Lucas’a göre, “Balzac’ın gerçekliği, bir yandan tek tek tiplerin belli bireysel özelliklerinin, öte yandan onların sınıfın temsilcisi olarak tipik özelliklerinin daima tam bir biçimde verilişine dayanır.
Hayatı
Asıl adı Honore Balssa (17991850. Fransa), Comerfe humaine (İnsanlık Komedisi) başlığı alanda topladığı roman ve öyküleriyle tanınan Fransız yazar. Mantık ilişkisi içinde birbirine bağlanan olaylar, tutarlı kahramanlar ve güçlü diyaloglarla, belirli kurallara uyan klasik roman türünün yerleşmesinde önemli rolü olmuştur.
Balzac, güneyli, köylü kökenli bir ailedendi. Devlet memuru olan babası, 17891814 arasında Tours’da bulunduğu yıllar dışında, çoğunlukla Paris’te görev yaptı. Aristokratarın adlarının bir parçası olan “de” takısını almaya haklan olmadığı halde önce kendisi, sonra da oğlu bu takıyı kullandılar. Honore’nin annesi kumaş üreten bir burjuva ailesinden geliyordu. Sinirli yaratılışta bir insan olduğu için oğlunu hiç anlamadı, ama onun, düşüncelerini derinden etkileyen çeşidi sözde bilimlere ve okkültizme (hipnoz, manyetizma, uyurgezerlik, fizyonomi, frenoloji ve İlluminizm) bağlanmasında herhalde önemli bir rolü olmuştu. Kız kardeşi Laure (de Surville) Honore’nin tek çocukluk arkadaşıydı ve ilk yaşamöyküsünü yazan da o oldu.
Balzac yaklaşık altı yıl Vendome’daki College des Oratoriens’da okudu. Napoleon’un devrilmesinden sonra ailesi Paris’e taşındı. Balzac burada iki yıl daha okula gitti, sonra üç yıl bir avukatın bürosunda çalıştı. Ama edebiyatı meslek edinmeye karar vermişti. Trajedi türünü denediği Cramwett (1819) ile basan elde edemeyince romana yöneldi. Ürünleri duygusal ve mistik bir hava taşıyordu. Para kazanmak amacıyla tarihsel, mizahi ve gotik romanlar yazdı. Bunlarda değişik adlan bir araya getirerek oluşturduğu çeşitli takma adlar kullandı. Sonra toplumsal yergiyle ilgilenmeye başladı; o dönemdeki bilim ve hukuk derlemeleri üzerine parodiler (fizyolojiler ve kurallar) yazdı. Bundan sonra yayıncı, matbaacı ve hurufatçı olarak iş yaşamını denedi. 1828’de iflasın eşiğine gelince işten çekildi, ama bir daha borçtan kurtulamadı. Yeniden yazarlığa döndü. Artık çıraklık dönemi kapanmıştı.
I829’da yazdı klan Balzac’ı üne çok yaklaştırdı. Kendi adıyla yayımlanan ilk romanı tarihsel bir romandı. Aynı yıl yayımlanan öteki yapıtı La Phpiologie du morâge’da {Evliliğin Fizyolojisi) kendi adını kullanmadı. Yergi ve mizahın ön planda olduğu bu roman, aldatılan koca konusunu işliyor, hem aldatılmanın nedenlerini, hem de bunun nasıl önlenebileceğini gösteriyordu. Roman Balzac’ın kadınlara duyduğu sempatiyi ve anlayışlı yaklaşımını ele veriyordu. Daha sonraki romanlarında bu özelliğinin açıkça ortaya çıkmasıyla da Ünü yerleşmeye başladı.
Aşkları
Balzac 1841’de, “Yaşamımın öyküsü yapıtımın öyküsüdür”, diye yazmıştı. Bu nedenle Balzac’ı hem bir yazar, hem bir toplumsal ilgi merkezi, hem de özellikle aşk serüvenlerini hâlâ sürdüren biri olarak göz Önüne almak gerekir. 1832’de Ukraynalı yaşlı bir toprak sahibinin karısı Polonyalı Kontes veline Hanska ile dost olmuştu. Mektuplarında pek çok kadın gibi o da Balzac’ın yazılarına duyduğu hayranlığı belirtmişti. I833’teİsviçre’de iki kez karşılaştılar. Cenevre’deki İkinci karşılaşmalarında aralarında bir aşk ilişkisi başladı; sonra l835’te Viyana’da yeniden buluştular. Hanska’nın kocası öldüğünde evlenmeye karar vererek mektuplaşmayı sürdürdüler. Madame Hanska’ya olan bağlılığının güçlenmesine karşın
I834’te. uzun yıllar metresi, dostu ve koruyucusu olarak bir başka kadınla tanıştı: Kont Guidoboni Visconti adlı garip yönleri olan bir fulyanın, İngiliz karısı Saran Frances Lowell (Kontes). Ayrıca
1835’tejane Digby ile de (Lady Ellenborough) geçici bir İlişki kurdu. Aslında Balzac’ın Madame Hanska’yı kıskançlık nöbetlerine sokan sevgilileri sayılamayacak kadar çoktu.
Balzac. Ocak 1842’de Wcnccslas Hanski’nin öldüğünü öğrendi. Artık Eveline ile evlenme umudunun gerçekleşmesini beklerken, altından kalkamadığı borçlar ve Eveline’in ertelemeleri gibi pekçok engelle karşılaştı. 184248 arasında Balzac onu elde etmek umuduyla, sağlığının gittikçe bozulmasına karşın edebiyat çalışmalarını daha da yoğunlaştırdı. 1843 yazında Petersburg’da Eveline’le yeniden birlikte oldular. Bundan sonraki yaşamı gerilim, acı ve kuruntularla geçti. Ama edebiyat alanında verimliliğini yitirmedi. La Cousine Bette (Camine Bette, 19464748, 3 cilt / Bene Abla. 1977) ve Le Cousin Pons’u (Cous/n Pons, 1949) içeren Les Porents pauvres (Yoksul Akrabalar) en büyük yapıdan arasındadır.
1850 baharında Eveline ile evlendiler ve Paris’e gittiler. Balzac, ölümünden önceki son birkaç ayı orada, herhangi bir iş yapmadan, sıkınalar içinde geçirdi.
Gürültücü, biraz kaba, ün, servet ve aşk hırsıyla dolu. ama hepsinden önemlisi dehasının bilincinde biri olarak yalnızca edebiyat dünyasıyla yetinmeyip günün gözde sanat çevrelerini de fethetmeye kararlıydı. Kadınlarla ilişkileri oluyordu. Bununla birlikte ilk aşkları arasında Madame de Laure Berny’nin (h Dilecto “sevgili”) özel bir yeri vardı. Balzac’ın çoğu romanının esin kaynağını oluşturan olgun kadın tipini anlamasına yardımcı olan da kuşkusuz oydu.
Gazeteciliği
XVIII. Louis ve X. Charles dönemlerinde polemikçi ve yergici bir gazetecilik anlayışı yaygınlaşmıştı. Gerici bakanlara saldıran, genellikle küfür dolu, ucuz, küçük gazeteler ortaya çıkmaya basmamıştı. 182931 arasında Balzac bu tür gazetelere yazılar yazdı, hatta içlerinden birinin, La Carkature’ün kurulmasına da yardım etti. Bunlar çoğunlukla liberal gazetelerdi, ama Balzac artık liberal düşünceli bir insan değildi. Mutlakiyetçiliğe yakınlık duyuyordu; 1832’de yazılan kralcı Le Revıovofeur’de çıkmaya başladı. Bundan sonra gazete yazarlığını La fievue de Paris gibi saygın dergilerle sınırlandırdı. Ne var ki bunlarla bile sürekli bir kavga içindeydi: daha sonra sert ve unutulmaz eleştiriler yönelteceği basına kin beslemeye başlamıştı. Gazete sahipleriyle de, yayıncılarla olduğu gibi, hiçbir zaman iyi geçinemedi. Yayıncıların bir sanat eserine satılık mal gibi baktığını, gazeteciliğin ise hızlı ama kısa Ömürlü siyasal yükselme sağlayan bir meslek olduğunu lüusions perdues (Kaybolan Umutlar) adlı romanında etkili bir biçimde anlattı.
Kralcı ve aristokrat görüşlerin gazetesi olan Rdnovoteur’le olan İlgisi büyük ölçüde kralcı lider FitzJames Dükü’yle dostluğundan ve dükün yeğeni HenrietteMarie’ye hayranlığından kaynaklanıyordu. !832’de HenrietteMarie tarafından reddedilince, Rûnavateur gazetesiyle ilgisini kestiği gibi, reddedilişinin İntikamını La Duchesse de Langcais (Langeais Düşesi) romanıyla aldı. Bundan sonra artık Temsilciler Meclisi’ne girme hayallerini de bir yana bırakarak, bağımsız ve kendine özgü bir mutlakiyetçilik felsefesine ömrünün sonuna değin bağlı kaldı. Le Medecin de Compagne (Köy Hekimi) onun bu politik çizgisini anlatır.
Eserleri
I829’da kendi adıyla yayımladığı ilk romanı Les Chouans (“Chouan’lar”) onu başarının eşiğine getirdi. İngiliz romancısı Sir walter Scott’ın etkisinde yazdığı bu romanda I799’da Batı Fransa’da Chouans köylülerinin kralcı gerilla savaşını anlara. Aynı yıl çıkan öteki romanı La Pbysioligie du morioge’da (Evliliğin fizyolojisi) gerek hiciv, gerekse mizahla incelediği evlilik kurumu ve kadın psikolojisiyle dikkati çekti.
Yazarlık dehasına olan sonsuz güveniyle Paris’te yalnızca edebiyat dünyasını değil, yüksek sosyeteyi de fethetmeye kararlıydı. MadamE Laure de Berny tarafından kabul gören askı ona bu iki amacında da yardımcı oldu. Kendisinden çok yaşlı olan bu kadını Balzac onun I836’da ölümüne kadar büyük bir aşkla sevdi. Bundan sonra da seveceği bütün kadınlarda anasevgili bileşiminin egemen olduğu görülür. Madame de Berny’nin etkisi altında yazılmış romanları La Femme abandonnee (Terkedilmiş Kadın), La Femme de tre/ıte ons (Otuz Yaşında Kadın) ve Le Lys dans la votfee’dir (Vadideki Zambak).
18281834 yıllan arasında bir yandan Paris sosyetesinin gözde sanatçısı olarak salonlarda dolaşırken, bir yandan da günde 1416 saat masa başında beyaz geceliği, hiç tükenmeyen kahvesi ve enerjisiyle çalıştı. Bu hızlı çalışma temposunun tek amacı para kazanmak değildi. Balzac kendisini çağının tek yorumcusu ve eleştirmeni olarak görüyor ve sanki yaşamı tükenmeden eleştirisini tüketmek, bütün yanlışları gösterip düzeltmek istiyordu. Les Emptoyes’de (Memurlar) askerlik hizmetinin yeniden düzenlenmesi ve saf yünlü kumaşların yararları üzerine bir bölüm vardır. Tıpkı bunun gibi Le Cousîn Pons’da müzelerin nasıl yönetilmesi gerektiğine, La Cousine Bene’de de şehir planlamasına ilişkin öneriler yer alır.
18291830 yılları arasında uzun öykülerden oluşan Scenes de la vie privee (Özel Yaşamdan Sahneler) adlı dizinin İlk altısını tamamladı. Bunu Le Cure” de Tbors (Tours Papazı) ve Euginie Grandet izledi. Bu iki roman onun ilgi alanının özel yaşamın psikolojik ayrıntılarından taşra yaşamına doğru uzandığını ve genişlediğini gösterir. Bu arada Paris’i de göz ardı etmiyordu. La Filk aux yeux d’or*da (Altın Gözlü Kız) Dante’nin “Ceftennem’lni andıran bir Paris miti yaratmış ve sonra bu miti bütün büyük romanlarında kullanmıştır.
Özel yaşam, taşra yaşamı, Paris yaşamı gözlemlerinin yanı sıra Balzac’ın kendi hayat felsefesini aktardığı romanlar da bu döneme (18291834) rastlar. Bunlar La Peou de Chagrin (Tılsımlı Deri). Lou/s Lambert ve Seraph/to’dır. Louis Lambert’de nesneyle ruhun birliğini savunarak pozitivizmle okkültizmi (gizlicilik) uzlaştırmaya çalışır. Siraphito ise İsveçli mistik bilim adamı ve filozof Swedenborg’un görüşleriyle Katolikliği uzlaştırma çabasının ürünüdür. Fakat bu üç felsefi romandan en önemlisi ve Balzac romanları İçin anahtar niteliği taşıyan bir sembol içeren La Peau de Chogrîn’dİr (Tılsımlı Deri). Bu kitapta bir tılsıma sahip olan kişinin nasıl her istediğine sahip olduğu anlatılır. Sonradan bu tılsım “irade” motifi olarak Balzac’ın Rastignac, Vautrin, D’Arthez gibi olumsuz ya da olumlu, fakat en unutulmaz kişilerinin ana özelliğini belirleyecektir. Balzac romanlarında iradenin zaman zaman tutkuyla yer değiştirdiği de görülür; Gobseck’in güç tutkusu, Baba Grandet’nin altın tutkusu, Goriot Baba’nın kızlarına olan tutkusu gibi.
İnsanlı/; Komedyası 1834’te Balzac bütün yapıtlarını öykülerinin kronolojik sırasına ve konularına göre La ComĞdie humaine (İnsanlık Komedyası) başlığı altında toplamaya karar verdi. Bu plana göre İnsanlık Komedyası üç ana bölümden oluşacaktı. Ettıdes anatytiçues (Analitik Çalışmalar), fıydes philosophiques (Felsefi Çalışmalar), liudes de moeurs (Toplum Görenekleri İncelemeleri). Birincide Balzac’ın amacı birey ve toplum yaşamını yönlendiren kural ve ilkeleri, ikincide bireysel davranışları belirleyen nedenleri, Üçüncüde ise bireysel davranışların toplumsal etkilerini irdelemekti. Sonuncusunu, yani (Wes de moeurs’ü altı alt başlıktan oluşmak üzere planlamıştı: Özel Yaşamdan Sahneler, Taya Yaşamından Sahneler, Askeri Yaşamdan Sahneler, Kırsal Yabandan Sahneler.
Bütün proje on iki ciltte tamamlandı (1834 1837). Yapıtın başlığını Balzac ancak 1840’ta buldu. 1842 1848 arasında yapıt on yedi cilt olarak basıldı. I845’te yeni romanlar bittiği için yeni bir basım hazırlığına girişti. Üç yeni roman eklenen bu yeni basım, ancak 1845’te Balzac’ın ölümünden sonra gerçekleştirilebildi. 18691876’da yirmi dört cilt halinde son ve kesin sıralamayla basımı yapıldı.
Balzac tüm yapıtlarını bir başlık altında toplayarak ne yapmayı amaçlamıştı? Romanlarının bir devamlılık İçinde bir dizinin parçaları halinde görülmeleri mi, yoksa her romanın bağımsız okunmasını mı amaçlıyordu? mantık Komedyası’nda gerçi bir romanda tanıştığımız kişinin geçmiş ya da gelecek öyküsünü başka bir romanda bulabiliriz, ama kişilerin bu değişik romanlarda tekrar karşımıza çıkmaları okuduğumuz romanın bütünlüğünü bozmaz. Balzac taklitten başka bir şey değildir, onları bir yapıt İçine hapsetmektense yaşama salıverme amacındadır. Ayrıca İnsanlık Komedyası başlığının amacı romanları bir konusal devamlılık altında birleştirmek değil, sanatın ve yaşamın devamlılığını vurgulamaktır. Çünkü Balzac yaşayıp yazdıkça İnsanlık Komedyası da sürecekti.
Kahramanların Kişilikleri İnsanlık Komedyası’nı bir bütün olarak ele alan eleştirmenler Komedya’yı oluşturan romanlardaki ana tip ve temaları sıralamışlardır. Gerçekten de Komedya’nın böyle bir mozayiği vardır. Tiplemelerde acımasız ve iradeli genç adamlarla, iradesiz ve yeteneklerini boşa harcayan genç dahiler, altın kalpli yosmalarla, ana sevgililer ve evde kalmış kadınlar, hep aldatanlarla hep aldatılanlar dikkati çeker. Temaların başında ise kudret ve para tutkusu gelir. Balzac kişisi her zaman toplum içinde görülür; amaçları, silahları, zaferleri, yenilgileri hep onu çevreleyen toplum bağlamında etkilidir. Bu bakımdan en güçlü ve iradeli Balzac kişileri bile (Vauırin, Rastignac, de Marsay) bazı ittifaklara girmek zorundadırlar. Bu ittifaklar aşk evlilikarkadaşlık üçgeninden oluşur ve kişilerin bencilliklerine göre değişir. İrade ve bencilliği birleştirerek gerektiği hallerde değişen İttifaklara taviz vererek girebilen karakterler kazanır. Fakat bunların yanı sıra Balzac’ta her türlü yoz ittifakı reddederek mutlak değerler peşinde koşan kişiler de vardır. Bu tipin örneği sayılabilecek Louis Lambert, Davit, D’Arthez gibi kişiler çağın burjuva değerleriyle ölçüldükçe hep kaybederler, ama Balzac’ın aşkın evreninin gerçek kahramanları onlardır. Bu temalarla tiplemeleri Balzac abartma yöntemiyle işler.
Bu sahte bilimsel abartmaları yüzünden ve sanayi devriminin doruğunda, işçikapitalist ilişkileriyle uğraşacağı yerde finans spekülasyonu serüvenleriyle uğraştığı için Balzac’ın toplumsal gerçekçiliği. Goncourt Kardeşler ve Zola gibi natüralistlerce yadsınmıştır. Bununla birlikte onu. kişiyi nesnel ve toplumsal ilişkiler içinde inceleyen İlk büyük gerçekçi yazar saymak gerekir.
Ama Balzac’ın, SeVaphrto, JesusChrfst en Ftandres (Isa Flandres’da) L’Enfant maudit (Lanetlenmiş Çocuk), Les Proscrits (Sürgünler) gibi metinler yazmasına yol açan ve belirgin romantizm özellikleri taşıyan başlangıçtaki idealizmi hesaba katılmazsa, gerçekçiliği gerektiği gibi kavranamaz. Deliliği, çok temiz ve saf bir kişinin gerçek dünyaya uymasının ve ayakta kalabilmesinin olanaksız olduğunu gösteren Louis Lambert’de Balzac, bu mistik idealizmin uğradığı başarısızlığı dile getirir. Rastignac ya da Rubempre gibi Paris’e gelen genç taşralıları canlandırırken de, onları, herşeyi hiçe saymaya (Rastignac) ya da intihara (Rubempr6) götüren ruhsal serüveni daha iyi anlayabilmemiz için önce, bu kahramanların gençlik saflıklarını ve masumluklarını betimler. Rastignac, yükselme tutkusunun bilincine, insan ilişkilerinde bencilliğin gerekliliğini ve paranın oynadığı rolü gözlerinin önüne seren Goriot Baba’yı görünce vanr. Ama kendisinin kopyası gibi olan talihsiz Rubempre’den farklı olarak, yaşadığı duruma düşmesine yol açacak olan Vautrin’in önerisini kabul etmeyecek kadar güçlü davranır.
Pozitivizm ve Balzac
Hippoly Taine’in Ünlü Balzac incelemesi (1858) bir pozitîvist sosyologun bir pozitîvist sanatçı bulmasını ya da bulduğunu sanmasını kutsamasıdır. Taine’e göre Balzac Öncelikle bir sanatçı gibi değil, bir bilge gibi İşe koyulmuştur. İyi bir tarihçi vurgulamak İstediği noktalan belli bir düzenle sunar, sonuçlarını bastan ima eder ve incelediği dönemin ya da kişinin belirleyici özelliğini sergiler. Taine’e göre. Balzac da böyle bir tarihçi gibi çalışmıştır. Önce bütün dış ayrıntıları gözlemleyip not etmiştir; Kişinin yaşadığı şehir, sokak, ev, evin dış görünümü, iç planı ve çeşitli odaların döşenmesi vb. Her kişinin giysisi o kişinin anatomisiyle koşut olarak anlatılır. Kişi, yüz hatları, mimikleri, varsa Özel işaretleriyle, dış görünüşüyle çizilir. Sonra tarihçesine geçilir. Kökeni, huyları, görüşleri, özellikle maddi durumu, sınıfı ve zevkleri betimlenir. Ancak bunları bitirdikten sonra Balzac dış gücünü romanı sürdürmekte özgür bırakır. Kimi incelemeler Balzac’ın romanlarında yalnızca ortaya çıkan yeni toplum tiplerinin değil, 1789’dan I848’e de|in toplumsal norm ve düşüncedeki değişikliğin de izlenebildiğini söylerler. Yazar belgeleri değerlendiren bir tarihçi kadar titizdir. Hatta bir bilim adamı niteliğine de bürünerek çağında revaçta olan, zooloji biliminin türlere ayırma yöntemini insan tiplerini ayrıştırmakta kullanmaya da kalkışmıştır. Bu yönleriyle Balzac XIX. yy. gerçekçiliğinin en büyük öncülerindendîr. Lukacs’a göre, Balzac’ın gerçekçiliğinin sırrı tip ve bireyi birleştirmesinde gizlidir. Onun kişileri hem bir dönemin ve bir dünya görüşünün temsilcisi tipler, hem de kendine özgü özellikleri koruyabilen bireylerdir.
Balzac okurunun hemen farkedeceği bir nokta, olguların ve tarihi olayların sıralanışının ardında, her zaman salt olguları yansıtmayı aşan bir amacın varlığıdır. Her olgunun, her kişinin, her olayın ardında yazarca dikkatle belirtilen aşkın (transcendental) bir anlam gizlidir. Böyle olunca da bir Balzac romanında olgular, aşkın bir nedensellik evreninin günlük yaşama yansıyan simgelerine dönüşür. Taşra ya da Paris yaşamından sahneler yazdığı sürece Balzac gözlemcilikle yetin ebi I irdi; fakat yazdıklarını İnsanlık Komedyası başlığı altında bir genel plana uydurmaya karar verdiği anda bu planın kurucusu ve insan yaşamının gizinin de tek bileni olmak …….
“Vadideki Zambak” için bir yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıVadideki Zambak
- Sayfa Sayısı223
- YazarHonore de Balzac
- ISBN9756107300
- Boyutlar, Kapak 13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviAntik Yayınları / 2008
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Drakula ~ Bram Stoker
Drakula
Bram Stoker
Avrupa’nın sınır bölgelerinden bir yerden gelen Kont Drakula, Viktorya Çağı İngiltere’sinde ortalığa dehşet saçar. Lanetli, denetlenemez olan bir güç, sarsılmaz görünen bir düzenin içine...
- Vahşi Güzel ~ Michele Sinclair
Vahşi Güzel
Michele Sinclair
“Meydan okuyan bir kadın ve yenilmek nedir bilmeyen bir erkek… Okuyucu bu iki güçlü karakter arasındaki irade savaşına bayılacak.” Romantic Times Makenna Dunstan, daha...
- Çıplak Tekillik ~ Sergio De La Pava
Çıplak Tekillik
Sergio De La Pava
Çıplak Tekillik Brooklyn’de yaşayan, Manhattan’da çalışan ve şimdiye kadar hiçbir davasını kaybetmeyen, Kolombiyali göçmen bir ailenin ferdi olan kamu müdafii Casi’nin hikâyesini anlatıyor. Roman...
yaşanılan çağda Madame’nin kendine bile itiraf etmekten korktuğu yasak aşkı yavaş ve hızlı bir ölüme götürür.
saf, masumiyet, iyi niyeti bir arada bualcağınız taşranın muhteşem doğası ve yıllar öncesi de olsa paris’in görkeminin işlendiği güzel bir kitap…