara götürecektir. Türk boylarına ait hikâyelerin birçoğunun aslında birbirini tamamlayan şekilde olduğunu ve eksik bölümlerin diğerlerinden tamamlanabileceğini görüyorum. Mit yıkımına uğramış eski mitler toparlanırsa unutulmuş destanlar ortaya çıkabilir. Kalevala da böyle doğmuştu. Birbirini yapboz gibi tamamlayan hikâyeler birbirinden çok uzaktaki Türk boylarında bile farklı varyantlarla yaşıyor, hatta Cermen masallarıyla bile çok fazla benzeşiyor. Bir gün oturup o kahramanın hikâyesini uzun uzun yazacağım ve tüm macerayı tek hikâyede toplayacağım. Aktardığım hikâyeler çocuklar için değil, Ömer Seyfettin’in akıbetine uğrayıp “çocuk hikâyecisi yazarı” yaftasını boynuma asmak istemesem de çocuklar da okuyabilsin diye ölçülü yazmaya çalışıyorum. Yurdumun çocuklarına da hikâyeler bırakmak istiyorum, Dilaver Cebeci’nin dediği gibi: Benim kalemimden kan değil süt damlıyor Geceler boyu böyle geleceği emziriyorum. Size masallar getirdim kılıç zoru ve ejderhaların hüküm sürdüğü çağlardan, yol yorgunuyum. Dilimde eski türküler, göğsümde kılıç yarasıyla geldim.
Emrah Ece
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye
- Kitap AdıYer - Su Hikayeleri / Sibirya, Deşt-i Kıpçak ve Türkistan
- Sayfa Sayısı346
- YazarEmrah Ece
- ISBN9786254082429
- Boyutlar, Kapak13,5 cm x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviÖtüken Neşriyat / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Tarla Kuşunun Sesi ~ Mustafa Kutlu
Tarla Kuşunun Sesi
Mustafa Kutlu
Türk edebiyatının usta hikâyecilerinden Mustafa Kutlu’nun yeni kitabı Tarla Kuşunun Sesi, okurlarıyla buluşuyor… Kutlu, “halk destanı” tarzında kurduğu hikâyede, bir ailenin kuşaklar boyu yaşadıklarını...
- Chef ~ Mustafa Kutlu
Chef
Mustafa Kutlu
Yazar bu eserinde Türkiye’de seksen sonrası yaşanan atmosferi ele almıştır. Bu atmosfer tüketim toplumunun yarattığı ihtirasları, tutkuları öne çıkarmaktadır. Banka şefi baba, emekli ev...
- Bu Böyledir ~ Mustafa Kutlu
Bu Böyledir
Mustafa Kutlu
Lunapark metaforu içinde bir çekirdek ailenin başından geçenler. Yazar, ülkemizdeki sosyal değişimi eleştirirken bir yandan da insanın dünya hayatındaki temel varoluş meselesine vurgu yapıyor....