Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Uçuştan Uçuşa
Uçuştan Uçuşa

Uçuştan Uçuşa

Ursula K. Le Guin

Yerdeniz’in yazarından bu kez farklı dünyaları anlatan bir kitap. Bir tür seyahat kitabı ya da gezi rehberi. Bildik bir mekânda, havaalanında başlayan seyahatler bunlar,…

Yerdeniz’in yazarından bu kez farklı dünyaları anlatan bir kitap. Bir tür seyahat kitabı ya da gezi rehberi. Bildik bir mekânda, havaalanında başlayan seyahatler bunlar, ama yolculuk için uçak şart değil. Havaalanına varışla uçağa ayak basana kadar geçen o eziyetli saatlerde gergin bir ıstırap, bıkkınlık, hazımsızlık ve nabız artışı boyutlar arası seyahati başlatmak için yetiyor da artıyor bile.

Uygulamalı genetik biliminin mucizesi İslac halkı, sessizliği laf kalabalığına yeğleyen Asonular, öfkenin ele geçirdiği Veksiler, Ansarların biyolojik döngüsü, kolektif rüyaları paylaşan Frinliler, hemen herkesin Kraliyet Ailesi’nin bir üyesi olduğu Hegnler, hiç uyumayan insanlar, ölümsüzler ve diğerleri…

Ekolojik felaket, gen teknolojisi, mühendislik, inanç savaşları, kontrolsüz tutkular ve tamahkârlık hakkında bir tür kehanet gibi de okumak mümkün; dil, tercihler, sabır, erdem, aşk ve benzersiz dünyalar hakkında sürükleyici öyküler olarak da.

İÇİNDEKİLER
Yazarın Notu
Sita Dulip Yöntemi
İslac’taki Bulamaç
Asonu Sessizliği
Hennebetlerin Yanında İnsanın Yabancılık Çekmemesi
Veksilerin Öfkesi
Ansarların Mevsimleri
Frin’in Toplu Rüyaları
Hegn Soyluları
Mahigul’dan Kederli Hikâyeler
Büyük Saadet
Uykusuzluk Adası
Nna Mmoy Dili
İnşaat
Gy Uçanları
Ölümsüzler Adası
Uñi Karmaşası

*

“Sita-Dulip Yöntemi”, s. 11-14

Uçakların menzili –birkaç bin mil, dünyanın ta öbür ucu, hindistancevizi ağaçları, buzullar, mısır, Mısır, lama, Lama vs.– havaalanının sağladığı deneyimlerin (tabii kullanmasını bilenler için) uzantısı ve çeşitliliği yanında acınacak ölçüde sınırlıdır.

Uçaklar ıkış tıkış, gürültülü, mikroplu, telaşlandırıcı ve sıkıcıdır; üstelik son derece olmadık aralıklarla, görülmedik derecede berbat yiyecekler ikram edilir. Havaalanları daha geniş olsa da kalabalıkları, o berbat havaları, gürültüleri, amansız gerilimleri uçakları aratmaz, kurumuş bir şeylerin parçacıklarından oluşan yiyecekleri genellikle daha berbattır; üstelik bu yiyeceklerin yenecekleri yerler de insanı canından bezdirecek kadar iç sıkıcıdır. Uçaklarda herkes kemerle bir koltuğa bağlıdır ve insanlar sadece mesanelerini boşaltmak için kuyruğa girdikleri kısa sürelerde ve tam tuvalet kabinine varacakları sırada rahatsız edici hoparlörün herkesi yeniden kemerle bağlanıp hareketsizleşmek için taciz ettiği ana kadar hareket edebilirler. Havaalanlarında elleri kolları bavul dolu insanlar nihayetsiz koridorlarda bir oraya bir buraya koşuşturup durur, tıpkı iblisin ellerine cehennemden kaçma yollarını gösteren değişik değişik yanlış haritalar tutuşturduğu ruhlar gibi. Bu koşuşturan insanlar, yere sabitlenmiş plastik sandalyelerinde sandalyelerine sabitlenmiş gibi oturan insanlar tarafından izlenir. Yani bu noktaya kadar havaalanı ile uçaklar, nasıl bir fosseptik çukurunun dibi sonuç olarak bir diğerinin dibiyle eşitse, aynı şekilde birbirlerine eşittir.

Eğer hem siz, hem de uçağınız zamanında gelmişseniz, havaalanı sadece yoğun, uzun, perişan bir uçak yolculuğunun yaygın, kısa, perişan bir başlangıcıdır. Peki ya gelişiniz ile bağlantılı uçuşunuz arasında beş saat varsa; ya da uçağınız rötar yaptığı için bağlantılı uçuşunuzu kaçırdıysanız; ya da bağlantılı uçuşunuzda rötar varsa; ya da başka bir havayolunun çalışanları maaşları için grevdeyse ve hükümet uluslararası kapitalizme karşı gelişen bu tehdidi denetim altına almak için Ulusal Muhafızlara bir emir vermediğinden sizin havayolları çalışanları her zamankinin iki misli insanla baş etmeye çalışıyorsa; ya da tayfunlar varsa; ya da fırtınalar, tipiler varsa; ya da uçağın önemli minik parçacıkları eksikse; ya da uçaklarla bir yerlere giden insanların havaalanlarında oturup, oturup, oturup bir yere varamamalarına yol açan (hiçbir zaman havayollarının kabahati olmayan ve nadiren vaktinde haber verilen) binlerce başka nedenden dolayı beklemek zorundaysanız?

Daha gerçekçi olan bu açıdan bakacak olursak, havaalanları bir yolculuğun başlangıcı, bağlantı noktası değil de durak noktası oluyor. Bir tıkanma. Kabızlık. Havaalanı insanın başka bir yere gidemediği yer oluyor. Zamanın geçmediği, anlamlı bir varoluş ümidinin kalmadığı mevcudiyetsiz bir yer. Bir sınır: Son. Havaalanları insanlara, boyutlar arasındaki aralığa girişten başka bir şey sunamıyor.

Bunu ilk fark eden Cincinatti’den Sita Dulip olmuş ve böylece artık birçoğumuzun kullanmakta olduğu boyutlar arası tekniğini keşfetmiştir.

Chicago’dan Denver’a olan aktarmalı uçuş, uçaktaki belirlenemeyen, ya da en azından kimseye söylenmeyen bir arıza sebebiyle tehir edilmiş. Kalkış saati listeye, iki saat rötarla 13:10 olarak yazılmış. Saat 13:55’te, listede kalkış vakti 15:00 olarak gösterilmiş. Daha sonra da uçuş gidenler listesinden tamamen kaldırılmış. Soruları cevaplamak için kapıda kimse yokmuş. Danışmaların önündeki kuyruklar da, tuvalet kuyruklarından biraz daha kısaymış, yani ancak sekiz mile ulaşıyormuş. Sita Dulip, hepsi hepsi birkaç tane olan masaların tamamı insafsız, acımasız ebeveynleri olan zırıldayan, perişan çocuklar, veya şort ve atlet giymiş, lastik şeritler sarınmış iri yarı, kıllı gençler tarafından tutulmuş olduğu için kirli plastik bir tezgâhta ayakta durarak berbat bir öğle yemeği yemiş. Eğitim bütçesini kullanarak daha çok hapishane kurulmasını savunan, gelirleri Romanya’nın bütçesini aşan vatandaşlar için uygulanan son vergi indirimini alkışlayan yerel gazetelerdeki köşe yazılarını okumuş. Havaalanındaki kitapçılar kitap yerine sadece, Sita Dulip’in tüm bünyesinde meydana gelecek ciddi bir tepkiyi göze almadan okuyamayacağı “best-seller”lardan satıyorlarmış. Bir saatten fazla bir zamandır ayak yerine geçen metal tüplerle yere sabitlenmiş mavi plastikten sandalyeler üzerinde yan yana oturmuş bir dizi insana dönük, ayak yerine geçen metal tüplerle yere sabitlenmiş mavi plastikten sandalyeler üzerine oturmuş insanların yanında, ayak yerine geçen metal tüplerle yere sabitlenmiş mavi plastikten bir sandalye üzerinde oturuyormuş ki, (daha sonra söylediğine göre): “Gelmişler.”

Sadece olduğu yerde şöyle bir dönüp, kayarcasına eğilmekle, aslında yapması anlatmaktan daha kolay olan bir hareketle, her yere –her yere– gidebiliyormuş çünkü zaten boyutlar arasındaymış.

Kendisini Strupsirts’de, hani o kolayca gidilebilen, hâlâ boyutlar arası yolcuların başlangıç için en çok seçtikleri, hortumların, yanardağların pitoresk ama biraz sınırlı bir manzara oluşturdukları bölgede bulmuş. Tecrübesizliği nedeniyle uçağını kaçırmaktan korktuğundan, orada ancak bir iki saat kadar kalıp havaalanına dönmüş. Ama bu boyutta, yokluğunun neredeyse hiç vakit almamış olduğunu hemen anlamış.

Memnuniyet içersinde yeniden sıyrılmış ve bu kez Djeyo’ya varmış. Boyutlar Arası İrtibat Acentesi tarafından çalıştırılan, balkonu kehribar rengi Somue Denizi’ne bakan küçük bir otelde iki gece geçirmiş. Kumsalda uzun yürüyüşler yapmış; serin, yoğun altın suda yüzmüş –”brendi ve sodada yüzmek gibi bir şeydi,” demişti– başka boyutlardan gelen bazı cana yakın ziyaretçilerle tanışmış. Djeyo’nun birbirlerinden başka kimseye ilgi göstermeyen ve yere hiç inmeyen küçük ve zararsız yerlileri alm-palmiyelerinin tepelerine bağdaş kurarak pazarlık yapıyor, dedikodu ediyor, birbirlerine yumuşak, hızlı aşk şarkıları söylüyorlarmış. Uçağına binmek için gönülsüzce havaalanına döndüğü zaman, kendi boyutunda ancak dokuz on dakika geçmişmiş. Kısa bir süre sonra da uçağa çağırmışlar.

Küçük kız kardeşinin düğünü için Denver’a uçmuş. Eve dönerken Chicago’ya giden aktarmasını kaçırmış ve o gün bugündür sık sık ziyaret ettiği Choom’da bir hafta geçirmiş. Reklam acentesindeki işi nedeniyle sık sık seyahat etmek zorunda olduğundan artık Choomcayı anadili gibi konuşmaya başladı.

Sita, aralarında olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğum bazı arkadaşlarına nasıl boyut değiştirildiğini öğretti. Böylece bu teknik, bu metot zamanla Cincinnati’den dışarı yayıldı. Boyutumuzda yaşayan başkaları, bunun yolunu kendi başlarına keşfetmiş olabilirler çünkü artık epey kişinin, her zaman bilerek olmasa da, bu yolculuğu uygulamakta olduğu anlaşılmıştır. Şurada burada karşımıza çıkıyorlar.

Asonularla kalırken, bizim boyutumuza çok benzeyen ama çoğunu Toronto’nun oluşturduğu Candensiya boyutundan bir adamla karşılaşmıştım. Bana boyut değiştirmek için bir Candensiyalının yapması gerekenin sadece iki tane dereotlu hıyar turşusu yemek ve on dakika kadar, dakikada on kere nefes alıp vermek olduğunu söylemişti. Bizimkiyle kıyaslandığında, bu, insanı kıskandıracak kadar kolay bir teknik. Biz (yani seyahat etmediğimiz zamanlarda benim de işgal ettiğim boyuttaki insanlar) havaalanları dışında boyutlar arası uçuşa geçemiyoruz, göründüğü kadarıyla.

Boyutlar Arası İrtibat Acentesi uzun bir zaman önce, gergin bir ıstırap, hazımsızlık ve bıkkınlığın özel bir bileşiminin boyutlar arası seyahati başlatmak için şart olduğunu kanıtlamıştır; fakat çoğu boyuttaki çoğu kişi, bizim gibi ıstırap çekmek zorunda değil.

Bana arkadaşlarım tarafından verilmiş veya kendi gezintilerim sırasında aldığım notlardan ve çeşitli kütüphanelerden topladığım bilgilerden bir araya getirilmiş aşağıdaki raporlar ve betimlemeler okuyucuları boyutlar arası yolculuk yapmaları için ikna edebilir; edemese bile, en azından havaalanında bir saat geçirmelerine yardımcı olabilir.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Mülksüzler ~ Ursula K. Le GuinMülksüzler

    Mülksüzler

    Ursula K. Le Guin

    “Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak.” “Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı...

  2. Bağışlanmanın Dört Yolu ~ Ursula K. Le GuinBağışlanmanın Dört Yolu

    Bağışlanmanın Dört Yolu

    Ursula K. Le Guin

    Zaferle sonuçlanan her özgürlük savaşı, yeni bir özgürlük savaşının başlangıcı demektir. Werel ve Yeowe’de sıra kadınlarda… Şimdi tiksinerek, hikayemi sadece bu tür şeylerin oluşturduğunu...

  3. Lavinia ~ Ursula K. Le GuinLavinia

    Lavinia

    Ursula K. Le Guin

    Vergilius’un Aeneas’ında, yiğit savaşçı Aeneas rakiplerini alt ederek Latium kralının kızı Lavinia’yla evlenir ve Roma İmparatorluğu’nun temellerini atar. Destanda Lavinia’nın ne belirgin bir rolü,...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Unutulmaz Gece ~ Teresa MedeirosUnutulmaz Gece

    Unutulmaz Gece

    Teresa Medeiros

    Sırlarla dolu bir geçmiş, aşkı tehlikeye atabilir mi? Nezaket kurallarına uymamasıyla meşhur Carlotta Anne Fairleigh, sosyeteye takdim edileceği gün bile yerinde duramaz. Sırasını beklerken...

  2. Tam Yetki ~ Jeffery DeaverTam Yetki

    Tam Yetki

    Jeffery Deaver

    Savaşın şekli değişti. Karşı taraf bu oyunu kurallarına göre oynamıyor artık. Kimi çevreler, oyuna farklı kurallar getirmemiz gerektiğini düşünüyor… Afganistan’dan yeni dönmüş olan James...

  3. Günaha Davet ~ Penelope DouglasGünaha Davet

    Günaha Davet

    Penelope Douglas

    Erika Rüyalarınızda gördükleriniz, aslında gönlünüzden geçenlerdir, derler. Ama benim kâbuslarım, takıntılarım haline gelmişti. Adı Michael. Erkek arkadaşımın abisi, izlerken gözünüzü kapattığınız o korku filmlerine...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur