Mühim olan, yaptığımız işi keyifle yapmaktır. Eğer sizi ilgilendiren bir konu seçtiyseniz, eğer tezinize gerçekten kısa da olsa üzerinde yoğunlaşacağınız bir zaman ayırdıysanız (…) o zaman tezin bir oyun gibi yaşamınızda yer alacağını fark edeceksiniz, bir bahis, bir hazine avı gibi bir şey olduğunu anlayacaksınız.
Umberto Eco’nun 1977’de yayımlandığından bu yana yirmiye yakın dile çevrilmiş olan bu eseri, çiçeği burnunda tez öğrencileri, akademisyen adayları ve tez danışmanları için önemli bir rehber niteliğinde. Eco’nun İtalya’da öğrenciler için kaleme aldığı bu kitap, “iyi bir araştırma yapmak için gereken kurallar dünyanın her yerinde aynı” olduğundan Türkiye’de de başucu kitabı olmaya aday.
Tez Nasıl Yazılır? kendine özgü mizahi üslubuyla metnin derli toplu ve anlaşılır şekilde kaleme alınması için nelere dikkat edilmesi gerektiğine ışık tutuyor. Ayrıca bilgi fişleriyle çalışma yöntemini aktarması ve Eco’nun kendi tezi için aldığı notları içermesiyle tarihî bir belge olma özelliğine de sahip. Ancak bunların da ötesinde, bilimsel etiğin ne olduğunu ve ne olmadığını bizlere hatırlatması açısından son derece önemli bir yapıt.
İçindekiler
ÇEVİRMENİN ÖNSÖZÜ . . . . 13
BU BASKIYA GİRİŞ . . . . . 19
I. BİR MEZUNİYET TEZİ NEDİR VE
NE İŞE YARAR?
I.1. Neden Bir Tez Yazmak Gerekir ve
Tez Nedir?………… 29
I.2. Bu Kitap Kimlerin İlgi Alanına Girer?… 34
I.3. Bir Tez Mezuniyetten Sonra da Nasıl
Yararlı Olur?………… 35
I.4. Bilindik Dört Kural……… 37
II. KONU SEÇİMİ
II. 1. Monografik Bir Tez mi Yoksa
Panoramik Bir Tez mi?…….. 39
II.2. Tarihsel Tez mi Yoksa Kuramsal Tez mi?… 45
II.3. Eski Konular mı Yoksa Yenileri mi?…. 49
II.4. Bir Tez Yazmak İçin Ne Kadar
Zaman Gerekir?………. 51
II.5. Yabancı Dil Bilmek Gerekli mi?….. 57
II. 6. “Bilimsel” Tez mi Yoksa Siyasi Tez mi?… 63
II.6.1. Bilimsellik Nedir? ……. 63
II.6.2. Tarihsel Kuramsal Konular mı
Yoksa “Güncel” Deneyimler mi? . . 70
İçindekiler
II.6.3. Güncel Bir Meseleyi Nasıl Bilimsel
Bir Konuya Dönüştürebiliriz? … 75
II.7. Tez Danışmanının İstismarından Nasıl
Kurtulursunuz?……….. 85
III. MALZEMENİN ARAŞTIRILMASI
III. 1. Kaynakların Temin Edilebilirliği….. 89
III. 1.1 Bilimsel Bir Çalışmanın
Kaynakları Nelerdir? ….. 89
III. 1.2. Birinci ve İkinci El Kaynaklar . . 96
III.2. Bibliyografik Araştırma ……. 101
III.2.1. Kütüphaneden Nasıl
Yararlanılır? …….. 101
III.2.2. Bibliyografyayı Nasıl
Hazırlamalı: Fiş Sistemi …. 107
III. 2.3. Bibliyografik Atıf Ve Alıntı … 113
Tablo 1: Bibliyografik Atıf
Kurallarının Özeti….. 136
Tablo 2: Bibliyografik Fiş
Örneği …….. 138
III.2.4. Alessandria Kütüphanesi:
Bir Deney……… 139
Tablo 3: İtalyan Barok
Akımıyla İlgili Başvuru
Kaynakları Arasında
Araştırma Yaparken
Saptanan Genel Eserler…. 152
Tablo 4: On Yedinci Yüzyıl
İtalyan Risalecileriyle
İlgili Başvuru Kaynakları
Arasında Araştırma
Yaparken Saptanan
Özel Eserler……. 154
III.2.5. Kitapları Okumak Gerekiyor mu?
Peki Hangi Sırayla? ….. 169
IV. ÇALIŞMA PLANI VE BİLGİ FİŞLERİ
IV.1. Çalışma Hipotezi Olarak “İçindekiler” . . 174
IV.2. Bilgi Fişleri Ve Notlar ……. 185
IV.2.1. Çeşitli Türden Bilgi Fişleri
Neye Yarar? …….. 185
Tablo 5: Alıntı Bilgi Fişleri…. 191
Tablo 6: Bağlantı Bilgi Fişi…. 195
IV.2.2. Birincil Kaynakların Fişlenmesi… 196
IV.2.3. Okuma Fişleri……… 199
Tablo 7-14: Okuma Fişleri…. 203
IV.2.4. Bilimsel Mütevazılık……. 216
V. YAZMA AŞAMASI
V.1. Kimin İçin Yazıyoruz?…….. 219
V.2. Nasıl Yazmalıyız?………. 222
V.3. Atıflar (Alıntılar)………. 233
V.3.1. Ne Zaman ve Nasıl Atıfta
Bulunulur: On Kural……. 233
Tablo 15: Aynı Metnin
Kesintisiz Analizine
Bir Örnek……… 245
V.3.2. Atıf, Açımlama ve İntihal….. 246
V.4. Dipnotlar………… 249
V.4.1. Dipnotlar Ne İşe Yarar? ….. 249
V.4.2. Atıf-Dipnot Sistemi……. 253
Tablo 16: Dipnotta Atıf
Sisteminin Kullanıldığı
Bir Sayfa Örneği……. 256
Tablo 17: Örneğe Ait Standart
Bibliyografya Örneği…… 257
V.4.3. Yazar-Tarih Sistemi……. 258
Tablo 18: Tablo 16’da Bulunan
Düzenlenmiş Hali…… 262
Tablo 19: Yazar-Tarih
Sistemine Göre
Düzenlenmiş
Bibliyografya Örneği…… 263
V.5. Uyarılar, Tuzaklar, Alışkanlıklar….. 264
V.6. Bilimsel Gurur……….. 269
VI. NİHAİ REDAKSİYON
VI.1. Grafik Ölçütler………. 274
VI.1.1. Kenarlar ve Boşluklar…… 274
VI.1.2. Alt Çizgi ve Büyük Harfler…. 276
VI.1.3. Alt Bölümler …….. 279
VI.1.4. Çift Tırnak ve Diğer İşaretler…. 280
VI.1.5. Aksan İşaretleri ve
Transliterasyonlar……. 285
Tablo 20: Latin Alfabesi
Dışındaki Alfabelerin
Transliterasyonu……. 288
VI.1.6. Noktalama, Aksanlar, Kısaltmalar… 290
Tablo 21: Dipnotlarda ya da
Metinlerde Yaygın Olarak
Kullanılan Kısaltmalar….. 294
VI.1.7. Bazı Yararlı Tavsiyeler…… 297
VI.2. Nihai Bibliyografya……… 301
VI.3. Ekler………….. 306
VI.4. “İçindekiler”………… 309
Tablo 22: “İçindekiler”
Örnekleri……… 311
VII. SONUÇ………….. 315
BU BASKIYA GİRİŞ
1. Kitabımın bu yeni baskısı ilkinden sekiz yıl sonra çıkıyor. Başlangıçta kitap öğrencilerime yönelik bilindik tavsiyeleri her seferinde tekrarlamaktan kaçınmak için yazılmışken oldukça büyük bir tiraja ulaştı. Bu kitabı bugün bile öğrencilerine tavsiye eden meslektaşlarıma teşekkürü borç bilirim; bununla birlikte kitabı tesadüfen bulduklarını ve bu kitap sayesinde sonunda tezlerine başlama ya da onları bitirme gücüne kavuştuklarını bana yazanlara özellikle şükran borçluyum. İtalya’da üniversite mezunu sayısının artmasına katkıda bulunarak iyi bir şey yapıp yapmadığımı bilmiyorum; ama gerçek bu ve bunun sorumluluğunu da üstlenmek gerekiyor. Bu kitabı yazarken insan bilimleri fakültelerini ve kişisel deneyimimi temel alarak felsefe ve edebiyat fakültelerini göz önünde tuttum; sonuç itibarıyla kitap bir tezin içeriğinden çok kolları sıvayıp çalışmaya girişecek bir ruh halinden ve izlenecek makul bir yöntemden söz ettiğinden, herkesin işine biraz da olsa yaradığını gördüm. Bu açıdan bakıldığında kitabın tez yazmayanlar ya da henüz üniversiteye gitmeyenler tarafından da okunduğunu fark ettim, hatta bir araştırma yapması ya da bir makale yazması gereken ortaokul öğrencilerinin de kitaptan faydalandığını keşfettim.
Bu kitap, bir tez için farklı gerekliliklerin geçerli olduğu ülkelerin dillerine de çevrildi. Doğal olarak ilgili dil ve ülkede yayına hazırlayan editörce bazı düzeltmeler yapılması gerekti; ama kitap bütünlüğünü koruyup içeriğini ihraç edebilmiş gibi görünüyor. Doğrusu bu beni hiç şaşırtmıyor; zorluk derecesi ne olursa olsun, iyi bir araştırma yapmak için gereken kurallar dünyanın her yerinde aynı. Ben bu kitabı yazarken İtalya’da henüz üniversite reformu gerçekleştirilmemişti; kitabın giriş bölümünde bu çalışmanın, birinci baskısının basıldığı dönemi kastederek yalnızca üniversite mezuniyet tezi için değil aynı zamanda doktora tezi çalışmaları için de işe yarayabileceğini belirtiyordum.
Sanırım bu öngörüm makul ve mantıklıydı ve bugün bu kitabı bir doktora tezi yazmakta olanlara da önermekte bir sakınca görmüyorum (gerçi doktora tezi yazacak düzeye gelmiş birinin burada söylediğim şeyleri zaten öğrenmiş olması beklenir – ama bu işler hiç belli olmaz). 2. İlk baskının giriş bölümünde, kendi kaderlerine terk edilmiş milyonlarca öğrenciye benimki gibi yararlı olabilecek bir kitapçığı gerektiren İtalyan üniversite sisteminin zorluklarından söz ediyordum.
Aslında bugün kitabın elimde kalan tüm kopyalarını geridönüşüme göndermek zorunda kalıp bir kez daha yeniden baskıya hazırlayarak önsöz yazmak zorunda kalmasaydım çok daha mutlu olurdum. Ne yazık ki o zamanlar söylediğimi yinelemekten başka bir şey gelmiyor elimden. Bir zamanlar üniversite seçkin bir tabakanın gittiği bir yerdi. Sadece üniversite mezunlarının çocukları üniversiteye giderlerdi. Nadir istisnalar dışında, üniversite öğrenimi gören kişinin zamanı tamamıyla kendisine aitti. Üniversite deyince telaşsızca gidilecek bir yer akla gelirdi; zamanın bir kısmı ders çalışmaya, bir kısmı da iyi aile çocuğu üniversitelilerine özgü eğlencelere ya da temsil kabiliyeti olan kurumlardaki etkinliklere ayrılırdı.
Dersler prestijli konferanslardı, ayrıca en ilgili öğrenciler profesörlerle ve asistanlarla sakin ve uzun zaman dilimlerine yayılmış seminerlerde bir kenara çekilirlerdi, en fazla on-on beş kişi olurdu. Pek çok Amerikan üniversitesinde bugün bile bir ders asla on ya da yirmi öğrenciyi aşmaz (bu öğrenciler dünyanın parasını öderler ve canları istediğinde öğretmeni “kullanma” ve onunla tartışma hakkına sahiptir). Oxford gibi üniversitelerde tutor denen ve oldukça kısıtlı sayıda bir öğrenci grubunun araştırma tezinden (bazen senede bir ya da iki tez dışında) başka bir şeyle ilgilenmeyen bir danışman hoca kadrosu vardır ve bu hocalar tez öğrencilerinin çalışmalarını günü gününe izler. Yaşadığımız dönemde İtalya’da durum böyle olsaydı –bu kitabın tavsiyelerinden bazıları yukarıda portresi çizilen “ideal” öğrencinin işine yarayabilecek de olsa bu kitabı yazmak ve her yıl yeniden basmak gerekmeyebilirdi. Ama günümüzde İtalyan üniversitesi kalabalık kitlelere ait.
Tüm toplumsal sınıflardan, her tür ortaöğretim kurumundan öğrenci geliyor, hatta hiç Yunanca dersi almamış, dahası Latince bile bilmeyen teknik enstitü çıkışlı öğrencilerin klasik edebiyat ya da felsefe bölümlerine yazıldıkları bile oluyor. Bazı derslerin kayıtlı öğrencisi binleri aşıyor. Profesör bu öğrencilerden derse en sık gelen 30 kadarını iyi kötü tanıyor, birlikte çalıştığı asistanların yardımıyla bu öğrencilerden yüz kadarını belli bir ciddiyet ve süreklilikle çalıştırmayı beceriyor.
Söz konusu öğrenciler arasında, iyi bir ailede yetişmiş, canlı bir kültürel ortamla ilişkisi olan, maddi durumu eğitim için seyahate çıkmasına olanak tanıyan, tiyatro ve sanat festivallerine giden, yabancı ülkeleri ziyaret eden, refah düzeyi çok iyi olanlar var. Bir de ötekiler var. Çalışan ve günlerini sadece kırtasiyelerin bulunduğu 10.000 nüfuslu bir yerleşimin nüfus dairesinde geçiren öğrenciler. Üniversitenin hayal kırıklığına uğrattığı, bu yüzden siyasi etkinliklerden yana seçim yapan ve başka türden bir formasyon izleyenler de var; ama bunlar da er ya da geç yasa gereği tez zorunluluğuna uymak zorunda kalacaklar.
Kendi seçimiyle bir sınava girmesi gereken yoksul öğrenciler, girilmesi gereken çeşitli testlerin bedelini hesaplıyorlar ve şöyle diyorlar: “Bu 12.000 liretlik bir sınav.” Sonra da kredi tamamlayıcı iki sınav arasında tercih ucuz olanından yana yapılıyor. Arada sırada derse gelip kalabalık amfide yer bulmanın sıkıntısını çekenler ve ders bitiminde hocayla konuşmak isteyip önündeki kuyrukta bekleyen 30 öğrenciden kendilerine sıra gelmediğinden ve otelde de kalamayacaklarından treni kaçırmamak için pes edenleri de var. Bu öğrencilere bir ya da birkaç kütüphanede bir kitabın nasıl aranacağını hiç kimse söylememiş: Üstelik yaşadıkları kentin kütüphanesinde kitap bulabileceklerini bilmedikleri gibi kitap ödünç almak için bir kütüphane kartının nasıl çıkarılacağını dahi bilmiyorlar. Bu kitaptaki tavsiyeler özellikle onlar için geçerli. Aynı zamanda tezin simyasının nasıl işlediğini anlamak isteyen üniversite yolundaki bir lise öğrenci için de geçerli.
Kitabın, herkesin kulağına küpe olacak en az iki tavsiye vermek istediğini söyleyelim: − Eskiden ya da yakın dönemde maruz kaldığınız ayrımcılıklarla kalbinizin kırıldığı zor bir durumda bulunmanıza rağmen takdire şayan bir tez yazabilirsiniz; − Tezi, üniversite yaşamını (üniversite döneminin geri kalan kısmı hayal kırıcı ve bezdirici olsa da) geliştirecek ve olumlu bir anlam kazandıracak bir fırsat olarak değerlendirebilirsiniz: Tezi, kavramların derlendiği bir çalışma olarak değil, bir deneyimin eleştirel bir biçimde özenle sunulması, (gelecek yaşamınız için iyi olacak) bir yetkinliğin edinilmesi olarak algılamanız gerekir; bu yetkinlik sorunları saptamanıza, yöntemli bir biçimde onlarla boğuşmanıza ve belli iletişim teknikleriyle onları gözler önüne sermenize yarayacaktır.
3. Bunu söyledikten sonra bu kitabın “bilimsel bir araştırmanın nasıl yapılacağını” açıklamak gibi bir amaç gütmediğini net bir biçimde belirtelim; bu konu üniversite eğitiminin değeri üzerine teorik bir tartışma gerektirir. Bu kitap, bir mezuniyet komitesinin karşısına yönetmeliklere uygun, belli sayfa sayısına sahip, mezun olunan disiplinle bir şekilde ilgisi olduğu varsayılan ve tez danışmanını hayrete düşürüp zor bir duruma sokmayacak fiziksel bir nesneyi tez savunmasına nasıl getireceğinize dair fikirler içermektedir. Kitabın teze ne koymayacağınızı söyleyemeyeceği de açıktır.
Bu tamamen sizin meselenizdir. Kitap size şunları söyleyecek: (1) Mezuniyet tezi dendiğinde ne kastediyoruz? (2) Konuyu nasıl seçeriz ve çalışma zamanını nasıl kullanırız? (3) Bir bibliyografik araştırma nasıl yapılır? (4) Araştırıp bulduğumuz malzemeyi nasıl düzenleriz? (5) Çalışmamızı somut olarak nasıl düzenleyip sunabiliriz? Daha az önemli gibi gelen bu son söylediğimiz maddenin en kesin ve net kısım olduğunu kolayca söyleyebiliriz: Çünkü saydıklarımız arasında yeterince net ve açık kurallara sahip olan yegâne iştir.
I.
BİR MEZUNİYET TEZİ NEDİR
VE NE İŞE YARAR?
I.1. Neden bir tez yazmak gerekir ve tez
nedir?
Bir mezuniyet tezi, uzunluğu 100 ile 400 sayfa arasında değişebilen, daktiloyla yazılmış özenli bir çalışmadır; tezde öğrenci mezun olmak istediği akademik alandaki yönelimiyle ilgili bir meseleyi ele alır. İtalyan kanunlarına göre üniversiteden mezun olmak istiyorsanız tez kaçınamayacağınız zorunlu bir iştir. Öğrenci, sınav programındaki bütün sınavlardan geçtikten sonra tezini bir komisyon karşısında savunur, komisyonda tez danışmanının (yani öğrencinin tezini yöneten hocanın) ve diğer jüri üyelerinin görüşü dinlenir; bu kişiler mezun adayına bazı itirazlarda da bulunabilirler, bu itirazlardan tez sunumu sırasında diğer komisyon üyelerinin de katıldığı bir tartışma doğabilir. Yazılı tez çalışmasının niteliği (ya da kusurları) konusunda iki jüri üyesinin görüşü yeterlidir, esasen mezun adayının düşüncelerini yazılı olarak ifade etme kapasitesi komisyonun kararında etkilidir. Sınavlarda alınan notların ortalaması hesaplanarak komisyon teze en az 66, en fazla 110 olmak üzere bir not verir; diğer değerlendirme kriterleri, en yüksek not alanlar için özgün ve yayımlanmaya değer gibi ölçütlerdir. İtalya’da insan bilimleri fakültelerinin neredeyse tamamında izlenen kural budur.
Tez çalışmasının “dış özellikleri” ve içine dahil edildiği ritüelin betimlenmesi, tezin doğasıyla ilgili henüz çok fazla bir şey söylendiği anlamına gelmiyor. Asıl mesele şudur: İtalyan üniversiteleri mezuniyet koşulu olarak neden tez istemektedir? Dikkatinizi çekerim ki bu ölçüt yabancı üniversitelerin pek çoğunda bulunmamaktadır. Bazılarında tez yazmadan ulaşılabilecek çeşitli mezuniyet dereceleri bulunmaktadır; bazı üniversitelerde de bizim üniversite diplomamıza büyük ölçüde denk düşen ama “doktor” unvanı taşıma olanağı vermeyen ilk düzey sayılabilecek bir mezuniyet derecesi bulunmaktadır.
Doktor unvanına bazı üniversitelerde bir dizi sınavla, bazılarında daha mütevazı iddialar içeren bir çalışmayla ulaşılabilirken, bazılarında ise farklı karmaşık düzeyler gerektiren yazılı çalışmalar farklı doktora düzeyleri elde edilmesini sağlar… Ancak genelde gerçek ve tam anlamıyla tez denilebilecek bir çalışmaya, daha üst düzeyde bir diploma sayılan doktora diploması verilir; bu diplomayı almaya hak kazananlar sadece bilimsel araştırmacılar olarak uzmanlaşmak ve kendi alanlarında en iyi düzeye gelenlerdir. Bu tür doktoranın çeşitli adları vardır, ama bundan böyle söz konusu doktora derecesini Anglosakson kültüründen gelmekle beraber neredeyse uluslararası bir kullanıma sahip olan PhD kısaltmasıyla anacağız. Bu kısaltmanın anlamı Philosophy Doctor yani felsefe doktorudur, ama sosyologdan Yunanca profesörüne kadar insan bilimleri alanında çalışan her türlü doktoralı araştırmacıyı ifade eder; insan bilimleri dışındaki alanlarda MD (Medicine Doctor) yani tıp doktoru gibi başka kısaltmalar da kullanılır.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Edebiyat
- Kitap AdıTez Nasıl Yazılır?
- Sayfa Sayısı320
- YazarUmberto Eco
- ISBN9789750736452
- Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2023