Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Tek Parti
Tek Parti

Tek Parti

Cemil Koçak

Tarihe ve özellikle de “resmî tarih” kurgusuna ezber bozan yaklaşımı ve akademik çalışmalarıyla tanınan tarihçi Cemil Koçak, yakın tarihimizin karanlıkta kalan köşelerini gün ışığına…

Tarihe ve özellikle de “resmî tarih” kurgusuna ezber bozan yaklaşımı ve akademik çalışmalarıyla tanınan tarihçi Cemil Koçak, yakın tarihimizin karanlıkta kalan köşelerini gün ışığına çıkarmak amacıyla yazılarını Tek Parti: Cumhuriyet ve Şefler isimli kitabında bir araya getiriyor.

* Cumhuriyet’in ilânından önce Meclis’te tartışıldı: “Türkiyeli” kimdir?

* İstanbul yönetiminin adamı Fevzi Çakmak Nutuk’ta nasıl millî kahraman oldu?

* Nutuk hep doğruyu mu söyler?

* Atatürk’ün Harbiye’den hocası nasıl millî eğitim bakanı oldu?

* Kılıç Ali, hâtırâlarını aynı kitapta neden değiştirdi?

* Halife Abdülmecid’in anıları hangi tavan arasından çıkacak?

* Atatürk, 80 yıl önce Nusayriler için ne demişti?

* CHP devletle bir oldu mu; yoksa devlet mi CHP’yi yuttu?

* CHP kuruluşundan hemen sonra neden ve nasıl bölündü?

* Türk Ocakları niçin kapatıldı? Nasıl yeniden açıldı?

Cemil Koçak, akademik tarihçiliği, kendi dar çerçevesine hapsetmekten çıkarıp, geniş kitlelerle buluşturmak amacıyla kaleme aldığı bu kitabıyla, hem tarihe “taraftar” duruşu dışında, incelikli, analitik bir yaklaşım getiriyor; hem de akademik birikimini son derece yalın bir dille aktararak, yakın tarihin, özellikle de tek-parti döneminin en tartışmalı konularını tarih severler için berraklaştırıyor.

İÇİNDEKİLER
SUNUŞ ……………………………………………………………………………………………… 9
CUMHURİYET BAŞKA BİR ŞEYDİR;
DEMOKRASİ İSE BAMBAŞKA BİR ŞEY ……………………………………. 11
İLK MECLİS 90 YIL ÖNCE DAĞILMIŞTI ………………………………… 17
CUMHURİYET’İN İLÂNINDAN ÖNCE MECLİS’TE
TARTIŞILDI: “TÜRKİYELİ” KİMDİR? ……………………………………….. 24
İSTANBUL YÖNETİMİNİN ADAMI FEVZİ ÇAKMAK
NUTUK’TA NASIL MİLLÎ KAHRAMAN OLDU? …………………….. 30
NUTUK, HEP DOĞRUYU MU SÖYLER? …………………………………. 36
AMERİKALI İŞADAMININ GÖZÜNDEN
GÂZİ’NİN ADAMLARI ………………………………………………………………… 41
ATATÜRK’ÜN HARBİYE’DEN HOCASI
NASIL MİLLÎ EĞİTİM BAKANI OLDU? ………………………………….. 47
ATATÜRK’ÜN KIZKARDEŞİNE DE “VATANÎ HİZMET
TERTİBİ”NDEN AYLIK BAĞLANMIŞTI ……………………………………. 53
“ATATÜRK’ÜN HUSÛSİYETLERİ” DEĞİŞEBİLİR Mİ?
KILIÇ ALİ, HÂTIRÂLARINI AYNI KİTAPTA
NEDEN DEĞİŞTİRDİ? ………………………………………………………………… 60
ATATÜRK’ÜN HASTALIĞI NE ÖLÇÜDE GİZLENEBİLDİ? …… 67
ATATÜRK HAZİNE’YE ON YEDİ
ÇİFTLİK BAĞIŞLADI …………………………………………………………………… 77
İSMET İNÖNÜ, ÇİFTLİKLERİN BAĞIŞI YÜZÜNDEN
ATATÜRK’LE KAVGA ETMİŞTİ …………………………………………………… 84
CELÂL BAYAR BAŞBAKANLIKTAN NİÇİN AYRILMIŞTI? ……. 89
İNÖNÜ-BAYAR KAVGASI MUHABBETİ
HAYLİ GERİLERDE KALDI SANKİ… ……………………………………….. 95
İNÖNÜ, ATATÜRK DÖNEMİNİN YOLSUZLUK
İDDİÂLARININ ÜZERİNE GİTMİŞTİ …………………………………….101
ATATÜRK’Ü ANMA VE KOPYALA VE YAPIŞTIR TÖRENİ ……107
ABDÜLMECİT’İN ANILARI HANGİ
TAVAN ARASINDAN ÇIKACAK? “MUSTAFA KEMÂL
İLE RUM TEHCİRİNDE ANLAŞMAZLIĞA DÜŞTÜK” ………….115
ATATÜRK 80 YIL ÖNCE NUSAYRİLER İÇİN
NE DEMİŞTİ? ………………………………………………………………………………123
CHP 9 EYLÜL’DE KURULMADI ……………………………………………….128
CHP DEVLETLE BİR OLDU MU;
YOKSA DEVLET Mİ CHP’Yİ YUTTU? ……………………………………..134
CHP KURULUŞUNDAN HEMEN SONRA
NEDEN VE NASIL BÖLÜNDÜ? ……………………………………………….139
İZMİR SUİKASTI’NIN KARANLIK NOKTALARI
AYDINLANMAYI BEKLİYOR …………………………………………………….144
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI OLAYLARDAN ÜÇ HAFTA
SONRA MENEMEN RAPORU HAZIRLAMIŞTI …………………….150
LATİN ALFABESİ, MİLLİYETÇİ BİR REFLEKSLE
“TÜRK HAFRLERİ”NE DÖNÜŞTÜ …………………………………………..156
CELÂL NÛRİ İLERİ’NİN HARF İNKILÂBI
ÜZERİNE MEKTUBU ………………………………………………………………….160
TÜRKİYE, AVRUPA’DAKİ DÖRDÜNCÜ
TEK-PARTİ DİKTATÖRLÜĞÜYDÜ …………………………………………..166
DÖNEMİ YAŞAYANLARIN GÖZÜNDEN…
10. YIL MARŞI: “RECEP BEY’İN İLÂHİSİ” ……………………………….172
RECEP PEKER’İN IRKÇI
“İNKILÂP TÂRİHİ DERSLERİ” DEVÂM EDİYOR …………………..177
YÖK YASASINA GÖRE ÜNİVERSİTELER
“ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ”NE BAĞLI
ÖĞRENCİ YETİŞTİRMEK ZORUNDA …………………………………….184
“MİLLÎ TÂRİH”LE TERS DÜŞEN HER ZAMAN
CEZÂSINI BULURDU …………………………………………………………………189
SEKSEN YIL ÖNCESİ TÂRİH
DERS KİTABIYLA BURAYA KADAR …………………………………………194
SERBEST FIRKA DAHA İLK KURULDUĞUNDA
MÜRTECİ DAMGASI YEMİŞTİ ………………………………………………..199
İKTİDAR BASINI SCF’LİLERİ DAHA
EN BAŞINDAN MAHKÛM ETMİŞTİ ………………………………………206
RECEP PEKER, PARTİSİNİN
MİLLETVEKİLİ ADAYINDAN KUŞKULANINCA… ……………….212
KÖY ENSTİTÜLERİ; KÖY ÇOCUKLARINDAN
CHP’Lİ ÖĞRETMEN YARATIYORDU ……………………………………..220
KÖY ENSTİTÜLERİ’Nİ CHP AÇMIŞ, SONRA DA
KAPATMIŞTI ………………………………………………………………………………..226
ÖĞRETMEN MAAŞLARI ZAMÂNINDA
ÇİL ÇİL ALTINLA ÖDENİYORDU! ………………………………………….232
HASAN ÂLİ YÜCEL’İN SOLCU OLDUĞU DA
NEREDEN ÇIKTI? ………………………………………………………………………238
BEHİCE BORAN’I ÜNİVERSİTEDEN ÖNCE
HASAN ÂLİ YÜCEL ATMIŞTI! …………………………………………………..244
TÜRK OCAKLARI NİÇİN KAPATILDI?
NASIL YENİDEN AÇILDI? ………………………………………………………..249
TÜRK OCAKLARI’NIN MALI MÜLKÜ DE
CHP’NİN OLMUŞTU ………………………………………………………………….255
TÜRK OCAKLARI’NIN MALLARI
NASIL TASFİYE EDİLDİ? …………………………………………………………..261
3 MAYIS NEDEN VE NASIL
TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ OLDU? ……………………………………………………266
1 MAYIS’I ATATÜRK DE, İNÖNÜ DE YASAKLAMIŞTI ………..272
“MİLLİYETÇİ TÜRK AMELESİ” SENDİKA VE
GREVİ NE YAPSIN? ……………………………………………………………………277
NİHAT ERİM’İN GÜNLÜKLERİ TÂRİHE IŞIK TUTUYOR:
KILIÇ ALİ, İSMET İNÖNÜ’YE NE YAZDI? …………………………….283
İSTANBUL’DA KARIŞIK BİR AŞK CİNÂYETİ…
RECEP ZÜHTÜ SEVGİLİSİNİ VURUNCA NE OLDU?…………288
EFENDİLER… SUBAYLARA HÜRMET
ESAS VAZİFENİZDİR ………………………………………………………………….293
MUHAFIZ ALAYI KOMUTANI YARBAY
İSMÂİL HAKKI TEKÇE POLİSİ NEDEN DÖVDÜ? ………………299
KORUNAKLI KARAKOL İHTİYÂCI 1930’LARDA
RAPOR EDİLMİŞTİ BİLE……………………………………………………………305
MUĞLALI YARGILANIRKEN HİÇ KİMSEDEN
ŞİKÂYETÇİ OLMAMIŞTI ……………………………………………………………310
İNDEKS …………………………………………………………………………………………315

İLK MECLİS 90 YIL ÖNCE DAĞILMIŞTI

Ankara’da kurulan ilk Meclis’in 23 Nisan’da açıldığı bilinir
de, nedense ne zaman ve niçin dağıldığı yeterince anlatılmaz.
Oysa olağanüstü koşullarda toplanan Meclis, yine olağanüstü
koşullarda yeni seçime karar vermişti.

Millî Mücâdele’nin kazanılmasından sonra sıra barış anlaşmasının yapılmasına gelmişti; fakat Lozan’daki görüşmeler Meclis’te sert bir şekilde eleştiriliyordu. Herhangi bir anlaşmaya varılması hâlinde dahi, Meclis’in anlaşmayı onaylaması güç görünüyordu. Meclis’te İkinci Grub’un liderlerinden sayılan Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey’in önce kaybolması, ardından cesedinin bulunması ve bir cinâyete kurban gittiğinin anlaşılması aşamasında, 1 Nisan 1923 târihinde TBMM, seçimin yenilenmesine karar verecektir.

Meclis’in süresi mi dolmuştu?

Sanıldığının aksine, Ankara’da toplanan Birinci Meclis’in süresinin dolması üzerine seçime gidildiği ya da zâten seçim yapılması zorunluluğu doğduğuna ilişkin düşünceler tamâmen yanlıştır. Sağda solda bâzen söylenegelen, “Meclis seçimleri dört yıl içindi; son seçim Kasım 1919’da yapıldığı için süre dolmuştu; seçimlerin yapılması yasal bir zorunluluktu” tarzında izahların gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır. Anayasa hukûku târihini iyi bilmemekten ileri gelen bu türden düşünceleri bir yana bırakmanın zamânı çoktan geldi de geçti bile…

Meclisi Mebusan sorunu

Şimdi bu yanlışın üzerinde biraz duralım: Son Osmanlı Meclisi Mebusânı, Ali Rıza Paşa Hükûmeti’nin karârı üzerine yapılan seçim sonucunda, 1920 yılı başında toplanmıştı. 1876 Osmanlı Kânunu Esasîsi’ne göre, seçimler dört yılda bir yapılırdı. Ama her ne kadar son Meclisi Mebusan da bu anayasaya ve seçim yasasına göre seçilmişse de, İstanbul’daki Meclisi Mebusan, toplantılarına ara verdikten ve ardından yine anayasaya göre padişah tarafından feshedildikten sonra, Ankara’da kısmen Meclisi Mebusan’ın devâmı niteliğinde yeniden toplandığında, durum epey değişmişti. Ankara’da toplanan Birinci Meclis’in anayasal niteliği, o zaman da kendi içinde tartışmalara neden olmuştu. Ama bu Meclis, Meclisi Mebusan’ın basit bir devâmı değildi; hiç olmadı. Bu bakımdan Atatürk, Nutuk’ta bu olayları anlatırken, son Meclisi Mebusan başkanı Celâlettin Ârif Bey’in Meclis başkanlığı için ısrarını şiddetle eleştirir ve kınar.

Yeni anayasa kabûl edildi

Fakat bir an için bu Meclis’in 1876 Anayasası ve onun daha sonraki değişiklikleriyle kayıtlı olduğunu farz edelim; Ankara Meclisi’nin kabûl ettiği her yasa ve karar, eğer bunlarla çelişiyorsa, öncekileri ilgâ ediyor demekti. Ve bir an geldi; Meclis, 20 Ocak 1921 târihli Teşkilâtı Esâsîye Kânunu’nu da kabûl etti. Şimdi bu yasayı yakından inceleyelim: Yasanın beşinci maddesine göre, Meclis seçimi iki yılda bir yapılacaktı. Yâni, hemen yazayım: Bugünkü sistemde dört yılda bir seçime gidiyor olmamız, anayasa hükmünü yerine getirmek içindir. Bugünkü sistemi geçmişte de geçerli saymamız ve o günkü anayasaya hiç bakmadan saptamada ve değerlendirmede bulunmamız, işte böyle târihsel yanlışlıklar yapmamıza neden olur. Zâten ortada yasal bir gereklilik bulunsa; Birinci Meclis, 1923 yılının Ocak ayında seçime gitmek zorunda kalırdı! Yine o zamanki anayasanın aynı maddesine göre, eğer seçim yapılmasına imkân görülmezse, seçim yalnızca bir yıl için ertelenebilirdi.

Anayasadaki özel madde

Ama bu kadar da değil: Asıl ayrıntı, ilgili yasanın “maddei münferide”sinde (özel maddesinde) bulunmaktadır. Bu maddeye göre, mevcut Meclis, “gâyesinin husûlüne kadar”, yâni amacına varıncaya dek, sürekli olarak toplantı hâlinde olacağından, ancak “adedi mürettebinin [mevcut üyelerinin] sülüsânı [üçte iki] ekseriyetiyle [çoğunluğuyla]” karar verdiği takdirde, seçime gidilebilecekti. Sözün kısası, anayasaya göre, Birinci Meclis, amacına ulaştığına kâni olmadıkça ve bunu da mevcut üyelerinin üçte iki oy çoğunluğu belirtmedikçe, ebediyen mevcûdiyetini koruyabilirdi! Yâni, ortada bâzılarının sandığı gibi, yasal bir zorunluluk falan hiç yoktu.

Meclis seçim karârını nasıl aldı?

Peki, o hâlde nasıl oldu da Meclis seçim karârı alabildi? Elbette biraz zor oldu. Meclis’in seçim karârı alması hiç kolay değildi; çünkü, muhalefet son derece güçlüydü. Bu nedenle Meclis başkanı olarak Atatürk endişelenmekte ve kuşku duymakta haklıydı. O, gerekirse Meclis’e zorla seçim karârı aldırılabileceğinden dahi söz edebiliyordu. Nitekim Meclis seçim karârını “maddei münferide”ye karşı(n) alabildi. Üçte iki çoğunluk yerine basit çoğunlukla seçim karârı alındı. Aksi hâlde ne olurdu? Atatürk, sâdece birkaç ay önce, İzmit’te 1923 yılının hemen başında düzenlediği basın toplantısında, bu olasılığa da değinmiş ve şöyle demişti: “Meclis gâyesine vâsıl olduktan [amacına ulaştıktan] sonra vazifesini ikmâl etmiştir [görevini tamamlamıştır] ve yeni intihâbata [seçime] karar vermeye ve dağılmaya mecburdur. Şu veyâ bu bahane ile idâmei hayâta [hayatta kalmaya] çalışması, istibdâta başlaması demektir.” Eğer seçime gitmek için yeterli oy miktârı bulunamazsa, Atatürk, bu sefer de Meclis toplantısına katılmayanların toplantılara dâvet edilebileceğini, yine dâvete uymazlarsa, birkaç kez daha bu dâvetin yinelenebileceğini, fakat eğer yine gelmezlerse, bu defâ da dâvete uymayanların milletvekilliğinden istifâ etmiş sayılacaklarına ilişkin karar alınabileceğini hatırlatmıştı. İyi de, Meclis yine de seçim karârı vermezse, ne olacaktı? Atatürk’ün bu meselenin çözümüne ilişkin de bir yöntemi vardı: O zaman “millet karârını verir”di. Şöyle diyordu: “Mebuslar ilânihâye mevkilerini muhafaza etmek [milletvekilleri konumlarını sonsuza kadar korumak] isterlerse, gayri kânuni [yasa dışı] bir sûrette ve gayri muayyen [belirsiz] bir zaman için milletin hâkimiyetini ellerinden bırakmak istemiyorlar demektir. O zaman derhâl millet, kendi hâkimiyetini istimâl eder [kullanır]. Yeni mebuslarını intihap eder [seçer].”

Atatürk’ün muhalefeti

Atatürk’e göre, böyle bir şey olamazdı; şöyle diyordu: “ Teşkilâtı Esâsîye Kânunu’nda intihap devresi mahdut ve muayyendir [seçim dönemi sınırlı ve belirlidir]. Fakat bu Meclis müstesnâ [özel] olarak demiştir ki, ‘ben gâyei millîyenin istihsâline [millî amaca ulaşılana] kadar çalışacağım ve millet de bunu muvafık bulmuştur [onaylamıştır]. Gâyei millîyenin husul bulduğu [gerçekleştiği] gün, bu istisnâiyet hitam bulur [özellik sona erer] ve kânunda mevcut maddelerin behemehâl tatbiki lâzım gelir [muhakkak uygulanması gerekir]. Meclis eğer bunu yapmazsa, o zaman millete karşı vazife ve salâhiyetini [görev ve yetkisini] suistimâl etmiştir [kötüye kullanmıştır].’ O zaman da ‘millet, hukûkunu suistimâl edenlere karşı otomatikman hareket eder. Yâni millet, bu Meclis’e karşı isyân eder.’”

Oybirliği nasıl sağlandı?

Ama Atatürk’ün endişeleri gerçekleşmedi; Meclis, sâdece tek bir üyenin aleyhte oyuna karşılık, oybirliği ile yeni seçim karârı aldı. Ancak bu karârın o gün Meclis’te bulunan üyelerin basit çoğunluğuyla alındığını ve bunun Teşkilâtı Esâsîye Kânunu’na açıkça aykırı bulunduğunu da bilmeliyiz. Meclis’te kimsenin itirâz etmemiş olması, seçim karârının hukûkî tartışmalarına gerek bırakmamıştı.

Ahmet Demirel, bir incelemesinde şöyle yazıyor: “64 seçim çevresinde seçim yapılmış olduğu için, Nisâbı Müzâkere Kânunu’na göre, toplam mebus sayısı 320 olarak kabûl edilmiş; toplantı yeter sayısı, bunun yarıdan bir fazlası olan 161 olarak benimsenmişti. Bu hesap uyarınca, üçte iki çoğunluğun sağlanarak seçim karârı alınabilmesi için 214 oya ihtiyaç vardı.” Ama kimse bu rakamları dikkate almayacaktır.

Ali Şükrü Bey ve Topal Osman

Ahmet Demirel’in bir başka kitabı da Ali Şükrü Bey’in Tan Gazetesi adını taşımaktadır. Bu kitapta da Ali Şükrü Bey’in yayımladığı Tan gazetesinin siyâsî görüşleri sunulmaktadır. Ali Şükrü Bey’in kâtili olarak aranan ve yakalanan Topal Osman ise, çıkan silâhlı çatışmada vurularak öldürüldü. Topal Osman, Çankaya Köşkü’nde Atatürk’ün muhafız alayının komutanıydı. Cinâyeti işlediği anlaşıldıktan sonra Ankara’da hayli söylentiye neden olacaktır. Bugün Topal Osman’ın mezarı Giresun’da; Ali Şükrü Bey’inki ise, Giresun’un komşu ili Trabzon’dadır. Giresun, Topal Osman’a sâhip…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Demokrat Parti Karşısında Chp ~ Cemil KoçakDemokrat Parti Karşısında Chp

    Demokrat Parti Karşısında Chp

    Cemil Koçak

    Türkiye, 1945/46 dönemecinde çok önemli bir değişiklik yaşadı. Yirmi yılı aşkın zamandır süregiden tek-parti dönemi sona erdi. Demokrat Parti’nin kurulması son derece önemliydi. Önemliydi;...

  2. Tarihin Buğulu Aynası ~ Cemil KoçakTarihin Buğulu Aynası

    Tarihin Buğulu Aynası

    Cemil Koçak

    Yakın tarihimizle yüzleşmenin toplumumuzda şok dalgası yaratması, aslında pek çok gerçeğin resmî tarih eliyle karanlığa hapsedilmesinden kaynaklanıyor. Akademik çalışmalarında resmî tarihin dar ve donuk...

  3. Kayıp Tarihimiz ~ Taha Akyol, Alev Coşkun, Mustafa Armağan, Ahmet Demirel, Cemil Koçak, Prof. Dr. İlber Ortaylı, İpek Çalışlar, Ahmet Turan Alkan, Altan Öymen, Sacit KutluKayıp Tarihimiz

    Kayıp Tarihimiz

    Taha Akyol, Alev Coşkun, Mustafa Armağan, Ahmet Demirel, Cemil Koçak, Prof. Dr. İlber Ortaylı, İpek Çalışlar, Ahmet Turan Alkan, Altan Öymen, Sacit Kutlu

    Osmanlı Devleti'ne Hasta Adam yakıştırmasını yapan kimdi? Devlet-i Âliyye gerçekten Hasta Adam denilecek kadar kötü durumda mıvdı? Cevabını, Prof. Dr. İlber Ortaylı veriyor. İkinci Abdülhamit’in 31 Mart Vak’ası ile devrilmesinin perde arkasında neler vardı? Konunun uzmanları Ahmet Turan Alkan ve Sacit Kutlu anlatıyor.

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur