Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Sinema ve Mimarlık
Sinema ve Mimarlık

Sinema ve Mimarlık

(Derleyen) Celal Abdi Güzer

İzlediğimiz bazı filmler hayata bakışımızı değiştirir hatta katmanlaştırır. Bu kitap, bakışımızı hayattan sinemaya çevirmek için kaleme alındı. Bildiğimiz sokaklara, caddelere, evlere, yani mekânın farklı…

İzlediğimiz bazı filmler hayata bakışımızı değiştirir hatta katmanlaştırır. Bu kitap, bakışımızı hayattan sinemaya çevirmek için kaleme alındı. Bildiğimiz sokaklara, caddelere, evlere, yani mekânın farklı biçimlerine bakmaya davet ederken sinemanın mimariyle kurduğu yakın teması açık ediyor.
Tanıdık yerleri yabancı, yabancı olduğumuz yerleri tanıdık kılan sinemanın mimariden aldığı gücü analiz eden bu kitap, sinemayı anlamlandırmanın yeni anahtarlarını sunuyor. Celal Abdi Güzer’in derlediği bu çalışmada yer alan değerli yazarlar, hayranlıkla izlediğimiz filmlere farklı bir gözle bakmamıza olanak sağlıyor.
Sayısız kez izlediğimiz filmleri yeniden izleme isteği uyandıracak ve belki de kaçırdığımız başyapıtları keşfetmemizi sağlayacak bu kitap mimarları, sinefilleri ve sinefil adaylarını, beyaz perdeyle aramızdaki mesafeyi kısaltmaya çağırıyor.

1
Sinemanın Mimarlık Üzerine Söyledikleri:
Bir Eleştiri Biçimi Olarak Sinema 

Celal Abdi Güzer
odtü mimarlık bölümü

Kent, mimarlık, mekân ve mekânı tamamlayan, içinde yer alan objeler tıpkı senaryo, yönetmen ya da oyuncular gibi sinemanın asal parçalarıdır. Sinema mekânı doğrudan öykünün parçası, karakterlerinden biri yapabileceği gibi öykünün kurgusunu oluşturan, anlamını güçlendiren bir arka plan olarak da kullanabilir. Mekânın rolü hem öykü bazında hem de öykü içinde değişken olabilir. Kentleşme, mimarlık, tasarım, sanat gibi alanlarla sinema arasındaki doğrudan ilişki sadece anlatım ve temsil aracı olarak birbirlerini kullanmaları, birbirleri üzerine söz söylemeleriyle sınırlı olmaksızın zaman zaman kesişen ortak bir dil, anlatım ve eleştiri ortamı da sunar. Bu yazıda mimarlık olarak ifade edilen ama farklı ölçeklerdeki tasarım ve sanat alanlarını içeren ortamlarla sinema arasındaki ilişki, sinemanın bu alanlara dışardan bakarak oluşturduğu anlam ve değerler anlaşılmaya ve tartışılmaya çalışılacaktır.

Bu anlamda Tafuri’nin altını çizdiği gibi mimarlık eleştirisinin sadece kendi disiplin alanından, tek boyutlu olarak beslenmesinin getirdiği sorun ve kısıtlılıklar aşılmaya çalışılacaktır.1 Eleştiri sözcüğü Latince köklerine (crit) gidildiğinde ayırt etmek, diğerlerine göre farklarını anlamak, bir bağlam içinde anlamlandırmak gibi anlamlar içerir. Mimarlık söz konusu olduğunda eleştirinin görevi doğrudan yargılamak ya da değer atfetmekten çok anlamaya yöneliktir.2 Mimarlık eleştirisi pek çok alanda olduğu gibi kendi alanının ürününü anlamaya ve anlatmaya çalışırken başta komşu alanlar olmak üzere diğer alanların dil ve yöntemlerini, eleştiri modellerini ödünç alır. Bu nedenle mimarlık, sanat, tasarım, edebiyat, fotoğraf, sinema gibi alanların eleştiri birikimi kavram, dil, referans, tanım, model ve yöntem benzerlikleri içerir.

Ölçek, oran, uyum, ışık, tezat, dil, kurgu, renk, öykü, arka plan, yapı, süreklilik gibi kavramlar ya da minimalist, modern, avant-garde, romantik gibi sıfatlar bütün alanları kapsayacak kesişme noktalarını temsil eder. Eleştiri söz konusu olduğunda sanatın farklı alanları arasındaki süreklilik sadece dil, kavram ve yöntem benzerlikleri ile sınırlı değildir. Bu alanların her birinin diğerlerine olan geçirgenlikleri, birbirlerine kaynak oluşturma, birbirlerini kullanma ve temsil etme biçimleri gözetildiğinde her bir ifade ortamı bir diğerinin eleştirel ortamı olarak da işlev görür. Bir başka deyişle tasarım ve sanatla ilişkili alt alanlar kendilerini ya da diğerini anlamak ve anlatmak için birbirlerini ortamlarını kullanırlar. Mimarlık eleştirisi doğrudan yapılı çevreyi konu alsa da dolaylı olarak yapılı çevre üzerinden bu çevrenin oluşumu üzerinde etkili olan ekonomik, sosyal, psikolojik, ideolojik sorunlarla ve bu sorunların etkilediği kültürel, tarihî, geleneksel değerlerle de ilgilenir. Bu sorun ve değer öncelikleri ile yapılı çevre arasındaki süreklilik ilişkisini ve dönüştürücü etkileşimi anlamaya çalışır, sorgular. Sinema da doğrudan ya da dolaylı olarak bu sorgulamanın araçlarından biridir.

Yapılı çevreyi bir öykü, seçilmiş sorun öncelikleri ve bir değer zemini üzerinden algılar, ona yeni bir değer atfeder. Bu anlamda sinema sadece kendi öyküsünü anlatmaz, katmanlar hâlinde başka öyküleri barındırır, onlara yeni anlamlar yükler. Şüphesiz bu sadece sinema için değil,birbirlerine geçirgen olan tüm sanat dalları ve disiplinler için geçerlidir. Sinema kenti ve mimarlığı sadece bir arka plan olarak kullanmakla kalmaz, zaman zaman farklı bir gözle, farklı uzaklık ve açılarla bakarak, çerçeveleyerek, detaylara odaklanarak, zaman zaman başka unsurların bütünleşik parçası hâline getirerek mekâna yeni anlamlar katar, bir anlamda mekânı dönüştürür.

Bildiğimiz, kanıksadığımız kentleri, yapıları, objeleri sinemanın gözüyle yeniden görür, yeniden anlamlandırırız. Bu alternatif anlamların sinema aracılığıyla ürettiği değer mimarlık zemininde üretilen değerlerle süreklilik kurabileceği gibi çatışabilir de. Sanat tarihi içinde öne çıkarılan bir yapı, sinemanın anlatımı içinde sıradan hatta itici bir objeye dönüşebilirken, problemlerle dolu bir kent parçası bir çekim merkezine dönüşebilir. Sinema kenti, mimarlığı, sanatı yaşamın içine taşır, bir öykünün parçası yapar, donmuş fiziksel bir ortam olmaktan çıkartır, yeniden anlamlandırır. Böyle bakıldığı sinema ve benzeri komşu alanlar mimarlık için sadece alternatif bir değer ve anlam üretme ortamı değil aynı zamanda bir eleştiri ortamıdır. Mimarlık diğer disiplinler gibi sinema üzerinden kendi ürününü iç dünyasında göründüğünden farklı okumalara açma şansı yakalar.

Bir Kesişme Noktası Olarak Sinema

Mimarlık edebiyat, sanat, felsefe, tarih ve sinema gibi alanlardan etkilendiği gibi onları etkiler. Bu etkilenme zaman zaman doğrudan bir sanat ya da tasarım eserini üzerinde, içinde barındırma olabileceği gibi zaman zaman da o alanda kullanılan anlayış, yaklaşım ya da düşüncelerin mimarlık alanına taşınması biçiminde olabilir. Örneğin Bernard Tschumi 1980’lerde gerçekleştirdiği Parc de la Villette projesinde tasarımını büyük ölçüde dekonstrüktivizm alanında önemli bir felsefeci olan Jacques Derrida’nın da fikirleri ile ilişkilendirmiştir.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Mimari
  • Kitap AdıSinema ve Mimarlık
  • Sayfa Sayısı312
  • YazarCelal Abdi Güzer
  • ISBN9786258242942
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Çocuk ve Mimarlık ~ Celal Abdi GüzerÇocuk ve Mimarlık

    Çocuk ve Mimarlık

    Celal Abdi Güzer

    Dünyayı görme biçimimize ilk perspektifi veren çocukluk dönemi, ebeveynlik rolü veya kamusal alanı paylaştığımız çocuklar birçok başlık altında tartışıldı. Fakat çocukluğun geçtiği mekânın ve...

  2. Eleştiri ve Mimarlık ~ Celal Abdi GüzerEleştiri ve Mimarlık

    Eleştiri ve Mimarlık

    Celal Abdi Güzer

    Bir mekân kurgusunda bir kenti, tarihi ve onu tüketen insanı dönüştüren mimarlık üzerine düşünmek ve mimarlığı düşünmeyi düşünmek… Eleştiriyi çağıran her düşünme pratiğini mimarlıkla...

  3. Çizginin Yolculuğu ~ Celal Abdi GüzerÇizginin Yolculuğu

    Çizginin Yolculuğu

    Celal Abdi Güzer

    Her nitelikli tasarım, arka planında eleştirel bir düşünce ve eskiz süreci barındırır. Bu yol, düz bir iz üzerinde ilerleyebileceği gibi başka yollara sapmaya hatta keskin dönüşler yapmaya açıktır. Çizgi, eskiz içinde üst üste biner, kalınlaşır, incelir farklı anlamlar barındırır.

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur