Bu soruya çok az insan Mehmet Akif Ersoy kadar doğru cevap verebilirdi. Tünel, Ersoy’un abluka altındaki Gazze’de gazetecilik yaparken yaşadığı zorlu sürecin ve bu sürece eşlik eden zihinsel çabanın ürünü. Kederli, fakat umudunu yitirmemiş bir coğrafyanın topoğrafyası. Ersoy, sloganların Gazze’den duyulmadığı, hamasetin ölen çocukları kurtarmadığı gerçeğini bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Dünyayla bağı kesilen Gazze’ye Gazzelilerle beraber bir tünelden giriyor; onlarla birlikte açlığı, ölümü ve ölenlerin ardından hayatı sürdürme mücadelesini yaşıyor. Üstelik tüm bu duygusal ve fiziksel yüke rağmen, gerçeklikle yüzleşmekten vazgeçmiyor. Meseleye soğukkanlılıkla yaklaşıyor ve vaziyeti net bir şekilde ortaya koyuyor.
“Filistin için kaygılı olan herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor. Kimileri diplomasi yürütüyor kimileri insani yardım gönderiyor. Ben ise savaş muhabirliğim boyunca sadece bu toprakların, her saniye tonlarca demir parçası altında yaşama tutunmaya çalışan halklarının gözlerindeki sitemi, yüzlerindeki acıyı anlatmaya çabaladım. Anlatabildiklerim ve Tünel’de okuyacaklarınız, onların dünyasının küçücük bir detayı.”
İÇİNDEKİLER
Önsöz
Teşekkür
Giriş
Istikamet Filistin! Mandanın Kan Gölü
Amerika: Siyonizmin Hamisi Bir Lider Doğuyor
“Zeytin Dalını Düşürmeyin”
Enver Sedat: Bir İbret Hikâyesi “Kasap Şaron” Sahnede
Hamas Yükseldi, Fetih Telaşlandı
Mescid-i Aksa’ya Şaron Tacizi
Ablukaya Beş Kala
Prolog:
DÜNYAYA SIĞMAYAN ADAM
1.Bölüm
KAHİRE-GAZZE
Mısır’da Mursi Devri
Bulut Sütunu Operasyonu
Mısır-Israil-Filistin Üçgeni
Hişam Kandil Gazze’de
Türkiye: Filistin Davasının Hamisi Gazze’ye Arap Birliği Çıkarması
Yüzyılın Pişmanlığı
İsrail’in Kuşları
FETO, Hamas’a Karşı
“Bi Eyyi Zenbin Kutilet?” Ateşkes, Bir Süreliğine Haniye’nin Peşinde
Bi’ Arkadaşı Bekliyoruz Israil Sınırında Sergüzeşt
“N’olucak Bu Fenerbahçe’nin Hali?”
Gazze’de Bürokrasi
Gazze’de Genç Olmak
Ayaktaki Duvarın Yıkılan Resmi Yer Alu Şehri
Yusuf Emir Gazze Tünellerinde Sisi: Senden Önce Senden Sonra “Sisi, Git!”
Muhalifi İhtilafa Düşüren Darbe
TRT Kahire’ye Cuntacı Baskını
2.Bölüm
GAZZE’DEN CANLI
Koruyucu Hat Operasyonu
Zikkim Operasyonu
Taksim’den Gazze’ye
“Welcome to Israel”
Kassam Füzeleri Tel Aviv Semalarında
“Demokratik İsrail”
Gazze’ye Doğru
Gazze Ateş Altında
Batş Ailesi
Kara Harekâtına Geri Sayım
İsrail’den Tehdit Mesajı
Doktor N.
Ambulanslar, Yaralılar, Cesetler
Bisam
Muhammed
Şeyma
Nuha
“Bay Obama… Senin Bir Kalbin Var mı?”
Şucaiyye
Kolu, Kanadı Kırık Güvercinler
Sisi: Kraldan Çok Kralcı
“Ey Islam Dünyası, Neredesiniz?” “Kim Olduğunuzu Biliyoruz” Kutlamalar Şaul Aron İçin
Israil’in Geçmeyen Gilad Şalid Travması
Birkaç Geçici Ateşkes
Gazze’de Bayram
“Bizim Dünya Çocuklarından Ne Farkımız Var?”
Şucaiyye’de Bir İftar Sofrası
Son Günler
Cebaliye’den Bir Feryat
Elveda Gazze
“İsrail Askerleri Bir Kediyi Bile Öldürmez”
İsrail’in Medya Silahı
“Beceriksizler!”
“Acı Bize Dokunmadan Acıtmıyor Aslında”
“İçeri”
Türkiye’nin Yardım Eli
Bu Ne Biçim Ateşkes?
İstanbul’a Doğru
Savaşın Bilançosu
Neden Gazze’deydim?
“Hamas’ın Muhabiri Mehmet Akif Ersoy!”
Haber Dilinde Adil Olmak
Kamera Arkası
Haletiruhiye
3.Bölüm
FİLİSTİN’İN MESELELER
FİLİSTİN’İN MESELELERİ
Kudüs ve İşgaller
“Bu Topraklar Eskiden Filistinlilerindi”
Hamas’ın Faturası Filistinlilere Kesildi
Kudüs, Kimin Meselesi?
İsrail’in Utanç Duvarı: Batı Şeria’da Hayat
Gazze Abluka Altında
Abluka: Yavaş Yavaş, Adım Adım
İsrail’in Endişesi: Gazze’nin Enerjisi
Gazze Nereye?
Epilog
BİR ORTADOĞU MASALI
ÖNSÖZ
Biz, 80’lerin çocukları büyürken Filistin haritası küçülmeye devam ediyordu. Ahmet Kaya’nın “yine hep televizyon yine hep Ortadoğu” şarkısını, Adil Avaz’ın “Intifada, silah sapan / kurşun taşlar / 11’inde akıncılar” ezgisini dinliyor, Filistin halkının İsrail işgalleriyle yaşadıkları mağduriyeti konuşup, Gazzelilerin füzelere, tanklara, tüfeklere taşlarla direnişinden bahsediyorduk. Ramallah’ta, Batı Şeria’da İsrailliler tarafından kolları kırılan, başları ezilen Filistinlilerin görüntülerini izliyorduk bazen. Çocuktuk… Israil işgalini protesto ederken üzerine buldozer sürülüp öldürülen Rachel Corrie’yi ve Filistin’in acısıyla yaşamına son veren 16 yaşın daki Sena Mehaydali’yi duyuyorduk.
Filistin’le haşır neşirdik ama işin siyasi ve ideolojik boyutuyla hiç ilgilenmezdik; anladığımız şeyler değildi. Bunca zulme anlam vermek de kolay değildi… Zira biz çocuktuk, ellerimiz küçüktü, gözlerimiz küçük bir delikten görüyor gibiydi dünyayı. Resmin bütününü algılamak zordu, gördüğü müzü hazmedebilmek ise daha zor.
Yaşım ilerledikçe meseleye duyarlılığım arttı. Bu durum biraz babamla da ilgiliydi. Babam bizi yetiştirirken “daima mazlum halkların sesi olun” derdi. “Mazlum”, anlamını belki idrak etmediğim ama sıklıkla duyduğum bir kelimeydi. Büyüdükçe fark etmeye başladım “coğrafyamızın kaderini”, zalimler ve mazlumlar meselesini. Belki de bu öğreti benim şiarım oldu. Nice yolculuğa, mazlum ve mahrum bırakılmış halkların sesini duyurabilme düşüncesiyle çıkmıştım. Ga-
zetecilik mesleğini seçmemde biraz “özgür Filistin” hayalinin etkisi de vardı. O topraklara gitmeden önce Libya’dan, Yemen’den, Suriye’den ve Irak’tan geçtim. Adım attığım her ülkede “adaletle” habercilik yapmaya çalıştım. Zor oldu. Gazze’nin barut kokan havasını solumak için ise ömrümde çeyrek aşır devirmem gerekecekti.
Ve her gün yanımda taşıdığım “özgür Filistin” hayalini Ortadoğu’da yırtılan cebimden düşürecektim.
Israil’in Filistin’de uyguladığı baskı, tutuklamalar, işkence, tecrit, katliam, işgal ve ablukaya çocukluğumdan beri şahit olduğumdan, Filistin meselesi ve Gazze’ye düzenlenen saldırıların benim için ayrı bir önemi var. Gazze’den bir çığlık duyduğunuzda da farkında olmadan sorumluluk hissediyorsunuz gazeteci olarak; adalete, erdeme, hukuka, ahlaka duyarlı insanlar olarak. Sonra imkânlarınız ölçüsünde bu çığlığı dünyaya duyurmaya çalışıyorsunuz. Filistin için kaygılı olan herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor. Kimileri diplomasi yürütüyor, kimileri insani yardım gönderiyor. Ben ise savaş muhabirliğim boyunca sadece bu toprakların her saniye tonlarca demir parçası altında yaşama tutunmaya çalışan halklarının gözlerindeki sitemi, yüzlerindeki acıyı anlatmaya çabaladım. Anlatabildiklerim ve Tünel’de okuyacaklarınız, onların dünyasının küçücük bir detayı.
Bu kitabı ne Kudüs’ün başkent olduğu, bağımsız sınırları olan; güçlü bir orduya, bir havaalanı, bir limana sahip bir Filistin devletinin kurulacağına inanarak ne de Filistin sorununun kısa vadede İslam coğrafyasının lehine sonuçlanacağını düşünerek kaleme aldım. Belki Filistin’de işler gittikçe daha da sarpa saracak ve bizim çocuklarımız da bizim gibi Filistin meselesiyle büyüyecek.
Tünel, yalnızca tarihe bir not düşmek için. Bizim gönül coğrafyamızdaki bizim çocuklarımızdan bizim gözümüzle haberdar etmek için gelecek nesilleri. Bundan yüz sene sonra şayet Gazze diye bir yer kalmayacaksa bile, sürecin nasıl geliştiğini anlatmak için… Umuyoruz ki tahayyül ederken korktuğumuz tüm düşüncelerden başka bir sürece evrilir Filistin’in hikâyesi…
Bu kitabı bombalar altında gelen bayrama beyaz kefenleriyle giren 7 yaşındaki Abdullah’ın, 13 yaşındaki Halid’in, 2 yaşındaki Abdurrahman’ın çığlığına; sadece toprağa gömülüp unutulmuş nice Filistinli yavrunun aziz hatıralarına ithaf ediyorum.
TEŞEKKÜR
Öncelikle, kitap yazmanın benim için uzak bir hayal olduğunu ifade etmeme karşın bana inanan, tüm tembelliklerime ve programsızlığıma rağmen yılmadan, yorulmadan “Tünel”in her aşamasına katkı sağlayan tüm dostlara;
Kâbe-i Muazzama’da diz dize oturup gönül coğrafyamıza dair bir çok meseleyi değerlendirdiğimiz ve hac vazifesini bitirir bitirmez vakit ayırıp taslak halinde yolladığım metni okuyarak, temel ilkeler konusunda beni bir kez daha ikaz eden, “Kudüs her daim Islam ümmetinin meselesi olacaktır, kaybetsek de bu şuurdan uzaklaşmamalıyız,” diyen kıymetli ağabeyim Akif Emre’ye;
Biraz acelemiz var diyerek sıkıştırdığım için, işini gücünü bırakıp sabaha kadar kitapla uğraşan, her satırını ilgiyle okuyup üzerine notlar alan, bilgi yanlışlarını, hatalı yaklaşımlarımı toparlamaya çalışan, ilmine, fehmine, tevazusuna ve samimiyetine yürekten inandığım, çok sevgili kardeşim Taha KILINÇ’a;
Beni cesaretlendiren, taslak çalışmalara başladığımız andan itibaren katkı sunan sevgili Süleyman GÜNDÜZ ağabeyime;
“Vazgeçsem mi acaba?” dediğim anlarda, “Akif, bu kitabı mutlaka yayınlamalısın,” diyerek beni cesaretlendiren, fotoğraf seçen, destek veren; Mehmet Ali BAŞARAN’a, Emrullah ERDİNÇ’e, Cem ÖZDEL’e;
Ve “kaderi Gazze’nin kaderine yapışmış” Mehmet KAYA… Şucaiyya’ya bombalar yağarken, çelik yelek ve kasklarıyla gazetecilerin girmeye-gitmeye çekindiği harabelerin içinde yardım dağıtan çelik yürekli adam! Sana, “Özgür Filistin” hayaline inanan nice kardeşin adına şükran borçluyuz…
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Araştırma-İnceleme Bölgeler-Ülkeler Etnik Sorunlar Güncel Sorunlar Siyaset
- Kitap AdıTünel - Gazze'de Yaşamak
- Sayfa Sayısı246
- YazarMehmet Akif Ersoy
- ISBN9786055147839
- Boyutlar, Kapak13.5 x 19.5 cm, Karton Kapak
- YayıneviKapı Yayınları / 2024