Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi – Tarihte En Çok Sözü Geçen Kediler
Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi – Tarihte En Çok Sözü Geçen Kediler

Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi – Tarihte En Çok Sözü Geçen Kediler

Ayşen Anadol, Sam Stall

Tek bir kedinin uygarlığı değiştirmeye gücünün yetmeyeceğini düşünüyorsanız, koca bir canlı türünü tek başına yok eden Tibbles’ı duymamışsınız demektir. Ya da Pakistan ile ABD…

Tek bir kedinin uygarlığı değiştirmeye gücünün yetmeyeceğini düşünüyorsanız, koca bir canlı türünü tek başına yok eden Tibbles’ı duymamışsınız demektir. Ya da Pakistan ile ABD arasında diplomatik bir tartışmayı tetikleyen Ahmedabad adlı kedi yavrusunu. Ya da bir tutam tüyüyle bir katilin yakalanmasını sağlayan Kartopu adlı Kanada kedisini.

Bunlar, “uygarlığı değiştiren 100 kedi”den yalnızca üçü. Elinizdeki kitap, bilim, tarih ve sanata ve daha birçok alana katkıda bulunan kedilere selam duruyor. Büyük edebiyat yapıtlarına esin kaynağı olanlardan tutun da, polise telefon ederek sahibinin hayatını kurtaranlara kadar, kedilerin zekâsını ve cesaretini gözler önüne seren birçok örnek var bu kitapta.

Bütün bu kedicikler tarihi az çok değiştirdiler. Bunu umursamamaları, hatta yaptıklarının farkında bile olmamaları, çok daha basit bir işi becerince yaygara koparan insanlara örnek olmalı.

***

Sam Stall, karısı ve üç köpeğiyle birlikle Amerika’nın Indianapolis şehrinde yaşıyor. 100 Dogs Who Changed Civilization (Uygarlığı Değiştiren 100 Köpek) adlı bir kitap da kaleme aldı. Diğer kitapları arasında The Cat Owner’s Manual (Kedi Sahibinin Elkitabı), Dracula’s Heir (Drakula’nın Vârisi), Suburban Legends (Banliyö Efsaneleri) ve Corn Country (Mısır Ülkesi) var.

Ayşen Anadol, çeşitli gazete, dergi vc yayınevlerinde çalıştı. Tarih ve sosyal bilimler alanlarında pek çok kitabı yayına hazırladı. Aralarında Carter V. Findley’nin Dünya Tarihinde Türkler, Palmira Brummett’in İmge ve Emperyalizm: 1908-1911, Gerald Durrell’ın Ailem ve Öteki Hayvanlar, Irvin C. Schick’in Çerkes Güzeli ve James Lasdun’un Yedi Yalan adlı yapıtlarının da bulunduğu birçok kitabı dilimize kazandırd

Ted’e.

Dünyadaki en harika kedi değildi belki.
ama hayalımdaki en harika şeydi.

İÇİNDEKİLER

Sunuş      9
Bilim ve Doğa      13
Tarih ve Yönetim      33
Sanat ve Edebiyat      63
Popüler Kültür      91
Cesaret Portreleri      109

SUNUŞ

“Kedi milleti gizemlidir. Farkına varamayacağımız katlar çok şey geçer akıllarından.”

Sir Walter Scott

*

Kediler âdemoğluyla uygarlığın doğuşundan öncc iletişim kurdular kurmasına da, tarihimizi biçimlendiren bir avuç kediyi aralarından bulup çıkarmak benim için hiç de kolay olmadı. Tipik bir kedi gamsızdır; insan ırkı ne yapmış, ne etmiş, umurunda değildir. Kişiliğinin belki de en önemli unsurudur bu. Tabağında yiyecek, kutusunda temiz kum, bir de gelip geçeni seyredeceği pencere kenarı oldu mu, çevresinde kim ne dilerse yapabilir.

Yine de, yüzyıllar boyu kedi cinsinden belirli bazı bireyler insanlık yararına çaba göstermeyi uygun bulmuşlardır. Çoğunlukla bunu kendilerine özgü yollarla, sırrına erişilmez nedenlerle yaparlar. Sözgelimi, yanan bir binadan bir bebeği kurtarmak gibi göze batan, alkışlanacak işler yapmak hiç mi hiç üslubu değildir kedilerin. Böyle çılgınlıkları köpeklere bırakmak en iyisidir.

Bu sayfalarda anlatılan kedilerin çoğu madalyasını fiyaka yaparak değil, daha incelikli yollardan kazandı. Bu ünlü kediler dört geniş gruba ayrılabilir: esin perileri, öncüler, karşı kahramanlar ve kahramanlar.

“Esin perileri”, yardıma ihtiyaç duyan dâhilere yoldaşlık ederek, onlara esin, hatta azıcık da moral vererek iz bıraktılar, Edgar Allan Poe’nun kedi dostu Cattarina (s. 70) gelmiş geçmiş en büyük korku hikâyelerinden birine modellik etmişti. Bilimci Nikola Tcsla’nın elektrik üzerine, dünyayı değiştirecek olan araştırmasına başlamasına Macek adlı erkek kedi (s. 18) neden olmuştu.

“Öncüler”den kimileri farkında bile olmadan tarih kitaplarında yer edindiler. Kartopu adlı bir Kanada kedisi (s. 17), bir tutam tüyünün bir katilin yakalanmasını sağlamakla kalmayıp adli tıp alanında devrime yol açtığından haberdar değildi. F.D.C. Willard adlı kedinin (s. 22), düşük enerji fiziği hakkındaki bir araştırma raporuna sahibiyle birlikte imza attığını asla bilmediğinden emin olabilirsiniz. Ayrıca, Colby adlı kara kedinin (s. 58), kendisine üst düzey MBA ödülü verildiğine dair ufacık bir fikri dahi yoktu.

Elbette, kedilerin tarih surecini ille de olumlu yönde değiştirdiğini söyleyemeyiz. Neyse ki, “karşı kahramanlar” dediğimiz bu küçük keratalar da yedikleri haltlardan bihaberdi. Bir deniz feneri bekçisinin Tibbles adlı kedisi (s. 15) koca bir canlı türünü tek başına yok etliğini hiç bilmedi. Ahmedabad adlı bir kedi yavrusuna da (s. 49), Pakistan ile Amerika Birleşik Devletleri arasında çok ciddi bir diplomatik tartışmayı tetiklediği asla söylenmedi.

Son olarak, kriz anında cesaret, yaratıcılık ve kararlılık gibi insani özellikler sergileyen klasik kahraman kedilerin destanlarını sayıp dökmezsek bu kitap kusurlu olur. Kanlı Stalingrad Savaşı’nda Rus kuvvetlerine yardım eden Mourka (s. 121) bu seçkin grup içindedir; o korkunç Londra Kulesi’ne hapsedilen insan dostuna hep sadık kalan Trixy de (s. 129) öyledir, tekerlekli sandalyeye mahkûm sahibi çaresiz kaldığında telefonla polise haber veren Tommy de (s. 123).

Bütün bu kedicikler, ayrıca bu sayfalarda saygın birer yeri olan düzinelercesi, tarihi az ya da çok değiştirdiler. Bunu umursamamaları, hatta yaptıklarının farkında bile olmamaları, çok daha alçakgönüllü bir işi becerdiklerinde yaygara koparan o kendini beğenmiş insanlara örnek oluştursa gerektir.

TIBBLES

BİR CANLI TÜRÜNÜN KÖKÜNÜ KAZIYAN KEDİ

Kediler fare, sıçan ve kuşları imha etmekteki ustalıklarıyla ünlüdür. Ama uygarlık tarihinde hiçbir kedi, mütevazı bir deniz feneri bekçisinin Tibblcs adlı kedisinin gemlenemeyen kan tutkusuyla boy ölçüşemez. Bilim kroniklerinde, tek başına bütün bir canlı türünün kökünü kurutan biricik hayvan olma gibi feci bir şöhretin sahibidir.

Kökü kuruyan bu talihsiz tur, Stephens Adası çit kuşuydu. Bildiğimiz kadarıyla sıra dışı bir yaratıktı ve zararsızdı. Dünyanın o köşesinde zaten fare yaşamıyordu, bu yüzden de çit kuşu bu ekolojik cepte kendini çevreye uydurdu. Uçmaktan vazgeçti, küçülüp kabaca bir kemirgen boyutuna indi; günlerini çalılıklar arasında var gücüyle koşarak geçiriyordu artık. Evet, uçamıyordu, ama ötme yeteneğini kaybetmemişti.

Bu narin, şakrak, fare benzeri kuş bir zamanlar Yeni Zelanda’nın her köşesinde yaşıyordu. Ama yöreye Güney Pasifik Adaları’ndan göç başlayınca, gemilerle birlikte sıçanlar da geldi. Sıçanlar çok geçmeden yerel ekosistemi istila eltiler. Bu güçlü ve acımasız kemirgenin saldırısı karşısında kendini savunmaktan aciz çit kuşları yok oldu gitti. Bir tek yer dışında. Çit kuşlarının son sığınağı Stephens Adası’ydı. Yeni Zelanda’nın kuzey kıyısı açıklarında kabaca bir buçuk kilometre karelik bir kaya parçasıydı burası.

1894’e kadar durum buydu işte. O yıl adada bir deniz feneri inşa edildi. Fener bekçisi David Lyall kendisine arkadaşlık etsin diye kedisi Tibbles’ı da getirdi yanında. Kedi gelince birde baktı ki, ada uçamayan, tam bir lokmalık kuşlarla dolu. Tibbles’ın derhal işe koyulup bu küçük yaratıkları nerede gördüyse avlamasına şaşmamak gerek.

Tibbles yeni eğlencesini sahibine de göslermek için kurbanlarından bir düzinesini fenere getirdi: hepsi ölü ya da ölmek üzereydi. Lyall birkaçını sakladı. Bu tuhaf kuşlar kuşbilimcilerin de ilgisini çekti. 1895’tc küçük yaratık bilim dünyasına takdim edildi ve adına Latincc Xenicus lyalli dendi. Hemen hemen aynı anda da, türün ortadan kalktığı açıklandı.

Tarihin ne garip bir cilvesidir ki, sıçanların başlattığı bu çevre felaketini bir kedi tamamlamıştı. Stephens Adası’nın benzersiz (ve benzersiz derecede kırılgan) bir faunası olduğunu düşünüp de Tibbles’ı fenerden dışarı bırakmamak ne deniz feneri bekçisinin aklına gelmişti ne de başkalarının.

KARTOPU

KATİLİ YAKALATAN KEDİ

Douglas Beamish bir cinayet işlemiş, ama kaçıp kurtulacağını sanmıştı. Kaçabilirdi de, eğer kedisi cinayet kanıtını sağlamasaydı…

Yıl 1994’tü. Prens Edward Adası’ndaki Kanadalı yetkililer Shirley Duguay’i derin kazılmamış bir mezarda buldular. Kraliyet Kanada Atlı Polisi cinayet mahalline çağrıldı. Uzmanlar plastik bir torbaya tıkılıp cesetle birlikte gömülmüş kanlı bir deri ceket üzerinde özellikle duruyorlardı. Ne yazık ki kan kurbana aitti, yani DNA karşılaştırması yararsız olacaktı. Ancak adli tıp uzmanlarının ceketin üzerinde buldukları yirmi yedi beyaz tüyün bir kediye ait olduğu anlaşıldı. Atlı Polis, cinayet kurbanı Duguay’in ayrı yaşadığı nikâhsız eşi Beamish’ın mezardan çok da uzak olmayan bir bölgede ana babasıyla beraber yaşadığını hatırlayıverdi. Üstelik ailenin Kartopu adında bir de beyaz kedisi vardı.

Atlı Polis, Kartopu’ndan kan örneği aldı. Cinayet mahallinde bulunan tüylerle DNA karşılaştırması yapmayı umuyordu. Ama bir sorun ortaya çıktı: Kimse böyle bir araştırma yapmamıştı o güne kadar. Her yere telefon yağdıran yetkililer sonunda şu gezegende kendilerine yardım edebilecek kişileri saptamayı başardılar. Maryland’deki Frederick şehrinde Ulusal Kanser Enstitüsü Genom Çeşitliliği Laboratuvarı’nda çalışan bir araştırmacı ekibi, kedi genomları haritası geliştirmeye çalışıyordu.

Bu akademisyenler böyle bir cinayet soruşturmasına hiç katılmamışlardı. Onları işbirliğine ikna etmek kolay olmadı. Ama bir kez işe koyulduklarında, cekette bulunan tüylerin genetik kodunu ayırmaları fazla uzun sürmedi, Kartopu’ndan alınan kan örneğiyle de hemen eşleştiriverdiler. Artık kanıt hazırdı: teknolojiyi geliştirmiş olan uzmanlar tanıklık edince Beamish cinayet suçuyla mahkûm edilip hapishaneye gönderildi. Bu dava, kedi DNA’sının şüphelilerin suç mahallinde bulunduklarını kanıtlamak için kullanılmasına emsal teşkil etti. Daha sonra, ABD Adalet Bakanlığı’nın hibe ettiği 265.000 dolarla Ulusal Kedigiller Genetik Veritabanı oluşturuldu. Böylece, adlı tıp laboratuvarlarının, suç mahallerinde bulunan tüylerin belirli kedilere ait olup olmadığını saptayabilmesini sağlayan teknoloji geliştirilmiş oldu. Kartopu sayesinde suçluları (yaklaşık üçte birinin kedisi vardır) artık tüylü dostları ele veriyor.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Hayvanlar Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıUygarlığı Değiştiren 100 Kedi - Tarihte En Çok Sözü Geçen Kediler
  • Sayfa Sayısı184
  • YazarSam Stall
  • ÇevirmenAyşen Anadol
  • ISBN9789750710537
  • Boyutlar, Kapak14x20, Karton Kapak
  • YayıneviCan Yayınları / 2012

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Hatırlayış ~ Hugh ConwayHatırlayış

    Hatırlayış

    Hugh Conway

    “Heyecan verici bir gizem romanı. Kahramanın kör olması fikri çok zekice. Başından sonuna kadar insanın ilgisini canlı tutuyor.” –OSCAR WILDE 19.yüzyıl polisiye edebiyatının önemli...

  2. Som Altın Bebek ~ Margaret DrabbleSom Altın Bebek

    Som Altın Bebek

    Margaret Drabble

    “Dünyayı yerinden oynatan orgazmlarla perişan düşüp sırılsıklam olurken bir gün hepimiz arınabiliriz.” Sohbet arasında ağzından dökülen bu cümleleriyle hayattaki cesur duruşu hakkında ipucu veren...

  3. Kader Aşkı Tadınca ~ S. G. BrowneKader Aşkı Tadınca

    Kader Aşkı Tadınca

    S. G. Browne

    İnsanların kaderlerini belirlemekten sorumlu olan Kaderin bir insana âşık olunca hayatı altüst olur. Kısmetle arası bozulur, Tanrı tarafından ciddi biçimde uyarılır… Sonunda hayatındaki iki...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur