Serra, Sıla, Melis, Dilek, Esin, Toprak.
Dünün küçük kızları. Hepsi ayrı ayrı yollarda ilerliyor. Ama… Bir zamanlar birbirinin ellerinden tutan o küçük kızlar, bugün genç kadınlar olarak aynı elleri sıkı sıkı tutmaya devam ediyorlar.
Dilek, Ulaş ve Deryasıyla mutlu. İşinde başarılı. Hâlâ çocuksu neşesini, öfke patlamalarını, patavatsızlığını sürdürüyor.
Toprak, özel yaşamını konuşmayı sevmeyen bir özgür ruh… Evliliğe inanmıyor ama seçtiği hayat arkadaşıyla mutlu görünüyor. Daha fazlası zaten sorulmaz ona. Melis, Toprak’ın tam anlamıyla zıttı. Hepsine karışan, onların dertlerini dert edinen, en olmadık sorularla özel yaşamlarına dalıveren bir anaç tavuk. Hem başarılı bir iş kadını, hem de çok iyi bir anne. Her koşulda güzel, şık, ışıl ışıl bir kadın.
Esin, sakin, sessiz, sanatkâr ruhlu… Başarılı bir sanatçı olma yolunda hızla ilerliyor. Zor zamanları sabırla, hoşgörüyle aşabilen, içlerinde bilgeliğe en yakın kişi. Sıla, narin ama çelik bir tel gibi dirençli ve güçlü… Nelerden geçti ama çok başarılı olduğu mesleğinden asla vazgeçmedi.
Ailesiyle işini bir arada keyif ve uyumla sürdürmeyi başaran Serra ise on beş yaşında yazmaya başladığı anı defterlerine artık son noktayı koyuyor. Minik kızı Selin’e ilk anı defterini alarak bu geleneği bir sonraki kuşağa aktarmayı arzu ediyor. Tüm sevdikleri kendi hayatlarını kurarken, başka başka ufuklara yelken açarken, Serra, onların arkasından mutlulukla bakıyor. Bir yandan da o ince hüzün, gelip yerleşiveriyor yüreğine…
*
22 Ağustos, Pazar
Çeşme’deyiz!
Baş başa…
Özgür’le…
Meğer böyle bir kaçamağı ne kadar da özlemişim.
Sağ olsun Nuran Anne, ‘ikiniz de çok yoruldunuz, şöyle bir hafta sonu buralardan uzaklaşıp dinlenseniz,” gibi bir öneride bulundu. Bunu duyan annem de, “Selin’e birlikte bakarız,” şeklinde destek çıkınca, biz de bu işe kalkıştık. Vazgeçmesinler dercesine, biletlerimizi, otelimizi hemen ayarladım.
Ve işte şimdi burada, Çeşme’deyiz!
Ta-taa…
Gerçi Deme Teyzem onlarla kalmıyoruz diye azıcık bozuldu ama şu aralar Sırma’lar orada.
İki çocuklarıyla–.
Yaa…
Bunu yazmamıştım değil mi…
Efendim Sırma kızımız artık iki çocuk anası, olgun ve dolgun bir hanım olmuş vaziyette.
İkinci bebek de kız…
Anlayacağın bizim aile hep kızlardan gidiyor. Adına gelince…
İşte orada sıkı dur.
Bu isim ailede Sude Mey’den de büyük dalgalar… -ne dalgası – fırtınalar yarattı, fırtınalar…
Evet, gelelim bunca kargaşa yaratan isme.
Efendim, isim…
Ava!
Evet, aynen öyle.
Ava…
Hem Defne Teyzemler, hem Deniz’in annesiyle babası, “Şimdi siz gerçekten zavallı bebeğe bu ismi vermeye kararlı mısınız?”la konuya giriş yapıp,
“Kızım nereden bulursunuz böyle isimleri!..”
“Hiç de Türk adına benzemiyor…”
“Ama okulda alay ederler çocukla…”
…türü karamsar yorumlan sıraladıktan sonra,
“Bak demedi demeyin…” gibi üstü kapalı tehditle karışık uyanlarda bulunup,
‘Tabii yine de siz bilirsiniz,” tarzında bu kez tam tersi bir demokratik söylem eşliğinde…
Ve fakat, yine de dudak bükerek, ellerinden geleni yaptılar.
Öte yandan bizim süslü, kızının adını aslanlar gibi savundu. Böylece ailemize Sude Mey’in yanı sıra bir de Ava katılmış oldu.
Vatana, millete hayırlı olsun!
İşte bu açıklamalardan görebileceğin gibi sevgili defter, hem onlar ve özellikle de dört bir yana koşan zavallı teyzem açısından hem de bizim açımızdan (biz buraya kafa dinlemek için kendi çocuğumuzdan kaçıp gelmişiz bir yerde…) en uygunu gidip güzel güzel
sakiiin…
sessiiiz…
bir otelde kalmaktı.
E, biz de bunu yaptık zaten.
Sabahlan motorumuza atladığımız gibi yeni yeni koylar, plajlar keşfettik.
Bol bol yüzdük.
Yorulduk – birbirimizin kollarında uyuduk.
Acıktık – Çeşme’nin ünlü ‘kumru’sundan yedik.
Yine acıktık – bu kez Ayvalık tostuyla ayran içtik.
Deniz suyunun kollarımızda, yüzümüzde bıraktığı tuz İzlerine bakıp eğlendik.
Islak kumlarda el ele yürüdük, ayak izlerimizi karşılaştırdık.
Deniz kabuklan ve yassı taşlar topladık.
Sabahtan akşama saatsiz yaşadık.
Ve güneş yavaş yavaş deniz çizgisine yaklaşıp, gecenin lacivert karanlığı gökyüzünün günbatımındaki o eşsiz rengine bürünüşünü bir şal gibi örtene dek yine el ele izledik, hiçbir saniyesini kaçırmamacasına…
Ve ancak ondan sonra motora atlayıp saçlarımızı rüzgâra vererek dönüş yollarına düştük.
Serserilik yaptık anlayacağın sevgili defter.
Uzun zamandır yapmadığımız kadar hem de…
Serserilik yaptık dediysek, tamamen salaş havalara girdik sanma.
O kadar da değil.
Mesela…
Akşam oldu mu süslenilecek.
Neden?
Çünkü, sevgilinin kotuna girilip Alacalı sokaklarında salınılacak.
Etraf çıtır dolu. Dolayısıyla… güzel görünmek gerek.
Ne fazla kokoş olunacak, ne de fazla salaş…
Hafif güneş yanığı pembeliğinde bir hoşluk…
Yanaklar yaldızlı, gözler alev alev…
Uçuşan giysiler…
Şıngırdayan ince bilezikler…
Pırıltılı sandaletler…
İşte bu kıvam tu durulduğunda sevdiceğin kolunda ortaya çıkılacak.
Ve gelelim gecelerimizi geçirdiğimiz yerlere.
Önce Alacalı..,
Ne harika bir yer Tanrım.
Dar parke sokaklar… Sokaklarda masalar…
Masaların üstünde mumlar, çiçekler…
Her yerde ayn bir güzellik…
Kimi tahta sandalyeleri kırmızılara, yeşillere, mavi ve sanlara boyamış, aynı renklerde bot yastıkla desteklemiş.
Neşeli mi neşeli…
Kimi her şeyi eflatunlarla sarıp sarmalamış.
Romantik mi romantik…
Ve küçük küçük butikler…
Vitrinler sıcak yaz günlerini yansıtan takılar, sandaletler, ince uçuşan giysilerle şekillenmiş.
Ara sokakta bir restorana giriyoruz. Micasa’ydı galiba adı.
Hoş bir loşluk…
Her yerde mumlar…
Havada harika bir müzik dalgalanıyor.
“Rezervasyonunuz var mı efendim?”
Ne rezervasyonu? Biz öylesine girivermiştik içeri.
“Rezervasyonumuz yok ama n’olur bizi geri çevirmeyin, çok sevdim ben burayı…”
Bunları söylerken şaşıyorum kendime.
Ben böyle şeyler söylemem.
Böyle davranmam.
İşte Alaçatı bu…
Çarpıyor insanı.
Şef bana gülümsüyor, “Balayındasınız galiba.”
Hemen Özgür’ün elini tutup, “Evet,” diyorum, yüzüme mahcup bir gülücük oturtarak.
“Belli oluyor.” Gülümsemesi daha bir genişliyor sanki. “Sizin için bir masa bulmaya çalışacağım, bu gece çok doluyuz da.,.”
Ve – ileride bir ağacın altında bize hemen iki kişilik bir masa hazırlatıyor.
Özgür, “Alemsin Serra,” diye başını iki yana sallıyor.
Ve o gece, belki de hayatımızın en romantik yemeğini yiyoruz.
Plânlanmamış, düşünülmemiş ama oluvermiş işte…
Artık ortam mı desem, müzikle dekor mu, yoksa biz mi çok havamızdaydık – bilemiyorum. Ama insanın hayatında unutamayacağı anlar vardır ya, işte biz o gece öylesi unutulmayacak saatler yaşadık.
Tabii bir de Marina’sı var Çeşme’nin.
Yeni yapılmış.
Bir gece de oraya gittik.
Orası da ayrı bir alem.
Rıhtım boyu daracık sokaklar, şık butikler, restoranlar…
Çeşme’nin rüzgarı deli deli esiyordu. Özgür bana sarıldı, ben ona.
Böylece sokakları dolaştık, vitrinlere baktık ve en sonunda İmren Lokantası’na girip o lezzetli tencere yemeklerinden, perhizin canı cehenneme deyip, doyasıya yedik.
Son gecemizdeyse, aileceydik.
Sırma’nın Ava’sı minnacık ama öyle tatlı ki… Sude Mey’se harika bir abla.
“İyi valla,” diye homurdandı Sırma, “biz burada iki çocuğa yetişeceğiz diye ölüp bitelim, hanım almış kocasını yok Alaçatı’ymış, yok Marina’ymış geziyor.”
Onu büsbütün kızdırmak için, “Üstelik gittiğimiz yerlerde bizi balayında zannettiler,” dedim ve bunu söylerken gözlerimi süzmeyi de ihmal etmedim!!!
“Sinir!” diye bağırdı Sırma.
“Şimdi de otele gidip duşumu almam lazım.”
Derin derin içimi çektim ve ekledim: “Ah, hayat çok
Ve- anında kafama yastığı yedim! “Susar mısın sen…”
“Aaa, şuna bak, şaka yapıyoruz kızım.”
“Şaka kaldıracak halde değilim efendim.”
‘Tamam, lamam, sustum.” Ama o kızgın bakışları görüp de dayanmak mümkün mü…
Gülmeye başladım bu kez, hem de nasıl…
Önce sinirli sinirli baktı, sonra o da başladı gülmeye…
Hadi biz gül, gül…
Teyzem, elinde tepsi, kapıda göründü. “Bu kadar komik olan nedir, söyleyin de biz de gülelim.”
“Hiiiç…”
“Nasıl hiç. Niye gülüyorsunuz o zaman?” Bir yandan da bardakları, tabaklan masaya yerleştiriyordu.
“Hiiiç…” dedik yine kahkahalar arasında.
“Hep söylerim,” diye söylendi teyzem içeri geçerken, “siz adam olmazsınız. Hem oturup güleceğinize, kalkıp bana yardım edin.”
“Sen bebeğinle ilgilen Sırma, teyzeme ben yardım ede-
Böylece az sonra ailece balkondaki masanın basındaydık.
Telefon çaldı, arayan annemdi. Anneannem, Nuran Anne ve Selin’le birtiktelermiş. Telefon elden ele geçti. Herkes herkese bir şeyler söyledi.
Böylece bir Çeşme akşamını daha sevdiklerimiz ve daha da önemlisi aramıza yeni katılanlarla yaşadık.
Yarın İstanbul’a dönüş…
Kızıcığımı çok özledim.
Laf aramızda, bu üç gün de çok iyi geldi, çoook…
23 Ağustos, Pazartesi
Nankör şey n’olucak…
Yüzüme bile bakmadı!
Oysa ben nasıl da hevesli, nasıl da heyecanlıydım.
Ona kavuşacağım diye ellerimin titremesinden anahtarı kapı kilidine zor soktum.
Onu görünce yere çömeldim, kollarımı iki yana kocaman açtım ve, “Canımmm,” diye seslendim, “ben geldim
Onun da bir sevinç çığlığı atıp bana koşmasını, boynuma sarılmasını, beni öpücüklere boğmasını bekledim.
Ne gezer…
Şöyle bîr yüzüme baktı ve yürüdü gitti.
Kimden söz ettiğimi anladın sanırım.
Bizim küçük hanımdan…
Tavır koydu yaa… Resmen tavır koydu.
Babası aldığımız oyuncaktan ona uzattı. Bakmadı bile…
Şunun şurasında üç günlüğüne gitmişiz. O üç gün içinde bizi unutmuş. Yabancıymışız gibi uzak duruyor.
Öyle fena oldum, öyle fena oldum ki…
İçim yandı, resmen içim yandı.
Ve – tüm direnmeme karşın gözlerimin dolmasını engelleyemedim.
Özgür, canım Özgür, hemen yanıma gelip, “Onu rahat bırak, anlaşılan bizi cezalandırıyor,” diye fısıldadı ve ekledi, “Gözlerin de hemen dolmasın; sen mi büyüksün, o mu…”
Kızımın ve Begüm’ün önünde ağlayıp rezil olmamak için kendimi içeri attım; valizdi, çamaşırdı filan oyalandım.
Az sonra kapı tıklatıldı, Begüm’ün sesini duydum. “Çay hazır…”
“Gelsene Begüm.”
Begüm ailemize katılalı altı ay oldu. Uzun boylu, gür siyah saçlı, ışıl ışıl bakan iri siyah gözlü dünya güzeli bir kız.
Vee – kendisi çok yakın bir gelecekte anaokulu Öğretmeni olarak çalışmaya başlayacak. Üniversiteden yeni mezun olmuş; işe başlamadan önce bir süre çalışıp İşini doğrudan öğrenmek, deneyim kazanmak istiyor. İşte bu kuyruklu yıldız, benim çok sevgili ve de çok kıymetti arkadaşlarım sayesinde beni buldu. Çocukları gerçekten seviyor, dolayısıyla işini severek, gülücükler içinde, zevk alarak yapıyor. E, bu durumda ufaklıklar da doğal olarak ona bayılıyorlar.
“Bakar mısın nasıl da unutmuş bizi,” diye dert yandım
“Aşk olsun Serra Abla. O size naz yapıyor, nasıl beni bırakır gidersiniz diye sitem ediyor, kendince.” “Bizi cczalandınyormuş, öyle dedi Özgür,” Başını iki yana salladı Begüm; siyah bukleler de bir…
“Taşlar Yerine Otururken / Bir Genç Kızın Gizli Defteri – 10” için 74 yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Gençlik Kitapları
- Kitap AdıTaşlar Yerine Otururken / Bir Genç Kızın Gizli Defteri - 10
- Sayfa Sayısı445
- Yazarİpek Ongun
- ISBN9786054560936
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviArtemis Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Festergrimm ~ Thomas Taylor
Festergrimm
Thomas Taylor
MEKANİK BİR DEV UYANIRKEN, KASABA İÇİN ZAMAN DARALIYOR! Büyük Nautilus Oteli’nin Kayıp Eşya Koruyucusu Herbie ve korkusuz arkadaşı Violet, şu ana dek Tuhaf Deniz...
- Gökkuşağı Tuttu Ellerimizden ~ Şehri Madan
Gökkuşağı Tuttu Ellerimizden
Şehri Madan
Annesini, babasını ve kardeşini merak ediyordu etmesine ama yataktan kalkmaya da mecali yoktu. Çok geçmeden beyaz önlüklü, sarışın, uzun boylu ve hafif kilolu bir hemşire girdi odaya. Hastasının ayıldığını görünce, doktor beye haber verilmesi gerektiğini söyleyerek gerisin geriye çıktı odadan.
- Yıllar Sonra / Bir Genç Kızın Gizli Defteri- 11 ~ İpek Ongun
Yıllar Sonra / Bir Genç Kızın Gizli Defteri- 11
İpek Ongun
Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisinin devamı olan bu on birinci kitapta, kahramanımız Serra’nın kızı Selin de tıpkı annesi gibi bir anı defteri tutmaya...
İpek abla!! Bu serine bayılıyorum! Resmen muhteşem. Ben, Serra ile büyüdüm, Serra ile yaşadım. Çok teşekkürler. Lütfen seriyi sonlandırma :)
Aynn Bence 11 i de yazsın İpek ablam <3 :)
bence bu seri bitince serranın kızının anı defterine gececek
İpek Ongun serinin 6. kitabından itibaren çıkan her kitabına son kitap diyor :) Serra’yı özlemiştim, iyi oldu bu kitap. Ama yayınevi değişmiş?!
eee… ipek ongunda bizim gibi serradan vazgeçemiyor. :) iyikide vazgeçmiyor…her akşam okuyorum kitaplarını… :) :) :) :)
ipek ongundan VAZGEÇEMİYORUMMMM. tüm serisini tamamiyle okudum .ÇOKKKKKK güzel umarım ileride bende onun gibi bir yazar olurum
merhaba, ipek ongun’un tüm kitapları muhteşem bu kitapta öyle emin olmalıyız ki bu da son kitap olmayacak .:)
bence cüneyit özgürden daha iyiydi
Bencede yaa. Ben bile 1. kitapta nerdeyse Cüneyt’e aşık oldum diyebilirim. 2. kitapta Serra’nın o anlık gıcık tavrı da sinirimi bozmuştu. Keşke Cüneyt, Serra ve Selin beraber yaşasalardı. Ne güzel olurdu. ;) Cüneyt ve Serra ikilisini özledim…
İPEK ONGUN’UN da nerdeyse tüm kitaplarını okudum. Tam gençlere hayatı anlatıyor.
Bende oktayi çok sevdim ve onunla evlenmedigi için o kadar üzüldümki
Ben yeni okudum ilk kitabını ve Cüneyt ve Serra beraber oluyor mi diye bakiyordum ki bu yorum beni üzdü keşke beraber olsalardı
Yukarıdaki özeti okurken bile kendimi nasıl kaptırdım bir anda yazının sonuna geldiğimi anlayınca içim burkuldu okurken serranın bütün hayatı gözümün önüne geldi çok duygulandım gerçektende :)) hemen bu kitabınıda alıp okuyacağım ama benim anlamadığım bişey var ben en son şimdi düğün zamanını okudum , hayat devam ediyor 7. serisi onuda alacağım , günler akıp giderken 8. serisi ,, ya sen olmasaydın 9 buraya kadar sorun yokta …. Taşlar yerine otururken bunu en son okumak gerekyor herhalde öylemi serinin son kitabı bumu bilen varmı arkadaşlar … İpek ongunn lütfen serra bitmesinnn …… Yazmaya devam et uzun yıllar serranın hayatını okumaya devam edelim bakalım serra nasıl bir anne olacak genç kızına :)) SERRA NOYAN’ı öldür me ipek ablaa yaşat bizimlee YAZMAYA DEVAM ET LÜTFENNNN ( acaba bu yorumları okuyormusun ipek abla gerçekten merake diyorum )
Bencede 11.side çıksın hatta İpek Abla siz direkt 20.sini de yazın öyle bitirin.LÜTFENNN!:-)
Çıktı zaten ismi yıllar sonra hem serra hem seşin günlük yazıyor en çok selinin günlüğü var selinin aşkından bahsediyor almanı öneririm
malesef kızlar bu son kitabı devamı gelmicek çoooook üzgünüm bu seri bi harika
Taşlar yerine otururken Serra nın son anı defteri sonrasında 11 ve 12 var onlar Selin in anı defteri sanırım
Kitaplarınız cok guzel. Serrayi okumak da .lutfen 11.kitabi cikarin
Aynen bende Selin gibi en son şimdi düğün zamanı’nı okudum.Lütfen yeni kitaplar basılsın.Çok seviyorum Serra’nın hayatını okumayı..
SÜPER kesin miras hayatın üstüne kaldığı için hayat daha güzel olacak
SERRA’DA kendimi buluyorum hiç kimseye duymadığım yakınlığı ona duyuyorum sanki aramızda duygusal bi bağ oluştu ipek ongun 6.kitaptan beri bu son diyo ama umarım bu son olmaz neyse değerlendirmelerime gelince ah SERRA ah keşke özgürle evleenmeseydin nedendir bilmem ama özgüre ısınamadım bi türlü oktayla evlenseydi tepkim bu kadar olmazdı…SIRMA… onun yeri de ayrı benim için çocuk ruhlu sakin kafa bi tip…
MELİS…SIRMAYLA aynı kafa …
DİLEK Serraya en yakın kişi neşeli çocuksu …
ESİN …onun yeri başka ..BELKİDE GRUPTA EN SEVDİĞİM KİŞİ …MÜLAYİM SAKİN HOŞGÖRÜLÜ SABIRLI VE BAKIMLI…(MELİS VE SIRMA İÇİN SÜSLÜ DEMEYİ UNUTMUŞUM)
TOPRAK…onun hakkında pek fikrim yok özgür takılan modern bir tip
SILA…HAYATTAKİ TÜM ZORLUKLARA GÖĞÜS GERMİŞ MÜCADELE ETMİŞ BİRİ
ARDINDAN SUPHİ
BURAK
VE SERRA ONUN HAKKINDA YORUM YAPMICAM ÇÜNKÜ ONUN YERİ ÇOK AYRI
UMARIM DUYGULARIMI İFADE EDEBİİLMİŞİMDİR
SERRAYLA OKTAY AYRILDIMI BEN BAZI BÖLÜMLERİ KAÇIRDIMDA
evet ayrıldılar.daha sonra serra özgürle evlendi.selin adında bir kızı oldu.oktayda erzincana gitti çalışmak için.orda aslı diye biriyle evlendi.
ya hayır yaa peki bunlar evlendide oktay noldu oda mı evlendii ben bu kitabı çok sevdim 4.cü bölümdeyimm oktaydan niye ayrıldı bilmiyoruumm söylermisinizz..
Oktay düğünü hep ertelediginden ayrılıyorlar
Ben 17 yaşında bir genç kızım hala bu kitaptan kendimi alamıyorum bütün serisini okudum ama yetmiyor taa en basından okumaya başlıyorum artık ezberledım kitapları lütfen bitirme seriyi serradan daha çok ders alacagız.Bu arda ben hala özgüre alışamadım yanı özgür karakterini oktay karakterini sevdiğim kadar sevemedim oktay çok başkaydı çok üzüldüm 6.seride ayrıldıklarında ağladım o derece keşke oktay geri dönse kitaba onu çok özledim.
ya ben şu özeti okurken bile kendimi kaptırdım bu seri bi harika 50 seri olsa okurum. seri sonlandırılmasın!…
Bence de çok haklısın
Umarımmm ya gerçekten harika bir seri on kitabıda okudum
bence 6. kitap gayet iyi bitiyor insanın hayatında onu seven aynı kafa dengi olan ve gerçektende aşk duyulan biri olması harika bi şey… bu seri hiç bitmesin
bazı arkadaşlar özgür e alışamamış ama sizce serra oktay la evlenseydi mutlu olurmuydu? Bence hayır oktay bu ekonomide işini bıraktı çok fazla rahat serraya göre değil serra işini şansa bırakmak istemez geleceği belli olmayan bir ilişkiyede kalkışması beklenemezdi zaten özgürle evlenseydi belkide sonu melis gibi olacaktı hangi kadın bir çok kez terk edilip sonrada aldatılmak ister ki özgürle evlenmeleri iyi oldu en azından mutlular…
Katılıyorum
ava ne demek acaba
arkadaslr ne yazk kı hayat bu kkıtaplrda anlatıldııgı kadar kolyy pespembe dddl kaptırmaylm kendımızı
ipek abla senin kitaplarını neredeyse hepsini okudum ve çok beğendim.Özellikle serra ve özgür karakterlerine gerçekten çok seviyorum inşallah bu seriyi devam ettirirsin.
Keşke bu seri sonsuza kadar sürse
İPEK ONGUNUN BİR GENÇ KIZIN GİZLİ DEFTERİ SERİSİNİİNTERNETTEN OKUMAK İSTİYORUM AMA BİR TÜRLÜ BULAMIYORUM BİLEN VARMI ARKADAŞLAR ? BİLEN VARSA SİTENİN ADINI YAZABİLİRMİ ACABA
Kizimin adini Serra koydum:) devaminin gelmesini doer gozle bekledigim nadir serilerden. O kadar benimseyip butunlestim ki bebgimin adini serra koydum. Emeginize yureginize saglik. umarim bitmez yada bitse bile selinden dinlemedevam ederiz kim bilir belki kizim da kizina selin adini verir:)
Cüneyt’e ne oldu?
Ohoooo onlar 3. Kitapta ayrıldı Cüneyt Tümay la evlendi
Ne hayır ya
Ben daha 2.ci kitabına geçtim ama ilerleride romantik gibi gözüküyor 2 bitsin hemen alacağım. bu arada ben en çok cüneyti sevmiştim üzüldüm şimdi sahi ya cüneyte ne oldu unuttu mu peki bu melis , toprak kim zeynep , tümay, bora onlara ne oldu ? Ayşegül , yeşim onlarla bir daha görüşmedi mi :( cüneyte noldu biri cevaplasın
cüneytle sonra ayrılıyor işte 3.de sanırım işte sonra üniversitede oktay il tanışıyor sonra hatta onunla nişanlanıyor falan ama özgürle evleniyor kızının adını selin koyuyor melis toprak filan da istanbula annesinin işi nedeni ile taşındılar ya orda gittiği lise arkadaşları en iyi arkadaşları ayşegül ile de en yakın işte ankaraya 10 kasımda geziye gidiyorlar işte orada görüşüyolar sonra başka zamanlar gene görüşüyolar ayrıca Cüneyt bunu ankaradayken terk ediyo ayrılıyolar başka kız yüzünden öle işte benden bukadar gerisini sen oku artık :D…….
Cüneyt serradan ayrılıyor sonra serra oktayla çıkıyor, bu durumda cüneyt başkaları ile çıkıyor ama serrayla aynı yakınlığı bulamıyor bu yüzden serraya tekrar çıkma teklifi ediyor, ama serra oktayla çıktığı için hayır diyor (işte böyle olur cüneyt bey) serini sonlarında tümayla cüneytin evlendiğini görüyoruz,
Bu arada serra oktay ilişkiside şöyle:
Oktayla bilmem kaç yıldır çıkıyorlar, oktayın eski sevgilisi betül oktaya hala aşıkdır ve serra kıskanır, ama oktay betülün onu hâlâ sevdiğininden haberdâr değildir.serra bunu anlamıştır, oktayla kavga ederler.ilişkilerine kısa süreliğine son verdiler yani
O sıradaaaaaaa
Serranın babaannesi kadriye ve yakın arkadaşı safiye torunlarını birbirlerine yapma kararı alırla (serra ve safiyenin torununu evlendircekler (safiyenin torunu özgür kitabın sonunda serra ve özgürün evlendiğini ve selin diye bir çocuklarının olduğunu görüyoruz)) özgür ve serra 2 kez yemeğe çıkarlar
Sonra
Mezuniyet balosu yaklaşmaktadır, ve serra oktayla gidemeyeceğinden özgürü davet etmek zorunda kalır, özgür buna çok sevinir çünkü özgür serraya aşıktır.
Baloda serrayı özgürle gören oktay çok sinirlenir
Zaman geçer, oktay serrayla barışmak için istanbula gelir.serraya evlenme teklifi eder, serra kabul eder,
Fakat oktayın isteksizliği ve hayata bakış açılarının farklı olmasından dolayı ayrılırlar
Bunu fırsat bilen özgür yıllar sonra serrayı arar.onunla buluşurlar.serra oktaydan ayrıldığından dolayı çok üzgündür.özgür onu mutlu eder.özgür serraya bir sevgilisinin olduğunu söyler.fakat bu yalandır,özgür serrayı aradığında serra neden beni sürekli arıyor yoksa benden hoşlanıyor mu diye düşünmemesi için bir sevgilisinin olduğunu söylemiştir, bu dönemde serra ve özgür çok yakınlaşırlar, sırmanın düğününden sonra (bu arada sırma adı deniz olan biriyle evleniyor ve sude mey ve ava adında iki kız çocukları oluyor, denizin işleri nedeniyle dubaide yaşıyorlar) özgür ve serra bir bankta otururken “kaza” ile öpüşürler ve özgür onu sevdiğini söyler, aradan bir hafta geçmeen özgür roma’da serraya evlenme teklifi eder.selin adında bir çocukları olur
r r
çok merak ediyorum bu kitabı
Yaa nolur 11.seriyi cıkartın 10serinin hepsini okudum ve her kitabını en az 4-5 kere okuyorum lütfen serra noyan ı öldurmeyelim seriye tam gaz devam
YAA BEN SERRAYLA BÜYÜDÜM SERRAYLA YAŞIORUM KİTABI OKURKEN KENDİMİ TUTAMIORUM HEP AĞLIORUM içim burkuluo bitcek die lütfen ama lütfen bitmesin bu seri ipek ongun duy sesimizi bizi serrasız bırakma seni sevioruz özgür serra melis toprak sıla hepsini ayrı ayrı seviorum ama bi yandan da böyle bi hayat yok diorum kendime çok kıskanıorum serrayı özgür gbi briyle evlendiği için
Ben ipek ongunun bu kitabi bitirmeyecegine inaniyorum.Devam ettirmesi icinde en fazla bir haftaya kadar ona mektup gonderecegim.Birde adresini bilsem super olck. :D
Gönderr gönderrrr:)))
ne ellisi 1000 kitap olsa okurum bu arada süperdsinizzzzzzz..
Bende özgüre ısınmadım 6da bitti devam ettiğini öğrendim çok sevindim ayrıca Oktay kim ben Cüneytle evlenmesini istiyordum üzüldüm
Oooo 6 bitti ve senin kafan cüneytde!!!
Ben ısındım özgüre çok şakacı falan iyi yani tam serra’lık
katılıyorum özgür şakacı tavrıyla herkesi kendine alıştırıyor:D
Ben yolu yarıladım 5.kitaba geçtim ama bir türlü alamadım yani denk gelmedi neyse ipek ongun un kitabını okul kitaplığın da gördüm ve bayıldım bağımlısıyım artık 4.kıtabı açıp açıp okuyorum teşekkürler ipek ongun
Ben 7.kitabı bitirdim.İnşallah 8.yi alıcam.Serra nın kızı oluyormuş hangi kitapta oluyor bilen var mı
8 de
Ben kitap okumayı hiç sevmezdim taki serrayla karşılaşıncaya kadar kendimi okadar kaptırdımki her gittigim yerde serra var,sakın abartıyorum sanmayın.gercekten içim acıyo.ben serraya okadar alısmisken biti bana çıkıp seri bitiyo demesin lütfen… serra hayatımda büyük bi yer kaplıyo size yalvarırım seriyi deam ettirin.. ben serrayla gülüp serrayla aglïyorum…onla,yaşadıklarıyla kendime önemli dersler çıkarıyorum… LÜTFEN SERİYi DEVAM ETTİRİN…. Sİze yalvarıyorum lutfen İpek ONGUN ‘LÜTFEN,
Serra çok değerli benim için onu bir kez bile görmeden onu tanıyabiliyorum onun gerçek olmadığını bile bile onu çok seviyorum ve hiçbir kitap bu kadar beni mutlu edemez çünkü serrada kendimi görüyorum serranın duyguları,sevgisi,mutlu anlarını nasıl yaşadığı, üzgün ve sitresli anları hatta insanları bana anlatma şekli,içtenliği,şefkati,kullandığı kelimeler…Serra seni kimsenin sevmediği kadar çok seviyorum.Bence oktay’la evlenseydi çok daha mutlu olurdu.VE YALVARIYORUM İPEK ONGUN’A BU SERİYİ BİTİRMESİN.
Lütfen biraz emeğe saygı göster. İpek ONGUN biz gençler için bizi anlayarak bizi doğru yola iterek bizi büyüten bir kitap serisi sunuyor önümüze. Doğru olanları biz gençler için anlayabileceği kabul edeceği şekilde özetliyor ve sanki öğüt verir gibi akıcı bir üslupla kağıda döküyor. Ben bu kitap serisinden çok şey kazandım . Ne mi ? Ben kendimi tanıdım. Sanki Serra’yı okurken kendimi sorguladım. Ve kendimi buldum . Umarım bu seri sona ermez…
Benim adımda serra ben bu seriye adımla aynı olduğu için başlamıştım bi günde bi kitabı bitirdim çok sevdim kitaba bağlayan tek şey bu
İpek ONGUN , ben sizin bu kitap serini defalarca okudum. Ama sanki bu seri kitaplarını diğerlerinden ayıran bir özelliği var. İnsanların başından geçebilecek konulardan bahsediyor , büyümekte , gençliğini yaşamakta olan insanların yoluna ışık tutuyor. Ben çocukluğumu, gençiliğimi Serra’yla geçirdim. Hiç anlayamıyorum ama moralim çok bozuk olduğu anda , çok mutlu olduğum anlarda kendimi bu kitapların başında buluyorum. Umutsuz olduğum anlarda aklıma Serra geliyor “o olsaydı ne yapardı ? ” diye düşünüyorum.Sonra kendimi sorguluyorum “ben bu konu hakkında ne düşünüyorum ? ” Sonra ben bu çıkılmaz sokaktan düşünürek sizin ışığınızla ve öğrettikleriniz sayesinde doğru yolu buluyorum. Ben hangi meslek sahibi olmak istediğimi düşünüyorum ve düşünüyorum , sadece düşünüyorum . Ve sadece aklıma Serra geliyor. Kendimi tanımaya başlıyorum. “Ben kimim ?” diye düşünüyorum. Kendi tanıyorum. Size çok şey borçluyum İpek ONGUN bu serinizi bitirmemenizi çok isterim . Sanki bir yanım olgunlaşmış , diğer yanımsa hala çocuk , genç ve hala Serra’yla büyümeye çalışıyor.Bir yanım boş kalıyor. Size ömrüm boyunca minettar olacağım. Sizin emeğinize çok saygı duyuyorum. Sizin kadar eksikleri dolduran , insanları tanıyarak onlara en önemli , en kritik dönemlerinde destek çıkan bir yazar tanımıyorum. Ben eski nesil kadar şanslı değilim onlar ömürleri boyunca Serra’yı tanıyabildiler .Oysa ben daha yolun yarısına bile gelemedim. Bir de şu yandan düşünüyorum , “bizden sonraki nesiller bundan yoksun mu kalacak ?” sonra cevabını buluyorum . Sizin Serra ile yetiştirdiğiniz o gençler bir gün büyüyecek ve olgunlaşacak .Sonucunda ortaya sizin gibi çok değerli bir edebiyatçılar olacaklar. Onlar sizden öğrendiklerini diğer nesillere aktarıcaklar. Bundan yeni nesiller beslenecek. Ama sonra yine üzülüyorum . Kendimi düşünmeye geliyor sıra. “Ben kendimi nasıl tamamlayacağım?” Serra’yı çok özlüyorum. Çokk… Umarım ben de bir gün sizin kadar insanları anlayabilen bir yetişkin olurum…
bu kitap bir harika bayılıyorum ve 10. kitabıda bitirdim bence ipek ongun bu kitabı 50 ye çıkarsın serra çok güzel yalnız oktayla daha mutlu olacaktı bence
Bence öyle değil.
süperrr ya
bence bu kitap Serra’nın (allah korusun) yaşamını bitirmesine yakınken son bulmalı.ve de bunun gibi başka bir kitap seriside olsun lütfen yine bir genç kızın hayatını anlatan bir sürü kitap… düşünmesi bile güzel. bir günde 3. kitabını bitirdim.
Ben 12yasindayim ve elimde ilk 3kitabi var
Bence serradan sonra selinin günlüğü olmalı.
Var zaten 11 ve 12
Evet selinin günlüğü yani serranın kızını ama isimler şöyle olsun
Selinin ilk sevgilisi Mustafa
İkincisi sercan
Üçüncüsü Ecevit
Kocası Ethem
Ilk çocuğu züleyha ( anlamı su perisi )
İkincisi Ceren
Sonuncusu esma
Okuldaki arkadaşları;
Selma, Ayşe., irem,Zehra ,Büşra ,İsmail,mevlit,Eren,Tarık.
Üniversite de mimarlık okusun
Antalya da üniversite okusun
Veee serinin tamı tamı na 689756453241561564382838476565 kitabı olsun
Kızım saçmalama selinin günlüğüymüş
Dermişim
tek kelimeyle kendimi yaşadım diyebilirim bu seride öylesine içten di ki gerçekten üzüldüm mutlu oldum dedesi öldüğünde oktay gelmişti orada ağlamıştım bile keşke seri bitmeseydi :( böylesine güzel bi kitap yazdığınız için teşekkürler …
BEN TAM BİR SERRA HAYRANIYIM BÜTÜN KİTAPLARINI 6 -7 KEZ OKUDUM SERİRİNİN 11 . KİTABINI BEKLİYORUM İPEK ABLAYA ÇOK KEZ E MAİL GÖNDERDİM AMA KIZLAR NOLUR SİZDE DENEYİN VE BU SERİ HİÇ BİTMESİN BEN BU SERİRİN HERBİR KİTABINI OKURKEN KENDİMİ KAYBEDİYORUM TÜM OLAYLARI SERRAYLA YAŞIYORUM BAZEN AĞLIYOR BAZEN GÜLÜO VE BAZAEN SİNİR OLUYORUM BEN SERRASIZ YAPAMAM SIRMASIZ HELE HİİÇ O SÜSLÜYE DE BAYILIYORUM ÇOK MASUM VE TATLI BİRİ O DUY BU SÖZLERİİİ İPEK ABLA BEN HAYATIM BOYUNCA BU KİTAPLARI ÖRNEK ALDIM ONLAR OLMADAN YAPAMAM AYNI KİTAPLARI OKUYA OKUYA EZBERLEDİM LÜTFEN SERİ BİTMESİNNNNN
millet 11.kitap çıktııııı
ipek ongunun kitaplarına bayılıyorum özellikle de bir genç kızın gizli defteri… 14 yaşındayım ve 1. kitabını geçen sene okudum. sonra kendimi alamadım ve devamını getirdim şimdi 9. kitabı okuyorum ve harika bir şey bırakamıyorum. tabi ki sadece serra ile sınırlı kalmayıp diğer kitaplarınızı da okudum ve şuan sizin 18.kitabınızı okumaktayım. ipek ongunun un kitapları için özel bir rafım bile var. inanılmaz bir şey ama ben bu kitapları okumaya yanlışla okumaya başladım. iyi ki de başlamışım diyorum
Tum seriyi okumayi dusunuyorum 7ye geccem daha almadim ama guzel diyorlar
Sizi çok seviyorum serra noyan görebilsem