Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Sessizlik Çağı
Sessizlik Çağı

Sessizlik Çağı

Sofya Kurban

“Arkadan bağladığın başörtün kayıp gitmiş, örgülü saçın savruluyordu rüzgârda… Hele gözden yitip gittiğin dağın yamacından dörtnala gelip duruşun, şaha kalkan atın yularını çekip yanımızdan…

“Arkadan bağladığın başörtün kayıp gitmiş, örgülü saçın savruluyordu rüzgârda… Hele gözden yitip gittiğin dağın yamacından dörtnala gelip duruşun, şaha kalkan atın yularını çekip yanımızdan tekrar uzaklaşışın, beni görmeyişin… Yüzün başka bir yüzdü, üzenginin üzerinden doğrulup öne eğilişin, ışık vurmuştu çizmelerinin üzerine, hele ki kahkahan… Sonra bir tur daha atıp inişin, duruşun… Seni anlamak için çıktığım anılar yolculuğundaki ilk durak hep bu oldu.

Anne, kimsin sen?”

Orta Asya’dan başlayan, Türkiye’ye uzanan, dünyanın farklı coğrafyalarına yayılan, sonu gelmeyen bir kaçış… Gidişlerin ardından başlayan sessizlik çağları… Geçmişi hayatları boyunca taşıyan, çocuklarını “dünyanın nerelisi” yapacağını, nereye ait olduklarını bilemeyen, arayış içindeki insanlar…

Sofya Kurban, Sessizlik Çağı’nda, sürgünlüğü, Türkî dünyayı, bitmeyen kaçışı tüm sarsıcılığına rağmen, umuda her daim yer açarak usulca anlatıyor. Yaşanmışlıklarını içtenlikle öyküleştiriyor.

İÇİNDEKİLER

Anne ile konuşmalar 9
Sessizlik çağı 19
Parçalarım 29
Krasni Maskiva 37
Yurda dönüş 47
Evden uzakta 61
Tanış 75
Londra’da bir yabancı 77
Moğollar 87

Anne ile konuşmalar 

Anneyi yeniden yaratmak ve
hoşça kal demek mümkün mü? 

Bergeyti/Alataular

“Bergeyti’ye giderken…” diye başlayan cümleler çocukluğumun gökyüzünü oluşturmuş. Yazın; siluetleri sürgün kasabamızdan görünen Alataular’a doğru sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkışımız, aklımda mutluluk olarak kalmış. Oysa ailecek eşek arabası ile yaptığımız bu seyahatler ne kadar da meşakkatliydi. Altmış kilometre ötedeki dağlara gitmek için çoluk çocuk yola çıkmak, Nılkı’yı aşıp yarı yolda, Kaş Nehri’nin kıyısında kamp kurmak, ertesi gün öğleden sonra geç bir saatte dağın eteklerine ulaşıp patika boyunca yukarıya tırmanmak, alacakaranlıkta kiyiz üyü1 kurmak, orada yaşadıklarımız, bugün yapılacak şeyler değil… Oysa babam ve sen kırkınızı geçtiğiniz bir zamanda, her şeyi göze alıp hiç bilmediğiniz bir ülkeye göçtünüz, çocuklarınıza yeni bir gelecek verebilmek için. Anne, bu hayatına mâl oldu.

Sonsuz bir zaman aralığında dağlara doğru ilerlerken aslında dördümüzü çocukluğunuza taşıyormuşsunuz. Neler hakkında konuşurduk… Birçok şey zihnimde varla yok arasında, bir sezgi… Belki de bu evin en küçüğü olmamla ilgili. O yılları, o yolları bir araya gelip didikledikçe, her birimizde saklı kalanı birleştirdikçe çocukluğumuzun altından sizinki çıktı. Anılarınızı, o çok özlediğiniz insanlarınızı hikâyeleştirip anlatmışsınız. Gidenler, geride kalışınız, bir zamanlar sizin olanlar bize aktarıldıkça gökyüzünüz genişlemiş ve bir noktada hepimizi içine alıvermiş. Sizin geçmişiniz nerede bitip bizimki nerede başlamıştı?

Nılkı’dan geçerken eşeğimizin nalı mı düşmüştü, yoksa babanın atının nalı mı? Bergeyti’nin kıyısında kim kaybolmuştu, ben mi, yoksa Sovyet’e ilk kaçış dalgasında giden kardeşin mi? Zamanın efendileriydik. Bulutların hızında, eşeğimizin nal sesiyle eğri büğrü, taşlı yollardan giderdik. Ara ara Uygur ve Kazak köylerinden geçerken toprakrengi çocukların bakışları arkamızda olurdu. Yüzünden eksik olmayan yorgunluk, kaşlarındaki çatıklık, ağzından çıkan kısa sözler, eşeğimiz dağlara doğru ilerledikçe anbean geride kalırdı, bunun farkında mıydın? Mutlu anlar; uçuşan kelebekler kadar naif, her an dağılıp gidecek gibi… Hele Türkiye’ye geldiğimiz ilk seneler… Yaşananlar belirgin bir duygu oluşturmaktan öte, tek tük olaylar olarak aklımda kalmış. O kadar kaygılıydın ki… Sürgün yıllarımızın sevinç olarak kalışını konuşmaya hiç vaktimiz olmadı ki! Ben büyüyemeden ruh oldun, sevinç oldun. Çocukları alıp kabrinin başına gittiğimizde, derin bir sessizlik sonrası içlerinden biri, “Bu kadar erken ölmeseymiş, keşke tanısaydık,” diye iç geçirir. Anlattık seni anlatabildiğimiz kadarıyla. Kolay olmadı, anlar üzerinden, duraksayarak… Alataular’a yaptığımız yolculuklar bir yerde onların da yolculuğu oldu.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Öykü
  • Kitap AdıSessizlik Çağı
  • Sayfa Sayısı95
  • YazarSofya Kurban
  • ISBN9789750535789
  • Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
  • Yayıneviİletişim Yayınları / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Kara Yarısı ~ Mahir Ünsal ErişKara Yarısı

    Kara Yarısı

    Mahir Ünsal Eriş

    Burada bir sokak var. Uzun, ağaçsız ve derin derin uyuyan arabalarla dolu karanlık bir sokak. Birazdan gün, süt mavi örtüsünü sokağın üzerine serecek, evler...

  2. Yavaş ~ B. Nihan ErenYavaş

    Yavaş

    B. Nihan Eren

    B. Nihan Eren’den öyküye hızlı bir giriş: Yavaş. Gözlem ve anlatım gücü yüksek bir yazardan birbirinden şaşırtıcı sahnelerle dolu bir ilk kitap: Yavaş. Eren,...

  3. Ses ~ Sabahattin AliSes

    Ses

    Sabahattin Ali

    Yirmi yaşından fazla göstermeyen bir delikanlı çadırın önünde, yan yatmış bir el arabasının üstüne oturarak saz çalıyordu. Başı göğsüne yatmış ve gözleri yere dikilmiş...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur