Geç Bulunmuş Bir Hazine!
Aiken, uçsuz bucaksız detaylarla süslediği düşlerini, sekiz ayrı masal ile büyülü bir tepsi üzerinde sunmuş okurlarına… Türk okurlar için geç bulunmuş bir hazine, hatta bir cevher değerini taşıyacak olan Yağmur Damlalarından Kolye, sınırları olmayan muhteşem bir hayal dünyasına doğru çıkılacak sıra dışı yolculuklar vaat ediyor. Yazarın anlattığı masallarda her şey olağan, her şey sanki olması gerektiği gibi… Onun için kitaptaki tüm doğaüstü olaylar-varlıklar, büyülü anlatılar âdeta gerçekmiş ve gerçek olabilirmiş gibi algılanıyor. Yağmur Damlalarından Kolye çocukların her gece dinlemekten bıkmayacakları türden masallar içeriyor. Öyle ki her dinleyişte farklı detaylar üzerine düşünerek değişik rüyalara dalmak da mümkün. Aiken’in büyülü kalemi ve kitabın çizeri Jan Pienkowski’nin muhteşem görselleri ile okurları sanatsal bir şölen bekliyor.
Kitaba adını da veren bir doğum günü masalı ile başlayan Yağmur Damlalarından Kolye, yine bir doğum günü masalı ile sonlanıyor. Her masal birbirinden güzel ve özgün. Kitabı özel kılan bir diğer yönü ise evrenselliği. Zaten dünya çapında bir klasik haline dönüşmesi de bunun en belirgin kanıtı. Yağmur Damlalarından Kolye’de, Kuzey Rüzgârı’nın Laura’ya armağan ettiği yağmur damlalarından yapılmış kolyenin Arabistanlı bir kralın eline geçmesi ile yaşananları görünce şaşıracak; elbiseleri küçük gelen Emma’nın, çamaşır ipine asılıyken kiminle karşılaştığını öğrenince hayrete kapılacak; elmalı turtasını bir parça gökyüzüyle pişiren yaşlı kadının, kocası ve kedisi ile çıktıkları macera dolu yolculuğa eşlik edecek; doğum günü gecesi evde yalnızlık çekmesin diye Janet’e gelen misafirler ile birdirbir oynayacaksınız. Bunlarla da yetinmeyip, bazı geceler, çölün tam ortasındaki bir tren istasyonunda yaşayan üç adamın düşünü kurdukları gezilere can yoldaşı olacak; Bayan Jones’un mayalı süt içirerek devleştirdiği tatlı ve nazik kedisi Mog’un başına nasıl ‘büyük’ bir bela geldiğine kahkahalarla gülecek; kendilerine “Pamukkurdu” adını veren dört kafadarın bir gecelik yatacak yer bulmak için neler yaptıklarına inanamayacak ve Nils’in binlerce yıldızdan yapılmış kırkyama yorganının çöl büyücüsü Ali Bey tarafından nasıl çalındığını görüp öfkeleneceksiniz.
Yağmur Damlalarından Kolye, masalları seven çocukların dinlemekten bıkmayacakları, okumayı seven çocukların tekrar tekrar okumaktan sıkılmayacakları, bir yanı hâlâ çocuk kalmış yetişkinlerin de hayal dünyalarına doğru eğlenceli bir yolculuğa çıkacakları benzersiz bir kitap.
Joan Aiken’in ve Jan Pienkowski’nin yarattıkları bu büyülü dünyaya hepiniz hoş geldiniz!
“Doğrusu kitabın adını duyar duymaz etkilendim. Ve sanki içinde bulacağım hazineyi daha kapağından sezdim.”
Simla Sunay, Remzi Kitap Gazetesi
İçindekiler
Yağmur Damlalarından Kolye 7
Minderde Oturan Kedi 18
Bu Turtada Biraz Gökyüzü Var 31
Raflardaki Elfler 40
Üç Gezgin 50
Fırıncının Kedisi 59
Bir Gecelik Yatacak Yer 67
K›rkyama Yorgan 77
Yağmur Damlalarından Kolye
Bay Jones adında bir adam ve karısı, deniz kenarında yaşıyordu. Bay Jones fırtınalı bir gecede bahçesindeyken, kapının yanındaki çobanpüskülünün sarsılarak sallandığını gördü. Bir ses, “Yardım et! Ağacın içinde mahsur kaldım! Yardım etmezsen fırtına bütün gece sürecek,” diye bağırdı. Şaşkına dönen Bay Jones ağaca doğru yürüdü. Ağacın ortasında uzun gri pelerinli ve uzun gri sakallı, görebileceğiniz en parlak renkli gözlere sahip uzun boylu bir adam vardı. Bay Jones, “Sen de kimsin?” diye sordu. “Çobanpüskülümün içinde ne yapıyorsun?” “Sıkıştım burada, görmüyor musun? Dışarı çıkmama yardım et, yoksa fırtına bütün gece sürecek. Kuzey Rüzgârı’yım ben, fırtınayı savuşturmak benim işim.” Bunun üzerine Bay Jones, Kuzey Rüzgârı’nın ağaçtan çıkmasına yardım etti. Kuzey Rüzgârı’nın elleri buz gibiydi.
“Teşekkür ederim. Pelerinim yırtıldı ama zararı yok. Sen bana yardım ettin, ben de senin için bir şey yapacağım.” “Bir şeye ihtiyacım yok,” dedi Bay Jones. “Daha yeni bir kızımız oldu ve iki insan dünyada ne kadar mutlu olabilirse o kadar mutluyuz.” “Bu durumda,” dedi Kuzey Rüzgârı, “ben de bebeğin vaftiz babası olurum. Yağmur damlalarından yaptığım bu kolye ona hediyemdir.” Gri pelerininin altından ince mi ince bir gümüş kolye çıkardı. Kolyenin üzerinde üç adet parlak yağmur damlası ışıldıyordu. “Bunu bebeğin boynuna takacaksın. Yağmur damlaları bebeği ıslatmaz ve yerlerinden çıkmazlar. Her yıl doğum gününde ona yeni bir damla getireceğim.
Dördüncü damlaya sahip olduğunda en güçlü sağanakta bile kuru kalacak. Beşinci damla sayesinde hiçbir gök gürültüsü ve yıldırım ona bir şey yapamayacak. Altıncı damlaya sahip olduğunda onu en kuvvetli rüzgâr bile sürükleyemeyecek. Yedinci damlaya sahip olduğu zaman en derin nehirde yüzebilecek. Sekizinci damla onda olduktan sonra ise en engin okyanuslarda yüzebilecek. Dokuzuncu damlaya sahip olduğunda ellerini çırpmasıyla yağmuru durdurabilecek. Ve onuncu damlaya sahip olduğunda burnunu çektiğinde yağmur yağdırabilecek…” “Dur, dur!” diye bağırdı Bay Jones. “Küçük bir kız için bu kadarı yeter de artar bile!”
“Ben de duracaktım zaten,” dedi Kuzey Rüzgârı. “Yalnız dikkat et de kolyeyi hiç çıkarmasın. Aksi hâlde kötü şans getirebilir. Şimdi gitmeliyim. Fırtınayı kovalamam gerek. Bir dahaki doğum gününde dördüncü yağmur damlası ile geri geleceğim.” Sonra, ay ve yıldızlar ışıldayabilsinler diye önündeki bulutları iterek gökyüzünde kayboldu. Bay Jones eve girdi ve bebeğin boynuna üzerinde üç yağmur damlası bulunan kolyeyi taktı.
Bebeğin adını Laura koymuşlardı. Bir yıl çabuk geçti. Kuzey Rüzgârı deniz kıyısındaki eve döndüğünde Laura emeklemeye başlamıştı. Işıl ışıl üç yağmur damlasıyla oynayan kız kolyeyi boynundan hiç çıkarmıyordu. Kuzey Rüzgârı dördüncü yağmur damlasını verdikten sonra Laura en kuvvetli yağmurda bile ıslanmadı. Annesi onu bebek arabasının içinde bahçeye çıkarıyordu. Yoldan geçen insanlar ise, “Şu zavallı bebeğe bakın, bu yağmurda dışarıda bırakmışlar. Üşütecek yavrucak!” diyorlardı. Fakat küçük Laura gayet kuru ve de mutluydu. Bir yandan yağmur damlalarıyla oynuyor, diğer yandan gökyüzünde uçarak giden vaftiz babası Kuzey Rüzgârı’na el sallıyordu. Kuzey Rüzgârı ertesi yıl ona beşinci yağmur damlasını getirdi. Ondan sonraki yıl da altıncısını. Bir sonrakinde de yedincisini. Artık Laura’ya en korkunç fırtına bile zarar veremiyordu. Bir göle veya nehre düşecek olsa tüy gibi su yüzeyinde kalıyordu.
Sekizinci yağmur damlasına sahip olduğunda artık en engin denizleri yüzebilecek güçteydi. Ama evinde mutlu olduğundan bunu yapmayı hiç denemedi. Dokuzuncu yağmur damlasına sahip olduktan sonra ellerini çırpmasıyla yağmuru durdurabildiğini keşfetti. Böylece deniz kıyısındaki günlerin çoğu güneşli geçti. Yine de Laura her yağmur yağdığında ellerini çırpmadı. Çünkü gökten kayarak düşen gümüş damlaları izlemeyi seviyordu. Artık Laura okula gitme çağına gelmişti. Diğer çocukların onu ne kadar çok sevdiğini tahmin etmişsinizdir. “Laura, Laura, lütfen yağmuru durdur da dışarı oynamaya gidelim,” diyorlar, Laura da onlar için yağmuru durduruyordu.
Okulda Meg adında bir kız vardı. Kendi kendine şöyle diyordu: “Bu adil değil. Neden Laura’nın güzel bir kolyesi var ve yağmuru durdurabiliyor? Neden onun var da benim yok?” Bu yüzden Meg öğretmene gitti ve, “Laura kolye takıyor,” dedi. Öğretmen de Laura’ya dedi ki: “Okuldayken kolyeni çıkarman gerekir tatlım. Kural böyle.” “Ama kolyeyi çıkarırsam bu kötü şans getirir,” dedi Laura. “Hayır, hiç de kötü şans getirmez. Onu senin için bir kutuda saklayacağım ve ders bitene kadar güvende olacak.”
Ardından kolyeyi bir kutunun içine yerleştirdi. Ama Meg, öğretmenin kolyeyi nereye koyduğunu görmüştü. Çocuklar dışarıda oynarken, öğretmen de akşam yemeğini yerken Meg hızlıca gitti ve kolyeyi alıp cebine koydu. Öğretmen kolyenin yerinde olmadığını görünce çok sinirlendi ve üzüldü. “Laura’nın kolyesini kim aldı?” diye sordu. Kimseden cevap gelmedi. Meg elini cebine sokmuş, kolyeyi sıkıca tutuyordu.
Laura eve dönüşte tüm yol boyunca ağladı. Deniz kıyısı boyunca yürürken gözyaşları yanaklarından yağmur damlaları gibi süzüldü. Laura, “Of!” diye haykırdı. “Vaftiz babama bana verdiği hediyeyi kaybettiğimi söylediğimde ne olacak?” Bir balık kafasını sudan çıkardı ve, “Ağlama, sevgili Laura.
Bir dalga beni kumsala fırlattığında beni alıp sulara geri bırakmıştın. Kolyeni bulmana yardım edeceğim,” dedi. Bir kuş yere doğru alçaldı ve, “Ağlama, sevgili Laura. Bir fırtına beni çatınıza uçurup kanadımı yaraladığında beni kurtarmıştın. Kolyeni bulmana yardım edeceğim,” dedi. Bir fare kafasını bulunduğu delikten çıkarıverdi ve, “Ağlama, sevgili Laura. Bir defasında beni nehre düştüğümde kurtarmıştın. Kolyeni bulmana yardım edeceğim,” dedi. Laura gözyaşlarını sildi ve, “Bana nasıl yardım edeceksiniz?” diye sordu.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye-Roman-Masal
- Kitap AdıYağmur Damlalarından Kolye
- Sayfa Sayısı88
- YazarJoan Aiken
- ISBN9786059604758
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviTudem Yayınevi /