Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Tarih Büyük Harflerle Yazılmaz
Tarih Büyük Harflerle Yazılmaz

Tarih Büyük Harflerle Yazılmaz

Cemil Koçak

Tarih, cımbızlana cımbızlana pek çok kez iktidarın kendine göre şekillendirdiği bir geçmiş anlatısı hâline gelir. İktidar ve güçlü olan değiştikçe, geçmişi de değiştirir. Her…

Tarih, cımbızlana cımbızlana pek çok kez iktidarın kendine göre şekillendirdiği bir geçmiş anlatısı hâline gelir. İktidar ve güçlü olan değiştikçe, geçmişi de değiştirir. Her gelen yeni kuşak, bu konjonktürel siyâsî atmosferin etkisi altında kendisi için hazırlanmış bir mazi atlasıyla karşı karşıya kalır. Bir anlamda, olmamışı, olmuş gibi kabullenmek; bu sarkacın olmazsa olmaz koşuludur. Tarihsel gerçeklik kırılıyor; ama bunun hiçbir önemi yok; çünkü aslolan tarih değil; geçmişte gerçekte ne olduğunu bilmeye çalışmak da değil; aslolan tek şey, günün politik, ideolojik ve hatta psikolojik ihtiyacını bir şekilde karşılayabilecek malzeme yaratabilmektir!

Cemil Koçak, Tarih Büyük Harflerle Yazılmaz’da Cumhuriyet tarihinin doğru bilinen yanlışlarına dikkat çekiyor. Usta tarihçi, yaptığı ‘arkeolojik kazı’larla tabuları, tabuta yerleştiriyor.

Atatürk’e ait olmayan söz neden hâlâ Türk Hava Kuvvetleri’nin resmî sitesinde duruyor?

Türk solu, olmayan bir olayın anmasını neden yapıyor?

Kemalistler, Bandırma vapurundan nasıl bir mit çıkardı?

Nutuk, ‘bilim adamları’nın elinde nasıl ‘kutsal kitap’a dönüştü?

Asparagas gazete haberleri, nasıl gerçek tarihî belge oldu?

Nâzım’ın CHP iktidarında hapis yattığı, DP zamanında serbest bırakıldığı nasıl görmezden gelindi?

Hikmet Kıvılcımlı’nın af dilekçesinde neden Milli Şef güzellemeleri yer alıyor?

Rasih Nuri İleri, Sosyalizm ile Kemalizm’i nasıl kardeş ideoloji yaptı?

Cemil Koçak, her siyasal grubun kendi resmî tarihini ve kahramanını icat edip, sonra onu mitoloji hâline getirmesini safahatıyla anlatıyor.

İÇİNDEKİLER
GİRİŞ YERİNE
YALAN VE İFTİRÂ KAMPANYASININ HEDEFİ OLMAK… ……….9
1. BÖLÜM
UYDURUK TÂRİHÇİLİK …………………………………………………….15
‘BİR GÜN İNSANOĞLU GEZEGENLERE GİDECEK’
MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK (1936)
UYDURMA UZAYLI YORUM
ATATÜRK’E NASIL ATFEDİLDİ? ……………………………………………….17
İHTİYAÇ HÂLİNDE TÂRİH YAZMAK… …………………………………..23
PORTATİF VE OYNAK DENİZ FENERİ TEORİSİ:
BANDIRMA VAPURUNA İNGİLİZ KOMPLOSU ……………………….29
BİRİ İNGİLİZLERE SAVAŞI KAZANDIKLARINI SÖYLEMELİ:
SAMSUN’DAKİ İNGİLİZ TABURU
ATATÜRK’E TESLİM Mİ OLDU? ………………………………………………..34
NUTUK’TA DA 19 ŞİFRESİ ARADILAR ……………………………………..39
BÂZEN DE TÂRİHÇİYİ ‘BELGELER’ YANILTIR ………………………..45
AZ DAHA BİR İNGİLİZ CUMHURBAŞKANIMIZ
OLACAKMIŞ! ……………………………………………………………………………..57
YA SARKİS TOROSYAN DOĞRU SÖYLÜYORSA… …………………..64
“SARKİS TOROSYAN’IN ACÂYİP HİKÂYESİ”
NEDEN 1947 YILINDA YAYINLANDI? ………………………………………69
SARKİSYAN DA TOROSYAN’IN
‘ANILARI’NIN SAHTELİĞİNİ AÇIKLADI …………………………………74
2. BÖLÜM
TÂRİH OKUMAK VE YAZMAK …………………………………………77
‘TÂRİH BENİ BERAAT ETTİRECEKTİR’ …………………………………….79
LATİN AMERİKA’YI SÂDECE
MUZDAN İBÂRET SANANLAR YANILIR …………………………………85
‘ŞU ÇILGIN TÜRKLER’ VİETNAM’DAYKEN …………………………….90
‘HAYALDİ; GERÇEK OLDU’
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ARŞİVİ AÇILIRKEN …………………………….97
VE ASYA TİPİ ÜRETİM TARZI
GÜNDEME BOMBA GİBİ DÜŞTÜ …………………………………………….103
ÇETİN ALTAN’I UĞURLARKEN AKLIMDAN GEÇENLER… …109
3. BÖLÜM
SOLUN TÂRİHİNDEN…
NÂZIM HİKMET VE DONANMA DÂVÂSI ……………………. 115
NÂZIM HİKMET MAHKÛMİYETİNDEN SONRA
NEDEN YURT DIŞINA ÇIKMADI? …………………………………………..117
NÂZIM HİKMET’İN MAHKÛMİYETİ VE
SOSYALİST LİTERATÜR ……………………………………………………………124
1938 DONANMA DÂVÂSI SONRASINDA
AF BEKLENTİLERİ ……………………………………………………………………131
SOSYALİSTLER RESMÎ TÂRİH Mİ SEVER? ……………………………..137
RÂSİH NÛRİ İLERİ: ‘ATATÜRK VE KOMÜNİZM’ …………………..144
BİR ZAMANLAR ‘EĞLENCELİ BİR ÜLKE’ VARDI ………………….150
SOLCU TAN’I YIKIMA GÖTÜREN YAZILAR…………………………..158
4. BÖLÜM
1970’Lİ YILLAR …………………………………………………………………..163
KIRK YIL ÖNCE…
CHP YILLAR SONRA İLK KEZ SEÇİM KAZANMIŞTI …………….165
CHP’NİN KAZANDIĞI SON SEÇİM:
1977 SEÇİMİNE BİR BAKIŞ… ……………………………………………………171
BİR ZAMANLAR MECLİS CUMHURBAŞKANI SEÇERDİ ………178
5. BÖLÜM
KOALİSYON HÜKÛMETLERİ DÖNEMİ
(1961-2002) ……………………………………………………………………………185
SEÇİM SİSTEMLERİ VE KOALİSYONLAR ……………………………….187
27 MAYIS 1960 SONRASININ KOALİSYONLARI …………………….192
12 MART DÖNEMİNİN ‘PARTİLER ÜSTÜ’ HÜKÛMETLERİ…
PARTİLER SÜNGÜ TEHDİDİYLE
HÜKÛMETE KATILMAYA ZORLANDI ……………………………………199
70’Lİ YILLARIN ÖMÜR TÜKETEN KOALİSYONLARI ……………205
12 EYLÜL’E GİDEN YOLDA
MİLİYETÇİ CEPHE KOALİSYONLARI …………………………………….211
90’LI YILLARIN
BİTMEZ TÜKENMEZ HÜKÛMET ARAYIŞLARI ………………………218
İNDEKS ……………………………………………………………………………………..225

GİRİŞ YERİNE
YALAN VE İFTİRÂ KAMPANYASININ
HEDEFİ OLMAK…

Artık öğrendim; psikolojik savaşın önemli bir unsuru; yalan
ve iftirâ… Sık denenir. ‘Ya tutarsa’ misâli… Önce 2010
yılında denediler. Olmadı…

Geçtiğimiz günlerde aynı siyâsî çevre, aynı iftirâ ve yalan
kampanyasını yinelemeye çalıştı. Amaçları; geçen defâ
olduğu gibi, üniversiteden uzaklaştırılmamı sağlamaktı.
Onları deşifre ediyorum!

Tekzib edince…

Kim umursar tekzib metnini!

Önce noter kanalıyla tekzib metni yollarsınız; pek azı umursar. Hele ilk yalanla da yetinmeyip, üstüne yeni yalanlar da yazan köşe yazarlarının umuru bile olmaz. Tekzibinizi yayınlamazlar. Son çâre, mahkemeden tekzib kararı almaktır. Alırsınız; ama bu da zaman alır. Mahkeme karârıyla alınan tekzibinizi mecbûren; ama aylar geçtikten sonra yayınlarlar. Sonra; bütün bu öyküyü kitabınızda; Resmî Târihe Meydan Okuyorum’da (2014) anlatırsınız. İsimleri ve niyetleri afişe edersiniz. Ondan önce de bulabildiğiniz bir gazete köşesinde yaparsınız bu işi: Radikal gazetesinin iki sayısında: “Gelibolu ve Yarbay Mustafa Kemal Bey”, (Radikal; 19 Aralık 2010) ve “Yalanlarla Yazanlar”, (Radikal; 16 Ocak 2011) adlı iki yazınızla… Buna rağmen kampanya bütün hızıyla sürer. Size ulaşan küfür ve hakâret mesajlarının, hattâ tehditlerin arkası kesilmez. Dahası; bir yandan, üniversite idâresinden işten atılmanız istenir. Bir yandan da, savcılık harekete geçmeye çağrılır. Savcılıktan da soruşturmaya gerek olmadığına ilişkin karar alırsınız. Bitti sanmayın ama…

‘Yeni kampanya’nın fâili: Lâle Gürman

Tanıdık bir isim; bir öncekinde de başı çekmişti; oradan hatırlıyorum. Aynı yalan ve iftirâyı aynı yöntemle devreye soktu. Tam 6 Mart’ta… Hazırlık; 18 Mart’a yakın bir zamanda ‘kendi mahâllesi’nde infâal uyandırmaktı tabiî… Mail grubuna benim adresimi de eklemiş olduğundan, ânında haberim oldu. Gereken yanıtı verdim. Hiçbir şey olmamış gibi devâm etti. Hazırlıklı bir kampanya olduğu âşikârdı. Ama asıl derdini sonraki mailinde ifşâ etti; şöyle yazdı: “Ekranlara çıkıp, kitaplar yazarak” onları rahatsız ediyormuşum! Lâle Gürman’ın derdi belli oldu işte: Ekranlara çıkmamam gerekir(miş); kitaplar yazmamam gerekir(miş); yaparsam da başıma böyle şeyler gelir(miş) işte! Nasıl organizasyon ama! Tevekkeli Gürman yazılarını “Özel Büro-Türk Güvenlik ve İstihbârat Grubu” sayfasında yayınlıyor! Galiba ‘Teşkilâtı Mahsusa’nın yeni bir versiyonu! Kampanya bu kez de başarısız oldu. Gazeteler, ajanslar, internet siteleri, köşe yazarları; geçen defâ olduğu gibi, bayat ve bilinen yalanlara balıklama atlamadılar. İş sonuçsuz kaldı. Şimdi de bu korodan bâzı isimleri yakından tanıyalım… Düşünce dünyâlarını da bilelim… Tanıyalım; tanıtalım…

Yaşar Okşaroğlu’nu tanıyalım…

Kendisine tekzibimi iletince bana şöyle yazdı: “Kitabınızı alarak katılmadığım düşüncelerinizle zihnimi kirletmek ve size para kazandırmak zorundamıyım.” (imlâ hatalarını düzeltmedim). Aman, dikkat ediniz; kitabımın bulunduğu odaya bile girmeyiniz! Zihninizin ne şekilde kirleneceğini kim bilebilir ki? Elbette soracak olsanız; her şeyleri okur, bilir takımından olduğunu bize iftiharla anlatacaktır. İşte, bir zihniyet dünyâsı! Ama devâm edelim… Elbette beni üniversite yönetimine de şikâyet edeceğini yazmayı ihmâl etmemiş… İşte organizasyonun delili…

Azmi Güran’ı unutmayalım…

O da şöyle yazmış: “Ben târihci degilim beyefendi, meslegim muhendislik. Buna ragmen T.C. târihi uzerinde ilmi arastirma yapmamis isemde, bagli bulundugum universitenin târih fakultesinde T.C. dersini yakindan takip etim, dolayisiyle az cok malumat sahibiyim.” (imlâ hatâlarına dokunmadım). Yine mailinde üniversiteye İkinci Dünyâ Savaşı’ndan önce Almanya’da başladığını da yazıyor. Ne dersi aldı bilemedim; Almanya’da ‘TC’ dersi mi vardı acaba? Yoksa buradaki lise târih dersinden mi söz ediyor? Almış olsa da; ders herhâlde savaşın çıkışına kadar bile gelmiyordu. Yâni, 70 yıl önce bitiyordu; en iyi ihtimalle… Güran, bu dersle ‘TC’ hakkında “malumat” sâhibi olduğunu yazıyor. Belki iktidarda hâlâ İsmet Paşa’nın olduğunu düşünüyor da olabilir! Onu bu derin târih bilgisiyle baş başa bırakalım en iyisi… İşte, ‘ Cumhuriyet muhafızları kadrosu’ndan bir başka kesit daha…

Prof. Tolga Yarman da hoş geldi!

Ama asıl eğlenceyi sona bıraktım. Şöyle yazmış: “Ekranlardan izledigim Cemil Kocak, akademisyense ben degilim, ben akademisyensem, o degildir” (imlâya dokunmadım). Mantık dersine giriş olmak üzere; ben akademisyenim; o hâlde Tolga Yarman akademisyen değildir! Kendi önermesini sanırım kabûl edecektir. Bunu kendisine yazdığımda sanırım âsâbı bozuldu. Şimdi işin daha da eğlenceli kısmına geliyoruz. Yarman, bundan birkaç yıl önce fizik dünyâsını alt üst eden bir basın açıklaması yapmıştı; bilmem ki, hatırlayanınız var mı? Şimdi sıkı durun: Yarman, Einstein’in teorilerini çürüttüğünü açıklamıştı! İşte o günden bu yana fizik dünyâsı bir daha iflâh olmadı gitti! Her ne kadar makâleleri uluslararası fizik dergilerince bilimsel olmadığı gerekçesiyle reddediliyorsa da; önemli değil tabiî… Yarman’ın değeri fizikçilerce anlaşılmayınca; o da ne yapsın, kendisini politikaya vurdu. Yine birkaç yıl önce CHP genel başkanlığına aday da oldu! Bu muhteşem gelişmeden nasıl haberiniz olmaz, anlamıyorum. Belki de haklısınız; çünkü aday olamadı; sâdece aday olacağını açıkladı! Yetmedi; son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aday olmaya kalktı. Sonra öğrendi ki, meğer öyle her isteyen aday olamıyormuş… Belirli kuralları varmış… Bunun üzerine seçimin iptâli için AİHM’ye dâvâ açtı. Sonucu hâlâ merakla bekliyor olmalı! Yarman, bana yazdığı mailde; “dilini keserim” diyor. Bilmiyorum artık; bunları yazdım diye dilimi mi kesecek? Ona şimdiye kadar kimlerin dilini kestiğini sordum. Şimdiye kadar bâzılarının dilini tam, bazılarının ise yarım kesmiş! “Yakında tam dilsiz kalabilirsin” diye de beni uyarma ihtiyâcını hissetmiş! Belki de Lâle Gürman ile ele ele dilimi kesmeye kalkabilirler! Meğerse Yalman “dilci”ymiş! Bu koroya tehditleriyle katılan Sefer Tan’ı da eklemeden olmaz tabiî… Onun yazdıkları ise, daha çok emniyeti ve savcılığı ilgilendiriyor zâten… Yarman’ın bir özelliği de, sürekli olarak CHP’yi ve yönetimini yerden yere vurması… Bir de baktım; CHP’nin İstanbul seçim bölgesinden milletvekili aday adayı olmuş! Elbette CHP delegeleri, onu fizikteki devrimini CHP’de de gerçekleştirmesi için ön sıralara taşıyacaklardır. Bundan eminim… Lâkin bana yazdığı mailde; “Mustafa Kemal’i, O’nun zaaflarin tabii tartisirim” (imlâya dokunmuyorum) demesini ona yakıştıramadım. Atatürkçülük konusunda imânının birazcık zayıf olduğuna kanaat getirdim. Umarım CHP delegeleri, bunu görmezden gelirler. Ama Yarman, politikada da başarısızlığa uğrarsa, ‘şimdiye kadar onun değerini kim anladı ki?’ denilir ve geçilir.

Kampanyanın amacı

Neredeyse otuz yıldır yakın târihimiz üzerine akademik araştırmaya dayanan yirmiye yakın kitapla fazlasıyla makâle yazmış bir târihçinin kendi târih ezberlerinin dışına çıkarak, üstelik bir de geniş kamuoyunda etkili olmasına ve yeni bir târih anlayışı geliştirmesine dayanamıyorlar. Bir an için düşünün; şimdiye kadar yazdığım binlerce sayfadan oluşan kitaplarımı tek bir cümle ile olsun eleştirebilecek donanımdan yoksun olanlar, benimle akademik alanda tartışmaya girmeye cesâret edemeyenler, bâzı ‘karanlık oda’larda ancak yalan haberler üretip, kendi ürettikleri yalan haberlerin arkasına gizlenerek, saldırıyorlar. Ne kadar da zavallı ve çaresiz hâldeler! Başta Lâle Gürman olmak üzere; kampanya katılımcılarına bir çift lâfım var: ‘Sizlere ve çevrenize verdiğim rahatsızlık için özür dileyecek değilim!’ Verdiğim ‘rahatsız çevre koşulları’nda, sağlık içinde uzun ömürler dilerim. Ne demişti şâir? “Kör olasın demiyorum; kör olma da gör beni!”

1. BÖLÜM
UYDURUK TÂRİHÇİLİK

‘BİR GÜN İNSANOĞLU
GEZEGENLERE GİDECEK’
MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK (1936)

UYDURMA UZAYLI YORUM
ATATÜRK’E NASIL ATFEDİLDİ?

Atatürk’ün 1936’da Eskişehir’i ziyâretinde söylediği;
kayıtlara geçen uzay bilimlerinde yaşanacak gelişmelere dâir
öngörülü ifâdeler, Sabiha Gökçen’in anılarından yapılmış
ilâvelerden ibâret…

Şimdiye kadar duymamış olabilirsiniz diye, Atatürk’ün gizli
kalmış bir öngörüsünü sizlerle paylaşmak istedim. Benim de
haberim yoktu bundan…
Ama ne demişler; bilmemek değil, öğrenmemek ayıp!

Bu bilgiyi Emre Kongar’dan aldım.

O da bunu Cumhuriyet gazetesinde 6 Aralık 2012 târihinde yazmış… Özetle; Eskişehir’e gitmiş ve orada Eskişehir’de büyükşehir belediyesinin hazırlamış olduğu Eskişehir Bilim Parkı’nda Sabancı Uzay Evi’ni gezerken Atatürk’ün bu sözleriyle karşılaşınca, o da benim gibi şaşırmış… Pek de inanamamış… Neden mi; okuyalım da, öğrenelim…

‘Gezegenlere gidilecek’

Kısacası, Atatürk, 1936 yılında Eskişehir’i ziyâret ettiğinde, “Bir gün insanoğlu, tayyâresiz de göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek; belki aydan bile haber yollayacaktır. Bu mûcizenin tahakkuku için 2000 yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji, bize daha şimdiden bunu müjdeliyor.” demiş… Sonra da devâm etmiş: “Bize düşen görevse, Batı’dan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir.” Gerçekten de inanılmaz… İnanılmaz; çünkü NASA bile ancak 1 Ekim 1958 târihinde kurulacaktır!

Gerçekten de inanılmaz

Kongar da, benim gibi kuşkuya düştüğünden, bu sözlerin kaynağının ne olduğunu merâk etmiş ve sormuş… Kendisine verilen bilgiye göre; bu sözler, Stuart Kline’nın Türkçeye de tercüme edilmiş olan Türk Havacılığının Kronolojisi adlı kitaptan alınmış… Bu kitapta yer alan bu satırlar; ayrıca hâli hazırda Türk Hava Kuvvetleri’nin resmî internet sitesinde de bulunmaktadır. Nitekim hâlâ oradalar!

Kaynaktaki farklılık

Ancak bu sözlerin yer aldığı belirtilen kaynak, yâni Kline’nın kitabı, doğru kaynak değildir. Çünkü bu sözlerin yer aldığı asıl kaynak, Sabiha Gökçen’in anılarıdır. Gökçen, ilk kez 1982 yılında yayınlanan Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti adlı anılarında; Atatürk’ün bu sözleri aktardığını yazmaktadır (sayfa: 64). Sözlerin gerçek kaynağı; Gökçen’in anılarıdır. Nitekim günümüzde Türk Hava Kuvvetleri’nin sitesinde de yer alan sözlerin kaynağı olarak, Gökçen’e atıfta bulunulmaktadır. Hiç kuşkusuz sözlerin kaynağı, bu kitaptır.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Siyasal Tarih Tarih Türkiye
  • Kitap AdıTarih Büyük Harflerle Yazılmaz
  • Sayfa Sayısı256
  • YazarCemil Koçak
  • ISBN9786050827903
  • Boyutlar, Kapak13,5x21, Karton Kapak
  • YayıneviTimaş Tarih / 2018

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Demokratlar Ve Halkçılar (1950-1954) ~ Cemil KoçakDemokratlar Ve Halkçılar (1950-1954)

    Demokratlar Ve Halkçılar (1950-1954)

    Cemil Koçak

    Cemil Koçak, yakın târih alanında yaptığı arkeolojik kazılarla resmî târihi ve onun nasıl oluşturulduğunu açıklayarak, unutulanları hatırlatıyor ve geçmişimizle yüzleşmemizi sağlıyor. Yakın târihimizle yüzleştiğimizde...

  2. Demokrat Parti Karşısında Chp ~ Cemil KoçakDemokrat Parti Karşısında Chp

    Demokrat Parti Karşısında Chp

    Cemil Koçak

    Türkiye, 1945/46 dönemecinde çok önemli bir değişiklik yaşadı. Yirmi yılı aşkın zamandır süregiden tek-parti dönemi sona erdi. Demokrat Parti’nin kurulması son derece önemliydi. Önemliydi;...

  3. Darbeler Tarihi ~ Cemil KoçakDarbeler Tarihi

    Darbeler Tarihi

    Cemil Koçak

    “15 Temmuz darbesi, Türkiye’de darbeler târihini hatırlamamıza bir kez daha vesile oldu. Ülkemizde ordu-politika ilişkisinin ayrıntılı bir şekilde bilinmesi gerektiğini de ortaya çıkardı. Sanılanın...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur