Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Testosteron – Seks, Güç ve Kazanma İradesi
Testosteron – Seks, Güç ve Kazanma İradesi

Testosteron – Seks, Güç ve Kazanma İradesi

Joe Herbert

Testosteron, bir memeli türünün erkeklerinde üremenin temel bileşenlerinden biridir. Erkek bedeni ve beyni testosteronun eseridir. Yalnızca cinsellikle değil, saldırganlıkla, rekabetçilikle, risk almayla, kısacası hayatta…

Testosteron, bir memeli türünün erkeklerinde üremenin temel bileşenlerinden biridir. Erkek bedeni ve beyni testosteronun eseridir. Yalnızca cinsellikle değil, saldırganlıkla, rekabetçilikle, risk almayla, kısacası hayatta kalıp ürememizi sağlamış olan tüm unsurlarla ilişkilidir.

Beynin geçmişte bize hizmet etmiş bu özellikleri modern dünyada da varlığını koruyor. İnsan beyni bugün, şekillendiği ortamdan çok farklı bir düzende çalışıyor ve modern dünya bu antik beynin çalışma prensiplerine göre işliyor.

Kültürel, politik ve toplumsal açıdan çeşitlilik arz eden modern dünya, testosteronun eski çağlara dayanan etkisini nasıl kontrol altında tutabilir? Seks, saldırganlık, galibiyet, mağlubiyet, şiddet ve savaş insanlık tarihini yaratan kavramlar olduğuna göre, testosteronun da tarihimizde merkezi bir rol oynadığını kabul etmeliyiz.

Joe Herbert, Testosteron’da bu güçlü hormonun doğasını, memelilerde ve özellikle insanda nasıl işlediğini, erkek davranışını hangi yönlerden etkilediğini ve kadınlar açısından oynadığı role ilişkin bulguları etkileyici örneklerle ve duru bir dille açıklıyor.

Joe Herbert, Cambridge Üniversitesi’nde sinirbilim dalında emeritus profesördür ve halen ders vermektedir.

İÇİNDEKİLER
Şekil Listesi 9
Önsöz 13

BİRİNCİ BÖLÜM 17
Testosteron ve İnsanın Evrimi

İKİNCİ BÖLÜM 33
Testosteron Nedir?

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 49
Testosteron Erkeği Yarattı

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 69
Testosteron ve Seks

BEŞİNCİ BÖLÜM 85
Testosteron ve Saldırganlık

ALTINCI BÖLÜM 107
Testosteronun Kontrol Edilmesi

YEDİNCİ BÖLÜM 121
Kazanmak, Kaybetmek ve Para Basmak

SEKİZİNCİ BÖLÜM 141
Testosteron ve Savaş

DOKUZUNCU BÖLÜM 161
Kadınlarda Testosteron

ONUNCU BÖLÜM 177
Testosteron ve Beyin

Notlar 203
Alıntılar İçin Türkçe Kaynakça 222
Dizin 223

*

Önsöz

Normalde son derece teknik makaleler kaleme alan profesyonel bilim insanlarının böyle bir kitap yazmanın cazibesine kapılmalarının birçok gerekçesi vardır sanırım. Ressamlar, müzisyenler ve başka birçokları gibi bilim insanları da konularına adanmıştır. Bırakın akşam yemeğinde ahbaplık etmeyi, bir aile bireyi olarak bile zaman zaman hayal kırıklığı yaratmalarına yol açan bir şeydir bu. Ama takıntının bir yönü de onu başkalarıyla paylaşma arzusudur. Bu kadar büyüleyici, insanı bu kadar kendisine çeken bir şey başkaları için de kesinlikle ilginç olmalıdır mantıken. Barlardaki sıkıcı tipler varlıklarını bu mantığa borçludur. Ama bilim herkesin hayatında merkezi bir önem taşıdığından, nereye dönsek karşımıza çıktığından, yaptığımız her şeyde müthiş etkili olduğundan, bir bilim insanının yapıp ettiklerini anlatma arzusunun önüne geçilemez. Medya da böyle bir görüşü teşvik eder: Bilim konulu haberlerin manşet olmadığı bir gün yoktur. Profesyonel bilim gazeteciliğinin gelişmesi, kamuoyunun bilim açlığının bir ifadesidir: Neler oluyor ve beni etkileyecek mi?

Peki, bu tür yazarlar varken, benim gibi gazeteci olmayan biri, bir bilim insanı, konusu hakkında neden bir kitap yazsın? Basit bir nedeni var: Bir konu hakkında haber yapan kişi ile o konuda iş yapan kişi bir değildir. Gazeteciler inanılmazdır: Hakkında belki de hiçbir şey bilmedikleri bir haberi çabucak seçer, etkili bir biçimde inceler, hakkında kolay okunur, bilgilendirici satırlar kaleme alırlar. Ama bu aynı şey değildir. Bir bilim insanı konusunu birkaç gün ya da birkaç hafta değil, yıllarca düşünür. Dolayısıyla bilim insanlarının bir bakış açısı vardır: Ayrıca bilimin basit olmadığını, herhangi bir bilimsel araştırmanın bir parçası hakkında bile sıklıkla birçok bakış açısının var olduğunu bilir. Konunuz hakkında düşünüp taşınmanız başka bir biçimde kolayca ortaya çıkmayacak zihinsel bir hal yaratır, buna bir tür düşünsel olgunlaşma diyebiliriz. Bu, bilim insanının görüşlerinde mutlaka haklı olduğu anlamına gelmez; aslına bakılırsa bu zihinsel durumun önemli noktalarından biri de, bilinmeyen şeyin ne olduğunun fark edilmesi, bildiğimizi düşündüğümüz şeyin ne kadar eksik ya da belirsiz olduğunun anlaşılmasıdır. Ayrıca sonraki büyük soruyu tespit edebilme becerisidir. Bu nedenle bunun gibi bir kitap yazmak sadece olguları bir anlatı haline getirmek değil, bir yorum sunmak, bilimin herhangi bir alanında bulmacanın büyük parçalarının eksik olduğunu teslim etmek anlamına gelir. Bir hikâye anlatırsınız, ama sapaklarla, dönüşlerle dolu bir hikâye. Basit bir mesajı ya da sonu olmayan bir hikâye.

Hormonlar büyüleyicidir. Küçük miktarlarda üretilen bu kimyasallar hayatlarımız üstünde güçlü etkiler yaratır, keşfedilmeleri biyoloji ve cipta müthiş bir dönüm noktası olmuştur. Hormonların beyin üzerinde de güçlü etkiler yaratması onları daha da etkileyici kılar; zira insanlık potası diyebileceğimiz beyin, bizleri her açıdan yakından ilgilendirir, bizi biz yapan büyük ölçüde beyindir. Beyne ilişkin kavrayışımız çok eksik olduğundan (cehaletimize dair kabulümüzün ılımlı ifadesi) hormonlar ile beyin arasındaki etkileşim daha da ilginç bir hal alır. Bu nedenle hissettiğim büyülenmeyi benimle paylaşmanızı istiyorum, bunu yapmanızı sağlayacak beceriye sahip olduğumu umuyorum. Ama benden eksiksiz bir hikâye beklemeyin: Boşluklar saklanamayacak kadar büyük. Bilim insanları kimi zaman cehaleti kabul etmekte çok da iyi değillerdir. (Bilimsel literatürde sevilen tabirlerden biriyle bir şeyin “tam anlamıyla anlaşılmamış” olduğu söylenir, bu aslında “hiçbir şey bilmiyoruz” anlamına gelir.) Bütün güçlü hormonlar içinde hiçbiri testosteron kadar etkili değildir; ben sizi buna ikna etmeye çalışacağım. Bunu söyleyebilecek kadarını biliyoruz.

Yazdığım kitabın sorumluluğunu üstlenmem gerekir, ama bölümleri okumaya, bana fikir vermeye, çok sayıda düzeltme tavsiyesinde bulunmaya zaman ayıran dostlarım kitabımı çok güçlendirdi. Hepsi de seçkin bilim insanları olan, benimle işbirliği yapan Alan Dixson, Barry Everitt, Mick Hastings, Barry Keverne ve Scarlett Pinnock; alanlarının meşhur isimleri Richard Green, Jay Schulkin ve Tirril Harris; dikkat çekici bir şair ve eleştirmen olan Jeremy Prynne; cinsel rahatsızlıklar hakkında önemli bir kitap yazmış olan John Bancroft bu kişiler arasında yer alıyor. New York’ta yazar olarak hayatını kurmaya çalışan oğlum Daniel üslup ve açıklık hakkında bana çok değerli önerilerde bulundu. Genç bir doktor olan diğer oğlum Oliver klinik meselelerle bağımı koparmamamı sağladı. OUP’tan Latha Menon ile Emma Ma bu kitabın hazırlanma sürecini bir zevk ve eğitim haline getirdiler. Son olarak şunu belirtmek istiyorum: Kariyerimin çok büyük bir bölümü boyunca Cambridge Üniversitesi’nin insanı teşvik eden ortamında bulundum, kolejim Gonville ve Caius’ta insan hemen her gün yeni bir şey öğrenir; bütün meslektaşlarıma, dostlarıma ve tanıdıklarıma şükran duyduğumu, hayran olduğumu ifade etmek isterim. Her zaman sabırlı olan eşim Rachel Meller, zihinsel ve fiziksel olarak çöktüğüm zamanları iyiliği, anlayışı ve desteğiyle hoş görmüştür, onun yazılarındaki açıklık bana her zaman örnek olmuştur.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur