Ahmet Şerif İzgören’in bugüne kadar 54 baskı yaparak okurlarıyla buluşan “İş Yaşamında 100 Kanguru” kitabı güncellendi ve ismi “Sistem Liderliği” olarak revize edildi. Kitapta pratik uygulamalar ve örnekler eşliğinde “Sistem Liderliği Modeli” anlatılıyor.
“Sadece yöneticilik vasıflarına sahip olan insanlar var olan bir yapıyı sürdürürler. Liderler ise peşinden sürükledikleri gruplar yaratırlar, bir sistem yaratma peşinde değillerdir. Onları işin başındayken hareket halinde, liderin direktifleriyle yönlenen bir grup şeklinde görebilirsiniz; lider olmadığı zaman grup dağılır. Bir Sistem Lideri; Sistem Liderliği Modeli çerçevesinde kendisinden sonra da yaşayan ‘devamlı gelişim ve değişim’ anlayışında bir sistem oluşturur. İzgören Akademi ve Elma Yayınevinin başarılı çizgileri, uygulamanın başarısı konusunda çok önemli birer kanıt niteliğinde. Modelde savunulan nitelik; beceri ve prensipler doğru temel alındığında sistemin işlememe ihtimali çok düşük. Uygulama için belirtilen başlıklar arasında hepsine yüzde yüz sahip olmanızı gerektiren bir başlık yok, tek bir tanesi dışında; güven. Ekibinize yaydığınız güven %100 olmalı. Birisine % 99 güveniyorsanız, o %1’lik güvensizlik her şeyi başlamadan bitirir.”
*
Sayın İzgören,
Bu mektubun size ulaşacağını pek tahmin etmiyorum ama gene de yazıyorum. “Dikkat Vücudunuz Konuşuyor” ve “İş Yaşamında 100 Kanguru” adlı kitaplarınızı büyük bir zevkle, gururla okudum. Hatta İstiklal Harbi gazilerine atfen yazdığınız “İş Yaşamında 100 Kanguru” kitabınızdan çok duygulandım. Ayrıca kendime rehber gibi gördüm. Sebebi ise, ben 1993 Kara Harp Okulu mezunu Jandarma Kıdemli Üsteğmenim. Bir İstiklal Harbi Gazisinin torunuyum. Ayrıca Eylül 1996’da Van’da görevli iken mayınla yaralanarak gazi oldum. Benim algılayabileceğim tarzda yazdığınız yayınlarınızı kendime talimname yaptım. Geçmişteki karmaşık duygularımdan biraz da kitaplarınızla çıktığımı söyleyebilirim. Hem bana yaptığınız olumlu etkiden dolayı hem de İstiklal Harbi gazisi dedem Osman Memiş adına çok teşekkür ederim. Gerçekten kitaplarınızdaki örnekler gerçeğin can damarı diyebilirim. Sizin görüşlerinizde havada kalmayan, uygun ve olumlu fikirler var. Her ne sebeple olursa olsun, ben size bu bilgi birikiminizi insanlara açtığınız, aktardığınız ve herkesin unuttuğu İstiklal Harbi gazilerini hatırladığınız için teşekkürü borç bilirim.
Sevgi ve saygılarımı sunarım.
Erol Memiş
Bilim alanım nedeniyle dünyadaki tüm liderlik teorileri üzerinde çok yoğun çalıştım, liderlik üzerine makale ve araştırmalarım yayımlandı. “Sistem Liderliği”ni okuduğumda çok etkilendim, şu ana kadar karşılaştığım kesinlikle en kapsamlı “Liderlik Modeli”. Yazarın liderlik teorilerine hâkim olmasının yanı sıra diğer model yaratıcılarının aksine pratiğin içinde olması “Sistem Liderliği” modelini dünyada üretilmiş olan diğer modellerden daha etkin ve uygulanabilir kılıyor. Dünya literatürüne kazandırılması gereken bir liderlik modeli.
Prof. Dr. Hüseyin Araslı
Stavanger Üniversitesi
“İş Yaşamında 100 Kanguru” iş yaşamında karşılaşılması olası çelişkileri, ayrılıkları, kişisel ve kurumsal olumsuzlukları ele alarak bunları önleme, karşılayıp geçersiz kılma çözümlerini içermekte. Başarının bedeli kolay değildir. Sayın Ahmet Şerif İzgören’in yapıtı bu konuda bize ışık tutuyor.
Yekta Güngör Özden
Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı
Gaziantep’in Nizip ilçesinde büro mobilyaları üretimi yapan bir firmayız. İzgören Akademi ile tanıştıktan sonra adım adım çok ilerledik. Bizim firmamızı başarıya götüren bu danışmanlık hizmetinin teorisini, kitap halinde bulmak müthiş yararlı oldu.
M. Emin Yıldırır
Asil Büro Yönetim Kurulu Başkanı
Yönetimle ilgili gerçekleri ve bu ülkede yaşadıklarımızı bu kadar net ve bir çivi gibi insanın kafasına vura vura anlatan başka bir kitapla karşılaşmadım. Mükemmel bir çalışma.
Tamer Değirmenci
Çilek Mobilya
“Sistem Liderliği” tamamen bize özgü, uygulanabilirliği fazla bir teori. Bence üniversitelerimiz, yabancıların teorilerini nasıl değerlendiriyorsa bu kitaptaki tamamı ülke gerçeklerini içeren, uygulanabilirliği olan “Sistem Liderliği” modelini de öyle değerlendirmeliler. Gerçekten kapsamlı bir çalışma.
Talat Saygılı
Avukat
Genellikle kısa vadeli düşünen yöneticiler bir şeye neden olan faktörlerin yalnızca görüneniyle ilgilenmekte, ona neden olan asıl faktörleri ne yazık ki göz ardı etmekte veya görememektedirler. “İş Yaşamında 100 Kanguru” bu açıdan çok aydınlatıcı ve bir rehber niteliğinde.
Sema Oğlak
9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
Yabancı yazarların dışında ilk defa Türk yazarın yönetim ve liderlik üzerine yazdığı bir kitap.
Mustafa Saraç
Ümit Yayıncılık
Sayın İzgören’in “İş Yaşamında 100 Kanguru” adlı kitabını ilk baskısından itibaren öğrencilerime ek kaynak olarak öneriyorum. Yaklaşık yirmi yıldır öğretim üyeliği yaptığım meslek hayatımda ilk kez öğrencilerimden bir kitapla ilgili olarak yüzde yüze yakın olumlu dönüş aldım. Ön lisans, lisans ve yüksek lisans öğretiminde verdiğim derslerin adı ne olursa olsun bu kitabın yararına inanıyorum.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Doğaner
Adnan Menderes Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi
Ahmet Şerif İzgören’le “İş Yaşamında 100 Kanguru” adlı kitabıyla tanıştım. Kitap hayli güzel ve farklıydı. Daha sonra diğer kitaplarını da aldım ve hepsini bir çırpıda okudum. Ve hiç abartmıyorum, kendimi buldum. Bu kitap, yıllardır üstünde düşündüğüm fakat netleştiremediğim birçok sorunu çözmemi ve iç dünyamdaki yanlışlıkların farkına varmamı sağladı. Kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır.
Murat Tunca
Tekstil Mühendisi
“İş Yaşamında 100 Kanguru” ile temellenen, “Takım Çalışması” ile desteklenen, “Geleceği Yönetmek” ile örneklenen Sistem Liderliği Modeli, “Moks” ile detaylanıyor. Günümüzün uygar dünyasında her birey, mutlaka birileri için (şirketler müşterileri, kamu kurumları vatandaşlar, öğretmenler öğrencileri için vb.) çalışmaktadır. Bu nedenle de bu kitaplar başbakandan milletvekillerine, genel müdürlerden daire başkanlarına, direktörlerden çaycılara kadar herkese -zorunlu olarak- okutulmalı hatta üniversitelerin tüm bölümlerinde inceleme konusu yapılmalıdır. Ne çok şey istedim. Zaten bunlar olsa Şerif Hocanın da kitap yazmasına gerek kalmazdı…
Umut Seyhan
Eğitmen
Sık sık gittiğim kitapçılardan birinde, aslında pek sevmediğim kişisel gelişim kitapları raflarındaki ödüllü, popüler ve en son çıkan kitaplara bir göz gezdirecektim.
Ama öyle olmadı. Bir kitabın üstündeki kırmızı şeritte yazanları okumadan edemedim.
Beğenmediğimiz takdirde kitabı iade edebilecektik ve ben o yazarı hiç tanımıyordum. Aldım, nasıl olsa iade edebilecektim. Öyle olmadı. Kitabı açtım, okumaya başladım. Ardından diğer kitapları… En son okuduğum “İş Yaşamında 100 Kanguru”yu bölge müdürümüze de önerdim. O da yazarımızla yeni tanıştı ve bu kitabı elinden düşürmeyeceğine eminim. Sevgili yazarım, kitaplarınızdaki mizah, geçmişten günümüze aktarılan yazılar, deneyimler ve yalın dilinizle her yaşa hitap ediyorsunuz ve ben kitaplarınızı okumaktan, tecrübelerinizden faydalanmaktan büyük keyif alıyorum. Ellerinize sağlık.
Mehtap Özmert
Mağaza Müdürü
Geçen gün “İş Yaşamında 100 Kanguru” adlı kitabınızı Türkiye’den gelen bir arkadaşım hediye etti. Kitap elime geçtiğinde çalıştığım şirkette organizasyon revizyonu yapıyordum. Kitabı ayrıntılı olarak inceledim ve bizim şirket için de uygulayıp geliştirebileceğimiz bir model olduğunu gördüm. Kitabınızdan pek çok yeni ders çıkarttım. Size çok teşekkür ederim. Şimdi ise Sistem Liderliği Modeli’ni topyekûn uygulamaya koymak için orta vadeli bir plan yapıyorum.
Ulzii Orshih
Moğolistan’da Şirket Sahibi
Sadri Alışık öldü, Nubar Terziyan, Belgin Doruk öldü. Siyahbeyaz Türk filmleri vardı. Ayhan Işık içeride ders çalışırken mum ışığında, onu okutmak için gizlice dikiş diken bir annesi olurdu. Araba çarpınca kör oluveren Ediz Hun’un ameliyatını yapan doktorlar ne de babacandı. Ya o boğaza bakan, tanıdık tepedeki çam ağacının altında el ele tutuşmalar… Kızlar, aşkından verem olurdu o günlerde. Hepimiz Kemalettin Tuğcu kitaplarından fırlamış iyi çocuklardık. Kayınpederimiz Hulusi Kentmen gibi olsun isterdik; yüzü asık, altın kalpli! Adile Naşit hasta komşusuna çorba götürür, gözyaşlarını gizleyerek kahkahalar atardı. Turşu yüzünden küserlerdi Münir Özkul’la, ağzımızda bir elma dolusu gülümseme… Soğuk bir cuma sabahı bir elimizde beslenme çantamız, bir elimizde tereyağlı ekmek okula hazırlanırken AGA marka lambalı radyodan “halk hikâyeleri” diyen gür sese hayran masalcıklar dinlerdik, efektör Korkmaz Çakar… Belli belirsiz çıngırak sesinden anlardık yoğurtçunun geldiğini, Filiz Akın Mithatpaşa Stadı önünde, bir elinde Beşiktaş bayrağı, ekmek parası kazanan genç kızdı. Laf aramızda ben Filiz Akın’a âşıktım, saf Nuri de Türkan Şoray’a. İnsanlar ölmezdi o filmlerde… Bazen, o da bir saniye sürerdi.
Yollara tükürüyoruz şimdi. Sevdiğimizden ayrılıp Boğaz Köprüsü korkuluklarında kameramanlar bekliyoruz. O babacan doktorlar yok artık, hastanelerde rehin kalmış bebekler var. Çam ağacını da kesmişler, yerinde gecekondular var diyorlar. Kayınpederler artık güler yüzlü, devlet ihalesi peşinde, Uğur Dündar’dan kaçıyorlar. “Yeter ki gel bana senede bir gün” derdi şarkılar, şimdi “Neremi, neremi?” diyor sarı saçlı şarkıcı. Gençlik pop yoluna gidiyor. Veremle Savaş Derneğimiz var, kızlar aşkından AIDS oluyor artık. Arabalar şöyle bir dokunup kör etmiyor, freni patlamış kamyonlar sokakta oynayan çocukları ezip evlere giriyor. Döner bıçağıyla gidiyoruz maçlara, kapıda bıyıklı adamlar bayrak satıyor. Maçtan önce birlik beraberlik ruhuyla İstiklal Marşı okuyup sonra hep beraber birbirimizin sülalesine küfrediyoruz. “Ben tarikatçıların oyununa geldim.” diyor, yatakta gizlice kameraya alınmış Filiz Akın saçlı kız; dudaklarımızda banka reklamlarındaki mutlu çiftlerin sahte gülümsemesi. Sabahları SONY Hi-Fi’den Cem Ceminay dinliyoruz. “Aygaaaz, dı dı dımm!” diye inliyor kulaklarımız akşamın sekizinde. Ölümler, artık yüzlerce yetmiş milyon saniye sürüyor simsiyah bir kutunun sayesinde. İşin kötüsü, kanıksadık tüm bunları galiba.
Artık sokaklarda yaşlıları karşıdan karşıya geçiren çocuklar yok, otobüslerde gazilere ait oturma yerleri de yok. İşin kötüsü artık gaziler de yok.
Tam bir hafta TRT’nin son haberlerinin sonunu dinledim. “Kurtuluş Savaşı gazilerinden vefat etmiştir” haberi var mı diye. Hiç yoktu, artık bu ülkede 29 Ekimlerde gururla önümüzden geçen, o dürüst, vatanperver; borsa, döviz kurları ve yolsuzluklardan habersiz saygıdeğer insanlar yok. Son defa Kurtuluş Savaşında kurtarmıştık bu ülkeyi, bir daha kurtarmamacasına…
Bir arkadaşım sordu “Kitabı kime ithaf edeceksin” diye, “Kurtuluş Savaşı gazilerine” dediğimde güldü. “Şaka mı” dedi.
Ben bu kitabı İstiklal Harbi şehitlerinin ve gazilerinin aziz hatırasına ithaf ediyorum.
Ahmet Şerif İzgören
Ekim ’99 Ankara
Bu ülkedeki Tuğrul Ali Ecevitlerin, Muzaffer Tokmakların, Hakan Yamanların artması dileğiyle…
İÇİNDEKİLER
Önsöz-Sistem Liderliği • 21
Önsöz • 27
Sistem Liderliği’ne Giriş • 33
1. Basamak-GÜÇLÜ KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ • 41
Açıklık • 43
Karizma • 53
Mücadele Ruhu • 63
Yaratıcılık • 73
Güven • 85
Nitelik ve Bilgi • 93
2. Basamak-ÜSTÜN YÖNETSEL BECERİLER • 101
Yetki Devri • 105
Ortaklık Yaratmak • 117
Hedef Oluşturma • 127
İnsan ve Bilgi Odaklı Olma • 137
Organizasyonu Bütünüyle Görebilme • 149
Uzağı Görme • 159
3. Basamak-ETKİN İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ • 167
Çatışma ve İletişim Yönetimi • 171
Durumsal Liderlik Uygulaması • 177
Motivasyon Yaratma • 187
Yetenekleri Açığa Çıkarma • 197
Takım Oluşturabilme • 207
Adalet: Gösterilen Çabanın Karşılığı • 217
4. Basamak-YÜKSEK KURUMSAL GÜÇ • 229
Yatay Hiyerarşi ve Liyakat • 233
Kurum Vatandaşlığı • 247
Kalite Bilinci • 255
Müşteri Odaklı Düşünme • 265
Rekabet Gücü ve Esneklik • 279
Değişime ve Öğrenmeye Açıklık • 291
Sonsöz • 301
Sistem Liderliği’ne Bütünsel Bakış • 306
Sistem Liderliği’nde İç Dinamikler • 311
Sistem Liderliği’nde 40 Temel Prensip • 315
Sistem Liderliği’nde Lider/Yönetici/Sistem
Lideri Farkları • 318
Kaynakça • 319
Dizin • 320
Bundan yüz yıl kadar önce bir İngiliz kolonist, Avustralya’ya gider. Bir Avustralya yerlisi (Aborjin) eşliğinde kıtayı dolaşırken birden o güne kadar görmediği garip bir hayvanla karşılaşır.
Yanındaki yerliye sorar: “Bu nedir?”
Yerli: “Kangroo” cevabını verir.
Kolonist, hayvanın resimlerini çizer ve ülkesine gider gitmez herkese “kanguru”yu anlatır. Zaman içinde tüm dünya “kanguru”yu tanır.
Bir süre önce Avustralya yerli dillerini incelemek üzere oraya giden bir dil bilimci, yerlilerin bu hayvan için başka bir isim kullandıklarını görür. “Kangroo” yerli dilinde “Seni anlamıyorum” anlamına gelmektedir!
ÖNSÖZ- SİSTEM LİDERLİĞİ
Yazmaya başlamadan şunu fark ettim; ben doğduğumda 2. Dünya Savaşı biteli sadece 20 yıl olmuş…
Kitabı yazdığımda cep telefonu çok yaygın değildi, Google yeni kurulmuş, Apple ise kendini var etmeye başlamıştı. Nokia o dönem dünya devlerinden biriydi ve zamanla cep telefonu satan üç dev şirket konumundan sektörden sıfır payla ayrılan şirket konumuna düşmemişti.
Öncelikle kitaba başlarken ki özgüvene bakın! Üç yıl önce yeni iş kurmuşsun, toplam beş çalışansın, ne olacağın belli değil. Kitabı okuyan biri girip baktığında ortaklıkların %98’inin yedinci yılında battığı bir ülkede büyük ihtimalle senin şirketinin de olmadığını görecek ve “Noolduuu?” diyecek kitabı okurken. Sen şirket böyle yönetilir, liderlik böyle yapılır diye teori üretiyorsun. O dönem sosyal medya olsaydı ve insanların birbirine nasıl saldırdığını, ne kadar mutsuz olduklarını, mutsuzluklarını başkalarından nasıl çıkarmaya çalıştıklarını görseydim belki de korkar yazmazdım. Ama bir taraftan da en azından şu işe yaradı; iş arkadaşlarım bizim kurumun ve ekibin iş teorisini, çalışma yöntemini ve inandığımız sistemi gördüler.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) İş Dünyası
- Kitap AdıSistem Liderliği: İş Yaşamında 100 Kanguru
- Sayfa Sayısı328
- Yazar Ahmet Şerif İzgören
- ISBN9786257112949
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviElma Yayınevi / 2024