Yağmur Damlalarından Kolye ve Denizin Dibindeki Krallık kitaplarından tanıdığımız dünyaca ünlü İngiliz yazar Joan Aiken ile Hans Christian Andersen İllüstrasyon Ödülü, Kate Greenaway Madalyası gibi pek çok ödüle değer görülen yetenekli çizer Quentin Blake’ten hayallerinizin sınırlarını zorlayacak esrarengiz masallar…
Okumaktan büyük keyif alacağınız bu modern masal kitabında, denizler tanrısı Poseidon’dan Âdem ile Havva’ya kadar fantastik dünyanın birçok dokunulmaz karakteri birer masal kahramanına dönüşüyor.
Özgün metinleri ve göz alıcı resimleriyle çağdaş bir klasik olarak tanımlanan Uyurgezer Ayı, her yaştan masalseverin ilgisini çekerek, sihir ve gizemle örülü olağanüstü serüvenlere çıkarıyor okurlarını.
Kralları, cadıları, Marslıları, hatta şarkı söyleyen mavi çizmeleri dünyamıza konuk eden bu eşsiz kitap, zamansız ve mekânsız, sırtını bilgeliğe dayayan toplam sekiz masaldan oluşuyor.
Öyküler
Sisli Dağların Tepesi 9
Göz Kamaştıran Gölgeler 25
Melusina 40
Bir Sepet Su 55
Meyan kökü Ağacı 66
Öfkeli Tepe 81
Uyurgezer Ayı 90
Yakala Dünya’yı 106
Sisli Dağların Tepesi
Teb ile Scilla, Tahyr ülkesinin ikizleri, Prensi ve Prensesiydiler. Pembe bir sarayda yaşıyorlardı, ama pek mutlu sayılmazlardı. Bunun sebebi Kraliçe’nin gitmiş olmasıydı. Anneleri bir yıl önce aniden ortadan kaybolmuştu ve hiç kimse nereye gittiğini bilmiyordu. Beyaz bir roket gibi havaya fırlamış ve mavi gökyüzünde gittikçe küçülerek gözden kaybolmuş, mavi çizmeleri ise çimlerin üstünde kalmıştı. Geride bir not bırakmıştı Kraliçe. “Teb ve Scilla,” yazıyordu notta, “çizmelerimin birer tekini alın. Sizi tehlikelerden koruyacaklardır.” Teb; annesinin sözünü dinlemedi, çünkü çizme maviydi ve burnunda kocaman, pırıl pırıl parlayan bir ay taşı vardı. Bunların kız ayakkabısı olduğunu söylüyordu. Scilla ise bazen, birkaç dakikalığına, ikisini birden giyiyordu. Giymediği zamanlarda da onları yatağının yanında tutuyordu. Çizmeler geceleri ona güzel tavsiyeler veriyorlardı.
Bir elma ye, şarkı söylemeyi de unutma,
Kıvrılarak yoluna giden bir yılana sakın dokunma.
Bir saat koş, gün boyu yürü,
Kuşlara kulak ver, dedikleri hep doğru.
Rüzgârı izle,
Ay’ı dinle,
Kulak ver yağmura,
Melodisini unutma.
Bir sepet su,
Uzak tutar kurdu.
Yepyeni, gümüş bir Yok,
Bir saatlik oyundan bile Çok.
Çizmeler her gece bunun gibi küçük şarkılar söylüyorlardı. Şarkılardan bazıları çok saçma bazıları değildi. En sık söyledikleri şarkı ise şuydu:
Sisli dağların içinden
Okula giden yol geçer
Bu yoldan geçmeyen kişi
Aptal gelir, aptal gider.
Bu şarkı Scilla’yı endişelendiriyordu. En sonunda dayanamayıp Kral’ın yanına gitti ve “Babacığım,” diye başladığı cümlesine şöyle devam etti: “Bizim okula gitmemiz gerek. Annem ortadan kaybolduğundan bu yana Teb ile bana kimse bir şey öğretmiyor. Oysa Prens ve Prenseslerin her şeyi bilmeleri gerekir. Evet baba, bizim okula gitmemiz gerek.”
Bunu defalarca yinelemek zorunda kaldı. Çünkü eşi aniden sönen bir alev gibi ortadan kaybolduğundan bu yana çok üzgün ve sessiz biri olmuştu Kral. Anca kendisine bir şeyler sorulduğunda cevap veriyor, hatta bazen bu soruları cevapsız bırakıyordu. Konuştuğunda ise verdiği cevaplar çoğu kez yalnızca tek kelimeden oluşuyordu. İşte bu yüzden, kızı ona “Bizim okula gitmemiz gerek,” dediğinde, Kral’ın cevabı “Hayır,” oldu. “İyi ama neden?” diye sordu Scilla. “Beni rahat bırak!” Tahyr’de okul yoktu; çok ufak bir ülkeydi burası. Bir ucundan diğerine eşek sırtında dört saatte gidilebiliyordu. Dört bir yanı Sisli Dağlar ile sarılmıştı. Bu dağlar öylesine yüksek ve dikti ki, çok az insan çıkıyordu onlara. Ülkeden çıkmak için sadece tek bir yol vardı. En yakındaki okula gidebilmek için o yoldan geçmek ve Sisli Dağlar’ı aşıp komşu ülkeye varmak gerekiyordu. Komşu ülkenin adı Banzuta’ydı. “Biz neden okula gitmiyoruz baba?” diye sordu Scilla. Kral’ın bir oda dolusu halatı vardı. Bu upuzun halat karman çorman olmuş haldeydi; her tarafına kocaman düğümler atılıydı. Kral bu halatı çekiştirip duruyor, ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın tek bir düğümü bile açamıyordu. Scilla onunla konuştuğu sırada, Kral yine bu işle meşguldü. Parmaklarını bu düğümlere batırıyor, ama onları çözmeyi beceremiyordu.
Kral, “Sisli Dağlar’dan geçen yol çok uzun,” dedi en sonunda. “O yolu yürümeniz imkânsız. Ayrıca orası tehlikeli bir yer. Dağda hayalet kaplanlar geziyor.” “Bizi oraya Sollo götürebilir,” dedi Scilla. “Senin at arabanı kullanır.” Sollo, sarayın arabacısıydı. Sarayın eski ve mutlu günlerinde, beyaz bir atın çektiği lastik tekerlekli küçük bir arabayla Kral ve Kraliçe’yi gezdirirdi. Hep birlikte, kraliyet bahçesindeki elma ve muzların olgunlaşıp olgunlaşmadığına bakmaya giderlerdi. Fakat Kral çok uzun zamandır binmemişti arabasına.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çocuk Kitapları Hikaye-Roman-Masal
- Kitap AdıUyurgezer Ayı
- Sayfa Sayısı120
- YazarJoan Aiken
- ISBN9786059493840
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviTudem Yayınevi /