Mutlu sonları sadece istemek yetmez, bazen onu hak etmek gerekir…
Yüzyılın en iyi öykücüleri arasında sayılan, Man Booker Ödüllü George Saunders’ın yazdığı Tilki 8, insanın içinde yaşadığı dünyaya yabancılaşma eğilimini irdeleyen ezber bozan bir novella.
Eserinde, modern toplumların insan-doğa ilişkisi bağlamında gündemden hiç düşürmedikleri çevre sorunları ve hayvan hakları gibi önemli meseleleri hicveden yazar; rant uğruna talan edilen doğal alanların ekosistem üzerinde yarattığı tahribata dikkat çekiyor.
İnsanlığı, hem yapan hem bozan, hem seven hem kıran bir varlık olarak, kurnazlığıyla nam salmış bir hayvanın gözünden anlatan kitap; “sözde” girişimlerle devamlı koruma altına alındığı yinelenen doğal yaşamın planlı bir şekilde nasıl katledildiği gerçeğine de vurgu yapıyor.
Tilki 8, diğer tilkilerden biraz farklıdır. Sürüdeki herkes de onun biricikliğinin ayırdındadır. Hayalperesttir öncelikle. Bir de delicesine meraklı! Üstelik, çat pat da olsa insan dilini öğrenmeyi başarmıştır. Hem de pencere dibinde dinlediği sevgi dolu hikâyelerden. Zihnini kurcalayan sözcüklerden aldığı cesaretle, şimdi de insanlığa dair çok özel bir şeyi daha aramaya karar vermiştir: sevgiyi. Fakat izini sürdüğü bu “nadir” bulunan şeyin, gerçek hayatta onu büyük hayal kırıklığına uğratacağına dair en ufak bir fikri bile yoktur…
Chelsea Cardinal’ın zarif desenleriyle resimlenmiş Tilki 8’in dostane öyküsü, insanların kendilerine olan özsaygılarını ve doğaya karşı sergiledikleri duyarsız tutumu sorgulatıyor.
Gözü pek bir tilkinin kendi sözcükleriyle insanlara seslenişine aracılık eden bu merak uyandırıcı eser, kalıpların dışına çıkan dilsel yapısıyla da özgürlükçü bir anlatımı benimsiyor.
“Tilki 8 aynı zamanda çevreci bir tutum takınıyor: İnsanlığın, pek değer verdiğini her daim iddia ettiği doğayı sistematik bir şekilde nasıl tahrip ettiğini vurguluyor.”
The Guardian
Sevgili Okur: Birinci olarak, yanlış yazdıım söscükler için özür dilerim. Çünki ben bi Tilkiyim! Bu yüzden yanlış okuyabilirim ve yazabilirim. Ama bu kadar iyi okuyup yazmayı nasıl öyrendiimi şimdi anlatıcam. Günlerden bi gün, sizin İnsan evlerinizin birinin yanından geçiyodum. Burnuma bissürü ilginç koku koktu. İçerden çok haarika bi ses geliyodu. Meyer ki o ses neymiş, şuymuş: İnsan sesi. Söscükler yapan, İnsan sesi. Haarika seslerdi! Güzel müzik gibiydi! Müzik gibi söscükleri dinledim, sonra Güneş battı, sonra aniden aklıma geldi: Tilki 8, seni gidi kaçık Tilki! Güneş battıında dünya karanlık olur, hemmen eve koş yoksa tehlike olur! Ama o müzik söscükleri beni büyülemişti. Onları tamaamen anlamak istiyodum.
Bu yüzden her gece oraya gittim, o pencerede oturdum ve öyrenmeye çalıştım. Zamanla okkadar çok söscük kulaklarımdan geçip beynime gitti ki, iyice düşündüüm zaman, duyduum İnsan söscüklerini anlamaya başladım! Evdeki teyze şey anlatıyodu: İnsan Yavrularına hikaayeler. Hem de “sevgiyle.” Anlatıp bitirdikten sonra ışıı söndürüyodu ve karanlık yapıyodu. Sonra, “sevgi” hissettii için burnunu ve dudaklarını Yavrularının başlarına deydiriyodu. Buna “iyi geceler öpücüü” deniyo. Bu bana çok komik geldi! Çünki biz de Tilkiler olarak, Yavrularımıza sevgimizi aynı bööle gösteriyoz. İnsanlar sevgi hissedebildii ve gösterdii için ben de seviniyodum. Dünyaanın geleceyi için, umutla doluyodu içim! Ama bi gece bişey duydum ve İnsanlara şüpheyle bakmıya başladım. Haala da şüpheyle bakıyorum.
Duyduum şey bi masaldı. Ama yalan bi masaldı. Hem de çok kötülükçü. O masalda bi Tilki vardı. Ama bilin bakalım nassı bi Tilki. Kurnaz! Evet, gerçekten! Kurnaz Tilki, bir Tavuu kandırıyodu! Bi Aaç kütüünde yem olduunu söyliyerek, tombul Tavuu kümesten alıp götürüyodu. Biz Tavukları kandırmayız ki! Biz Tavuklara karşı son derece açıız, dürüstüz! Tavuklarla Müttiş Bi Anlaşma yapmıştık, o da şu: Onlar yumurta yapıyo, biz de yumurtaları alıyoruz, onlar da yine yumurta yapıyo. Bazen canlı bi Tavuu da yiyoz ama sadece, Tavuk razı olmuşsa. Yaani meselaa, Tavuk o Aaç kütüünde yem ararken biz yaklaştıımızda kaçamadıysa. Bu hiç de kurnazca deyil. Çok da açık ve dürüst işte. O masal yalandı, çünki başkarakter olan Tavuk, gözlük takıyodu. Benim bildiim Tavuklar?
Gözlük takmıyo. Hayır. Bütün Tavukların çok iyi gördüünü söylemiyorum. Ama bence Tavuklar, çok iyi görmediinde bile bunu bilmiyo. Ama Tavuklara saygım büyük, yanlış anlamayın, yumurtaları çok güzel oluyo, belki de çok zeki olmadıklarındandır. Ama duyduum tek yalan, Tavukların gözlük takması deyildi. Ayılar hakkında da yalanlar duydum, Ayılar hep uyuyomuş da, çok iyi kalplimiş de, sevgi dolumuş da. İnanın bana, Ayılar ikide bir beni kovalıyo ve hiçbiri (1) uyumuyo (2) iyi kalpli deyil ve (3) sevgi dolu da deyil. Bir Ayının sizi kovalarken Ayıca söyledii şeyleri duysanız, hiç de iyi şeyler deyil yaani. Sonra tam yakalancakken inime dalıyorum ve sonra diyer Tilkilerin önünde hüngür hüngür aalamamamaya çalışıyorum. Çok fena.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Genç Yetişkin Roman (Yabancı)
- Kitap AdıTilki 8
- Sayfa Sayısı64
- YazarGeorge Saunders
- ISBN9786257314046
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviDelidolu /
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- 80 Gün Tutkunun Rengi ~ Vina Jackson
80 Gün Tutkunun Rengi
Vina Jackson
Alışkanlık yapan serinin ikinci kitabı sürprizlerle dolu ve kesinlikle daha cesur… İki yabancı… Tutkunun yönettiği, kalp atışlarını hızlandıran bir ilişki… Kurallara uymaya hazır mısınız?...
- Büyük Hizmetkâr ~ Dimitris Sotakis
Büyük Hizmetkâr
Dimitris Sotakis
“Kesinlikle bir şeye ihtiyacım vardı, belki de yeni bir hayata…” Çağdaş Yunanca edebiyatın önemli temsilcilerinden Dimitris Sotakis’in kaleminden çıkan Büyük Hizmetkâr, kaderin oyunuyla birbirine bağlanan iki...
- Nehrin Dönemeci ~ V.S. Naipaul
Nehrin Dönemeci
V.S. Naipaul
Bana dükkânı ucuza satan Nasreddin, işi devraldığımda kolayca üstesinden gelebileceğime ihtimal vermemişti. Afrika’daki diğer ülkeler gibi, bizimki de bağımsızlığın ardından birtakım sorunlar yaşamıştı. İçerilerdeki, büyük nehrin dönemecindeki kasaba hayatiyetini kaybetmiş gibiydi; Nasreddin de her şeye sıfırdan başlamam gerekeceğini söylemişti.