Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Süpermen Türk Olsaydı
Süpermen Türk Olsaydı

Süpermen Türk Olsaydı

Ahmet Şerif İzgören

İlk baskısını 2010 yılında yapan ve Ahmet Şerif İzgören’in en beğenilen kitapları arasında yerini alan Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı yenilendi. İçeriği gözden…

İlk baskısını 2010 yılında yapan ve Ahmet Şerif İzgören’in en beğenilen kitapları arasında yerini alan Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı yenilendi. İçeriği gözden geçirilen ve güncellenen kitabın ismi de Süpermen Türk Olsaydı olarak değiştirildi. Girişimcilik, is kalitesi, dürüstlük, yurt sevgisi ve  hosgörü başlıklarında okura seslenen İzgören, kitabında hem anılarına hem de gözlemlerine yer veriyor.

….

Ülkedeki eğitim sorunu çözülürse işte o zaman bu ülke daha farklı olacak. Sevgili Ahmet Şerif İzgören, bu ülkenin doğru yapamadıklarına ve değiştiremediklerine benim gibi kızmayı sürdürmekle beraber, küsmeden mücadele etmeyi başarıyor. İzgören ve onun gibi eğitime gönül verenlerin yolları açık olsun.

– Alphan Manas,Fütürist, Mensa Türkiye Başkanı

Süpermen Japon olsaydı pelerinini bağlamayı öğretirlerdi. On yedi yıl yaşadığım ve çalıştığım Türkiye’de, kısmet olursa daha yapabileceğim nice işler olduğunu masal gibi anlatımıyla hatırlatan dostum Şerif İzgören’e minnettarım.

– Mitsuru Horiguchi, Japonya’nın Türkmenistan Başkonsolos Vekili

Ahmet Şerif İzgören’in bütün kitaplarını okudum. Bazen gözlerim dolarak, bazen yeni bir şeyler öğrenerek dağarcığıma bir şeyler atabildim. Böyle kitaplar enderdir. Şerif ’i elinizdeki kitaptan dolayı bir kez daha kutluyorum. Yine onun izniyle kitabından birkaç anekdotu konuşmalarımda kullanmak istiyorum. Bu kitaptan güzel şeyler edineceksiniz.

– Müjdat Gezen, Sanatçı, UNICEF Barış Elçisi

İÇİN­DE­Kİ­LER

Önsöz ……………………………………………………. 13
Girişimcilik …………………………………………….. 21
İş Kalitesi……………………………………………….. 55
Dürüstlük……………………………………………….. 77
Yurt Sevgisi ……………………………………………. 99
Hoşgörü……………………………………………….. 111
Sonsöz ………………………………………………… 127

 

 

Hayat kısa
Kuşlar uçuyor.

Cemal Süreya

ÖNSÖZ

Bazı kitaplar vardır sizinle konuşur. Okumaya başlayınca fark edersiniz. Arkadaşınız olurlar. Ara sıra, evde dolaşırken karşılaşır, sayfalarını koklar, karıştırırsınız. Ya çok iyi kitaptır; içten, sakin ve bilgedir ya da hayatınızın en zor, en ihtiyaç duyduğunuz döneminde karşınıza çıkmıştır. Elinize aldınız mı, gülümsersiniz. Herkese anlatırsınız. Kitap onlarca yıl yaşasın diye. Çünkü kitapların da ömrü var, insanlar gibi. Çok az kitap sonsuza dek yaşar. Ömrü sizin ona ayırdığınız vakittir.

Aslında her bir nüshanın kaderi, okuyanın zekâsı kadardır. Bu kitabı kişisel gelişmeyin diye yazdım, toplumsal gelişin. Etrafa da gram katkınız olsun. İçerideki başlıkların ne ifade ettiğini kitabın sonunda anlayacaksınız. Bir zamanlar Reha Muhtar adında ve sürekli “Az sonra” diyen bir haber spikeri vardı. Allah gecinden versin, Reha Muhtar öteki dünyaya gitmiş. Demiş ki zebaniler: – İyi adamsın ama birkaç kişinin de günahını almışsın. Cennete gideceksin ama önce cehennemde biraz ceza çek, sonra cennete yollayacağız. Reha Ağabeyimiz cehennemde hafiften yanıyor. Bir ay, üç ay sabırla bekliyor ne zaman cennete geçeceğim, diye. Bu arada zebaniler yanından geçerken hepsinde hafif bir sırıtma. Sonunda Reha Muhtar dayanamamış sormuş: – Kardeşim ne zaman geçeceğim cennete?

Zebaniler sırıtmış: – Az sonra! Kitabın adının nereden geldiğini az sonra öğreneceksiniz. Sanemcik, kız kardeşim, İzmir’de otobüsle eve dönerken, bir baba ve kızın konuşmasını duyuyor. Zayıf, kara kuru bir baba, okul üniformalı ilköğretim öğrencisi kızına: – Kızım eğer karnen güzel gelirse söz sana reklamlardaki Magnum dondurmadan alacağım.

Kız babaya sevinçle sarılıyor. Bu şahane ülke yoksul kaldı. Siz aynı yaştaki kızınızı restoranlara götürürsünüz her hafta, kız tadını beğenmedi mi, “Anne, bu yemek iğrenç” der. Kitabı yazdığım 2010 yılında PKK, Tokat’ta yedi askerimizi şehit etti. Televizyoncular şehitlerden birinin ailesiyle görüşmüşler, Fatih diye bir çocuk; evinin duvarı sıvasız, soğuk, berbat. Askerde yiyip içmiyor; 127 lira maaşı var, onu da eve yolluyor. Belli ki evin direği o, herkes onun eline bakıyor. Yanında kitaplarını götürmüş askere, bilgilerim taze kalsın, daha okuyacağım diye.

Şehit etmişler çocuğu. Aynı gün gazetede bir köşe yazısında okudum. Bir köşe yazarı, hangi barda ne içmişler, İstanbul’un en ciks mekânı neresiymiş anlatıp “Koptuk ağabey, yalnız mekânı biraz daha cool yapsınlar” diyordu. *** Ben bir konferans için şehir dışındayken, ufaklıklar hamburger istemiş. Paketleri yaşlıca bir amca getirmiş McDonald’s’tan. Bizim ufaklıkları biraz sevmiş, “Benim de kızım var ilköğretimde, okul masrafı bu, kira şu, elimize geçen şu kadar. O parayla okutmaya çalışıyorum yavrumu.” Çocukların boğazından geçmemiş köfteler, iyi ki de geçmemiş. Doğuda okuma yazma oranı inanılmaz düşük. Gençler askere gelince, kışladaki fedakâr subay ve astsubaylar sayesinde okuma yazma öğreniyorlardı. Şimdi Halk Eğitim Merkezinden bir öğretmen gelip ders veriyor bu gençlere.

Garanti Bankası, Öğretmen Akademisi Vakfı kurdu. Amaç, öğretmenleri daha iyi yetiştirmek. Çok iyi eğitmenler buluyorlar. Öğretmenlere, nasıl daha iyi eğitim verebilirler, nasıl sunum yaparlar onu öğretecekler ve karşılığında hiçbir şey almıyorlar. Birçok insan bu eğitimleri almak için cebinden para verir. Bir cumartesi günü İskenderun’da öğretmenlere eğitim veriyorlar, eğitmen de çok iyi bir hoca.

Bir de gazeteci götürmüşler, ben gazetecinin yorumunu okudum. Şöyle yazıyor gazeteci: Çok iyi bir eğitimdi, ara verildi dışarı çıktık, kursiyer öğretmenlere sordum: Nasıl geçiyor? Bir baktım herkes şikâyetçi. – Cumartesi günü bizi buraya getirdiler, ne işimiz var cumartesi günü? – Bu sene kaç hafta cumartesileri böyle geldiniz? – Bu ilk. Şehit olan Fatihcik de İskenderunlu, kitaplarını alıp askere götürüyor, “daha okuyacağım” diye. Okutacaklar da bu öğretmenler. Bitmiş öğretmenlikleri, öte yandan bir de bu ülkeyi ayakta tutan, değer katan öğretmenler var. Rahmetli Hakan Yaman’ın Kelimenü kitabında kullandığı deyimle kimi doktorların muayenehane, özel hasta, ilaç primi, bıçak parası derken iyice para kazanınca “toktor” oldukları gibi. *** Gökhan asteğmen ziyaretime gelmişti. “Şerif Ağabey akşamları evde, Avrupalı şirketlere web sayfası yapıyorum. Ayda 5000-7500 dolar arası ekstra para kazanıyorum” demişti.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Kişisel Gelişim
  • Kitap AdıSüpermen Türk Olsaydı
  • Sayfa Sayısı176
  • Yazar Ahmet Şerif İzgören
  • ISBN9786257112475
  • Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
  • YayıneviElma Yayınevi /

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Avcunuzdaki Kelebek ~ Ahmet Şerif İzgörenAvcunuzdaki Kelebek

    Avcunuzdaki Kelebek

    Ahmet Şerif İzgören

    Size bu yazıyı martılarla ve dört tane tavşanla göz göze, bir adanın kıyısında, üzerim deniz suyu, üç arkadaşımla beraber ahtapot ve denizkestanesi yerken yazıyorum.

  2. Eyvah! İş Görüşmesi ~ Ahmet Şerif İzgörenEyvah! İş Görüşmesi

    Eyvah! İş Görüşmesi

    Ahmet Şerif İzgören

    Size bu yazıyı martılarla ve dört tane tavşanla göz göze, bir adanın kıyısında, üzerim deniz suyu, üç arkadaşımla beraber ahtapot ve denizkestanesi yerken yazıyorum.

  3. Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır 2 ~ Ahmet Şerif İzgörenŞu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır 2

    Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır 2

    Ahmet Şerif İzgören

    Elma Yayınevi ve Ahmet Şerif İzgören, Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır kitabının ikincisiyle tekrar okurlarının karşısında. Çıktığı ilk günden itibaren Elma Yayınevinin...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur