Tam metin çeviri,
Eserin özgün basımından görseller,
Kitap için özel hazırlanan kapak çizimi,
Metin içi desenler,
Karakterler hakkında ayrıntılı bilgiler,
Metne yönelik oluşturulan sözlükle.
Anna Sewell bir atın kimi zaman hüzünlü, kimi zaman mutluluk dolu yaşamını anlatıyor Siyah İnci’de.
Büyük bir çiftlikte doğan ve Siyah İnci adı verilen tay, annesiyle ve arkadaşlarıyla birlikte refah içinde bir yaşam sürer ilk başta. Fakat başka birine satılmasıyla işler değişir. Yeni insanlarla ve atlarla tanışınca, herkesin erdemli olmayabileceğini öğrenir. Buna rağmen yılmaz, karşılaştığı her hayvanı ve insanı iyilikten tarafa çekmeye gayret eder. Böylece güzelleştirir çevresini, günlerini mutluluk içinde geçirir.
Siz de Siyah İnci’nin mücadele dolu yaşamına, doğumundan yaşlılık günlerine dek tanıklık etmek ister misiniz?
Birinci Kısım
1
İlk Evim
Anımsayabildiğim ilk yer, tertemiz göletiyle geniş, güzel bir çayırdı. Göletin üstüne eğilen ağaçların gölgesi suya vurur; derin tarafında sazlar, nilüferler büyürdü. Bir tarafta, çitin üstünden, sürülmüş bir tarlayı; öteki tarafta ise efendimizin yol kenarındaki evinin kapısını görürdük. Çayırın yukarısında köknar korusu; aşağıda da kıyıları dik, çağıldayan bir dere vardı. Küçükken ot yiyemediğim için annemin sütüyle besleniyordum. Gün içinde onun etrafında koşar, geceleri dibine kıvrılıp uyurdum. Hava sıcaksa göletin oradaki ağaçların gölgesinde dururduk, hava soğuksa korunun yanı başındaki güzel, sıcacık kulübemizde.
Ot yiyebilecek kadar büyüdüğümde annem gün içinde çalışmaya gidip akşamları dönmeye başladı. Çayırda benden başka altı genç tay vardı; benden büyüktüler, bazısı yetişkin atlar kadar iriyarıydı. Onlarla oynar, tarlanın etrafında dörtnala koştururduk. Bazen oyunlarımız sertleşebiliyordu, çünkü dörtnala koşmanın yanı sıra sık sık ısırıp çifte atıyorlardı. Çok fazla çifte atılan yine böyle bir gün annem kişneyerek beni yanına çağırdı: “Şimdi beni çok iyi dinle. Burada yaşayan taylar çok iyi taylar ama onlar at arabasına koşulacak, dolayısıyla terbiye nedir bilmezler. Sen soylusun, iyi bir ailedensin; babanın adını bu civarda herkes bilir, büyükbaban Newmarket yarışlarında iki kez kupa kazandı, büyükannen kadar yumuşak başlı bir at tanımadım, benim de ne ısırdığımı ne çifte savurduğumu görmüşsündür. Dileğim senin de yumuşak başlı, iyi bir at olman, kötü alışkanlıklar edinmemen. İyi niyetle çalış, tırıs giderken ayaklarını doğru düzgün kaldır, oyun oynarken bile asla ısırma, çifte atma.” Annemin nasihatlerini hiç unutmadım; yaşlı ve bilge bir at olduğunu biliyordum, efendimiz de ona çok düşkündü. Annemin adı Düşes’ti, ama efendimiz ona hep Güzelim derdi.
Efendimiz iyi, nazik bir adamdı. Bizi iyi yemlerle besler, başımızı sokacağımız güzel bir barınak verir, hoş sözler söylerdi; küçük çocuklarıyla nasıl konuşuyorsa bizimle de öyle nazik konuşurdu. Hepimiz onu severdik, annem ona hayrandı. Kapıda gördü mü sevinçle kişneyip yanına koşardı. Efendimiz de onu okşar, “Eee, ihtiyar Güzellik, senin Kara nasıl?” derdi. Donuk yağız bir taydım, o yüzden bana Kara derdi, sonra bir parça ekmek uzatırdı, çok severdim o ekmekleri, bazen anneme de havuç getirirdi.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çocuk Kitapları Roman (Yabancı)
- Kitap AdıSiyah İnci
- Sayfa Sayısı287
- YazarAnna Sewell
- ISBN9789750536632
- Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Demiryolu Serserileri ~ Jack London
Demiryolu Serserileri
Jack London
Nevada şehrinin hatırlamadığım bir kıyısında, hiç sıkılmadan iki saat konuşarak yalan söylediğim bir kadın var. Bunu özür dilemek gibi bir niyetle anlatmıyorum, aksine ben...
- Çember ~ Meşa Selimoviç
Çember
Meşa Selimoviç
“Bir fikir, bu kadar kurban vermeye değer miydi?” “Eğer fikir değişim istiyorsa o zaman mücadele de istiyordur. Mücadele ise kurbanlar ister.” “Hangi mücadele bunca...
- Yanlış Yer Yanlış Zaman ~ Gillian Mcallister
Yanlış Yer Yanlış Zaman
Gillian Mcallister
Ekimin sonları. Saat gece yarısını geçmiş. On yedi yaşındaki oğlunu bekliyorsun. Geç kaldı. Sen pencereden izlerken ortaya çıkıyor, fark ediyorsun ki yalnız değil; bir adama doğru...