Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Tatlı Bir Telaş / Hayat Dediğin 2
Tatlı Bir Telaş / Hayat Dediğin 2

Tatlı Bir Telaş / Hayat Dediğin 2

Saniye Bencik Kangal

Yelekler Arası kitabıyla tanıdığımız Nefes kendini bu sefer bambaşka bir maceranın içinde buluyor: Anneannesi kayboldu. Hem de hastanede! İnsan hastanede kaybolur mu hiç? Ama…

Yelekler Arası kitabıyla tanıdığımız Nefes kendini bu sefer bambaşka bir maceranın içinde buluyor: Anneannesi kayboldu. Hem de hastanede! İnsan hastanede kaybolur mu hiç? Ama Nefes, anneannesini bulabilmek için her şeyi yapmaya hazır. Yolunun tesadüfen kesiştiği Arda’yla işbirliği yapmak da buna dâhil. İkili, hastanenin altını üstüne getirirken Nefes ve ailesi bakalım bu endişe yumağının içinden nasıl çıkacak?

Sosyal medyada “Akademisyen Anne” hesabı ile yüzbinlerce anne babaya gelişim destek önerileri veren, çocuk gelişimi alanında ülkemizin en üretken ve değerli isimlerinden Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal’dan yepyeni bir seri: Hayat Dediğin…

Ne de olsa hayat dediğimiz, tatlı bir telaş!

Müfredat temaları:

NESİLLER ARASI İLETİŞİM, DUYGULAR, ÇOCUK DÜNYASI, ZAMAN VE MEKÂN, HAYAT
BECERİLERİ, ERDEMLER

ŞEKER

“NE OLUYOR YAHU!”

“Kemal Amca çok özür dilerim.

Ben anneannem için dökmüştüm de suyu, çabuk dönsün diye…”

Anneannemin alt komşusu Kemal Amca, yüzünden gözünden damlayan sular eşliğinde, hayretler içinde bana bakıyordu. Duyulur duyulmaz bir sesle ve kendisinden hiiiiç beklenmeyecek bir sıcaklıkla, “Sorun değil evladım. Olur böyle kazalar,” dedi.

Ne de olsa, birkaç dakika önce, elimde lavanta kokulu bir yelekle, anneannemin gözümün önünde sedyeyle ambulansa yerleştirilmesini izlemiştim. Yazıktı bana…

Ambulans siren çalarak uzaklaşırken komşular gözleri yaşlı bir hâlde anneannemin arkasından bakakalmışlardı. Evet, biraz dramatik bir sahne olduğunun farkındayım. Anneannem bu sabah kahve-tatlı faslının tatlı bölümünü biraz abartınca şekeri fırlamış, biz de ambulans çağırıp onu hastaneye göndermiştik gözyaşları eşliğinde.

Ambulansla gidenin arkasından da su dökülür mü sizce? Anneannem olsa dökerdi. Biz bir saatliğine uğrayınca bile, “Sular gibi gidin gelin evladım,” diyerek bizi ıslak ıslak uğurlardı. Öyleyse ambulansın arkasından neden dökülmesin? İşte ben de aynen öyle yapmıştım.

Anneannemin çiçekleri sulamak için balkonun köşesine bıraktığı bir tas suyu aldım.

“Anneannem çiçekli balkonuna, lavanta kokulu yeleğine çabucak kavuşsun. Su gibi gidip su gibi dönsün,” diyerek balkondan aşağı döktüm. Sonrasını biliyorsunuz. Kemal Amca’nın sabah banyosu… Kemal Amca anneannemlerin alt komşusu, Fadime Teyze’nin eşi. Asker emeklisi. Herhalde bu yüzden son derece ciddi. Pek gülmez, espri yapmaz; her şeyi fazla ciddiye alır. Aksi gibi, böyle garip durumlar da hep onun başına gelir. Neyse ki bu defa çok anlayışlı ve sevecendi.

O sırada babamın, “Nefeees, canım, buradayım. Hadi gidelim,” sözleriyle kendime geldim. Annem hastaneye giderken yolda dedemi ve babamı aramıştı. Haberi alan dedem ilk bulduğu taksiyle hastaneye gitmiş, babam da beni almaya gelmişti. Hastaneye giderken babama olan biteni, anneannemin şekerle imtihanını özetledim. Bir yandan da endişeden adeta ölmek üzereydim. Kafamda deli sorular: Şeker nasıl çıkıyor acaba? Kaça kadar çıkıyor? Çıktığı gibi iniyor mu? Anneanneme ne olacak şimdi? Vücuduna yüklediği şekeri nasıl çıkaracaklar? Ameliyat gerekiyor mu? Midesi mi yıkanacak?

Son birkaç soruyu sesli söylediğimden olsa gerek babam beni yatıştırmaya çalıştı:

“Korkma canım, anneannen iyileşecek. Vücuda bir anda ve bu kadar yoğun şeker yüklenirse hastalanır insan. Ama düzeltilemeyecek bir durum değil.”

Canım babam ya. Nasıl da yatıştırdı beni. İçime su serpti derler ya, ondan oldu.

“Biraz söz dinlese, şekerden biraz uzak dursa bunlar hiç yaşanmayacak da dinlemiyor işte…” dediğimde, “Söyleyene bak sen!” cevabını aldım ve sustum. Daha bu sabah sekiz tane çikolatalı anneanne kurabiyesini mideye indirmiştim. Tabii, kimin torunuyum?

Sustuk. Daha doğrusu babam suskundu. Ben içimden hiç durmadan konuşuyordum. Babam, annemin sabahki delice telaşının aksine sakindi. Zaten genelde öyledir. Sakin ve sessiz. Annem arada bir, “Seninle de hiç sohbet edilmiyor,” diye kızar. Babam ise hep aynı cevabı verir: “Susmak, bazen asalet bazen de nezakettir.”

İşte tam olarak bu cümle annemi delirtir. Beni sorarsanız ben severim babamın bu kamu spotlarını. Babamın şimdiki suskunluğu asaletinden mi yoksa nezaketinden miydi acaba? Eğer öyleyse asil ya da nazik olmak

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Korkma! İyi Bir Annesin ~ Saniye Bencik KangalKorkma! İyi Bir Annesin

    Korkma! İyi Bir Annesin

    Saniye Bencik Kangal

    Kim şu en iyi anne dediğimiz kişi? Bebeğini hiç ağlatmayan mı? Çocuğu yemek seçmeyen anne mi en mükemmel, sabaha kadar deliksiz uyuyan mı? Buldum!...

  2. Ortaya Karışık / Hayat Dediğin 4 ~ Saniye Bencik KangalOrtaya Karışık / Hayat Dediğin 4

    Ortaya Karışık / Hayat Dediğin 4

    Saniye Bencik Kangal

    Normal, sıradan bir çocuk olmak isterken kendini sürekli farklı bir maceranın içinde bulan Nefes’in başı yine dertte! Nefes’in en sevdiği şey, günlük tutmak. En...

  3. Yelekler Arası / Hayat Dediğin 1 ~ Saniye Bencik KangalYelekler Arası / Hayat Dediğin 1

    Yelekler Arası / Hayat Dediğin 1

    Saniye Bencik Kangal

    Afacan bir çocuk, onun kendini tüm katkı maddeleriyle mücadeleye adamış annesi ve evinin her köşesinden lavanta ve kurabiye çıkan anneannesi. Yaz tatilinin ardından yeniden...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur