“Londra gözlerimin önünden yüzerek geçti.”
Londra’nın sular altında kaldığı bir çevre felaketi sırasında doğum yapan bir anne, hayata ve bebeğine histerik bir güçle tutunur. Yükselen suların ve birbirini ezen insanların yarattığı kaostan uzak, güvenli bir yer arayışına çıkan çekirdek aile, ruhsal olarak tükenen babanın geride kalmasıyla küçülse de zayıflamaz. Anne, kanatlarını kavgacı bir şahin gibi açmıştır çünkü, göğüs germiştir, hayatta kalacaklardır.
Megan Hunter “Sondan Sonra” kitabında, yakın gelecekte geçen distopik romanında kıymet verdiği kelimelerini ihtiyatla seçip titizlikle sarf ediyor. Felaket hikâyelerinin alışılagelmiş telaşa sevkeden dilinin tamamen dışında, yangını, seli, yıkımı değil, tüm bunların gölgesinde filizlenme çabası veren hayata ve umuda tutunmaya çalışan karakterleri görürken bir soru düşüyor kafamıza; bunca yıkımın içinden bir anka kuşu doğar mı?
Başlangıç dediğimiz şey çoğu zaman sondur
Ve sona ulaşmak bir başlangıç yapmaktır.
Son, başladığımız yerdir.
T. S. Eliot, Dört Kuartet
i.
Doğum yapmama, başıma asla gelmeyeceğini düşündüğüm olaya saatler kaldı ve R çoktan dağa tırmandı bile.
Ona mesaj atınca benimle ilgilenmesi için arkadaşı S’yi gönderiyor ve dağdan inmeye koyuluyor.
S korkuyor ve yanında J’yi getirmiş.
J de korkuyor ve yanında bira getirmiş.
Sanki ne yapacağı belli olmaz bir hayvanmışım, göbeği yere yakın ve kuşkulu bakışlı hantal bir gorilmişim gibi beni odanın bir köşesinden izliyorlar. Arada sırada bana bir muz uzatıyorlar.
Televizyonda Günün Maçı programını açmaya çalışıyorlar. Hırlıyorum. Daha da çok hırlıyorum ve sonunda suyum kalmıyor, içimden çıkan gölcük ayak parmaklarımdan öteye yavaşça yayılıyor.
Suyun çevresindeki küçük kuşlar gibi kanat çırpıyorlar, dev gibi başımın üstüne tünüyorlar, çaydanlıklardan ve sıcak havlulardan bahsediyorlar.
Onlara ıkınmam gerektiğini söylüyorum ve onlar da geri çekilip telefonlarına uzanıyorlar.
• • •
Önce yalnızca deniz, yalnızca gökyüzü vardı. Gökyüzünden bir taş indi ve denizin derinliklerine düştü. Taş, koyu bir çamurla kaplandı ve bu çamurdan kelimeler oluştu.
• • •
Serviksim genişlemeden önce karar veriyoruz: R iki gününü doğada geçirecek. Tırmanacak ve yürüyecek, kamp yapacak ve yiyecek arayacak.
Boyum ne kadarsa genişliğim de neredeyse o kadar. Süpermarkette insanlar benden uzak duruyorlar. Bazen dar koridorlarda sıkışıp kalıyorum.
Tamamen kendi kendine, kafası dönüp yerine yerleşiyor.
• • •
Balina müziği ve hipnotizmayla, ve hatta belki de orgazmla su içinde doğum planlamıştık.
Her zamanki kuşkuculuğum acı duyma, kontrolü kaybetme ve kanlı olup esneyen her şeye karşı duyduğum korku tarafından defedilmişti.
Doğum anı, bekâretimi kaybettiğimde olduğu gibi, ölüm gibi önümde tehditkâr bir şekilde beliriyor. Kaçınılmaz olan, gizlenip orada bir yerde bekliyor.
Bir seferinde, aşağı yukarı sekiz yaşındayken bir telgraf direğine uzun uzun bakmıştım. Kafamda bir fotoğrafını oluşturmuş, o akşam onu hatırlamak için kendimi zorlamıştım.
Hatırladığım zaman günün geri kalanı sanki hiç yaşanmamış gibi gelmişti. Ölüm anında bunu yapacağımı, bütün yaşamımı bir aldatmacayla kaybedebileceğimi düşünerek korkuya kapılmıştım.
Çocukken bizim çağımız için seçilmiş olduğumu düşünürdüm.
Bitiş çağı için. Sinsi çağ için.
• • •
İlan ettikleri zaman otuz iki haftalık hamileydim: sular düşündüklerinden daha hızlı yükseliyor. Sinsice daha hızlı yükseliyor.
Bir hesaplama hatası. Algılayıcıları denizin ortasında, olay örgüsü kötü kurulmuş bir film.
Çocuklar gibi fenerle yorganın altına saklanıyoruz. R’ye bunu yine de yapar mıydı diye soruyorum. Önceden bilebilseydim eğer. Cevap vermiyor.
Feneri yorganın içinde yakıyor ve parmaklarını ördek şekline sokuyor. Bunu evet olarak kabul etmeye karar veriyorum.
• • •
İlk kez hamile kalmış bir ihtiyarım, ama öyle görünmüyorum.
Deriden koltuklarımız var. R paket servisle ısmarlanmış yemekleri üzerlerine döküyor ve sırıtıyor: koltuklar silinince temizlenen türden.
Otuz sekiz haftalık hamileyken evden taşınmamız gerekeceğini, Yutulma Bölgesi’nde olduğumuzu söylüyorlar.
Bu ismi her kim bulduysa onu makarna gibi pişirmeli. R bütün geceyi internette, aynı emlak sitesinde geçiriyor. Site çok yavaş yükleniyor.
• • •
İnsan tohumdan oluştu. Pıhtıdan kemiklere ve kalın ete kadar bu tohumdan biçimlendi. Bir uçtan ayağa kalktı, yeni bir mahluk oldu.
• • •
J telefonla ambulans çağırıyor ve S solgun bir halde pencereden dışarı bakıyor.
Ahşap zemine bakıyorum. Ne kadar güzel olduğunu daha önce hiç fark etmemiştim.
Kusursuz bir günbatımı renginde ve halkaları, parlaklığının içinden koyu renkli küçük gezegenler gibi yükseliyor.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıSondan Sonra
- Sayfa Sayısı96
- YazarMegan Hunter
- ISBN9789750845086
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Muhteşem Yaratıklar ~ Kami Garcia, Margaret Stohl
Muhteşem Yaratıklar
Kami Garcia, Margaret Stohl
BAZI AŞKLAR KADERDİR… DİĞERLERİ İSE LANETLİDİR. “Kitabın yazarları, Anne Rice’ın Gotik evreninden karanlık ve doğaüstü bir dünya yaratmış.” School Library Journal “Bu roman Alacakaranlık...
- Geçiş ~ Rachel Cusk
Geçiş
Rachel Cusk
Yazar Faye, boşanmanın ardından iki oğluyla beraber Londra’ya taşınır. Satın aldığı harabe halindeki dairenin tadilatı sürer, kendisi de hâlâ geride bırakılamamış bir geçmişle belirsiz...
- Beyaz Diş ~ Jack London
Beyaz Diş
Jack London
Gece karanlığı bastırıyordu. Kampın gürültüsüne ve telaşına alışık olan duyuları körelmişti. Ne görülecek, ne duyulacak, ne de yapılacak bir şey vardı burada. Sessizliğin bozulduğunu...