Katı ahlak kurallarının, tabuların egemen olduğu Victoria döneminde kıvrak zekâsı, ince alaycılığı ve sıra dışı hayatıyla çağının çok ilerisinde düşünen ve yaşayan yaratıcı bir dâhi olan Wilde, aynı zamanda bir eleştirmen ve estetik kuramcısı. Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar, yazarın sanata, hayata, aşka dair düşüncelerinin yanı sıra gözlemlerine dayalı toplumsal yorumlarının yer aldığı aforizmalardan oluşan eğlenceli bir derleme. Zirveden zindana her daim ışıldayan Wilde, belki de tüm zamanların en nüktedan kalemi.
İngiliz eğitiminin olmazsa olmaz unsurlarından biri
de büyük adamları hakkında hiçbir şey bilmemektir.
*
Her birimiz günlerimizi hayatın sırrını aramakla
harcıyoruz. Hayatın sırrı sanattadır.
*
Yaşamın yüce gayesi yaşamaktır. Az insan yaşar. Hakiki hayat ancak insanın kendi mükemmelliğini fark etmesi, her rüyasını gerçeğe dönüştürmesiyle olur.
*
Bana göre, sabah erkenden kahvaltısını edip şehre gidip treni yakalayan, ticaret âleminin tozlu, kasvetli atmosferinde kalan, akşam evine dönüp yemeğini yedikten sonra uykuya dalan işadamının hayatı bir kadırga kölesininkinden beterdir – zincirleri demir değil altındır o kadar.
*
Kötü sanat, hiç olmamasından çok daha beterdir.
*
… hiçbir şey yapmaya değmez, dünyanın yapılması
imkânsız dediklerinden başka.
*
İyi bir salata yapmak parlak bir diplomat olmak demektir. Her ikisinde de mesele bütünüyle aynıdır: Sirkenin yanına tam olarak ne kadar yağ koyacağını bilmek.
*
Hayat ciddiye alınamayacak kadar önemlidir.
*
Aristokraside akıldan çok para vardır.
*
Modern demokrasinin tek tehlikeli düşmanı iyi krallardır.
*
Hep şu kanaatte oldum: Hayal gücü olmayanların
son sığınağı tutarlılıktır.
*
… İngiliz aşçısı budala bir kadındır, işlediği günahlar
için bir türlü kullanmayı öğrenemediği tuzdan bir kaideye dönüştürülmesi farzdır.
Shakespeare yeleklerin dramatik değerini ve doruk
noktasının bir iç eteğe bağlı olabileceğini ilk görendir.
*
… sahne, sadece bütün sanatların buluşma yeri değil, aynı zamanda sanatın hayata geri dönüşüdür.
*
Gerçek bir oyun yazarı… bize sanat koşullarındaki
hayatı gösterir, hayat formunda sanatı değil.
*
…bizim sıradan İngiliz romancılarımız… üsluba yoğunlaşmayı beceremiyor. Karakterleri fazlasıyla dilbaz,
hurdahaş olana kadar konuşup duruyorlar. Bizim istediğimiz biraz daha gerçeklik ve biraz daha az retorik…
Daha az konuşup daha fazla düşünmelerini dileriz.
*
Bizi laf kalabalığının çorak çölünden hayat dedikleri
seraba götürüyorlar: Kelimelerin müthiş yabanıllığında
bir parça doğa için amaçsızca geziniyoruz. Mamafih İngiliz romanlarına fazla sert çıkmamak gerek; onlar entelektüel aylakların tek eğlencesidir.
*
Bir şair her şeyin üstesinden gelebilir, baskı hatası
dışında.
*
… isteri nöbetsiz şaire pek nadir rastlanır.
*
Aptal Amerikalı diye bir şey yoktur. Pek çok Amerikalı korkunç, bayağı, sırnaşık ve münasebetsizdir, tıpkı
pek çok İngiliz gibi, ama aptallık milli kusurlarından değildir. Aslına bakarsanız Amerika’da bir salağa geçit yoktur. Onlar bir lostracıdan bile akıl bekler ve alırlar.
*
Evliliğe gelince, Amerikalıların en popüler kurumları arasındadır. Amerikalı erkek erken, Amerikalı kadın
sıkça evlenir ve çok iyi anlaşırlar.
*
Amerika Avrupa’yı kendisinden önce keşfedilmesinden dolayı asla tam olarak affetmedi.
*
… insanlara nasıl konuşacakları öğretilse pek iyi olurdu. Dil sahip olduğumuz en asil araçtır, hem düşünceyi
ortaya çıkarmak hem de saklamak için; konuşmak başlı
başına bir tür ruhani harekettir ve karşılıklı konuşma,
sanatların en latifidir.
*
Gerçek karakterlerin abes durmadığı tek kurgusal
biçim tarihtir.
*
Kadın, şu önemli gerçeği erken keşfetmişti: Hayatta
patavatsızlık kadar masumiyete benzeyen hiçbir şey
yoktu. Bir dizi pervasız sergüzeştle ki yarısı oldukça zararsızdı, mühim bir kişi olmanın tüm ayrıcalıklarını elde
etmişti. Birden fazla koca değiştirmişti; aslında Debrett1
ona üç evlilik atfediyordu, ama âşığını hiç değiştirmediği
için, dünya onun hakkında dedikodu yapmayı uzun süre
önce bırakmıştı.
*
İnsan zengin olmadıktan sonra, cazip bir adam olmanın faydası yoktur. Romantizm işsizlerin uğraşı değil
zenginlerin imtiyazıdır. Yoksullar kullanışlı ve yavan olmak zorundadır. Sürekli bir gelire sahip olmak, etkileyici
olmaktan iyidir.
*
Hiç kimsenin, taşrada bile, akşam yemeği masasında
saf matematikle ilgili akıllıca bir soru sormasına izin verilmemeli. Bu tür bir soru aniden insanın ruh durumunu
tahkik etmek kadar kötüdür.
*
İnsanın kastettiğini tam olarak söyleyemediği bir arkadaşlığın ne faydası olabilir? Herkes cazip şeyler söyleyip memnuniyet yaratmaya, gurur okşamaya çalışabilir
ama gerçek arkadaş incitmeye aldırmadan daima nahoş şeyler söyler. Aslında, gerçek bir arkadaşsa bunu tercih
eder çünkü o zaman doğruyu yaptığını bilir.
*
İnsanı hayatta tutan, diğer herkesin sizden son derece düşük olduğunun bilincidir ve bu benim daima beslemiş olduğum bir duygudur.
*
O kadar akıllıyım ki bazen söylediklerimin tek kelimesini bile anlamıyorum.
*
Çok çalışmayı, yapacak daha iyi bir işi olmayan insanların sığınağı olarak görürüm.
*
Bu tabirle (fin de siècle1
) anılan her şeye özel bir
hayranlık duyar, severim. O medeniyetimizin âlâ çiçeğidir: Dünyayı alelade, kaba, barbar olandan uzak tutan
tek şeydir.
*
Flaubert Fransız nesrini değil, şans eseri Fransız olan
büyük bir sanatçının nesrini yazdı.
*
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Anı - Anlatı Edebiyat
- Kitap AdıYalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar
- Sayfa Sayısı64
- YazarOscar Wilde
- ISBN9789750743214
- Boyutlar, Kapak14 x 20 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Son Voli – Serserilik Zor Zanaat ~ Vecdi Çıracıoğlu
Son Voli – Serserilik Zor Zanaat
Vecdi Çıracıoğlu
Deniz mutedil dalgalıya geçmişti; gök bulutsuz, fare tüyüydü. Başımı kaldırıp bakmadım ama öyleydi, mutlaka öyleydi. Çünkü denizin rengi de aynıydı. Bu mevsimde, bu aylarda,...
- Dul ~ Jean-Louis Fournier
Dul
Jean-Louis Fournier
“Artık dulum. 12 Kasım günü Sylvie öldü. Çok üzücü. Bu sene indirimli satışlara birlikte gidemeyeceğiz.” Jean-Louis Fournier eşinden önce ölmek istiyordu. Ama eşi ondan...
- Elime Tutun ~ Aslı Biçen
Elime Tutun
Aslı Biçen
Delilik, cinselliksizlik, dilsizlik ve bellek temaları etrafında gelişen kısa ama son derece yoğun bir anlatı Elime Tutun. Cinselliğini yitirmiş bir adamla dilini yavaş yavaş...