1937’de, sürgündeki kaçaklar Troçki ve karısı, Meksika’nın küçük liman kenti Tampico’ya ayak bastıklarında, Cuernavaca da Yanardağın Altında romanıyla edebiyat dünyasını sarsacak Malcolm Lowry’yi ağırlamaktadır. Emiliano Zapata, Pancho Villa gibi isimlerin önderliğinde devrimini Rusya’dan on yıl önce gerçekleştiren Meksika’da, gizemli B. Traven’den Arthur Cravan’a, André Breton’dan Antonin Artaud’ya, Tina Modotti’den Octavio Paz’a birçok sanatçı ve aydının yolları kesişir. Meksika’daki ilk günlerinde Frida Kahlo ve Diego Rivera’da evlerinde kalan Troçki, IV. Enternasyonal için çalışmalara da burada başlayacaktır. Aynı yanardağın altında bir devrimciyi ve bir edebiyat dehasını buluşturan yazar Deville, yolu Meksika’dan geçmiş birçok ünlü karakterin karşılaşmaları, hayalleri, mücadeleleriyle Meksika’nın şehirlerini, devrimcilerini, sanatçılarını, katillerini bir araya getirerek müthiş bir tarihsel tablo çiziyor. Merkezinde, birbirine çok yakın ve çok uzak iki dehanın yer aldığı roman, siyasi idealizmin ve edebiyat kültünün kol kola gezindiği bir devrin kalbine baş döndürücü bir yolculuk niteliğinde.
İçindekiler
Tampico’da………………………………………………………………. 13
Tampico’dan México’ya …………………………………………….. 15
México’da ……………………………………………………………….. 24
Traven & Cravan……………………………………………………….. 26
Grieg & Lowry …………………………………………………………. 31
mavi ev …………………………………………………………………… 36
Kazan’da …………………………………………………………………. 42
son aşk ……………………………………………………………………. 49
sınıf düşmanı Acapulco’ya ayak basıyor………………………… 54
Lowry & Troçki ………………………………………………………… 59
Hipódromo’da………………………………………………………….. 66
agave ………………………………………………………………………. 74
Coyoacán’da…………………………………………………………….. 78
son adresler……………………………………………………………… 85
küçük çete……………………………………………………………….. 90
Tina ve Alfonsina ……………………………………………………. 107
ayakları yerde…………………………………………………………. 112
Cuernavaca’da………………………………………………………… 119
karşı dava ………………………………………………………………. 124
Malcolm & Graham ………………………………………………… 129
korkunç gecenin kenti ……………………………………………… 132
Lloyd & Loy…………………………………………………………… 138
Vancouver’da …………………………………………………………. 144
Tarahumaralar ülkesine doğru …………………………………… 155
Guadalajara’da ……………………………………………………….. 162
Malc & Marge ………………………………………………………… 173
Traven & Troçki ………………………………………………………. 181
ilik………………………………………………………………………… 194
last drink ……………………………………………………………….. 198
dönme dolap ………………………………………………………….. 203
“Böyleyse eğer, o zaman geçmiş kuşaklarla bizimkisi
arasında gizli bir anlaşma var demektir. O zaman demektir
ki, bizler bu dünyada beklenmişiz.”
Walter Benjamin,
Pasajlar
Tampico’da
Her şey buradaki pas raspalayanların çıkardığı gürültüyle başlayıp bitiyor. Kaptanlarla armatörler denizcileri rıhtımda işsiz güçsüz bırakmaktan çekiniyor. Bu yüzden de raspa, sülüğen kutusu, fırça işbaşına. Limanın görünümü John Huston’ın Sierra Madre Hazineleri’nden fırlamış gibi, vinçler, mavnalar, kule vinçler, bumbalar, palmiyelerle timsahlar. Petrol, kararmış makine yağı, madenkömürü katranı ve zift kokuları. Tüm bunların üstüne yağan bir ahmakıslatan ve bu akşam Bogart değil de Sandino adındaki bir adamın göze çarpmamaya çalışan karaltısı. Otuzuna merdiven dayamış olmasına karşın yirmisinde gösteriyor, zayıf, ufak tefek. Sandino’nun üstünde makineci tulumu, cebinde de İngiliz anahtarı var, izlenip izlenmediğine bakıyor, doklardan uzaklaşıp gizli bir toplantının yapılacağı barların olduğu bölgeye gidiyor. Gemi makinisti Sandino Nikaragua’sından ayrılıp uzun süre dolaştıktan sonra, buraya postu sererek anarko-sendikalizmi keşfediyor. Tampico’daki Huasteca Petroleum’da işçi.
Liman kentin lambaların yandığı dar sokaklarının dibinde, bir arka odanın karanlığında komplocular, en deneyimlileri olan Ret Marut’un çevresinde toplanıyorlar. Bu adam Meksika’ya bir Norveç gemisinde ateşçi olarak gelmiş. Devrimci, Polonyalı ya da Alman bir denizci olduğunu ileri sürmekte. Emekçi kasketinin altındaki sıradan yüz ve küçük bıyık kendisini Bonnot Çetesi’ nden biri gibi gösteriyor. I. Dünya Savaşı’nın sonunda Ret Marut, Münih’te başkaldırı girişimine katılmış. Ölüme mahkûm edilince ortadan yitmiş, sık sık ad değiştirmiş, şiirler, romanlar yazmaya, yalnızlığı yazarak yenmeye çalışmaya, bir sürü defter doldurmaya başlamış. Kısa bir süre sonra, olayların Tampico’da geçtiği Sierra Madre Hazineleri’ni bir başka takma adla, Traven adıyla Almanya’ya gönderecek. Daha onlarca ad kullanacak. México’ da, fotoğrafçı Tina Modotti’nin yanında Torsvan olacak.
Bardan gece yarısı, Alman ya da Polonyalı öğütlerinden güç alarak, kafası büyük devrim ateşleriyle dolu halde çıkıp, sodyum buharlı sokak lambalarının turuncu konisinde, yandan vuran yağmurun altında hızlı hızlı yürüyen Sandino’ya gelince, onun ardından da gidebilirdik. O zaman Nikaragua’ya dönmesine, işçi tulumunu çıkarıp süvari giysilerine bürünmesine, göğsüne çapraz fişeklikler, başına Stetson şapka takmasına ve gerillanın başına geçerek, ünlü General Augusto César Sandino, Henri Barbusse’ün deyişiyle “Özgür İnsanların Generali” oluşuna tanık olurduk. Asla yenilmeyen baldırı çıplak ordusunun başında at koşturduğunu, gringoların işgal ordusunu denize sürdüğünü, Bolívar’ın başladığı işi sürdürdüğünü görürdük. Ama onun ardından gitmeyeceğiz. Sıcak havanın yarattığı sisin içinde, yüksek yan duvarları kırmızı-siyah olan bir başka Norveç tankeri Meksika Körfezi’nden geçip Tampico Limanı’na yanaşıyor. Güvertesinde, sürgündeki bir başka devrimci, pas raspalayanların çıkardığı gürültüyü ve deniz kuşlarının bağırışlarını duyuyor.
Tampico’dan México’ya
Yüksüz Norveç tankeri Ruth’un borda iskelesinin altında, sürgündeki Troçki’ye üç hafta önce gemiye binerken el konulan küçük otomatik tabancası geri veriliyor. Bir zamanlar dünya üstündeki en önemli ordulardan birinin başında olan adam elindeki son ateş gücünü cebine koyuyor.
Elli yedi yaşında, karmakarışık saçları beyazlaşmış orta yaşlı bir adam artık o, yanında da kır saçlı karısı Natalya İvanovna Sedova. İkisi de solgun, kamaranın alacakaranlığından sonra güneş gözlerini kamaştırıyor. Bir fotoğrafta Troçki başına pek de askerî bir görüntü sergilemeyen beyaz bir golf şapkası takmış. Rıhtımda, onları resmî giysisiyle bir general, birkaç asker, bir de saçlarını örüp topuz yapmış siyah saçlı bir kadın karşılıyor. Tampico Garı’na götürülüyorlar.
Şimdi lambrili vagonda dört kişiler. Karşılarında, koyu renk üniformalı, yüzünde ciddi bir ifade olan General Beltrán’la sarıların baskın olduğu çok renkli bir Kızılderili bluzu giymiş genç kadın. Kadının kapkara kaşları burnunun hemen üstünde bir karatavuğun kanatları gibi birleşiyor. Hidalgo, Başkan Lázaro Cárdenas’ın özel treni. Duvar ressamı Diego Rivera, vize verip sürgünün yaşamını kurtarması için ikna etti onu. Yıl 1937, Managua’da General Somoza’nın adamlarının Sandino’yu öldürmesinin üstünden üç yıl geçmiş. Haber Fransa’ya, Troçki’nin o sıralarda saklandığı Barbizon’a geç ulaşmıştı. Nikaragua’ya Somoza’nın diktatörlüğü, İtalya’ya faşizm, Almanya’ya Nazizm, Rusya’ya da Stalincilik gelmişti. İspanya İçsavaşı patlak vermişti, kısa bir süre sonra cumhuriyetçiler bozguna uğrayacak, Franco’culuk kazanacaktı. Troçki artık on yıldır dünyada oradan oraya dolaşan, yenik düşmüş bir adam. Lokomotiften buharlar yükseliyor. İşte yeniden bir trende.
İlk kez bir Meksika treninde. Pancho Villa’nın vagonların tepesine oturmuş, göğüslerinde çapraz fişeklikler, başlarında Meksika şapkaları olan adamlarının fotoğraflarını biliyor. John Reed’in, sonradan Dünyayı Sarsan On Gün’ü yazıp Rus Devrimi’ni öven o genç yazarın Viva Meksika’sını biliyor. Sürgünlerinde Avrupa’nın dört bir yanını dolaşırken bindiği trenler canlanıyor gözünde. Savaşta halk komiseri olduğu, beş milyon kişiyi yönettiği sırada yaptırdığı, kendi kızıl yıldızlı, zırhlı treninin karda gidişini görür gibi oluyor, oysa şimdi saçlarını sedef taraklarla ve kurdelelerle toplamış genç kadının, belki daha şimdiden kendisine Larissa Reissner’i ve Kazan’ın alınışını, Kızıl Ordu’nun neredeyse yirmi yıl önceki ilk zaferini anımsatan bu çokrenkli güzel kuşun karşısındaki bir sırada, kaçak bir sürgün yalnızca.
Frida Kahlo bakışlarını sürgünün yuvarlak gözlüğünün arkasındaki masmavi gözlerine dikip ona gülümsüyor. Kadın otuz yaşında yok. Kocası Diego Rivera dünyaya ün salmış biri, ama karşısındaki adam ondan da ünlü. Tarihi ikiye bölmüş. Río Pánuco, ardından da kentin çıkışındaki denizkulakları boyunca gidiyorlar. Tren çok hızlı değil. Hidalgo Troçki’nin iki yılı aşkın bir süre yaşadığı, sayesinde Moskova’dan Kırım’a dek cepheleri birbirine bağlayıp Vrangel’in Beyaz Ordu’sunu geri püskürttüğü zırhlı trenden daha güçsüz. Kendisine yabancı gelen manzara, demiryolu kıyıdan uzaklaşıp yaylalara yaklaştıkça, Tampico’nun tropikal bayırlarından, Karayipler’in dalgalı yeşil denizinden uzaklaştıkça kuruyor. Köyleri, tozlu sokakları, ahşap evleri, bakkalları, dükkânları, bir ırmağı, mal yüklü kayıkları, inek sürülerini arkalarında bırakıyorlar. Ahşap doğramaları verniklenmiş trende, herkesin düşüncelere daldığı birkaç saatlik bir gizli oturum bu. Troçki’yle Natalya İvanovna kısa bir süre önce Norveç’te ölümden dönmüştü. Onları kıyıdan atacaklar ya da ölümlerine intihar süsü verilecek diye korkuyorlar. Kendilerini neyin beklediğini bilmiyorlar.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıViva
- Sayfa Sayısı224
- YazarPatrick Deville
- ISBN9789750738074
- Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2018
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Enigma Varyasyonları ~ André Aciman
Enigma Varyasyonları
André Aciman
Bir adam İtalyan yazının soluk kesen sıcağında, terebentin ve talaş kokuları arasında ilk kez içine düştüğü aşkın ve hüsranın buruk, metalik tadını anımsayıverir. New...
- Gurur ve Önyargı ~ Jane Austen
Gurur ve Önyargı
Jane Austen
Dünya edebiyat tarihinin en sevilen romanları arasında yer alan Gurur ve Önyargı, yayımlandığı ilk günden bu yana kapsamlı karakter betimlemeleri ve barındırdığı zekâ parıltısıyla...
- Kaşık Bükenler ~ Daryl Gregory
Kaşık Bükenler
Daryl Gregory
Astral seyahatçi Maureen, yalan detektörü Irene, kahin Buddy, telekinetik becerileriyle Frankie ve onlara liderlik eden usta dolandırıcı Teddy… Muhteşem Telemachus Ailesi 1970’lerin ortalarında, sihirbazlık...