Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Türk Kültüründe Kadın Şaman
Türk Kültüründe Kadın Şaman

Türk Kültüründe Kadın Şaman

Fuzuli Bayat

Şamanlık inancına göre ilk olarak kadın şamanlar vardı. Klasik şamanlık inancına göre seçilmiş olan kadın şamanlar ruhlarla çevrelenmiş dünyamızda bizleri koruyan, gözeten ve ötekilerin…

Şamanlık inancına göre ilk olarak kadın şamanlar vardı. Klasik şamanlık inancına göre seçilmiş olan kadın şamanlar ruhlarla çevrelenmiş dünyamızda bizleri koruyan, gözeten ve ötekilerin mesajlarını bizlere ileten kişilerdir. Rüzgârla, dağla, ağaçlarla konuşabilen içi ve dışı ruhlarla dolu bir varlık olan kadın şaman, dünyayı algılamada ve anlamlandırmada büyük bir görev icra etmiştir.

Kadın, Sibiryalı bir halk olan Çukçi atasözünde denildiği gibi, doğası itibarı ile şamandır veya doğal olarak şamandır. Sadece Çukçiler değil, birçok kavim de kadınları ilk şaman olarak kabul eder. Kadın, doğumun efendisi olması, dünyaya yeni bir can getirmesi, yavrularıyla ilgilenmesi ve birlikte yaşama zorunluluğu itibarıyla toplumun biyolojik ve tinsel merkezi durumuna gelmiştir. Kadının doğurganlığı onun kutsanmasını sağlamıştır. Bundan başka bazı özel durumlar kadınların karanlık güçlerle de ilişki ve temas halinde olduğu inancını doğurmuştur. Ayrıca sözlü gelenekler, arkeolojik kazılar ve tarihî veriler kadınları şifacı, otacı, kâhin, falcı, kendinden geçen dansçı, kozmik yolcu olarak gösterir. Kadim Türklerin mitolojik, kozmolojik ve kozmogonik kültür mirasıyla ilgili birçok eser kaleme alan Prof. Dr. Fuzuli Bayat’ın kadın şamanlık olgusunu incelediği bu çalışması da Türk kültür varlığı bağlamında, yani somut verilere dayanılarak hazırlanmıştır.

Önsöz

Sonuzluk kadar büyük görünen semanın altındaki bütün doğanın; ormanın, dağın, gölün, kayanın vs. ritüel gösteri veya ibadet yeri olduğunu kabul eden şamanlık, dünyada bilinen bütün dinî ve felsefî sistemlerden etkilendiği gibi, onlar üzerinde de tesirleri görülen tek inanç sistemidir. Şamanlık inancına göre, ilk olarak kadın şamanlar vardı. Şamanların kamlık yaptıkları yerler dünyaların kesiştiği, ruhların buluştuğu yer olarak kabul edilen bölgelerdir. Günümüzde de faal olan şamanlık bugün dahi ne olduğu, nice olduğu tam olarak bilinmeyen bir fenomenolojidir. Klasik şamanlık inancına göre seçilmiş olan kadın şamanlar ruhlarla çevrelenmiş dünyamızda bizleri koruyan, gözeten ve ötekilerin mesajlarını bizlere ileten kişilerdir. Rüzgârla, dağla, ağaçlarla konuşabilen içi ve dışı ruhlarla dolu bir varlık olan kadın şaman, en eski şamanlık müessesesi olma özelliğiyle seçilir. Ancak zamanla bazı bölgelerde kadın şamanlar eski konumlarını kaybetmişler, ikinci dereceden güce sahip şamanlar olarak yeniden yapılanmışlardır. Bazı mitolojik anlatılar da kadınların ikinci plana gerilemesinin çok erken dönemde başladığını gösterir. Buna rağmen Güney Amerika ve Sibirya halklarının mitolojik anlatılarında ilk ritüelleri erkeklerin değil, kadınların maske takarak yaptıkları, ruhları yönlendirdikleri söylenir. Kadın tanrıçalar da eski dünyada en etkili tapınma kültü olmuştur. Hatta bazı mitlere göre (Şili halkları miti), kadın hükümranlığına karşı başkaldıran erkekler bütün kadınları öldürmüşler. Bütün bunlar şamanlığın ortaya çıkmasında kadınların rolünü göstermek bakımından önem arz etse de konuyu tam olarak aydınlatmaktan uzaktır. Nitekim, hiçbir mitolojik anlatı tam olarak anaerkil dönemi ve bu dönemin ilk erkek ecdatlar tarafından sona erdirilmesini anlatmaz. Dünyayı algılamada ve anlamlandırmada bugün şamanlık büyük rol üstlenmiştir. Neo-şamanlığın veya post-şamanlığın yaygınlık kazandığı bugünlerde (M. Harner’in çalışmalarından sonra) insanlar ruhanî bir dünyayla temas kurmaya, kaybolan manevî değerleri inşa etmeye çalışırlar. Aslında gerçek âlemle diğer görünen ve görünmeyen dünyalar arasındaki sınır ve fark, insanın şuurunda mevcuttur. Şamanın aracılığı olmadan bunun farkına varmak, diğer dünyalarla ilişki kurabilmek, yaşamın anlamına derinlemesine dalmak neredeyse mümkün gibi gözükmez. Geleneksel şamanlık bu bağlamda insana güç vermekle, onu önce kendini, sonra da dünyaları tanımaya yönlendirir.

Giriş

Türk şamanlığı hakkında mevcut olan araştırmaların sayısı üç binin üzerinde olmasına rağmen, kadın şaman ve bu kurumun, -eğer kurumsallaşmışsa- varlığı hakkında ayrıca nazara çarpacak bir araştırma yapılmamıştır. Bunun bir sebebi, bugün şamanlığın hâlâ canlı olduğu Türk topluluklarında kadın şamanların erkek şamanlara nispette sayıca çok az olması ve ikincisi de toplumsal yaşamda kadın şamanların işlevlerinin çok aza indirgenmesidir. Her ne kadar bilimsel veriler kadın şamanlığın daha öncelikli olduğu konusunda birleşmiş gibi ise çağdaş Türk şaman efsane ve memoratlarında kadın şamanlar çok da büyük yer işgal etmezler. Şamanlar hakkındaki efsane ve memoratlarda da kadın şamanların faaliyetine çok az yer verilmiş, onların genelde erkeklerden zayıf olduğu vurgulanmıştır. Bu da, yapılanmanın zamanla erkek şamanların lehine bir gelişme sergilediğini kanıtlar durumdadır. Bir diğer sebep, Türk şamanlığında kadınlarla erkeklerin gerek oluşumları gerek giyim-kuşamları açısından farklı olmamasıdır. Bu ise Türk kültüründe şamanlık olgusunun erkeklik veya kadınlık algılamalarının üstünde var olmasıyla ilgilidir. Özetle, Türk toplumunda şamanlık herhangi bir cinsiyet ile sınırlandırılmamıştır ve sınırlandırılamaz da. Zaten şamanlığın tarihî süreç içindeki seyrine bakıldığında kadın şamanlık kurumunun bir zamanlar çok etkili olduğu görülmektedir. Hatta başlangıçta şamanlığın kadın eksenli olduğu da araştırmacılar tarafından defalarca kaydedilmiştir. Kadın şamanlık, Batı ve Amerika kıtası araştırmacılarının da yazılarına konu olmuştur. Ne yazık ki konu büyücü, sihirbaz, sözde şifacı, tinselci, rahip kadınları da kapsayacak şekilde gereğinden fazla genişletilmiş, şamanlık müessesesi eski dinlerin içinde aranmış, ölü medeniyetlerden Mayaların, Azteklerin kültürleri de bu bağlamda araştırılmıştır. Bu çalışmada canlı şamanlık kurumu ve canlı kadın şamanlar kısmen de olsa toplumsal cinsiyet kuramları çerçevesinde ele alınacağından Batı bilim dünyasının kurguladığı geniş eksenli “kadın şaman” (büyücü, falcı, otacı vs.) problemine değinilmeyecektir. Yazıda kurgusal şamanlık değil, Sibirya Türk kültür hayatının yönlendiricisi olan şamanlık ve kadın şaman fenomeni üzerinde durulacaktır. Kadın şamanlık deneyimi uluslararası arenada değil, Türk kültür varlığı bağlamında, yani somut verilere dayanılarak incelenecektir. Çünkü salt şamanlıktan konuşmak onu indirgemekten başka bir şey değildir.1 Ancak bazı durumlarda karşılaştırmalara, Sibirya’nın diğer halklarının şamanlık tecrübelerine de başvurulacaktır. Bütün tarihî, antropolojik, sözlü veriler şamanlığın kültürden kültüre, halktan halka değiştiğini, farklı bir konum sergilediğini gösterir. Dünyanın neresinde olursa olsun şamanların belirli müşterek elementlerden yararlandıkları gerçeğine bakmaksızın şaman veya şamanlığın evrensel bir kavram olmadığı, din olmasa da genel dinsel bir fenomen olduğu bilinir. Nitekim her milletin kozmogonisi, kozmolojisi, mitolojisi, dünyaya bakışı birbirine benzemediği gibi şamanlıkları da benzersizdir. Dünya çevresindeki şaman uygulamalarının farklılığı, aslında şamanlık anlayışını zenginleştirecektir. Semboller, görülebilir ve görülemez dünyalar hakkındaki düşünceler, toplumsal psikoloji, yaşam özellikleri, şamanların, özellikle de kadın şamanların bütün dünyada aynı şeyleri, aynı işlevi yapmadıklarını kanıtlayacak niteliktedir. Bu temel prensip, çalışmamızın tamamında gözetilmiş, Türk kadın şamanlarının özel giysileri, davulları veya diğer musiki aletleri, dansları ile diğer halkların kadın şamanlarından seçildiği vurgulanmıştır. Tıpkı diğer eski kültür fenomenleri gibi şamanlık da gerek Amerika kıtasında gerekse Asya’da monoteist dinlerin baskısıyla bitirilmiş veya çok zayıflatılmıştır. Her ne kadar ruhsal güçleri olduğuna inanılan kadınlar varsa da bugün klasik anlamıyla kadın şamanlar çok azdır. Özellikle şamanlığın gündelik hayatın bütün alanlarına sirayet ettiği Sibirya’da Evenkler (Tunguslar) arasında bir erkek şaman kabilenin, bazı hallerde ise çok güçlü şamanlar birkaç kabilenin üzerinde etkili olurlar. Onun rızası olmadan kabile üyeleri hiçbir iş yapmazlar. Ancak Evenkler arasında kadın şamanlara az rastlanır. Buna rağmen kadın şamanların da statüleri toplumda çok yüksektir. Her ne kadar, Evenk erkekleri kendi karılarını bir şişe arakıya, bir tabaka tütüne satabilirlerse de. Evenk erkekleri kadınları bütün ağır işleri yapmaya mecbur eder, onlara bir köle muamelesi yaparlar.2 Ancak bu kötü muamele kadın şamanlara yapılmaz. Bu da toplumsal alanda kadın şamanların kadınlardan farklı muamele gördüklerini kanıtlayacak en iyi olgudur. Post-şamanlığın modaya dönüştüğü 20.yy.da kadın şaman görünümü alanlar çoğalmıştır ki bu da beraberinde gelenekten gelmeyen yapay şamanlık kurumunun oluşturulması şeklinde yorumlanabilir. Şamanlık geleneğinin tam olarak kesintiye uğramadığı Uzak Sibirya’da, özellikle de Yakut bozkırlarında ve Altay-Sayan bölgesinde her ne kadar doğal şekilde vergi almakla, şaman hastalığı geçirmekle şaman olan kadınlar varsa da kendini şaman diye adlandıran sahtekârlar da yok değildir. Bir noktanın altı çizilmelidir: Şamanlık okumakla veya birinin rehberliği altında öğrenilemez, şaman ruhlar tarafından seçilmiş, statü değiştirmiş şahıstır. Her ne kadar değişime ve yenilenmeye açık olsa da ana hatlarıyla, aslî elementleriyle şamanlık bin yıl önce ne idiyse bugün de odur. O bakımdan gerçek şaman sözde şamandan hemen ayırt edilir. Özellikle Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle ortadan kalkan baskı sonucunda şamanların sayısında çok büyük bir artış görülür. Bu da gerçek şamanla sahte şamanı ayırt etmek gibi bir görevi de beraberinde getirmiş olur. Gerçek (kadın ve erkek) şaman, ruhlar tarafından bu göreve çağrılan ve görevi kabul etmek zorunda olanlardır. Gerçek şaman, ruhların gücünü kullanır, onları kısmen kontrolde tutar, ruhların istek ve arzularını bilir ve en önemlisi de ruhlar tarafından yol gösterilmiş veya yönlendirilmiş olur. Gerçek şamanın mutlaka bir veya birkaç koruyucu ruhu vardır ve bütün gizemli, mistik, mitsel bilgileri bu ruhtan/ruhlardan ve onun emrinde olan diğer ruhlardan alır. Oysa sahte şaman, ister erkek veya ister kadın olsun ruhlarla iletişim halinde değildir, koruyucu ve yardımcı ruhları yoktur. Yaptıkları, bir doktorun veya bir büyücünün veya bir falcının yaptıklarının aynısıdır. Gerçek şaman toplumun mit dünyasını nakledendir. Çok eski çağlardan var olan mitleri ekstaz anında nakledenler gerçek şamanlardır. Gerçek şaman davulun, kobzanın, flütün vs. müzik aletlerinin eşliğinde irticalen şaman duaları okuyan, dans eden, kendinden geçen, en önemlisi de kozmik seyahat yapabilen kişidir.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Dede Korkut Oğuznameleri ~ Fuzuli BayatDede Korkut Oğuznameleri

    Dede Korkut Oğuznameleri

    Fuzuli Bayat

    Fuzuli Bayat’ın uzun yıllar süren çalışmalarının neticesi olan bu kitap, kültürel kodlarımızın asırlardır bir süreklilik arz ettiğini gösterdiği gibi sosyal bilimcilere de yeni ufuklar...

  2. Türk Şaman Metinleri – Efsaneler ve Memoratlar ~ Fuzuli BayatTürk Şaman Metinleri – Efsaneler ve Memoratlar

    Türk Şaman Metinleri – Efsaneler ve Memoratlar

    Fuzuli Bayat

    Kaynağını ezoterik bilgilerden alan ve dünyanın hemen hemen bütün halklarında görülen mistik yapılı, gizemli dinî pratiklerden en yaygın olanı ve en çok araştırılanı şamanlık...

  3. Türk Kültüründe Deli ve Delilik ~ Fuzuli BayatTürk Kültüründe Deli ve Delilik

    Türk Kültüründe Deli ve Delilik

    Fuzuli Bayat

    Delilik özgürlüktür; dünyanın mantığa, kurallara sığmayan düzenine karşı marjinal bir itirazdır, akla isyan eden sorumsuz bir akıl denemesidir. Bu kitapta çok çeşitli, çok anlamlı...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur