O müşfik yüreğiyle
bir savaşçı gibi
giyinmiştir enginar,
dimdik,
alçacık bir kubbe de
inşa etmiştir,
yapraklarının altında
içine bir şey işlemeden
durur öylece
“Yirminci yüzyılın her dilde en büyük şairi.”
Gabriel García Márquez
Doğaüstüne karşı doğa; metafiziğe karşı fizik; yıldızlara karşı taşlar… Şilili büyük şairin, gerçekçi bir fotoğrafçıdan farksız bir şekilde, cenneti yeryüzüne yerleştirmek istercesine, yaşamın tüm yönlerini satır aralarında yakalamayı amaçladığı Sıradan Şeylere Övgüler gündelik olana eşsiz bir saygı duruşu.
İÇİNDEKİLER
Önsöz …………………………………………………………………….. 13
Görünmez Adam ……………………………………………………… 17
Havaya Övgü ………………………………………………………….. 25
Enginara Övgü ………………………………………………………… 29
Neşeye Övgü …………………………………………………………… 32
Amerikan Diyarlarına Övgü ………………………………………. 36
Aşka Övgü ………………………………………………………………. 40
Atoma Övgü …………………………………………………………… 43
Şili’nin Kuşlarına Övgü ……………………………………………… 49
Yılanbalığı Çorbasına Övgü………………………………………… 53
Yerdeki Kestaneye Övgü ………………………………………..56
Soğana Övgü……………………………………………………………. 59
Berraklığa Övgü ……………………………………………………….. 62
Bakıra Övgü …………………………………………………………….. 65
Eleştiriye Övgü ………………………………………………………… 71
Angel Cruchaga’ya Övgü …………………………………………… 74
Mutlu Güne Övgü ……………………………………………………. 77
Binaya Övgü ……………………………………………………………. 79
Enerjiye Övgü………………………………………………………….. 82
Hasete Övgü ……………………………………………………………. 85
Umuda Övgü …………………………………………………………… 91
Toprağın Bereketine Övgü …………………………………………. 93
Çiçeğe Övgü ……………………………………………………………. 96
Mavi Çiçeğe Övgü ……………………………………………………. 98
Ateşe Övgü……………………………………………………………. 100
Guatemala’ya Övgü ………………………………………………… 106
İpliğe Övgü ……………………………………………………………. 114
Basit Adama Övgü ………………………………………………….. 118
Huzursuzluğa Övgü………………………………………………… 122
Kışa Övgü ……………………………………………………………… 124
Laboratuvar Teknisyenine Övgü………………………………… 130
Leningrad’a Övgü …………………………………………………… 134
Kitaba Övgü I ………………………………………………………… 144
Kitaba Övgü II ……………………………………………………….. 147
Yağmura Övgü ……………………………………………………….. 151
Oduna Övgü………………………………………………………….. 157
Bir Hayırsıza Övgü………………………………………………….. 162
Denize Övgü………………………………………………………….. 164
Kuş Gözlemine Övgü………………………………………………. 169
Mırıltıya Övgü ……………………………………………………….. 174
Geceye Övgü …………………………………………………………. 178
Sayılara Övgü…………………………………………………………. 181
Güze Övgü ……………………………………………………………. 184
Saka Kuşuna Övgü ………………………………………………….. 189
Ekmeğe Övgü ………………………………………………………… 193
Çiftlere Övgü…………………………………………………………. 198
Maziye Övgü …………………………………………………………. 202
Tembelliğe Övgü…………………………………………………….. 205
Yoksulluğa Övgü …………………………………………………….. 208
Şiire Övgü……………………………………………………………… 212
Halk Ozanlarına Övgü …………………………………………….. 216
Bahara Övgü ………………………………………………………….. 221
Geceleyin Kol Saatine Övgü……………………………………… 226
Rio de Janeiro’ya Övgü ……………………………………………. 229
Yalınlığa Övgü………………………………………………………… 234
Yalnızlığa Övgü………………………………………………………. 238
Üçüncü Güne Övgü………………………………………………… 241
Zamana Övgü ………………………………………………………… 244
Toprağa Övgü ………………………………………………………… 246
Domatese Övgü……………………………………………………… 249
Fırtınaya Övgü ……………………………………………………….. 252
Takım Elbiseye Övgü ………………………………………………. 257
Sükûnete Övgü ………………………………………………………. 260
Hüzne Övgü ………………………………………………………….. 263
Valparaíso’ya Övgü …………………………………………………. 264
César Vallejo’ya Övgü……………………………………………… 268
Yaza Övgü……………………………………………………………… 272
Hayata Övgü………………………………………………………….. 275
Şaraba Övgü…………………………………………………………… 278
ÖNSÖZ
Pablo Neruda 1970 yılında Paris Review dergisine verdiği röportajda, Alonso de Ercilla’yı kastederek, Şili’nin bir şair tarafından icat edildiğini söylemiş. Nasıl ki 6. yüzyılın ortasında Endülüs’ten kalkıp Peru üzerinden Şili’ye gelen bu şair ve asker Şili’yi icat ettiyse, 20. yüzyılın vatan şairi Pablo Neruda da onu nesnelerin büyüsüyle doldurdu. Bir yıl sonraki Nobel Edebiyat Ödülü kabul konuşmasında da, “Biz (Amerika’nın uçsuz bucaksız coğrafyasından yazarlar) dilsiz bir kıtanın sınırlarını kelimelerle doldurmaya çağrılıyoruz ve biz anlatma ve isimlendirme göreviyle sarhoş oluyoruz,” diyecektir.
Mükemmel bir şair olan Neruda, Latin Amerika şiirinde zaman zaman söylemin göstergesini değiştiren, sanatsal yapıları dönüştüren, önceden belirlenmiş şiirsel temelleri yıkanlardan biriydi. Ayrıca Neruda, yaratışın alanlarındaki keşifleriyle lirik nüansların ortaya çıkmasını sağladı. Bu nüanslarda gündelik hayatın çoğu zaman gözden kaçırılan güzelliğini yakaladı. Övgülerde sevgi, kardeşlik ve doğa temaları işlenirken kutsal sözdiziminin kullanıldığı görülür. Bu noktada “Umuda Övgü”nün son iki dizesi en belirgin örnektir; adaletin siyasi güçlerden ziyade doğal güçlerle sağlanacağını söylüyor ve Kutsal Kitap’tan alıntı yapıyor. Şiirlerde sık sık “şarkı söylüyorum” demesi, aşkın bir anlam arayışında dile geldiğinin beyanı olarak anlaşılmalı.
Pablo Neruda söz konusu olduğunda malum; imgeler ve metaforlardan başınızın döneceği kesin. Ama bu kadar şaşırtıcı olabilecekleri nasıl akla gelebilir… Büyük şair bunu verili varlıkların ötesini göstermek adına yapıyor.
Bu şiirlerden ilki 1952 yılının 16 Ekim günü Venezuela’nın başkenti Caracas’ta çıkmakta olan El Nacional gazetesinin tarih sayfasında yayınlandı. Neruda, sanat ve edebiyat sayfalarında ya da edebiyat ekinde değil de tarih sayfalarında yayımlanmasını istemişti. Hatta bunu şart koşmuştu.
Olayın başına dönersek; bu tuhaf başlıktaki şiirler (Odas elementales – Sıradan Şeylere Övgüler) dizisi için Miguel Otero de Silva’nın başının altından çıkmıştır denebilir. Venezuelalı şair, yazar, gazeteci ve mühendis Otero de Silva o dönem El Nacional gazetesinin başındadır. Neruda ve Silva sıkı dostlardır. Venezuelalı, Şilili dostundan gazetesinde haftalık bir sütunda gündelik dilden şiirler yazıp yayımlamasını ister. Ona göre bu şekilde gazetenin satışı artacaktır zira çok yakın zamanlarda Canto General’i (Evrensel Şarkı) yayımlamış olan Neruda bütün Latin Amerika’da tanınmakta ve geniş çevrelerce sevilmektedir.
Neruda teklifi benimser. Onun sözleriyle anlatalım: “Böylece bu zamanın uzun bir tarihini, eşyalarını, işlerini, insanlarını, meyvelerini, çiçeklerini, hayatını, benim durumumu, mücadelemi, kısacası yaratımımı geniş bir döngüsel dürtüyle bir kez daha kuşatabileceğim her şeyi yayımlamayı başardım.” (Una épica domestica, Prólogo a “Odas elementales” de Pablo Neruda, Sergio Ramírez, 2002)
İlk “oda” (kaside, od, övgü) “Hablando en la calle” (Caddede Konuşurken) olur. Neruda seriyi kitap olarak yayımladığında şiirin adının “El hombre invisible” (Görünmeyen Adam) olarak değiştiği görülecektir.
Sıradan Şeylere Övgüler, gazete sütunu biçiminde yazılmış 68 şiirden oluşuyor; coğrafya, bitkiler âlemi, doğa elemanları, canlı varlıklar, cansız varlıklar ve soyut şeyler temalarında… Neruda’nın onu sunuşu şöyle:
“Dillerde şarkı olmuş, söylenmiş ve yeniden söylenmiş birçok şeyi yeniden yazmak istedim. Kasıtlı çıkış noktam, kalemini emerek, güneş, ders tahtası, saat veya insan ailesi üzerine zorunlu bir kompozisyonu üstlenen çocuk olmalıydı. Hiçbir konu benim yörüngemin dışında bırakılamaz. Yürüyen veya uçan her şeye dokunmak zorunda kaldım, ifademi maksimum şeffaflığa ve bekârete teslim ettim” (Una épica domestica, Prólogo a “Odas elementales” de Pablo Neruda, Sergio Ramírez, 2002).
Son sözümüz sadelikle olsun:
Bu kitap, bize şiirin her yerde olduğunu ve tek yapmamız gerekenin dünyaya bakışımızı değiştirmek olduğunu gösteriyor.
Adnan Özer
4 Ekim 2023
Taşlıtarla, İstanbul
GÖRÜNMEZ ADAM
Güldürür,
gülümsetir beni
eski beylik şairler,
hayranıyım
ne kadar şiir varsa
yazdıkları,
onca çiy, ay, pırlanta,
gümüş su damlası,
hani eskilerden birinin
gül üstüne kondurduğu,
hele şu durmadan
“ben” demeleri yok mu,
beni gülümseten de bu,
“ben”e çıkar eni sonu
her hareketlerinin ucu,
bir tek onlardır geçen
caddelerden
ya da sevdalandıkları dilber,
başka kimse geçmez,
ne bir balıkçı geçer
ne bir kitap satıcısı,
duvarcılar da geçmez,
iskeleden de
kimse düşmez,
kimse acı çekmez,
bizim gariban
şairden başka da
kimse sevmez,
onun başına gelir
her ne gelirse,
bir de sevdiceğine,
yaşamaz sanki
ondan başka kimse,
onların şiirlerinde
kimse açlıktan ağlamaz,
ya da öfkeden,
kimse üzülmez
evinin kirasını
ödeyemedi diye,
şiirde kimse
yorgan döşek
atılmaz sokağa,
fabrikalar dersen
hepten sütliman,
sulh sükût hepten,
yağmura şemsiye yapılır,
şaraba kadeh,
tüfek de imal edilir
lokomotif de,
maden çıkarılır
cehennemi kazıyarak,
grev olur,
asker gelir,
ateş açar,
ateş açar halkın üstüne,
şiire ateş etmektir bu,
ama benim şair kardeşim
âşıktır o sıra
ya da acı çekiyordur
duyguları iyice kabardığından
denizin karşısında,
sırf isimleri yüzünden seviyordur
uzak limanları
ve karalayıp duruyordur
tanımadığı
okyanuslar hakkında,
dolgun bir başak kadar
taneyle doluyken hayat,
geçip gider yanından
nasıl derleyeceğini bilmeden,
aklı havada
inip çıkar dalgalarla,
ayakları yere değer de bazen
kapılır derin ve karanlık hislere,
büyür de büyür
sığmaz olur kabına,
bir dolanır bir çözülür
kendi kendine,
lanetli olduğunu ilan eder,
karanlığın çarmıhını taşır
büyük güçlükle,
dünyadaki herkesten
farklı olduğuna inanır,
her gün ekmek yer de
bir fırıncı olsun
gördüğü yoktur
ne de uğramışlığı
fırıncılar sendikasına,
ve bu yüzden zavallı kardeşim
yeğler karanlığı,
bir kıvrılır bir kıvranır
ve kendini ilginç bulur,
ilginç!
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Dünya Edebiyatı Şiir
- Kitap AdıSıradan Şeylere Övgüler
- Sayfa Sayısı280
- YazarPablo Neruda
- ISBN9789750762635
- Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Nehir Kıyısı Kadınları ~ Heinrich Böll
Nehir Kıyısı Kadınları
Heinrich Böll
Rüşvet alıyorlar, füzeler yağdırıyorlar, ölüme tapıyorlar – bunların hiçbiri yeni değil. Yeni olan şu: Kendilerini suçlu hissetmiyorlar.Nobel Ödüllü yazar Heinrich Böll’ün son romanı okuru...
- 666 ~ Küçük İskender
666
Küçük İskender
Diriliğimizi nasıl yok edeceğimizi, duyarlılığımızı nasıl köreltebileceğimizi o kadar mükemmel öğreniyoruz ki, varolmaktan öte bir yokolmak kaygısı sarıyor ruhumuzu. İlk olarak 1994’te yılında basılan,...
- Hasretinden Prangalar Eskittim ~ Ahmed Arif
Hasretinden Prangalar Eskittim
Ahmed Arif
Hasretinden Prangalar Eskittim, ilk kez 1968 yılında yayımlandı. O tarihten günümüze defalarca baskı yaptı. Birbirini takip eden birkaç kuşak sosyalist ve devrimcinin ellerinde, sözlerinde...