Yalnız İngiliz edebiyatına değil dünya edebiyatına ismini silinmez harflerle kazıyan William Shakespeare için “Fıtratın en mümtaz prensi; Hâlik’ına yaklaşmış bir hilkat velisi; şairlerin en yükseği; Garb’ın bir mutasavvıf-ı Îsevîsi; edebiyatın ilk kahraman-ı inkılâbı; bütün beşeriyetin Mesih-i sanatı” benzetmelerini kullanan Cenap Şahabettin bu kitabında Shakespeare’in Romeo ve Juliet, Kral Lear, Othello, Antonius ve Clepoatra, On İkinci Gece, Hamlet, Venedik Taciri ve Perikles adlı eserlerinden yola çıkarak onun özel hayatı, sanatı, din ve felsefe hakkındaki fikirlerini, aşk ve kadına dair görüşlerini kalem kudretiyle yaldızlayarak Türk okurlarına sunarken sayfalar arasına kendi bahçesinin râyihalarını da saçmaktan geri durmuyor.
***
“Shakespeare’in cesedi öleli üç asırdan ziyade oluyor; fakat işte bütün şehkârları sağdır ve bunlar yaşadıkça onu hiçbir kuvvet öldüremez.
Her büyük sanatkârın ahlakını tahlil ederken en büyük hisse-i ef’âlini şiirinde ve ibdâatında aramalıyız. Shakespeare’in bizi alakadar edecek faaliyet-i hayatiyesi neşideleridir. Onun çürüyen beşeresi gibi çürüyen çocukları da bizce haiz-i ehemmiyet olamaz.
Büyük adamların lâyemût dimağlarıdır ki bizce iştigale değer.
23 Nisan’da tam, tam elli iki yaşını bitireceği gün vefat etti.
Biliyoruz ki yevm-i vefatı gibi yevm-i velâdeti nisanın yirmi üçüne müsadiftir. O gün en büyük adamını kaybeden yalnız İngiltere değildi: Shakespeare ile belki aynı saatte Cervantes de İspanya’da teslim-i ruh ediyordu.”
Cenap Şahabettin
İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ • 9
OKURA NOTLAR • 11
WILLIAM SHAKESPEARE • 13
HAYATI • 15
SHAKESPEARE’İN AHLÂKI • 33
SHAKESPEARE’İN FİKİRLERİ • 41
SHAKESPEARE VE KADINLAR • 53
SHAKESPEARE VE AŞK • 61
SHAKESPEARE’İN SANATI • 71
SHAKESPEARE’İN ÂSÂRI • 83
ANTONİUS VE KLEOPATRA • 207
SHAKESPEARE • 249
HATİME • 255
EK SHAKESPEARE HİSSİYATI • 261
ÖN SÖZ
Edebiyatımızın en kudretli kalemlerinden ve Servet-i Fünûn edebiyatı kurucularından Cenap Şahabettin’in kalem tecrübelerinin yüzlercesi süreli yayın sayfalarında hâlâ keşfedilmeyi beklemektedir. Sağlığında kitaplaştırdığı makaleleri külliyatına nazaran çok küçük bir cüzü teşkil eden Cenap Şahabettin’in son kitabı Vilyem Şekspiyer’dir. Yazarın vefatından üç yıl önce iki kapak arasında, 1931 yılında yayımlanan Vilyem Şekspiyer hem yazarın Latin harfleriyle neşredilen tek kitabı hem de tek biyografik çalışması olması hasebiyle özellikle dikkat çeker. Kanaat Kütüphanesi neşriyatından yayımlanan Vilyem Şekspiyer’de Shakespeare ile ilgili dokuz makale ve Abdülhâk Hâmid’e ithafen yazılmış Hatime bölüme bulunmaktadır. Bu makalelerden bazıları kimi aynen kimi tamamen farklı olmak üzere 1925-1927 yılları arasında Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanmıştır. Kitapta bulunmayan fakat Cenap’ın Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı “Shakespeare Hissiyatı” başlıklı ayrı bir yazısı bulunmaktadır ki William Shakespeare’in sonuna ek olarak konulmuştur. Yalnız İngiliz edebiyatına değil dünya edebiyatına ismini silinmez harflerle kazıyan William Shakespeare için “Fıtratın en mümtaz prensi; Hâlik’ına yaklaşmış bir hilkat velisi; şairlerin en yükseği; Garb’ın bir mutasavvıf-ı Îsevîsi; edebiyatın ilk kahraman-ı inkılâbı; bütün beşeriyetin Mesih-i sanatı” benzetmelerini kullanan Cenap Şahabettin kitabında Shakespeare’in Romeo ve Juliet, Kral Lear, Othello, Antonius ve Clepoatra, On İkinci Gece, Hamlet, Venedik Taciri, Perikles vb. eserlerinden yola çıkarak onun özel hayatı, sanatı, din ve felsefe hakkındaki fikirlerini, aşk ve kadına dair görüşlerini kendi kalem kudretiyle yaldızlayarak Türk okurlarına sunuyor. Vilyem Şekspiyer’deki yazılar Cenap’ın özellikle II. Meşrutiyet öncesi kaleme aldığı makalelere nazaran dil ve üslûp bakımından günümüz okuruna daha yakın, daha davetkâr bir edaya sahiptir. Eseri orijinal diline dokunmadan ve kitaptaki görselleriyle beraber verirken takip ettiğimiz usul “Okura Notlar” kısmında da belirtilmiştir. Cenap, onu “Shakespeare’in cesedi öleli üç asırdan ziyade oluyor; fakat işte bütün şehkârları sağdır ve bunlar yaşadıkça onu hiçbir kuvvet öldüremez. (…) Her büyük sanatkârın ahlakını tahlil ederken en büyük hisse-i ef’âlini şiir inde ve ibdâatında aramalıyız. Shakespeare’in bizi alakadar edecek faaliyet-i hayatiyesi neşideleridir. Onun çürüyen beşeresi gibi çürüyen çocukları da bizce haiz-i ehemmiyet olamaz. Büyük adamların lâyemût dimağlarıdır ki bizce iştigale değer. (…) 23 Nisan’da tam, tam elli iki yaşını bitireceği gün vefat etti. Biliyoruz ki yevm-i vefatı gibi yevm-i velâdeti nisanın yirmi üçüne müsadiftir. O gün en büyük adamını kaybeden yalnız İngiltere değildi: Shakespeare ile belki aynı saatte Cervantes de İspanya’da teslim-i ruh ediyordu.” sözleriyle okuyuculara tanıtırken sayfalar arasına kendi bahçesinin râhiyalarını da saçmaktan geri durmamıştır. Cenapnâme adını verdiğim uzak hayalim / yakın ütopyamın William Shakespeare bölümü bir asır sonra nihayet yayımlanıyor. Doktora tezimi Cenap Şahabettin’in nesirleri olarak belirleyen hocam Prof. Dr. Nâzım H. POLAT’a; kendi bitirme çalışması olmasına rağmen “Rüçhaniyet hakkı sizdedir.” diyerek Vilyem Şekspiyer’i yayıma hazırlama teklifini sunan tevâzukâr Şaban ÖZDEMİR’e; hazırlık sürecinde ve daima desteklerini gördüğüm sevgili eşim Dr. Öğr. Üyesi Âdem ÖZBEK’e; kitabın editörlüğünü üstlenen Oğuzhan Murat ÖZTÜRK’e ve elbette Ötüken Neşriyat’a teşekkürü bir borç bilirim. Cenap’ın gölgesinde okura söylemek istediğim bir husus daha var: Tüm yokuşlarına, sarp yamaçlarına, dik uçurumlarına rağmen Cenapnâme’ye erişebilmek için çıktığım yolun henüz çok başındayım. 2008 yılında bir yüksek lisans öğrencisi iken yayımlanan ilk çalışmam Cenap Şahabettin’in Gözüyle Shakespeare başlığını taşıyan küçük bir bildiridir ki akademik yazgımın iki heceden oluşacağını o gün bilmiyordum. Bugün bildiğim ve duyduğum – bu çekirdek bildirinin esas meyvesi olan Vilyem Şekspiyer’in William Shakespeare olarak vücut bulduğunu görünce, şairin şiirinden mülhem – “Kurşun yarasından ağır gönül yarası / Hep sana vurgun gezerim oldum olası / Yeter bu kadar nazın başım (sefa)sı / Ben, bu sevdanın yükünü göze almışım / Ben, aklımı (s)özlerine takmışım.” dizelerinin ezgisidir. Onca yıldır aynı ismi heceler, aynı türküyü söyler dururum. Eşlik edenin bol olması ve Cenap ile aramızdaki mesafelerin azalması dileği ve umuduyla.
5 Nisan 2024 / Giresun
Seda ÖZBEK
OKURA NOTLAR
Cenap Şahabettin’in Vilyem Şekspiyer’i yayıma hazırlarken dikkat çekmek istediğimiz birkaç husus bulunmaktadır: Her şeyden evvel metnin orijinal diline sadık kaldık. Metni hazırlarken Türk Dil Kurumunun Yazım İmla Kılavuzunu esas aldık (https://sozluk. gov.tr/). Arapça Farsça kelimeler için genellikle çevrimiçi sitelerden (https://lugatim.com/, https://www.lexiqamus.com/tr, https://www.luggat. com/ vb.) istifade ettik. Günümüz okuru için yabancı sayılabilecek kelime ve tamlamaların anlamları dipnotta verilmiş ve özel isimlerle ilgili kısa bilgiler verilerek eser açıklamalarla zenginleştirilmiştir. Kelime ve tamlamalara anlam verirken cimri davranmadık. Aynı kelime aynı sayfada tekrar geçiyorsa ikinci kez dipnotta göstermedik lakin iki üç sayfa sonra geçtiği takdirde yeniden dipnotlandırdık. Anlam gereği terkipli yazılması gerekirken terkipsiz yazılan ifadeler aslî şekline uygun verilmiştir: “Diğer cihetten asaletinin tasdiki resmîsi olarak aileye hususi bir arma verilmişti.” / “Diğer cihetten asaletinin tasdik-i resmîsi olarak aileye hususi bir arma verilmişti.” Özel isimler metinde okunduğu gibi yazılmıştı. Biz yeniden yayımda bunları orijinal haliyle verdik: Vilyem Şekspiyer – William Shakespeare; Lonar dö Vinçi -Leonardo da Vinci vb. Yazarın noktalama işaretlerine uymaya gayret edilmiş, özellikle tırnak işaretleri ve noktalı virgüller mümkün mertebe değiştirilmemiştir. Metinde yazarın bir adet dipnotu vardır. Yanına “[Yazarın Notu]” ifadesini koyduk. Metinde bulunmayan, bizim yaptığımız ilaveler köşeli parantez “[]” içinde verilmiştir: Kend[i]si. İhtirazî kay[ı]tl[a]r, bir eli[y]le süpürerek. vb.
Kitapta bulunmayan fakat Cenap’ın 1926 yılında Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı ve Vilyem Şekspiyer’i tamamlayıcı mahiyette olan “Shakespeare Hissiyatı”1 başlıklı yazısını da ek olarak sunduk.
Seda Özbek
WILLIAM SHAKESPEARE
HAYATI
İngiltere’nin Aven Deresi İrlanda Denizi’ne dökülmek için kara ağaçlar arasında aheste ve sakit akıyor; guruba1 doğru pembeleşen yeşil sularında dallar ve sazlarla beraber Stratford beldesinin beyzî2 ve tulânî3 pencereleri ve mızrak biçimli parmaklıkları münakis4 yaşar; akisler arasında birer canlı kar yığını halinde sessiz kayan beyaz kuğular vardır. İşte bu güzel akarsuyun kenarına yaslanan Stratford şehrinin Henley Sokağı’nda 1564 senesi nisanın yirmi üçüncü günü5 William Shakespeare dünyaya geldi.
Bu doğum hadisesini tabiatın büyük mucizelerinden biri olmak üzere selamlayalım: Zira o sabah gözlerini hayata açan küçük William bütün İngiltere’den daha büyük bir bedayi devleti tesis etmiştir. 6
İngilizlerin vakayinamesini7 büyük faniler vücuda getirdi; Shakespeare ise onlardan daha büyük ve ebedî bir ömre namzet8 kahramanlar ibda etti. 9 Beşeriyet tarihinin şimdiye kadar kaydettiği en büyük sanatkâr odur. Stratford’a avdet edelim: İşte şehrin uzağında rakit10 tepeler ve işte küçük Shakespeare’in cihandan kıskandığı rüyalarını sık sık götürüp içerisinde gezdirdiği bir orman… William bu güzel ve ketum11 ağaçlar mahfilini12 bilhassa adı için pek çok severdi: Çünkü orman pek erken ölen zeki ve asil annesinin adaşı idi. Arden ismi müstesna çocuk için ormanı anasına raptediyordu. 13 Öksüz Shakespeare fırsat buldukça anne kucağına sokulur gibi o ağaçlığın gölgelerine sığınır, orada dökülen yapraklarla gözyaşlarını siler ve etrafındaki yeşillikle hülyalarını çerçevelerdi. İlk musiki dersini oradaki meşe dallarını dolduran kuşlardan aldı. Şaire en evvel kapılarını açan zekâ ve ilham mabedi orasıdır. Kasaba ile Arden arasında bir çimenlik ve bu çimenliğin kenarında ormanın içine kadar nüfuz eden yabani çiçekli bir yol vardı. Bu çimenlik de tabiatın William için hazırladığı zümrüt taht idi. Düşüngen14 çocuk o yeşil divanın bir kıyısına uzanır ve orada ilkbaharın getirdiği turfanda menekşeleri koklardı ve böylece kır goncalarının renk ve rayihası15 arasında uzun saatler geçirdikten sonra gözlerini Stratford’a çevirir, batan güneşin pembe ve zerrin16 parlaklığın damlarda sönmeye başladığını görünce hülyalarından silkinir ve fakir külotunun17 arkasını bir eli[y]le süpürerek toplanırdı. O esnada yorgun kanatlarıyla yuvalarına dönen kuşlar sanki mini mini zillerini çalarak geçerken Shakespeare’e artık gece perdesinin açılacağını ve müstakbel sahne şehriyarının18 mütevazı yurduna çekilmek zamanı hulul ettiğini ihtar ederlerdi. 19
Küçük William’in kül rengi kerpiçle sıvalı kaba kalaslardan yapılmış ve pencereleri demir kafesli evceğizi filhakika20 ihtişamlı değildi. İçine doğduğu odanın tavan hatılları21 gözle sayılabilirdi. Asaleti behemehal22 zengin tasavvur edenler evini böyle bir terzi dükkânı ile nalbant ocağı arasına sıkışmış bir hakir bina halinde gördükleri için William Shakespeare’e “soysuz” dediler. Hâlbuki o fıtratın23 en mümtaz prensi idi. Babası John Shakespeare bizim “evsat”24 dediğimiz burjuvazi sınıfına mensup, ticaretle meşgul, hali vakti yerinde, namuslu bir adamdı. Bir aralık belediye azalığına intihap edilmiş25 olması ispat eder ki hemşehrileri nezdinde mahbup26 ve muhteremdi. Müteveffa annesi Mary Arden ise Normandiyalıların İngiltere’yi istilasından beri yerleşip kalan ailelerin en yükseklerinden birine mensuptu. Zevcine drahoma olarak vâsi arazi getirmişti… Diğer cihetten asaletinin tasdik-i resmîsi olarak aileye hususi bir
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Biyoğrafi-Otobiyoğrafi
- Kitap AdıVilyem Şekspiyer - William Shakespeare
- Sayfa Sayısı280
- YazarCenap Şahabettin
- ISBN9786254087387
- Boyutlar, Kapak13,5 cm x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviÖtüken Neşriyat / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- James Joyce Büyük Yazarın Gizli Evreni ~ Arthur Power
James Joyce Büyük Yazarın Gizli Evreni
Arthur Power
Bir dostluğun hikayesini okuyoruz bu kitapta. İrlandayı terk etmiş, Pariste yeni heyecanların peşine düşmüş, sanatın ardında yolunu bulmaya çalışan genç bir ressam Arthur Power...
- Hrant ~ Tuba Çandar
Hrant
Tuba Çandar
Türkiyeliyim… Ermeni’yim… İliklerime kadar da Anadoluluyum. Bir gün dahi olsa, ülkemi terk edip geleceğimi “Batı” denilen o “hazır özgürlükler cenneti”nde kurmayı, başkalarının bedeller ödeyerek...
- Büyük Dedem Dr. Osman Şevki Uludağ ~ İrem Ela Yıldızeli
Büyük Dedem Dr. Osman Şevki Uludağ
İrem Ela Yıldızeli
Türkiye Cumhuriyeti henüz kurulmuş. Devletin ilk milletvekillerinden, o zamanki adıyla saylavlarından biri Dr. Osman Şevki Uludağ. Hayatını ülkesinin kültürünü geliştirmeye adamış… Tıp tarihinden musikiye...