Kimse ruhun karanlık arzularını New York Times çoksatan yazar Laurell K. Hamilton kadar iyi bilemez. Hamilton, Suçlu Zevkler’de bizleri Vampir Avcısı Anita Blake’le tanıştırıyor. Anita ufak tefek, esmer ve yeri geldiğinde de çok tehlikeli. Ancak şehrin en güçlü vampiri yardım istemek için kapısını çaldığında Anita en büyük korkusuyla yüzleşmek durumunda kalıyor, içindeki kuvvetli açlığı uyandırabilecek bir erkek!
“HAYATTA OLMAK BENİ NİYE ŞAŞIRTACAKTI Kİ?
.. Orada, boynumun sağ tarafında gerçek bir şey duruyordu. Minik, ufacık diş izleri. Nikolaus beni zehirlemişti. Eminim korkacağımı düşündü. Ki haklıydı. Olsun, ben bütün uyanış saatlerimi korktuğum şeylerle yüzleşip onları yok etmeye harcadım. Bin yaşındaki usta bir vampirle uğraşmak zor bir görev ama her kızın bir amacı olmalı, değil mi?” “Yetişkinler için Vampir Avcısı Buffy… Aksiyon hiç durmuyor.”
BİRİNCİ BÖLÜM Willie McCoy hayattayken uyuzun tekiydi. Ölmüş olması durumunu değiştirmemişti. Gösterişli ekose spor bir ceket giymiş, karşımda oturuyordu. Polyester pantolonu cart yeşildi. Kısa, siyah saçlarını ince ve üçgen yüzünden geriye doğru taramıştı. Bana hep gangster filmlerindeki ikinci sınıf oyuncuları hatırlatırdı. Bilgi satan, getir götür işleri peşinde koşan ve harcanabilecek türden olanları… Willie bir vampirdi, harcanabilir bölümü artık geçerli degildi.
Ama hälä bilgi satıyor ve getir götür işlerinin peşinden koşuyordu. Evet, ölüm onu pek değiştirmemişti. Ama yine de, ne olur ne olmaz, gözlerinin içine bakmamaya özen gösteriyordum. Gözlere bakmamak vampirlerle uğraşırken standart bir kuraldı. Willie hayattayken bir bok çuvalıydı, şimdi ise hortlamış bir bok çuvalıydı. Bu benim için yeni bir kategoriydi. Ofisimin sessiz, havalandırmalı sakinliği içinde oturuyorduk. Duvarlar pudra mavisiydi, patronum Bert sakinleştirici olacağını düşünmüştü, bence odaya soğuk bir hava veriyordu. “Sigara içmemin sakıncası var mı?” diye sordu. “Evet,” dedim, “var.” “Kahretsin, durumu kolaylaştırmayacaksın, değil mi? Bir an için gözlerinin içine bakum, hälä kahverengiydiler. Beni bakarken yakaladı ve ben hemen gözlerimi masama indirdim. Willie, hiriluh bir sesle kıs kıs güldü. Gülüşü değişmemişti. “Hey! Bu hoşuma gitti. Benden korkuyorsun.” “Korkmuyorum! Sadece dikkatliyim.” “Kabullenmene gerek yok.
Benden korkuyorsun. Korkunun kokusun alabiliyorum. Yüzüme, neredeyse beynime dokunan bir şey gibi bu, üzerindeki korkuyu hissedebiliyorum. Çünkü ben bir vampirim.” Omuz silktim, ne diyebilirdim ki? Korkunu koklayabilen birisine nasıl yalan söyleyebilirsin? “Neden buradasın, Willie?” “Ah! Keşke bir sigara içebilseydim.” Dudağının yanındaki deri oynamaya başladı. “Vampirlerin sinirlenince tiki olabileceğini hiç bilmiyor- dum!” Eli yukarı gitti, neredeyse oraya dokunacaktı. Dişlerini göstererek güldü! “Bazı şeyler değişmez.” Ona, neler değişir? Ölü olmak nasıl bir his? diye sormak isterdim. Başka vampirler de tanıyordum ama Willie, ölmeden önce de tanıdığım tek vampirdi. Bu acayip bir histi. “Ne istiyorsun?” “Hey, buraya sana para vermek için geldim. Müşterin olmak için…” Gözlerinden sakınarak, kısa bir bakış attım. Tepedeki ışıklar kravat ignesinden yansıyordu. Gerçek altındı. Willie’nin daha önce böyle bir şeyi olmamıştı.
Ölü bir adam için hali vakti yerindeydi. “Üzerine alınma ama benim işim ölüleri diriltmek. Neden bir vampir, bir zombi diriltmek istesin ki?” Başını salladı, iki yana âni iki hareket. “Hayır, o Vudu saçmalıkları ile ilgilenmiyorum. Seni bazı cinayetleri araştırman için tutmak istiyorum.” “Ben özel dedektif değilim.” “Ama şirketin bu tarz konularda da hizmet veriyor.” Başımla onayladım. “Gidip, doğrudan Bayan Sims’le görüşebilirsin. Arada ben olmasam da olur.” Başını yine sarsıntılı şekilde iki yana salladı. “Ama o vampirleri senin bildiğin kadar iyi bilmiyor.” İç çektim. “Konuya gelebilir miyiz, Willie?” Duvar saatine göz attım. “On beş dakika içinde çıkmam gerek. Mezarlikta bir müşteriyi yalnız bekletmek istemem. Oradayken, gergin olmaya eğilimli oluyorlar.” Güldü. Dişlerine rağmen, sinsi gülüşünü rahatlatıcı buldum.
Aslında, vampirlerin zengin, melodik gülüşleri olmalıydı. “Bahse girerim ki, oluyorlardır. Hatta olduklarına kesinlikle bahse girerim.” Yüzü aniden ciddileşti, sanki bir el yüzündeki gülümsemeyi silmişti. Korkuyu hâlâ karın boşluğumun içindeki bir kasılma gibi hissettim. Vampirler düğmeye basar gibi ruh hallerini değiştirebiliyorlardı. Eğer bunu yapabiliyorsa, başka neler yapabiliyordu acaba? “Mahalle çevresinde harcanan vampirleri biliyorsun?
” Cümlesini soru şekline soktugundan ben de cevap verdim. “Haberim var.” Dört vampir yeni açılan bir vampir kulübünün olduğu mahallede katledilmişti. Kalpleri sökülmüş, kafaları kesilmişti. “Hälä polislerle mi çalışıyorsun?” “Evet, hâlâ yeni ekibin hizmetindeyim.” Yine güldü. “Evet, hortlak ekibi. Az bütçeli, az elemanlı. Tabii ki.” “Bu cümleyle neredeyse bütün şehir polis teşkilatını tarif ettin.” “Belki; ama polisler de senin gibi düşünüyor, Anita. Bir vampirin daha ölmüşse ne olmuş? Yeni kanunlar bunu değiştirmez.”
Addsion Clark davasının üzerinden sadece iki yıl geçmiş. ti. Mahkemenin sonucunda karşımıza hayatın ne olup ölümün ne olmadığı konusunun yeniden düzenlemiş versiyonunu çıkmıştı. Vampirizm bizim bildiğimiz A.B.D. ‘de yasallaş mişti. Biz onları tanıyan çok az ülkeden birisiydik. Göçmen bürosundakiler, şey… sürüler halinde göç eden yabancı vampirlerle uğraşmaya başlamıştı. Mahkemede bütün konular tartışılmıştır. Varisler haklarını geri vermeliler mi? Eşi hortlayanlar, dul kabul edilir mi? Bir vampiri kaydetmek cinayet sayılır mı? Onlara oy hakkı verme konusunda bile bir hareket vardı. Zaman değişiyordu. Önümdeki vampire baktım ve omuz silktim. Bir vampirin daha ölmüşse ne olmuş? Gerçekten böyle mi düşünüyordum? Belki. “Eger böyle düşündüğüme inanıyorsan, neden bana geldin?”
“Çünkü sen yaptığın işte en iyisin. Bizim de en iyisine ihtiyacımız var.” Ilk defa o zaman “biz” demişti. “Kimin için çalışıyorsun. Willie?” Gülümsedi, dudakları kapalı, gizemli bir gülümsemeydi bu; sanki benim bilmem gereken bir şeyi biliyormuş gibiydi. “Bunu kafana takma. Parası gerçekten çok iyi. Bu cinayetleri çözmesi için gece hayatını çok iyi bilen birisini istiyoruz.” “Cesetleri gördüm, Willie. Görüşlerimi polise bildirdim.” “Ne düşünüyorsun?” koltuğundan öne yaslandı, küçük elleri masamın üzerindeydi. Tırnakları soluktu, neredeyse beyaz, kansız. “Polise tam bir rapor verdim.” Ona bakıyordum, neredeyse gözlerinin içine. “Bana bunları anlatma, tamam mı?” “Seninle polis meselelerini konuşamam.” “Onlara senin bu işi yapmayacağını söylemiştim.” “Hangi işi? Bana tek bir lanet olası şey bile söylemedin.” “Senin vampir cinayetlerini araştırmanı istiyoruz.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıSuçlu Zevkler - Anita Blake Vampir Avcısı
- Sayfa Sayısı350
- YazarLaurell K. Hamilton
- ISBN9789758733323
- Boyutlar, Kapak13.5 x 19.5 cm, Karton Kapak
- YayıneviArtemis Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Yılan ve Güvercin ~ Shelby Mahurin
Yılan ve Güvercin
Shelby Mahurin
Cadı avcısı Reid Diggory’nin ise hayattaki tek ideali kötülüğü yeryüzünden silmekti. Fakat kaderin hain bir oyunu yüzünden Lou ile Reid evlenmek zorunda kaldıklarında, zamanla aralarında karanlık sırlardan başka şeyler de filizlenecekti.
- Şipşak Hikâyeler – 2 Anlatsam, İnanır Mısın? ~ Bernard Friot
Şipşak Hikâyeler – 2 Anlatsam, İnanır Mısın?
Bernard Friot
“Şipşak hikâyeler nasıl mı? Sürükleyici, elden bırakılmaz, bitmesini istemeyeceğin halde akıp giden hikâyeler. Neden mi bahsediyor? Olan bitenden ya da hiç olmamış olandan. En azından komik...
- Hayvan Mezarlığı ~ Stephen King
Hayvan Mezarlığı
Stephen King
“Kutsal Mezarlığa gömülen ölüler, kısa sürede yeniden hayata dönerler.” -Bir Kızılderili İnancı- Dr. Louis Creed ve ailesi eski kızılderili mezarlığındaki ruhların gazabına uğramışlardı… Bunun...