Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Soyunma Odası
Soyunma Odası

Soyunma Odası

Ümit Metin Yıldız

“Metin Hoca, bir yandan futbol endüstrisinin haşin, bayağı ve insaniyetsiz dünyasında var olmaya çalışırken, bir yandan da o sağır dünyaya başka türlü bir şeyin…

“Metin Hoca, bir yandan futbol endüstrisinin haşin, bayağı ve insaniyetsiz dünyasında var olmaya çalışırken, bir yandan da o sağır dünyaya başka türlü bir şeyin ihtimalini fısıldamaya çabalayışıyla, katı savunmayla iyimserliğe geçit vermeyen berbat bir sahada umuda ince ara paslar atmasıyla, bir gizli senaryo yazıyor aslında.”
Tanıl Bora

Dünyanın hemen her yerinde, dünyanın en kolay işi gibi gözüken bir meslek: Futbolculuk! Dünyanın hemen her yerinde, dünyanın en kolay işi gibi gözüken bir meslek: Teknik direktörlük!

Ümit Metin Yıldız, hem futbolcu hem teknik direktör olarak uzun yıllardır içinde bulunduğu futbol ortamını, türlü renkleriyle gözler önüne seriyor: Küçük bir çocuğun büyük heveslerinden yarıda kalan “yıldız” olma hayallerine, berbat antrenman koşullarından lanetli formalara ve şikeli maçlara, zor taraftara sahip şehirlerde teknik direktörlük yapmaktan tek bir penaltı vuruşuyla bir üst lige yükselme şansının kaçırılmasına, sadece sol ayaklı futbolculardan kurulu bir takım hayalinden Sergen Yalçın’la çalışmaya…

Dünyanın hemen yer yerinde, dünyanın en kolay işi gibi gözüken futbolculuğun, teknik direktörlüğün arkasında yatan büyük zorlukları, çelişkileri bambaşka bir gözle kaleme alan “Metin Hoca”, hayatı futbol üzerinden, futboluysa hayat üzerinden anlatıyor. Üstelik Soyunma Odası futbolun yakıcı yanlarıyla romantizmi, fanteziyle gerçeği zaman zaman öyle ustalıkla iç içe geçiriyor ki, edebi bir zevkle de okutuyor kendini.

Farklı bir futbol insanından, farklı bir kitap…

İÇİNDEKİLER
Teşekkür………………………………………………………………………………………………………………………………7
Metin Hoca’nın Gizli Senaryosu · TANIL BORA……………………………………9
İLK YARI………………………………………………………………………………………………………………………..13
Futbol ve Güvercinler…………………………………………………………………………………………15
“Çocuklardık, Parlak Yıldızlardık O Zaman…”……………………….25
Kenar Çizgide Destan Yazan Adam……………………………………………………..33
Bir Hollandalı ve Hayaller……………………………………………………………………………49
Ortada Sıçan…………………………………………………………………………………………………………………55
11 Numaranın Laneti………………………………………………………………………………………….61
Orta Yuvarlak………………………………………………………………………………………………………………71
İKİNCİ YARI……………………………………………………………………………………………………………..77
Adana’da Antrenör Olmak…………………………………………………………………………..79
Şekerli Haller……………………………………………………………………………………………………………..89
Kendi Söküğünü Dikebilen Terzi: Fikri………………………………………..105
Sonsuzluk ve Bir Gün………………………………………………………………………………………111
Fani Olmayan Madida……………………………………………………………………………………..117
Bir Şaire Saygı Duruşu……………………………………………………………………………………127
Mucize ya da “Top Yuvarlaktır”…………………………………………………………….133
“Bu Kadarını Ben de Hayal Etmemiştim”
–Kocaeli Günleri– ………………………………………………………………………………………………………..141
Sanatçılar ve Futbol Sanatı!……………………………………………………………………….177
DURAKLAMA ANLARI……………………………………………………………………………185
Ramazan Derbisi…………………………………………………………………………………………………..187
Bir Otelin Koridorlarında…………………………………………………………………………….191
Sorular, Sorunlar ve Sayıklamalar……………………………………………………..197
Sokak Futbolcusu…………………………………………………………………………………………………201

Teşekkür

Her şey yıllar önce Tanıl Bora’nın Adana Futbolu kitabı için benden bir yazı istemesiyle başladı. “Yazamam Tanıl” dedim, “Yazarsın hocam” dedi. Öyle demeseydi eminim bu kitap hayal olarak kalırdı; ayrıca “Sunuş” yazısı için de binlerce teşekkür. Editörüm, Şekersporlu Kıvanç Koçak’a takımı oluşturmamda, ilk on biri kurmamda, oyuncu değişikliklerinde verdiği destek için çok teşekkür. Tanıştığım için kendimi şanslı addettiğim Barış Bıçakçı’ya desteği için; yazdıklarımı gönderdiğim Akif Kurtuluş’a beni yanıtsız bırakmadığı için; yazdıklarımı okuyup kafamı cayır cayır yakan dostum Cem Dizdar’a; dosyayı tamamladığımda duyduğum tereddüdün farkına varıp tüm yazıları sadece gözden geçirmekle kalmayıp elden de geçiren, adeta yeniden şekillendiren Ender Özkahraman’a sonsuz teşekkürler… Öteden beri evim gibi gördüğüm İletişim Yayınları’nın kitapta emeği geçen her bireyine çok teşekkür ederim.

Son olarak yazmaktan vazgeçtiğim anlarda beni devamlı teşvik eden canım aileme, ağabeyim Yüksel Yıldız’a ve dayımlara minnet dolusu teşekkür. Bir demet futbol hikâyesi yazmama neden olan, hayatımın bir parçası olarak gördüğüm futbola saygıyla…

Metin Hoca’nın Gizli Senaryosu

TANIL BORA

Tanıştığımızdan beri, şöyle böyle yirmi yıldır, ona “Metin Hoca” diye hitap ediyorum. Öyle devam edeyim. Metin Hoca’nın elinizdeki kitabında 1980’lerin ortalarında başlayıp en üst lige (şimdi “Süper” denen Birinci Lig’e) uzanan 10 yıllık profesyonellik futbolculuk tecrübesinin, 25 yılı aşan yardımcı antrenörlük ve teknik direktörlük kariyerinin izleri, serpintileri var.

Nedir o serpintiler? Çocukken tribünden seyrettiği, “devletin başına getirirdim” dediği Metin Kurt’a dair izlenimleri var… Kahhar bir hastalıktan 44 yaşında hayatını kaybeden milli futbolcu, “can dostu” Sedat Balkanlı var… Konyaspor’dayken Fenerbahçe’ye, Schumacher’in kalesine attığı gol var… Adana’nın kendine mahsus, emsalsiz futbol küresi var… Futbol kültür mirasımızın nadide parçalarından olan, ikbali de idbarı da görmüş kulüplerimizden Kocaelispor’un idbar dönemi ve onun sıra dışı başkanı var… Taraftar ortamının, sosyal medyadan yakıt alan linççi ruh hali var… Alt kümelerin trajikomik evreni var… Memleketin nam salmış müzisyenlerini, edebiyatçılarını sahaya sürdüğü sanatçılar yazarlar takımı antrenörlüğü tecrübesi var… Neredeyse galibiyetler kadar, futbolcularının “kafalarını bir nebze karıştırabildiğine” sevinen bir teknik direktörün “paralel” evreni var…

* * *

Türkiye’de futbol endüstrisinin profesyonellerinin kaleme aldığı kitap sayısı, bir elin parmağını geçmez. Bunlardan birini yakınlarda yayımlamıştık: Ergin Keleş’in Nasıl Yıldız Olunmaz?’ı (İletişim, 2022). O kitap da, tıpkı Metin Hoca’nınki gibi, özeleştirel olmaktan öte içgörüyle yazılmıştı; mizah ruhu taşıyan bir kitaptı ve edebi çağrışımlara göz kırpıyordu.

Metin Hoca’nın kitabının, edebi çağrışımlarla ilişkisiyse göz kırpmaktan ileri gidiyor. Soyunma Odası, bir futbol kitabı mı, yoksa bir edebi deneme mi? İkisi birden. Onunkisi, topla “kitap” arasında bir tiki-taka gibi.

Kitabın ilk bölümü, daha doğrusu ilk yarısı Özdemir Asaf’tan; ikinci yarısı Cemal Süreya’dan birer alıntıyla başlıyor. Gerçi lirik, aşkî hava ilk yarıya mahsus değil; İkinci Yeni “soyutçuluğu”, politik, bazen sinik tavır da ikinci yarıya mahsus değil. Keza romantik tavır da, 90+’lara, yani kitabın bitiş bölümü niyetine yazılmış Cahit Külebi’li “duraklama anlarına” mahsus değil. Topla edebiyat arasındaki tiki-takaya ilaveten, edebi meyiller ve duygu durumları arasındaki tiki-takayı izliyoruz, zihnimiz mekik dokuyarak.

Kendisi de anlatıyor, onun futbolla edebiyat arasında salınan kaderini ismiyle çizmişler. Küçükken ismini kimin koyduğunu sorduğunda annesine, “masal gibi” anlatırmış: “Ümit’ini dayın koydu yavrum, Metin’i de amcan. Dayın şiir sevdalısıydı ve Ümit Yaşar Oğuzcan hayranıydı. Şair olsun bu çocuk, derdi. Amcan ise Galatasaraylıydı ve Metin Oktay hayranı. O da futbolcu olmanı isterdi. ‘Sonundaki Yıldız’ı oradan alıp önüne koyacağım, yıldız yapacağım bunu, Metin Oktay gibi,’ diyerek Metin’i de o koydu.”

* * *

Metin Hoca’nın da hayalinde, amcasını spor bakanı, dayılarından birini “düşişleri bakanı” yapmak var! Kendisi zikretmiyor ama icazetine güvenerek, “düşişleri bakanlığına” yakıştırdığı dayının adını verelim: 1970’lerde devrimci sosyalist hareketin önde gelen emektar şahsiyetlerinden, Devrimci Yol’un “merkez”inden, Ali Alfatlı’dır. Konyaspor formasıyla Toni Schumacher’e attığı golden sonra, kameraya koşup “selam çaktığı” Çanakkale Cezaevi’ndeki dayısı işte o. Futbolumuzun mahrem tarihine geçsin.

* * *

Kitabın maksadını Metin Hoca, “Hayatı futbol, futbolu hayat üzerinden anlatmak” diye tanımlıyor. Evet, kitaptaki tiki-takanın esası bu. Peki, başka nasıl tanımlayabiliriz Soyunma Odası’nı?

Gayet aşikâr, zaten ilanen tebliğ ediyor, romantik-nostaljiktir. “Sidik kokulu soyunma odalarındaki insan kokusu”nu özler. Belki daha çok melankolik demek lazım – malihulya…. Karasevda. Kabullenilemeyen bir kayıp.

Dışavurumcu bir tavrı teşhis edebiliriz. Reel futbol dünyasına dair gözlemlerini işlemekten çok; o dünyayı kendi özlemlerinden, kaygılarından ve kızgınlıklarından bakarak resmediyor çünkü.

Sözün başında “paralel evren” terimine başvurmuştum; elinizdeki kitabın bizi, futbolcularının “kafalarını bir nebze karıştırabildiğine” sevinen, sıra dışı bir teknik direktörün “paralel evreni” ile tanıştırdığını söylemiştim. O paralel evreni, gizli senaryo kavramıyla buluştursak mı?

Gizli senaryo, anarşist antropolog James C. Scott’ın bir kavramı. İktidara açıktan kafa tutmanın, tahakküme açıktan direnmenin imkânsız ya da çok zor olduğu durumlarda madunların, ezilenlerin, aşağıdakilerin başvurduğu bir örtülü direniş stratejisini anlatır. Uyuyor göründükleri resmî senaryoya, yani resmî hal ve davranış düzenine paralel bir gizli senaryo yazarlar. Takındıkları tavırlar, ettikleri laflar resmî anlam düzenine açıktan karşı çıkmaz, ona tamamen zıt da değildir; kâh ondan hafif saparak, kâh kılık değiştirterek, kâh onu alaya alarak vaziyeti idare eder. Vaziyeti idare ediyor olsa da, aslında rızası olmadığını, gönlünün başka yerde olduğunu, bir şekilde belli eder. Hiç yoksa aynı konumda olduklarına belli eder – hiç yoksa kendi kendisine belli eder!

Scoot’un şu veciz gizli senaryo tarifine bakın: “… tahakkümün görünür sahnenin dışına ittiği acı diyalogun bir parçasıdır…”1 Metin Hoca’nın Orduspor yönetimiyle anlaşmaya giderken 12 Eylül öncesinin Fatsası’nı, sosyalist belediye başkanı Terzi Fikri’yi hatırlayışı, muhataplarının tam nereye koyacağını bilemediği müphem bir Fatsa muhabbeti açması, bana tam bunu düşündürdü.

Metin Hoca, bir yandan futbol endüstrisinin haşin, bayağı ve insaniyetsiz dünyasında var olmaya çalışırken, bir yandan da o sağır dünyaya başka türlü bir şeyin ihtimalini fısıldamaya çabalayışıyla, katı savunmayla iyimserliğe geçit vermeyen berbat bir sahada umuda ince ara paslar atmasıyla, bir gizli senaryo yazıyor aslında.

Bizim de hayalimiz, gün olup kulakların o fısıltılara açılması, gün olup o pasların yerine ulaşmasıdır.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Futbol Spor
  • Kitap AdıSoyunma Odası
  • Sayfa Sayısı205
  • YazarÜmit Metin Yıldız
  • ISBN9789750536892
  • Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
  • Yayıneviİletişim Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur