Tek başına okumaktan korkanların yeni başucu kitabı!
Hayalden Kaleler ve Neye Benzer Gelecek adlı eserleriyle çocukların kırılgan dünyasını olağanüstü bir incelikle yansıtan Fransız yazar Olivier de Solminihac, Tek Başıma Okumaktan Korkuyorum’da, kalın kitaplardan, uzun paragraflardan, zor kelimelerden (ve zürafalardan) çekinen ufaklıklara korkularının yersiz olduğunu gösteriyor.
Basmakalıp düşüncelerin ve önyargıların esiri olsa da kitapların büyülü gerçekliğine karşı koyamayan 8 yaşındaki bir çocuğun tek başına okuma serüvenini sayfalarına adım adım taşıyan bu naif kitap, keşiflerle dolu bir kendini tanıma ve gerçekleştirme hikâyesi anlatıyor.
Tek başına okuma eylemini büyüme kavramı ile eşleştirerek, minik kitap kurtlarını her koşulda (yatağın altında bir canavar saklanıyor olsa bile!) okumaya yüreklendiren yazar, kitapla baş başa kalmanın, okurun zihnini özgürleştireceğine ve bireyi olgunlaştıracağına vurgu yapıyor.
İkinci sınıfa geçen Küçük Stefan’ın derdi boyundan büyük. Zira, yeni eğitim yılında çok daha fazla kitap okuması gerekiyor. Aslında kitapları sevse de içinden bir ses onlara karşı azıcık mesafeli durması gerektiğini söylüyor daima. Kim bilir, her an içinden kocaman bir zürafa fırlayabilir veya daha önce hiç görmediği bir kelimeyle karşılaşabilir! İyisi mi Stefan hep annesiyle birlikteyken kitap okusun. Peki, ya okulda? Stefan eninde sonunda kendi başına okumak zorunda kalacak. Ama nasıl?..
Büyüdükçe düşüncelerimizin değişebileceğini, beğenilerimizin ve alışkanlıklarımızın farklılaşabileceğini hatırlatan Tek Başıma Okumaktan Korkuyorum, kitapların ruhumuzu ne denli zenginleştirebileceğini eğlenceli bir üslupla dile getiriyor.
Juliette Baily’nin metne büyük katkılar sunan, karikatürvari resimleri eşliğinde neşeli bir okuma deneyimi vadeden bu samimi kitap, okumayı yeni söken çocukların endişelerini bertaraf edebilecek nadir eserlerden…
1
Farklı
Bu yıl ikinci sınıfa başlıyorum. Sabah uyanıyorum, okulun ilk günü. Her şey daha farklı olacakmış gibi geliyor. İçine kilolarca kâğıt koyup omuz kaslarımı güçlendireyim diye, mavili sarılı yeni bir sırt çantam var. Yeni giysilerim var, annem benim için kim bilir nereden almış; yatağımın ayakucunda katlanmış, tertemiz beni bekliyorlar. Ve yeni bir öğretmenim var, ismi Bayan Valmor. Bu yıl işlerin ciddileştiğini söylüyor bize, çünkü sekiz-dokuz yaşında artık ciddi olunurmuş. Bayan Valmor, saçlarını buğday başağı gibi örmüş ve yazlık bir elbise giymiş. Dolayısıyla tatilin bittiğine, öğretmenimin doğru söylediğine inanmakta biraz güçlük çekiyorum. Okulun ilk günü olduğu için Bayan Valmor bizi tanımak istiyor, kendimizi tanıtmamızı söylüyor. Ve ben birdenbire, her şeyin değişeceğinden emin olamaz hâle geliyorum. Hatta aksine, her şey aynı gibi. Çünkü biz öğrenciler, zaten birbirimizi tanıyoruz. Geçen yıl, ondan önceki yıl ve hatta babamın da bizimle olduğu ondan önceki yıl, hep birlikteydik.
Sıra bana geldiğinde ayağa kalkıyorum, günaydın, adım Stefan diyorum ama bu yeni bir bilgi değil, herkesin haberi var.
Diğer çocuklar da kendini tanıtıyor. Sofya, Hamdi, Luiz, Anton-Roke, Linda, Lina, Lena, Lana… O sırada aklıma, Kamilla’nın artık burada olmadığı geliyor, çünkü taşındı. Jo ise okul değiştirdi. Fakat Karl diye yeni bir çocuk var, derste saçıyla oynayıp duruyor. Gün akıp gidiyor, tıpkı tatilden önceki günler gibi; teneffüsler, yemekhanedeki sulu yoğurtlar, masanın kenarındaki silgi tozları… Evet, her şey aynı. Fakat öğleden sonra, çıkışta, Bayan Valmor bize ödev veriyor ve ödevleri deftere not etmemizi istiyor. “Her gün yeni bir fiil öğreneceksiniz. Yarın bir şiir vereceğim, bazen de birkaç işlem yapmanız ve tarih konularını öğrenmeniz gerekecek…”
Ödevin ne demek olduğunu biliyorum, geçen yıl da birkaç tane vermişlerdi. Ama hiç böyle tonlarca ödevim olmamıştı.
2
Ödev
Bazı öğrenciler ödeve bayılır. Onlara göre ödev, küçük bulmacalar çözmek, oyunlar oynamak gibidir, üstelik bu oyunları hemen her zaman kazanırlar. Örneğin Sofya, küçükken bir hesap makinesi yutmuş, o yüzden taa 23’lere kadar bütün çarpım tablosunu ezbere biliyor. Ya da Luiz mesela. O da her konuda başarılı. Böyle giderse ayaklı bir sözlüğe dönüşecek ve öğretmene bile ders vermeye başlayacak. Ödevlerle ilgili hiçbir sorunu olmayan iki üç öğrenci daha tanıyorum, çünkü onlar hiçbir ödevi yapmıyorlar. Ya ödev defterlerini sınıfta unutuyorlar ya da akşam eve girer girmez çantalarını ve paltolarını bir köşeye terk edip ertesi sabah aynı yerden alıyorlar.
Bir de diğerleriyle ben varız. Ödev yapmak zamanımızı alıyor, hatta bazen ebeveynlerimizin zamanını da alıyor. Dikkatle çalışıyoruz, elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, deniyoruz ama işin altından her zaman kalkamayabiliyoruz. Ben tabii ki annemin zamanını alıyorum, oysa aslında pek zamanı yok. İşe gitmek zorunda; ayrıca evde sadece ikimiz yaşıyoruz ve evin de bir sürü fiili var: yıkamak, ütülemek, temizlemek, pişirmek… Bazı akşamlar, tırnaklarını küçük küçük kemirirken defterlerime dalgınca göz atıyor, sonra da yaptığım ödevin iyi olduğunu ve bana güvendiğini söylüyor. Bence beni kırmamaya çalışıyor, ama ben kendime, onun bana güvendiği kadar bile güvenmiyorum galiba. “Notların iyi olduğu sürece sorun yok, öyle değil mi?” diyor annem. Günün sonunda yatağıma giriyorum ve duvar kâğıdını kabardığı yerden tutup çekiştirerek biraz oynuyorum. Annem gelip alnıma bir öpücük konduruyor. Her şey yolunda gidecek mi acaba? Yarın ilk kez sınav olacağız.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çocuk Kitapları Roman (Yabancı)
- Kitap AdıTek Başıma Okumaktan Korkuyorum
- Sayfa Sayısı72
- YazarOlivier de Solminihac
- ISBN9786052853078
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviTudem Yayınevi /
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Zebani ~ Andrew Davison
Zebani
Andrew Davison
Romantizmi, hayal ile gerçeği ustaca bir araya getiren egzotik bir macera. Marie Claire Sizi okumaya mecbur bırakıyor… Sayfalar sanki kendi kendilerini çeviriyorlar. Metro Çılgınca...
- Davacı ~ John Grisham
Davacı
John Grisham
İki ortaklı Finley & Figg avukatlık bürosunda günler genellikle içkili araba kullananlarla, az hasarlı küçük çaplı trafik kazalarıyla ve hızlı boşanma davalarıyla geçiyordu. Yirmi...
- Kör Nişancı ~ Kurt Vonnegut
Kör Nişancı
Kurt Vonnegut
HEDEFİNİ TAMON İKİDEN VURANBİR ROMAN.Hiçbir şeye nişan almamıştım. Merminin herhangi bir şeye çarpmış olabileceğini düşündüysem de şimdi hatırlamıyorum. Muhteşem nişancıydım ne de olsa. Hiçbir...