Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Siyasal Yönetim Üzerine Bir İnceleme
Siyasal Yönetim Üzerine Bir İnceleme

Siyasal Yönetim Üzerine Bir İnceleme

Salisburyli John

Salisburyli Johannes tarafından kaleme alınan Policraticus, Orta Çağ siyaset düşüncesinin en kapsamlı ve yaratıcı metinlerinden biridir. Yunancadan türetilen ve uydurma bir sözcük olan Policraticus…

Salisburyli Johannes tarafından kaleme alınan Policraticus, Orta Çağ siyaset düşüncesinin en kapsamlı ve yaratıcı metinlerinden biridir. Yunancadan türetilen ve uydurma bir sözcük olan Policraticus başlığı Johannes tarafından eserin siyasal muhtevasını yansıtmak için icat edilmiş gibi görünmektedir.

Döneminin önde gelen bürokratlarından biri olmasının yanı sıra, din adamı kimliği de bulunan Salisburyli Johnnes’in kendi tecrübe ve gözlemlerinden yararlanarak kaleme aldığı bu eser, dinin rehberliğinde toplumu en iyiye ulaştıracak yönetim şeklinin ayrıntılı bir izahıdır. Ele aldığı problemlerin evrensel olması sebebiyle yazıldığı zamanı ve mekânı aşarak yerelliğe hapsolmaktan kurtulan bu kıymetli eser, aynı zamanda devrin iktidar gruplarının arasındaki münasebete dair önemli ipuçları da barındırmaktadır.

Fatih Durgun tarafından Siyasal Yönetim Üzerine Bir İnceleme adıyla Türkçeye çevrilen bu eser, siyasi açıdan olabilecek en iyi toplum yapısını anlatmasının yanı sıra, yazıldığı dönem için “aykırı” sayılabilecek bazı düşünceleri içermesi itibarıyla özgün bir metindir. Zümreler arasındaki ilişkilerin keskin hatlarla çizildiği bir dönemde ortaya konan bu eser, toplumun her kesiminin kamuya sağladığı fayda ölçüsünde değerli ve vazgeçilmez olduğunu savunmasıyla çağdaşlarından farklı bir yerde konumlanır. İngiliz bir din adamının Orta Çağ’da yazmış olduğu bu siyaset düşüncesi eseri, Klasik gelenek ile Hristiyan düşüncesini orijinal bir biçimde kaynaştırmakta ve bundan hareketle ideal hükümdarın ve siyasi yönetim şeklinin tarifini yapmaktadır.

İÇİNDEKİLER
ÇEVIRI NOTU / 13
ÖNSÖZ / 15
İNGILIZCE METNIN TEŞEKKÜR KISMI / 19
POLICRATICUS
GIRIŞ / 31
I. KİTAP
1.BÖLÜM / 41
Talihli olana en çok zarar veren şey
2. BÖLÜM / 42
Uygunsuz Amaçların Muhtevasına Dair
3. BÖLÜM / 43
Görevlerin Eskilerin Siyasi Anayasalarına Göre Taksimi
III. KİTAP1
GİRİŞ / 45
1.BÖLÜM / 46
Evrensel ve Kamusal Yarar Hakkında
3. BÖLÜM / 49
Kibrin bütün kötülüklerin kaynağı ve ihtiraslı arzunun herkese
bulaşan umumi bir cüzzam olduğu
4. BÖLÜM / 50
Hiçkimse dalkavuk, yaltakçı ve insanı güzel sözle aldatandan daha
tehlikeli değildir
6. BÖLÜM / 51
Dalkavuklar sayılamayacak kadar çoğalmışlardır ve onurlu kimseleri
seçkin hanelerden uzaklaştırmaktadırlar
10. BÖLÜM / 54
Romalıların kibre kapılmaları ve dalkavukların amaçlarının ne olduğu
15. BÖLÜM / 58
Dalkavukluğun, sadece öldürülmesine cevaz verilen kişiye yapıldığı
takdirde mübah sayılması ve tiranın tebaasının düşmanı olması
IV. KİTAP
GİRİŞ / 59
1.BÖLÜM / 59
Hükümdar ve tiran arasındaki fark ve hükümdarın ne olduğu üzerine
2. BÖLÜM / 62
Yasanın ne olduğu, hükümdarın bizzat kendisi bağlayıcı bir yasa
olmasına rağmen yine de hukuk ve adaletin hizmetkarı olması, kamu
kişiliğinin taşıyıcısı olması ve suçsuzca kan dökmesi
3. BÖLÜM / 64
Hükümdarın, rahiplerin vekili ve rütbece onlardan aşağı olduğu ve
iktidar sahiplerinin hizmetlerini sadakatle yerine getirmelerinin ne
anlama geldiği
4. BÖLÜM / 69
İlahi yasanın otoritesinin; hükümdarın, yasanın adaletine bağlı
kalmasından ibaret olduğu
5. BÖLÜM / 72
Hükümdarın iffetli olması ve açgözlülükten kaçınması gerektiği
6. BÖLÜM / 75
Hükümdarın her zaman aklında ve gözünün önünde Tanrı’nın yasasını
bulundurması, ilimlerde ve yazında mahir olması ve ilim sahiplerinden
öğüt alması gerektiği
7. BÖLÜM / 81
Tanrı korkusunun öğretilmesi, alçakgönüllülüğün kaim olması ve
hükümdarın otoritesinin azalmaması için bu alçakgönüllülüğün
korunması ve bazı kaidelerin esnek, bazılarının ise esnek olmadığı
8. BÖLÜM / 84
Hükümdarın, devletin yararı için aralarında denge kurması gerektiği
adalet ve merhametinin itidali hakkında
9. BÖLÜM / 88
Hükümdarın sağa sola sapmaktan men edilmesinin ne olduğu
10. BÖLÜM / 89
Hükümdarlar adaletin işlenip geliştirilmesinden ne tür bir
fayda elde ederler
11. BÖLÜM / 90
Hükümdarların diğer mükafatlarının neler olduğu
12. BÖLÜM / 96
Hükümranlık ve krallıkların hangi sebeple el değiştirdiği
V. KİTAP
GİRİŞ / 99
1. BÖLÜM / 100
Plutarchus’un Traianus’a gönderdiği Eğitici Mektup
2. BÖLÜM / 101
Plutarchus’a göre devletin ne olduğu ve uzuvlarının ruhunun, devlet
yapısında nerede konumlandığı
3. BÖLÜM / 103
Plutarchus’un öncelikli olarak yöneldiği amaç…
6. BÖLÜM / 103
Devletin başı olan hükümdarın seçilmesi, ayrıcalıkları, erdem ve günahın
mükafatları; Kutlu Eyüp’ün örnek alınması gerektiği ve Kutlu Eyüp’ün
erdemleri hakkında
7. BÖLÜM / 110
Hükümdarların ahlakından dolayı tebaanın başına ne gibi kötü ve iyi
şeylerin geldiği ve bazı örnek strateji ve taktiklerin bunu doğrulaması
8. BÖLÜM / 113
Traianus’un diğerlerinden neden üstün olduğu
9. BÖLÜM / 116
Kalbin yerini tutanlar; kötülük yapanların, iktidar sahiplerine nasihatte
bulunmasının engellenmesi, Tanrı korkusu, bilgelik ve felsefe hakkında
10. BÖLÜM / 120
İhtiyaçlarının karşılanması ve kötülüklerinin dizginlenmesi gereken
muktedirlerin bedeninin yanları hakkında
11. BÖLÜM / 127
İktidar sahiplerinin gözleri, kulakları ve diliyle yönetimdeki görevleri;
yargıçların hak ve adaleti bilmeleri, hüsnüniyet ve yürütme yetkisine
sahip olmaları, yasalara yeminle bağlı olmaları gerektiği ve hediyelerin
lekesinden uzak durmaları gerektiği hakkında
15. BÖLÜM / 130
Prokonsüllerin, valilerin ve sıradan yargıçların kutsal çağrısıyla ilgili
olanlar ve hediyelerin ne ölçüde alınmasına izin verildiği; Cicero,
Bernardus, Martinus ve Chartres’lı Godefridus hakkında
17. BÖLÜM / 134
Para bilgelik adına kınanır, bu aynı zamanda eski filozofların örneklikleri
ile de tasdik edilmiştir
VI. KİTAP
Giriş / 139
1. BÖLÜM / 140
Devletin elinin ya silahlı ya da silahsız olması; hangisinin silahsız olduğu
ve görevleri hakkında
2. BÖLÜM / 146
Askerlik hizmetinin seçilme, bilgi ve tecrübe gerektirmesi hakkında
6. BÖLÜM / 149
Yurttaşlarımızın askerlik seçimine aldırış etmemesinin ne tür sorunlara
neden olduğu ve Harold’ın Gallileri nasıl ehlileştirdiği
7. BÖLÜM / 151
Askeri yeminin kaidesinin ne olduğu ve bu yemin olmadan hiç kimsenin
orduda hizmet etmesine izin verilemeyeceği
8. BÖLÜM / 152
Silahlı asker zorunlu olarak dine bağlıdır, tıpkı din adamlarının Tanrı’ya
itaatte kutsandığı gibi, ve asker unvanının emekle elde edilen unvanlar
gibi onura dayalı bir unvan olduğu
9. BÖLÜM / 154
Sadakatin, her kim olursa olsun herhangi bir insan yerine Tanrı’ya
borçlu olunduğu ve Tanrı’ya hizmet edilmedikçe insana da hizmet
edilemeyeceği
18. BÖLÜM / 155
Yakın tarihten örnekler ve Kral İkinci Henry’nin Kral Stephen
Dönemi’ndeki kargaşaları ve şiddeti nasıl bastırdığı, Ada’da asayişi nasıl
sağladığı
19. BÖLÜM / 160
Askerlerin sergileyeceği onur ve gösterilecek tevazu; askeri sanatlar ve
onların bazı genel kurallarını aktaranların kimler olduğu hakkında
20. BÖLÜM / 164
Devletin ayaklarının kim olduğu ve onlara gösterilmesi gereken
özene dair
21. BÖLÜM / 165
Devlet doğaya benzer şekilde tanzim edilmiştir ve düzeni arılardan
alınmıştır
22. BÖLÜM / 168
Sağduyu ve basiret olmadan hiçbir yönetimin yozlaşmadan ayakta
kalamayacağı ve başı hasar gören devletin gelişemeyeceği
24. BÖLÜM / 171
İktidar sahiplerinin kusurlarına müsamaha gösterilmelidir, çünkü kamu
güvenliği onların tasarrufundadır ve tıpkı hayvanların vücudundaki
midenin besin dağıtması gibi onlar da güvenliğin dağıtıcılarıdır, işte bu
Adrianus Efendimizin hükmüdür
25. BÖLÜM / 177
Devletin başı ve uzuvlarının birbiriyle uyumu; hükümdarın, Tanrının bir
tür sureti olduğu, krala ihanet suçu ve sadakatin korunması hakkında
26. BÖLÜM / 180
Kötülüklere katlanılması veya onların ortadan kaldırılması; aleni
suçlardan ayırt edilmeleri gerektiği; hükümdarın makamıyla ilgili bazı
genel konular; ona ne kadar saygı gösterilmesi gerektiğine dair kısa bir
son deyiş
29. BÖLÜM / 183
Halkın, hükümdarın faziletleri tarafından ve hükümetin de halkın
faziletleri tarafından şekillendirilmesi; diğer bütün varlıkların,
teslimiyetle Tanrı rızasına göre insana hizmet etmesi
VII. KİTAP
Giriş / 185
1. BÖLÜM / 189
Akademi müntesiplerinin, acelecilikleri kendilerini kör edip yanlış
inançlara sürükleyen diğer filozoflardan daha mütevazı oldukları
2. BÖLÜM / 191
Akademi müntesiplerinin hataları, onlar arasında kime öykünülmesine
cevaz verildiği ve bilge kişiye şüpheli görünen şeyler hakkında
7. BÖLÜM / 194
Bazı şeylerin duyular, bazılarının akıl, diğer bazılarının da din tarafından
kanıtlandığı; herhangi bir doktrine olan inancın kanıtlanması
gerekmeyen bazı sabit temeller tarafından doğrulandığı; bazı şeylerin
bilge kişilerin kendileri tarafından bilindiği, bazılarının ise bilgisiz kişiler
tarafından bilindiği; ne ölçüde şüpheye düşülmesi gerektiği ve inatçılığın
çoğu zaman hakikatin araştırılmasına ket vurduğu
8. BÖLÜM / 197
Erdemin, filozof olma ve mutluluğa doğru ilerlemede eşsiz yol olması;
talip olanların üç mertebesi ve filozofların üç ekolü hakkında
11. BÖLÜM / 201
Nasıl hakiki bir filozof olunur; ve yazılan tüm şeyler hangi amaca
yöneliktir
17. BÖLÜM / 203
Hırs hakkında ve aptallığa eşlik eden tutku; tiranlığın kaynağının ne
olduğu ve muhterislerin takip ettikleri muhtelif yollar
21. BÖLÜM / 209
Dindarlık kisvesiyle ihtiras utancını gizlemeye çalışan riyakarlar
hakkında
25. BÖLÜM / 218
Hürriyet sevgisi ve övgüsü; ataların, aklına her gelenin söylenmesine
sabırla katlanması ve sözlü saldırı ile alay arasındaki fark hakkında
VIII. KİTAP
Giriş / 225
12. BÖLÜM / 226
Bazılarının hayvanlar ve hissiz yaratıklar gibi olmak istediği; kölelere ne
kadar insaniyet gösterilmesi gerektiği ve üç duyunun hazları hakkında
16. BÖLÜM / 232
Epikürcülere göre şehvet kaynağından fışkıran ve dünyayı neredeyse
sular altında bırakan bir tufana sebep olan dört nehir; ters yöndeki
sular ve Esau’nun giysileri hakkında
17. BÖLÜM / 234
Tiranın hükümdardan hangi surette farklılaştığı; rahiplerin tiranlığı;
bir çoban, hırsız ve işçinin hangi açılardan birbirinden farklı olduğu
hakkında
18. BÖLÜM / 245
Tiranların Tanrı’nın vekili olmaları; bir tiranın ne olduğu; Gaius Caligula ve
yeğeni Nero’nun ahlaki karakterleri ve bunların akıbeti hakkında
20. BÖLÜM / 250
Katilin tirana karşı sadakatle yükümlü olmadığı, aksi takdirde adalet ve
onurun yok olmasına izin vermediği sürece kutsal kitabın otoritesiyle
halk tiranlarını öldürmenin meşru ve şerefli addedilmesi hakkında
21. BÖLÜM / 255
Tüm tiranların sonu hüsrandır, eğer insan bundan sakınırsa Tanrı onları
cezalandırır ve bu, Mürted Julianus ve Kitab-ı Mukaddes’teki birçok
örnekten açıkça anlaşılmaktadır
22. BÖLÜM / 259
Hükümdarlar için model olan Gideon ve Antiochus hakkında
23. BÖLÜM / 262
Brutus’un, yalnızca yüksek dini makamlar elde etmek için mücadele
edenlere değil aynı zamanda onun için bölücü bir şekilde savaşanlara
karşı da örnek teşkil ettiği ve tiranların her zaman endişe üzere olduğu
hakkında
25. BÖLÜM / 272
Epikürcülerin arzuladığı ve vadettiği şeye doğru izlenecek en güvenilir
yolun hangisi olduğu
İNDEKS / 279

ÇEVIRI NOTU

Bu çeviride Cary J. Nederman’ın ilk baskısı 1990 yılında Cambridge University Press’ten çıkan Policraticus: Of the Frivolities of Courtiers and the Footprints of Philosophers başlıklı İngilizce çevirisi esas alınmakla beraber, Nederman’ın çevirisinin içerdiği bir çok sorundan dolayı Latince metinden de yararlanılmıştır. Policraticus, Salisburyli Johannes’in uydurduğu bir başlıktır, fakat kitapta siyasal toplumun ve yönetimin nasıl örgütlenmesi gerektiği tartışıldığından Türkçe okurun kolayca benimseyebileceği düşünülerek “Siyasal Yönetim Üzerine Bir İnceleme” başlığı tercih edilmiştir. Ayrıca oldukça kapsamlı bir notlandırma yapılmış ve Johannes’in metin içinde alıntı yapmakla birlikte atıf yapmadığı (o dönem için oldukça normal) eserler tespit edilmeye çalışılmış ve okuyucunun, eserin yazıldığı bağlamı ve eserde geçen ifade ve argümanları daha iyi anlaması için geniş açıklamalar ve atıflar yapılmıştır. Eserde Kitab-ı Mukaddes ve Klasik yazarların nesir ve şiir tarzındaki eserlerinden çokça alıntı mevcuttur. Bunlar için çevirinin dipnotlarında da görüleceği üzere, Türkçe bazı çevirilerden yararlanılmış, Türkçe çevirilerin tatmin edici olmadığı durumlarda ilgili kısımlar tarafımca çevrilmiştir. İngilizce çeviride Nederman, Johannes’in belirgin atıflarını dipnotta belirtmiştir. Tarafımca yapılan not ve açıklama dipnotlarıyla karışmaması için Nederman’ın dipnotlarının yanına editör notu (Ed. Notu.) ibaresi konmuştur. Ayrıca, Nederman’ın çevirisindeki içindekiler kısmının düzenine uymaya dikkat edilmiştir. Bu nedenle örneğin, I. Kitap’tan III. Kitap’a geçiş yapılmıştır. Dolayısıyla, İçindekiler kısmında ve kitap içindeki başlıklarda görülecek bu atlamalar, Nederman’ın çevirisinde bu şekilde bir düzenleme yapılmasından kaynaklanmaktadır. Salisburyli Johannes’in Policraticus’unun bölümleri arasındaki kopukluklar düşünüldüğünde Nederman’ın tercihi de anlaşılır olmaktadır. Johannes’in açık olmayan göndermeleri ve metnin yoğunluğu bir taraftan oldukça emek gerektirmiş fakat diğer taraftan da 12. Yüzyılın önde gelen düşünürlerinden birinin zihin dünyasının derinliklerine kadar gitmemi sağlamıştır. Çeviride mutlaka gözden kaçan hususlar olmuştur ve tüm hatalar bana aittir. Bu çeviri için metnin tamamını okuyarak düzeltmeler yapıp fikirlerini benimle paylaşan ve çalışmamın her aşamasında yanımda olan eşim Öznur Durgun’a ne kadar teşekkür etsem azdır.

Fatih Durgun

ÖNSÖZ

Salisburyli Johannes (ö.1180) tarafından kaleme alınan ve 1159 yılında tamamlandığı kabul gören Policraticus, kuşkusuz Ortaçağ siyaset düşüncesinin en kapsamlı ve yaratıcı metinlerden biridir. Bir taraftan, Klasik Yunan ve Roma siyaset düşüncesinin siyasal toplumu kamu yararı ilkesi çerçevesinde teşekkül eden bir yapı olarak değerlendiren özgün karakterini yansıtır. Diğer taraftan ise, Hristiyan düşüncesinin insanı yaratılmış varlıkların en üstünü gören ve Tanrı’nın yeryüzündeki sureti olması dolayısıyla Tanrısal sevginin yansıması olan iyilik ve merhamet bağlarıyla bir araya gelerek olabilecek en iyi siyasal toplumu kurması gerektiğini vurgulayan yönlerini ortaya koyar. Böylece Johannes’in Policraticus’unda Klasik gelenek ile Hristiyan düşüncesi en orijinal biçimiyle kaynaşır. Policraticus’u büyük bir metin yapan bu orijinallik sadece henüz Aristoteles’in temel metinlerinin birçoğu Latinceye çevrilmemişken, Aristoteles’in Politika eserinin başlığını hatırlatırcasına kendi eserine Policraticus şeklinde bir başlık uydurmasında görülmez. Bunun ötesinde, Johannes’in doğrudan görmediği klasik metinlerdeki bilgi ve olguları özetlerinden veya aracı metinlerden öğrenip özümsemesi ve kendi argümanları için kullanabilme yeteneği Policraticus’u orijinal bir metin yapar. Ayrıca, eserde atıf yapılan Klasik kaynakların çeşitliliği ve zenginliği, Ortaçağ Hristiyan düşüncesinin Klasik düşünceyle olan bağlarının hiçbir zaman kopmadığını ve koptuğu iddia edilen bağların yeniden oluşturulması için Rönesans’ı beklemeye gerek olmadığını da gösterir. Salisburyli Johannes’in Policraticus’u gücünü yerellikten evrenselliğe açılan ve çağlara hitap eden bir metin olmasından alır. İngiltere’nin taşrasında doğup büyümüş bir din adamının iyi bir eğitim alarak çok yönlü bir alim haline gelip bugün halen üzerinde tartışılan bir metin yazabilmesi başlı başına büyük bir iştir. Bunun yanında, İngiltere’de II. Henry’nin Kilise’yi tahakküm altına almaya yol açacak politikalarını ve dünyevi güç odaklarının kendi menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen yozlaşmış ruhbanlarla işbirliğini eleştirme kaygısıyla yazdığı metni, yerelliğin sınırlarını aşarak evrensel bir siyaset düşüncesi metni niteliği kazanmış ve iktidarın yozlaştığında nelere yol açabileceğini tartışmasıyla da çağlara hitap eden bir eser olmuştur. Policraticus siyasal düşünceler tarihinde siyasi teşekkülü insan bedeni gibi bir organizmaya benzetmesi yönüyle özgün bir metin olarak görülür. Aslında izlerini Klasik siyaset düşüncesine kadar sürebileceğimiz bu metafor, Johannes tarafından rafine hale getirilmiştir. Policraticus, hükümdarın baş, tebaasını oluşturan unsurların vücudun uzuvları gibi olduğunun detaylı açıklamasıyla siyasi teşekkülün ancak uzuvların işbirliğiyle varlığını idame ettirebileceğini ortaya koyar. Ayrıca siyasal toplumun her bir parçasının vazgeçilmez işlevleriyle birbirine bağlı olduğunu göstererek toplumsal zümrelerin hepsinin siyasal toplumun parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgular. Her ne kadar bahsettiğimiz modern anlamda siyasal toplum olmasa da toplumun bütün kesimlerinin kamu yararına ettikleri hizmet ölçüsünde siyasal toplumda işleve sahip olduğunun altını çizmek, zümreler arasında hiyerarşilerin çok keskin olduğu Ortaçağ toplum yapısı düşünüldüğünde oldukça yenilikçi bir yaklaşımdır. Kuşkusuz Johannes, imtiyazlı ruhban zümresinin bir mensubu olarak hiyerarşik toplumun zorunluluğu ve gerekliliğine inanır fakat siyasal toplumun kamu yararı ilkesi temelinde varlığını devam ettirebileceğini göstererek hiyerarşik toplum anlayışını sağlam bir zemine oturtmaya çalışır. Hiyerarşik toplumun en önemli iki gücünü imtiyazlı dünyevi ve ruhani otoriteler oluşturduğuna göre, bunların işbirliği içinde hareket etmeleri siyasal toplumun sağlıklı bir organizma olarak hayatını devam ettirebilmesinin temel koşuludur. Dünyevi bedenin başı olan hükümdar, mesh edilmiş yani kutsanmış olması dolayısıyla Tanrı’nın yeryüzündeki sureti olarak kendi yetki alanında tebaasına Tanrısal adalet ve sevgiyi göstermelidir. Bunu gerçekleştirmediği takdirde ilahi hükümleri çiğnemiş ve böylece tiranlaşmış olur. Policraticus tiranlığın gayrimeşru olduğunu, tiranlaşan hükümdarın gerekirse – en son çare olsa da – öldürebileceğini ima eder. Bunu kendi içinde bulunduğu siyasi koşulların hassaslığından dolayı, klasik ve dini örneklere göndermeyle kapalı biçimde yapar. Ama verdiği örnekler o kadar açıktır ki, bunu kendi dönemi için meşrulaştırmaya çalıştığı, metni okuyan herkes tarafından anlaşılabilecektir. Policraticus’un tiranlık hususundaki bir diğer özgün noktası, ruhban zümresinden olanların da kendi ihtiraslarının peşinden koştuklarında dini tiranlara dönüşeceklerini göstermesidir. Petrus’un vekilleri, Tanrı’nın emir ve yasaklarını gözetmezse kim gözetir ki? Policraticus, Dünyevi ve ruhani gücü ellerinde bulunduranların tiranlığının yanı sıra herhangi bir insanın eline bir güç geçtiğinde iktidarını tahakküme dönüştürme ve etrafındakilere zulmetme potansiyeli taşıdığını ortaya koyarak adeta bize modern siyaset düşüncesinde çok popüler bir kanıya dönüşen, hayatın her anında iktidar ilişkilerinin en sert biçimiyle göründüğü ve hakim olduğu düşüncesini yüzyıllar öncesinden dile getirir. Johannes, ahmak saray adamı olarak nitelediği, iktidarın etrafında menfaat peşinde koşan ve sahip oldukları makamları kötüye kullanan dünyevi ve ruhani kesimlerden kimseler gibi yanlış yola düşmemenin yolunu adalet ve itidal ilkelerini temel alarak erdemlerde yetkinleşmek olarak görür. Bu bilgelik anlamına gelir ve bilgeliğe, dini ilkelerin yol göstericiliğiyle biçimlendirilmiş bir akıl ve felsefe anlayışıyla ulaşılır. Eğer felsefe bilgelik sağlayacaksa ve insanları bireysel ve toplumsal hayatlarında mutluluğa ulaştıracaksa dinin sınırları çerçevesinde geliştirilen bir felsefe anlayışı insanı kötülüklere sürükleyecek, onları dizginlenemez arzularının peşinden gitmeye sevk edecek Epikürcü hazcılıktan kendini kurtarmalıdır. Johannes’in felsefe anlayışı ve Epikürcülük eleştirisi siyaset düşüncesine de şeklini verir. Zira tiranlaşmaktan kaçınmanın yolu insanın ihtiraslarını ve arzularını tetikleyen Epikürcü eğilimlerden uzaklaşmaktan geçer. Siyaset ve ahlak felsefesinin henüz birbirinden ayrı görülmediği bir çağın eseri olan Policraticus, bütün özgünlüklerine rağmen, kurumsal bir hukuk düşüncesine sahip olmaması, yani hukuku hükümdar ve tebaa arasındaki hiyerarşi temelinde kavramasıyla ve karikatürize bir Epikürcülük tarifi nedeniyle sınırlılıkları olan bir metindir. Fakat, metnin 12. yüzyılın kendi koşulları içinde yazıldığı göz önünde bulundurulduğunda bunlar bir eksiklik ya da hata olarak görülmemelidir. Salisburyli Johannes, siyasal teşekkülü bir organizma gibi değerlendirmesiyle, tiranlaşma temayülü ve iktidar ilişkilerini tahakküm çerçevesinde ele almasıyla, Klasik düşünce ile Hristiyan doktrinini incelikli biçimde kaynaştırmasıyla ve içerdiği gözlem ve veciz ifadelerle günümüz siyaset düşüncesine çok şey söylüyor.

Fatih Durgun

İstanbul – Şubat 2023

Bibliyografya Notu:
Policraticus’un neredeyse eksiksiz bir İngilizce çevirisi, iki ciltte bulunan
parçaların bir araya getirilmesiyle yapılabilir: John Dickinson’ın metnin
sözde ‘siyasi’ kısımlarından yaptığı çeviri (IV, V ve VI. Kitaplar; VII ve VIII.
kitaplardan parçalar The Statesman’s Book (New York: Knopf, 1927) başlığı
altındadır) ve J.B Pike’ın yaptığı ve The Frivolities of Courtiers and the Footprints of Philosophers (Minneapolis: University of Minnesota Press, 1938)
adıyla yayımlanan eserin geri kalanının çevirisi. Entheticus Major ve Minor
yakın zaman önce Jan van Laarhoven tarafından İngilizceye çevrilmiştir
(Leiden: EJ. Brill, 1987). Yakın zamana kadar Metalogicon’un standart çevirisi D.D. McGarry’nin yaptığı çeviriydi (Berkeley: University of California
Press, 1955); fakat J.B. Hall ve K.S.B. Keats-Rohan tarafından yapılan yeni
bir edisyon onun yerini almıştır (Brepols: Corpus Christianorum, 1991).
Historia Pontificalis’in Marjorie Chibnall (London: Thomas Nelson, 1956)
tarafından yapılan başarılı bir edisyonu mevcuttur. Yine Salisburyli John’un
mektuplarının da başarılı edisyonları bulunmaktadır. The Letters of John of
Salisbury, iki cilt halinde: Volume 1, The Early Letters (1153-1161), ed. WJ.
Millor, H.E. Butler and C.N.L. Brooke (London: Thomas Nelson, 1955) ve
Volume II, The Later Letters (1163-1180), ed. WJ. Millor and C.N.L. Brooke
(Oxford: Clarendon Press, 1979).
John’un siyasi düşüncesiyle özel olarak ilgilenen okuyucuların aşağıdaki
ikincil kaynaklara başvurmaları tavsiye edilir. Yıldız işareti [*] giriş niteliğinde
bir çalışmayı belirtir:
*Kate L. Forhan, ‘A Twelfth-Century “Bureaucrat” and the Life of the
Mind: The Political Thought of John of Salisbury’, Proceedings of the PMR
Conference (Villanova, Pennsylvania) 10 (1985), 65-74.
*Hans Leibeschütz, Mediaeval Humanism in the Life and Writings of John
of Salisbury (1950); reprinted with new afterword (Nendeln, Lichtenstein:
Kraus, 1968).
Janet Martin, ‘John of Salisbury’s Manuscripts of Frontinus and of Gellius’,
Journal of the Warburg and Courtauld Institutes 40 (1977), 1-26.
‘Uses of Tradition: Gellius, Petronius and John of Salisbury’, Viator 10
(1979), 57-66.
Cary J. Nederman, ‘The Aristotelian Doctrine of the Mean and John of
Salisbury’s Concept of Liberty,’ Vivarium 24 (1986), 128-142.
*‘A Duty to Kill: John of Salisbury’s Theory of Tyrannicide’, Review of
Politics 50 (Summer 1988), 365-389.
CaryJ. Nederman and J. Brückmann, ‘Aristotelianism in John of Salisbury’s
Policraticus’, Journal of the History of Philosophy 21 (April 1983), 203-229.
CaryJ. Nederman and N.E. Lawson, ‘The Frivolities of Courtiers Follow
the Footprints of Women: Historical Women and the Crisis of Virility in
John of Salisbury’, Ambiguous Realities: Medieval and Renaissance Women, ed.
J. Watson and C. Levin (Detroit: Wayne State University Press, 1987), 82-96.
*Richard H. Rouse and Mary A. Rouse, ‘John of Salisbury and the Doctrine of Tyrannicide’, Speculum 42 (October 1967), 693-709.
*Clement C. J. Webb, John ofSalisbury (London: Methuen, 1932).
Michael Wilks, ed., The World of John of Salisbury (Oxford: Blackwell,
1984).
John’un siyasi, sosyal ve kültürel dünyası ve yaşadığı dönem hakkında temel
okuma için aşağıdaki çalışmalar önerilir. Yıldız işareti [*], giriş niteliğindeki
bir çalışmayı belirtir:
R.L. Benson and Giles Constable, eds., Renaissance and Renewal in the
Twelfth Century (Cambridge: Harvard University Press, 1982).
*C.N. L. Brooke, The Twelfth-Century Renaissance (NewYork: Norton,
1970).
*David C. Douglas, The Norman Fate, 1100-1154 (London: Methuen,
1973).
*Georges Duby, The Three Orders: Feudal Society Imagined, trans. A.
Goldhammer (Chicago: University of Chicago Press, 1978).
Avrom Saltman, Theobald, Archbishop of Canterbury (London: Thomas
Nelson, 1956).
Beryl Smalley, TheBecket Conflict and the Schools (Oxford: Blackwell, 1973).
*Richard W. Southern, The Making of the Middle Ages (New Haven: Yale
University Press, 1953).
Medieval Humanism (Oxford: Blackwell, 1970).
*W. L. Warren, Henry II (London: Methuen, 1973).

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur