Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Söylem ve İktidar
Söylem ve İktidar

Söylem ve İktidar

Sara Mills

Siz de ‘İktidarın Gözü’nün her daim üzerimizde olduğunu hissetmiyor musunuz? Her yanı kuşatan kamera sistemleri ve gece gündüz her adımımızı izleyen mobeseler… Hapishanelerin, okulların…

Siz de ‘İktidarın Gözü’nün her daim üzerimizde olduğunu hissetmiyor musunuz? Her yanı kuşatan kamera sistemleri ve gece gündüz her adımımızı izleyen mobeseler… Hapishanelerin, okulların ve fabrikaların mekânsal düzenleri aslında yeni tipte bir disiplin uygulamasını ortaya koyuyor: Böylece kişi artık gözetlenmediği anlarda bile sürekli gözetleniyormuş gibi davranmaya zorlanır. Kısacası, iktidar her yerde!

Peki buraya nasıl geldik? ‘Söylem’in ‘doğru’ kabul ettiğimiz bilginin oluşumundaki rolü nedir? Bu bilginin nasıl ve hangi koşullarda üretildiği, kimin çıkarlarını koruduğu sorusu belki iyi bir başlangıç olabilir. Söylem, pratiği kurar ve anlam üreten ‘faydalı’ sistemler üretir.

Foucault, iktidar, bilgi ve söyleme dair ortaya koyduğu düşüncelerle 20. yüzyılın kuramsal devriminin en önemli öncülerindendir. Deliliğin Tarihi, Bilginin Arkeolojisi, Kelimeler ve Şeyler, Hapishanenin Doğuşu gibi kitaplarıyla sosyolojiden antropolojiye, felsefeden tarihe kadar birçok farklı alanda çalışmaları Çağdaş Düşünceye yön vermiştir. Postyapısalcı, postmodernist, feminist, post-Marksist ve postkolonyal teoriler üzerindeki etkisi öyle büyüktür ki, bugün Foucault’yu anlamadan bunları çözümleyebilmek neredeyse imkânsızdır.

Bu kitap Foucault’nun en temel fikirlerini, hangi bağlamda yazıldıklarını ve düşünürler tarafından nasıl kullanıldıklarını ele almaktadır. İktidar, söylem, bilgi, cinsellik, öznellik ve delilik gibi Foucault düşüncesinin temel kavramlarını açık bir dille inceleyerek, ortaya çıkardığı kapsamlı tartışmalara sıkı bir başlangıç sunmaktadır.

İÇİNDEKİLER

Türkçe Basıma Önsöz 11
Teşekkür 13
Giriş
Neden Foucault? 15
Bir
Foucault’nun Entelektüel ve Politik Gelişimi 23
1. Foucault Düşüncesinin Etkisi 45
2. Elinizdeki Kitabın Yapısı 47
İki
İktidar ve Kurumlar 49
1. İktidar İlişkileri 51
2. İktidar ve Direniş 57
3. Disiplin Rejimleri ve Disiplin Toplumları 60
4. Kurumlar ve Devlet 68
5. Yönelimsellik ve İrade 70
Üç
Söylem 74
Dört
İktidar/Bilgi 90
Beş
Beden ve Cinsellik 105
1. Beden, Söylem ve Cinsellik 106
Altı
Özneyi Sorgulamak: Delilik ve Akıl Sağlığı 123
1. Öznesiz Teori Geliştirme 131
Sonsöz
Foucault’nun Ardından 136
1. Foucault’yu Okumak 136
2. Foucault’nun Yöntemlerinden Yararlanma 137
2.1. Arşivlerden Yararlanın 139
2.2. Şüpheci Yaklaşın 140
2.3. İkinci Dereceden Yargılarda Bulunmayın 141
2.4. Nedenler Yerine Olumsallıkları Araştırın 142
2.5. Konuların Yerine Sorunları Araştırın 143
2.6. Bulgularınızdan Aşırı Genellemelere Varmayın 144
3. Edebiyat Çözümlemesinde Foucault’nun Çalışmalarının
Etkisi
145
3.1. Söylem Olarak Edebiyat 146
3.2. Yazar 147
3.3. Yaratıcılık ve Orijinallik 148
3.4. Yorum ve Eleştiri 149
3.5. Tarihsel Çözümleme 150
4. Foucault’nun Çalışmalarıyla İlgili Sorunlar 152
İleri Okumalar 157
Dizin 175

Türkçe Basıma Önsöz

Michel Foucault 1984’te ölmesine rağmen eserleri günümüz düşünce üretiminde geçerliliğini ve etkinliğini sürdürmeye devam ediyor. Cinsellik ve kimlik muammasını ve söylemle iktidar arasındaki ilişkiyi çözmeye kalkıştığımızda muhtemelen hâlâ diğer tüm postyapısalcı düşünürlerden daha çok Foucault’ya başvuruyoruz. Özellikle de gey, düzcinsel [heteroseksüel], nonbinary [ikili cinsiyet sınıflandırmasını reddeden], trans süzgecinden sürekli kimliklerimizi irdelediğimiz bu dönemde Foucault’nun çalışmaları bize yalnızca bu kimlikleri gözden geçirmede değil aynı zamanda görünürde açıklama gerektirmeyen bu ayrımların temelini sorgulamada da yardımcı olabilir. Çalışmaları bizim kullandığımız kategorileri eleştirel bir açıdan incelemeye ve daha da önemlisi bu kategorileri kendimize yakıştırmamızı mümkün kılan tarihsel ve söylemsel süreçleri değerlendirmeye zorlar. Cinselliğin Tarihi bireylerin kendilerini ve cinselliklerini başkalarına tarif etmek zorunda kalacakları gerçeğinin yanı sıra, başkalarının da bu ifadeleri yargılamayı ya da ciddiye almamayı kendilerinde hak görebileceği gerçeğini sorgulaması açısından son derece önemlidir. Kendimizi ve cinselliğimizi nasıl algıladığımızın ve ifade ettiğimizin sınırlarını belirleyen pratikler, söylemler ve siyasi eylemler bulunduğunu gözler önüne serer. Dahası bu bildirimlerin kendimizi tanıyabilmemiz açısından önemli olduklarını belirten söylemler de bulunmaktadır. Foucault’nun bu sürecin gerekli görülmesini çözümleyişi, bilhassa sosyal medyanın bizi kişiliğimizin daha büyük bir kısmını ‘açığa vurmaya’ imkân tanıdığı ve ittiği, gittikçe daha da medyatikleşen bu çağda kıymetlidir. İnsanı sıklıkla usandırsa da Foucault’nun söylem tanımı bu medyatikleştirilmiş kendiliğin sorgulanması sürecinde faydalıdır.

Foucault’dan bu dönemde de faydalanılabilmesinin bir diğer nedeni de şu an kendimizi içinde bulduğumuz sözde normalliğe fazla takılmama kabiliyetidir. Bize şu an aklıselim ya da normal görünenlerin arkeolojik izlerini sürmek için yeniden geçmişe dönmeye her daim hazırdır. Bu hareketiyle sözde açıklama gerektirmeden normal görüneni ‘tuhaf kılar’, bize gerçek zannettiklerimizin her zaman böyle olmadıklarını gösterir. Hakikaten de normal zannettiklerimiz illa da hepimiz için normal değildir. Foucault daha etraflıca inceleyebilmemiz için günümüz pratiklerini çözümlemiş ve bunlara ışık tutmuştur.

Benim açımdan Foucault’yu diğer filozoflardan ayıran kendisini eleştirebilme kabiliyetidir. Farklı zamanlarda, özellikle de siyasi olaylarla ilgili sonradan yanlış oldukları ortaya çıkan fikirler belirtmiştir (İran devrimini ve linççi kalabalıkları desteklemesi bunlardan yalnızca ikisidir). Sık sık öne sürdüğü fikirleri düzelten ve pozisyonunu değiştiren açıklamalarda bulunmuştur. Bilindiği gibi cinsiyet konularında, özellikle de kadınlarla ilgili görüşleriyle ya da bu konudaki görüşlerinin eksikliğiyle de sık sık yanlış çıkmıştır. Söylediklerim bunları görmezden gelişini ya da kadın karşıtlığını temize çıkarma amacı gütmüyor, demek istediğim Foucault’nun yöntemlerinin bugün bize cinsiyet konularını Foucault’nun yaptığından daha ilginç biçimlerde düşünebilme imkânı sunduğudur.

Sara Mılls

Sheffıeld 2022

Giriş

Neden Foucault?

Michel Foucault (1926-1984) hâlâ eleştirel kuramın en önemli isimlerinden biri. Teorileri genelde iktidar, bilgi ve söylem kavramlarıyla ilgilidir ve postyapısalcı, postmodernist, feminist, post-Marksist ve postkolonyal teorilerin önemli bir kısmı üzerindeki etkisi barizdir. Sosyolojiden antropolojiye, İngiliz dil ve edebiyatından tarihe kadar birçok farklı alanda çalışmalarının etkisini görmek mümkündür. Ancak Foucault’nun teorik eserlerinin yerleşik kalıpları yıkan ve okuyucusunu zorlayan yapısı fikirlerinin kolaylıkla kabullenilmemesine yol açmıştır. Bunlar 1960’lar ve 1970’lerde hararetli ve son derece verimli tartışmalara yol açmış, Foucault bu dönemde kilit öneme sahip bir teorisyen konumuna oturup bu konumunu günümüze kadar korumuştur.

Deliliğin Tarihi (2006/1961) ve Hapishanenin Doğuşu (1992/1975) gibi kitaplarıyla çalışmalarını toplumsal koşulların tarihsel bir çözümlemesi şeklinde değerlendirmek mümkündür, örneğin ilk kitapta delilikle akıl sağlığı arasındaki ayrımın gelişimini inceler, ikinci kitaptaysa toplumların suçlu olduğunu düşündükleri insanları cezalandırma yöntemlerindeki değişimin izini sürer. Ancak çalışmaları sadece toplumsal koşulları çözümlemekle ilgilenmez, toplumsal koşulları çözümlerken hangi temellere dayandığımızı da çözümler. Demek istediğim, Foucault çözümlemeye yaklaşım şeklimizin çıkarabileceğimiz sonuçları ve dolayısıyla ne bilebileceğimizi büyük ölçüde belirlediğine inandığından, toplumsal koşulları çözümlemek istediğimizde bu konulardaki bakış açımızı da çözümlememiz gerekir. Bu sebeple çalışmalarında bu örnekte olduğu gibi sadece delilikle akıl sağlığı arasındaki farkı çözümlemekle kalmaz, akıl hastalıkları konusunda nasıl düşündüğümüzü, bu ayrımı kurallarla düzenlemek için ve kavramsal farkı muhafaza edebilmek için toplumun ne kadar ileri gidebileceğini de çözümler.

Çalışmalarında basit bir siyasal çözümleme sunmadığından birçok kişiyi huzursuz etmiştir. Bir yandan özgürleştirici politikalara işaret ederken bir yandan da böylesi bir olanağın bütünüyle altını oymakta gibi görünüyor. Charles Taylor şöyle diyor:

Foucault’nun en ilginç tarihsel çözümlemelerinden bazıları son derece orijinal olmakla birlikte eleştirel düşüncenin tanıdık çizgilerinden sapmıyormuş gibi görünüyor. Yani ne yaşandığının ve neye dönüştüğümüzün içyüzüne dair bir fikir veriyormuş gibi dururken aynı zamanda bir eleştiride bulunuyor, yani geçmişte belirli türden bir iyi mefhumunun gerçekleştirilmediğini veya baskılandığını belirtiyor, dolayısıyla buna nasıl tekrar kavuşabileceğimizi daha iyi anlamamızı sağlıyor. Oysa Foucault bizzat bu fikri reddediyor. Yaptığı çözümleme sayesinde farkına vardığımız, varlığını doğrulayabileceğimiz iyi bir şey olduğu umudunu (o da, işin başında böyle bir umudu vardıysa) çabucak bir kenara atıyor. Aynı sebeple herhangi bir kurtuluşun mümkün olup olmadığını sorguluyormuş gibi görünüyor. Bu oldukça paradoksal bir durum, çünkü Foucault’nun çözümlemeleri kötülükleri açığa çıkarmayı hedeflerken bundan kaçınılmaz bir biçimde çıkarılacak sonuçla, bu kötülüklerin alt edilmesi ya da ortadan kaldırılmasının iyiliğe ön ayak olacağı fikriyle arasına mesafe koymak istiyor. (Taylor 1986:69)

Bu sebeple Foucault şu türden konuları eleştirel bir tarzda çözümler: toplumların cezalandırma yöntemlerindeki farklılıklar (Hapishanenin Doğuşu (1992/1975)), 19. yüzyılda bazı kadınların histerik şeklinde sınıflandırılması (Cinselliğin Tarihi, 1. Kitap (2007/1976)) ya da eşcinselliğin farklı toplumlarda farklı dönemlerde nasıl değerlendirildiği (Cinselliğin Tarihi, 2. Kitap (2007/1984)). Onun bu eleştirel çözümlemeleri, çözümlemeye katı bir eleştiriyle, bütün detayları düşünülmüş siyasi bir manifestoyla yaklaştığını, toplumsal değişimi savunduğunu düşündürebilir bize. Oysa çözümlemeleri basit eleştirel bir po…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Çağdaş Felsefe Felsefe
  • Kitap AdıSöylem ve İktidar - Foucault'yu Anlamak
  • Sayfa Sayısı184
  • YazarSara Mills
  • ISBN9786258242379
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur