Üç romancı; Alper Canıgüz, Emrah Serbes ve Murat Menteş, yazar tıkanmasından mustariptirler. -Lüks içinde yaşamanın yan etkisi.- Ünlü ve zengin olduğu halde şakır şakır yazan Hakan Günday’dan akıl danışırlar. Günday’ın tavsiyesine uyduklarında, deşhetengiz bir sefalete savrulacaklardır.
Ucuz romancılar yenilikçi bir yazardan acayip, dokunaklı ve mizahi bir roman.
Menteş Sistemi’nde yeni bir icat!
YALIN ALPAY
Edebiyat tarihine geçecek bir şaka.
İLKAY YILDIZ
Hüseyin Rahmi ile Bukowski’nin orta eseri sanki.
SELÇUK ORHAN
Garibanlığa epik bir methiye!
REWHAT
Yaratıcı, dönüştürücü, kahredici bir eser.
SİNAN CANAN
Ucuz Romancılar müthiş! Dili kusursuz. Hikâyesi harika. Karakterleri mükemmel. Hele ben! Mükemmelden de öteyim!
ALPER CANIGÜZ
Delilik bu yahu! Sanatsal bir delilik!
KAAN ÇAYDAMLI
Sağlam kitap. Sevdim. Okuyun.
HAKAN GÜNDAY
Bu romanda kendimi buldum!
İLKER CANİKLİGİL
Rezilliğin zirvesinde bir şefkat abidesi.
MURAT UYURKULAK
- BÖLÜM
PARANIN
SATIN-ALAMAYACAĞI ŞEYLER
Bir katre içen çeşme-i pür-hun-i fenådan
Başın alamaz bir dahi bârân-ı belâdan
[ZİYA PAŞA, 1825-1890, Terkib-i Bend]
Kendim hakkında, aklımın şu anki koşullar altında kavrayabildiği kadar şeyi biliyorum ve şu anki koşullar pek iyi değil.
[DOUGLAS ADAMS, 1952-2001, Otostopçunun Galaksi Rehberi
2 bin 500 m2’lik kuş yuvası
Karşıda kuş oturur
Kuş kuşa yem götürür
Bildirki şen gönlümde
Bu yıl baykuş oturur
[Ardahan-Erzurum türküsü]
Mutlu sonla başlayan bir hikaye bu.
Ünlü Romanci Alper Canıgüz, Rumelihisarı’ndaki Filinta Paşa Yalısı’nın üst katında yazar dostlarıyla, Murat Menteş ve Emrah Serbes’le birşeyler içiyor. Görkemli salondaki kristal avizelerin altında, Acem halılarının üstünde, klasik tablolar arasın- da, kadife koltuklara oturmuş söyleşiyorlar. Ev, tarihten nakledilmiş lüks eşyalarla, paha biçilmez antikalarla döşeli: Paranın satın-alamayacağı, ancak daha çok para’nın satın alabileceği şeylerle. Şöyle bir bakınca, yakınlardaki çekmecelerin altınlarla, elmaslarla, pırlantalarla dolu olduğunu şıp diye anlarsınız. Bu fakirhane buram buram ak akçe kokuyor.
“Kahve enfes” diyor Murat Menteş.
“Gesha kahvesi. Etiyopya’dan.”
“Ben de bifteği çok beğendim. Ziyade olsun. Adı ne o yemeğin?”
“Hatırlamıyorum, Emrah. Birleşik Krallığın kuzeybatısındaki Lancashire Kontluğu’nda önceki yıl düzenlenen tören için tasarlanmış bir yemek. İçinde Wagyu bifteği, Matsuke mushroom, 1974 yapımı Massandra vardı.”
“Massandra da ne?” diye sordu Murat. Alper: “Rus prenslerinin favori içkisi.” “Ooooooo?”
“Yok be. Yani eh, idare eder; fazla şekerli. İstersen getirteyim?” Alper alnını kırıştırıyor. İnsan ona bakınca “Bu kadar para edecek ne yazmış olabilir ki?” diye düşünmekten kendini alamaz. Adam, saat reklamında poz veren George Clooney’ye benziyor. Üstelik, kolundaki saat (Patek Phillippe] Clooney’nin- kinden daha iyi.
Az önce tereyağlı salyangoz, Cabrales peynirli salata, Beluga havyan ve daha birçok leziz [bazısı da sağlıklı yiyecekle dona- ulmuş ziyafet sofrasından kalkmışlardı.
Kemerli pencerelerdeki ful ekran Boğaz manzarası, yavaş yavaş fakat sürekli değişiyor; gündüzün modern, geceleyin klasik bir tabloya dönüşüyor. 4,5 metre tavan yüksekliğiyle tapınağı andıran yalıda, lüksü deneyimlemenin ötesinde, ruha servetin huşusu da nüfuz ediyor. Yalının dış cephesindeki sarmaşıklara, bahçedeki ağaçlara, tarhlardaki çiçeklere cennetten göç etmiş mübarek kuşlar ve kelebekler konup kalkıyor…
Bu saltanat dekorunda papyonlu birkaç uşak, konuşmalan duymayacak fakat seslenilince işitecek mesafede, Mösyö Canıgüz ve mümtaz misafirlerin olası bir isteğini derhal yerine getirebilmek için kıpırtısız bekliyordu. Kemanlı, flütlü bir kuartet, salonun diğer ucundaki ‘dramatik kauçukların’ [ficus lyrata] arasında sonatlar çalmaktaydı.
Emrah bir Küba purosu yaktı ve “Bu takım-elbise çok şıkmıış dedi Tahmin edeyim… Armani mi?”
I-ih” diye karşılık verdi Murat, farkında bile olmadığı aldırmazlığıyla “Biricik Suden tasarladı.”
“Vaaay… Biricik Suden, sana özel kostüm mü dikti?”
“Eee evet?..”
*Seni yakışıklı şeytan! Biricik Hanım’a gitmekle akıllılık etmissin, tebrikl_” Emrah aniden ayağa kalkarak bahçedeki manolya ağacını işaret etti: “Hey, şu kuş amma güzelmiş!..” “Moho!” diye haykırdı Alper ve duvarın dibindeki yem dolu gümüş kaseyi alıp açık pencerenin denizliğine bıraktı. Ötüşü
andıran kesik kesik bir ıslıkla kuşu çağırıyordu.
Pur! Kuş havalandı, epey yükseldi, ardından kasenin yanına kondu. Gagasında bir tebessüm çizgisiyle, selam verir gibi etraftakilere bakındı ve yemi yemeye koyuldu.
Bizimkiler, pencerenin berisinde ayağa kalkıp geriye çekilerek küçük misafire alan açmışlardı.
Murat fısıltıyla sordu: “Alper, kim bu süslü serçe?”
“Moho nobilis. Hawaii adalarında yaşayan bir tür. Nesli 1934’te tükendi. Moho ailesinden Kauai’yi duymuşsunuzdur. Son erkek Kauai’nin, varolmayan dişisini çağırması ünlüdür.” “Ah, evet” dedi Emrah “dokunaklı bir şarkı gibiydi.”
Siyah, parlak, yanardöner, helezon desenli tüyleriyle göz kamaştıran; kanatlarının üstünde taçyaprak benzeri sarı halkalar bulunan; perdahlı kuyruğu hafifçe titreşen bu kuş, tabiat ananın bir şaheseri! Emrah’ı duymuş gibi tatlı bir şakıma tuttur- du. Bu arada Alper, eğilerek, usulca, yem’in yanına su dolu minik bir kap daha bırakıp çekildi. Moho, müzik kutusu misali ses veriyordu. Şeker kuş, kendi içindeki bir enstrümanı çalıyordu sanki. Şakıması hem kulağı okşuyor, hem kalbi titretiyor… Pir- m! Bir moho daha pencere kenarına yumuşak inişle kondu! Kuşlar kendi aralarında cıvıldayarak konuşurlarken üç yazar saygı duruşunda, hayranlıkla onlan izliyordu.
Emrah: “1934’te nesli tükenmiş kuşların senin evinde ne işi var Alper?”
Murat ekledi: “Dirilmekle kalmamış, Hawaii’den buraya uçmuşlar öyle mi?”
“Bilmiyorum” dedi Alper. Sesinde derin bir sevinç vardı: “Omitologlann gözünden kaçmışlar besbelli. Gemiyle geldik- lerini sanıyorum…”
“Sadece kuşların alındığı bir Nuh Gemisi…” diye sayıkladı Murat.
“Eee” dedi Emrah, “kuşlar da işi biliyor. Boğaz’daki en pahalı yalıya konuyorlar.”
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıUcuz Romancılar
- Sayfa Sayısı200
- YazarMurat Menteş
- ISBN9786253890094
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviAlfa Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Krallar Ve Soytarıları / Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik 2 ~ N. G. Kabal
Krallar Ve Soytarıları / Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik 2
N. G. Kabal
Korku seni güçlü kılacak! Tanrıçaların fısıltısı ile taşların peşine düşen Nova kolyesini geri almak için Ateş Lordu’na tuzak kurarak Ateş Krallığı’na gider. Su Krallığı’nın yükselişinden...
- Ötanazi Okulu – 3 ~ Maral Atmaca
Ötanazi Okulu – 3
Maral Atmaca
“Ölüm en büyük korkum olmuştu ve ben ölümü her saniye yaşarken yeni korkulara kucak açamazdım, biliyordum.” Yeşil, arkadaşlarıyla birlikte Ötanazi Okulu’ndan kaçma girişiminde bulunur....
- Rahmi Bey (Özel Baskı) ~ Naşide Gökbudak
Rahmi Bey (Özel Baskı)
Naşide Gökbudak
… Tevhide pembe gelinliğinin içinde, başında altın liralarla gelin odasına girdi. Bir müddet çevresine bakındı. ‘Gerdek gecem böyle mi olmalıydı?’ diyerek gelinliğini çıkartıp sedirin...