Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Şark Meselesine Dair
Şark Meselesine Dair

Şark Meselesine Dair

Yusuf Akçura

Türk fikir hayatının en önemli isimlerinden Yusuf Akçura’nın külliyatı içinde, Şark Meselesine Dair ve Eski “Şûrây-ı Ümmet”te Çıkan Makalelerimden başlıklı hacmen küçük, ama muhtevaları…

Türk fikir hayatının en önemli isimlerinden Yusuf Akçura’nın külliyatı içinde, Şark Meselesine Dair ve Eski “Şûrây-ı Ümmet”te Çıkan Makalelerimden başlıklı hacmen küçük, ama muhtevaları bakımından yoğun iki kitapçığını birlikte sunuyoruz. Osmanlı Devleti’nin 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa devletleri ve bilhassa Rusya karşısında siyasî, askerî, iktisadî ve kültürel geri çekilişinin kavramsallaştırıldığı “Şark Meselesi” Türklüğün hayat-memat meselesidir.

Yusuf Akçura, tarihten beslenmeyen siyasetin etkisiz ve daha önemlisi zararlı olacağının şuurunda bir münevver olarak, “Şark Meselesi” olarak adlandırılan Osmanlı Devleti’nin paylaşımı ve Türklüğün topyekûn yok edilmesi meselesinin ortaçağlardan günümüze nasıl bir tarihî seyir izlediğini ortaya koyuyor.

İÇİNDEKİLER
Şark Meselesine Dair
Sunuş………………………………………………………………………………………. 13
Şark Mes’elesi
1. Şark Mes’elesinin Târifleri ……………………………………………………… 17
2- Şark Mes’elesinin Muhtelif Safhaları ……………………………………….. 27
3- Avrupa Devletlerinin Şark Siyasetlerine Dâir…………………………….. 42
4- Avrupa Devletlerinin Şark Siyasetlerine Dâir (Ma’bad [Devam]) ……. 50
5- Devlet-i Osmaniyye’nin Siyaset-i Hâriciyyesine Dâir Mütâlaat ……. 72
Şuray-ı Ümmet
Çıkan Makālelerimden
Başlangıç………………………………………………………………………………….. 89
Kader… ……………………………………………………………………………………. 90
Glohofski’nin Nutku Üzerine Mütalaa…………………………………………. 95
Bir Tavsiye ……………………………………………………………………………… 105
Şark Mes’elesine Dâir………………………………………………………………. 109
Nur ve Zulmet………………………………………………………………………… 125
Rusya İhtilaline Dâir………………………………………………………………… 130

Sunuş

Bu küçük çaplı kitap büyük çaplı bir târih şuurunun son derece başarılı ve eğitici bir özünden ibarettir. Yeni nesillerin özellikle siyasette nasıl çuvalladıklarını gördükçe, bu tarz eserlere kıymet verilmemesinden ve bu tarz eserlerinin sayıca artmamasından kaynaklanan bir şuursuzluğun ve cehaletin içine gömüldüğümüzü görüyor ve kendi derdimize yine için için ağlıyoruz. Akçura’nın bu eserini, bu acımızı hafifletecek ve hiç değilse bundan böyle târih şuurumuzu canlandırmaya bir vesile olur düşüncesiyle yeni harflere aktararak okuyucuya sunmak istedik. Metin aynen verilmiş, bizim açıklama ve notlarımız […] köşeli parantez içinde küçük puntoyla; dipnotlarda ise aynı puntoyla belirtilmiş; notlara ilave ttiğimiz birkaç şey de (Haz. Notu) kısaltması konularak işaretlenmiştir. Köşeli parantez içleri yok sayılarak okunursa, orijinal metin okunmuş olur… İlgilenenlere ve gençlere faydalı olmuşsak kendimizi bahtiyar sayarız.

E. Kılınç

1. Şark Mes’elesinin Târifleri

Şark mes’elesi nedir?- Mesâil-i târihiyyenin [târihî mes’elelerin] mevzu’ları alelekser, hendese ve kimya kaziyyeleri gibi, kat’î ve sarih tarif edilmiş değildir. Târihî bir mevzu’u, muhtelif müverrihler, muhtelif zaman ve mekânda, muhtelif nukāt-ı nazardan [bakış açılarından] görerek, birkaç türlü târif ederler. Şark mes’elesi de, şimdiye kadar, yalnız bir türlü târif edilmiş değildir. Fakat bu türlü türlü târiflerin nukāt-ı esâsîyesinde müşâbehet [esas noktalarında benzerlik] vardır. Fransız idâdîlerinde okutulan ders kitaplarından müverrih Seinyobus2 ’un târihinde Şark mes’elesi şöyle târif edilir:

“18. asırdan itibaren Rusya ve Avusturya devletleri Osmanlı İmparatorluğu’nu istila etmeye ve onun hıristiyan tebaasını kıyâm ettirmeye çalıştılar. Bu mesâî Fransa aleyhine açılan muharebelerle (İhtilal ve imparatorluk muharebeleri) inkıta’a uğradı. 1815’de Osmanlı İmparatorluğu hâlâ tamamiyet-i mülkiyesini muhâfaza ediyordu. Lakin Rusya bu tamamiyeti tehdid ediyordu. Rusya’nın bu tehdidi altında Devlet-i Osmaniyye’nin ne olacağı bir mes’ele idi. İşte bu mes’eleye bir zaman sonra isim takıldı, Şark Mes’elesi denildi.” (Ch. Seignobos, Cours de l’Histoire contemporaine, p.245)

Bu târif Şark mes’elesinin en sarih, en basit ve en ma’ruf bir târifi addolunabilir. Seinyobos Şark mes’elesinin mebde’ini [başlangıcını] 18. asr-ı miladîde gösteriyor; ve mes’eleye isim takılması keyfiyetinin daha muahhar [sonraları], 19. asırda vâki’ olduğunu söylüyor. İsim takılmak hususundaki da’vası kābil-i i’tiraz olmayan bir hakikat-ı târihiyyedir [itirazı kābil olmayan bir tarihî hakikattir]; lakin Şark mes’elesinin vücudu, yani vekāyî-i târihiyyenin [tarihî olayların] bir Şark mes’elesi halinde tecellisi, daha doğrusu vekāyî-i târihiyyeyi tedkîk ve tasnif ile o vekāyi’den bir Şark mes’elesinin vücudunu istinbat [varlığını çıkarmak] cihetine gelince, müverrihlerin reyleri tehalüf eder [birbirine aykırılık gösterir]. Ezcümle Sorel3 , Şark Mes’elesi ünvanlı kitabının mukaddimesine şöyle başlar:

“Türkler, Avrupa’ya ayak bastığı andan itibaren bir Şark mes’elesi tekevvün etmiş [oluşmuş] oldu; ve Rusya Avrupaî bir devlet olur olmaz bu mes’eleyi kendi nefsine hall etmek davasına kalkıştı.”

Sorel bu suretle mes’elenin zamanda sahasını hayli genişletmiştir; Türkler Avrupa’ya ayak basar basmaz, yani 14. asır ortalarından itibaren Şark mes’elesi vardır, diyor. Zamanda fark olduğu gibi, Sorel’e göre, Şark mes’elesinin sahne-i vekāyi’i [vuku bulduğu sahne] de daha geniştir. Şark mes’elesinin aktörleri de Seinyobos’un dediği gibi yalnız Devlet-i Osmaniyye, Rusya, Avusturya ve Osmanlı reâyâsı değildir; Lehistan hatta İsveç bile sahneye dâhil olur. Maamâfih Sorel’e göre de en mühim rolleri ifâ eden Türkiye ve Rusya’dır. Borjuva’ya gelince, Şark mes’elesinin târihî ve coğrafî hududu daha ziyâde genişler: Onun nazarında Türklerin Avrupa’ya geçmesi, İstanbul’u zapt etmesi Şark mes’elesinin yalnız bir perdesidir. Borjuva’nın Şark mes’elesini nasıl izah ve beyan ettiğini kendi kitabından okuyalım:

“Asya’dan gelen barbar akvâmın def’ ve tard olundukları yahut Roma ve hıristiyan medeniyetini kabul ile onu neşretmek üzere tekrar Şarka döndükleri zamandan itibaren Eski Dünya için bir ‘Şark mes’elesi mevcuttur. “Şark mes’elesi, kurûn-ı vustâ [orta çağ] cemiyetlerinin inkişâf-ı hâricîsinde esâsî [haricî gelişmelerinde esaslı] bir mes’ele idi. Şarlmani (742-814) İmparatorluğunda bir Şark Fransası vardır ki Frank Krallığına istinaden Rayn’ın öte tarafında Cermanya müşterek akvâmını temsil ve temdin eder [medenîleştirir]. Şarlmani ve haleflerinin 9. asırda Avarlar (Türk kavimlerinden) aleyhine seferleri Şark mes’elesinin bir safhasından ibârettir. 9. asır nihâyetlerinde Macarlar (yine Türk kavimlerinden) zuhur ederek hıristiyan âlemini tehdid ederler. Şarlmani’nin vârisleri ve Roma Papa’sının müttefikleri bulunan Alman imparatorları Macar istilasını tevkîf ile [durdurarak] şark hududunu tanzîm ve şarkta askerî müsta’mereler [koloniler] te’sis eylerler ki bunlar da Brandenburg Çiti (Marche) ve Avusturya (Ost-reich= Şark ülkesi)’dir; bu askerî uçlar Şarkın fethiyle muvazzaftır [görevlendirilmiştir]. Hatta hıristiyan âleminim riyâseti yani imparatorluk, akvâm-ı hıristiyaniyye [Hıristiyan kavimleri] arasında bilhassa Şark mes’elesinin halline en ziyâde bezl-i gayret eden kavmin hakkı gibidir. Klovis ve Şarlmani’nin Frankları, sonra Almanlar…

“12. ve 14. asırda bu makām-ı şerefe istihkak [şeref makamına hak kazanma], İslav ırkı, alelhusus [bilhassa] Çehler tarafından iddia olunur. “Çehler Frankların başladıkları işi devam ettirirler ve mükâfaten Lüksemburg sülale-i hükümdarîsiyle imparatorluğu kazanırlar: Bu da gösteriyor ki Şark mes’elesi Avrupa’nın dâhil ve hâriçteki mukadderâtını tayin ediyordu. “Fransa kurûn-ı vustâda kazandığı imtiyazlı, şerefli vaziyeti, Şark mes’elesinin halline sarf ettiği mesâînin büyüklüğüne medyundur. Fransızlar Şarka Akdeniz vâsıtasıyla yol açmışlardı; Fransızlar Ehl-i Salîb muharebâtını [savaşlarını] sevk ve idâre ettiler. ilh…. “Şark mes’elesi, 15. asrın sonunda evvelce Avrupa’nın kendisinden olduğunu tanımaya tenezzül etmediği bir kavim tarafından yeni bir gayret ve himmetle ele alındı ki o kavim de Ruslardır. “Moskova’nın binasından itibaren (8. asır) Rus kavminin bütün târihi ormanlarda, kara toprakta ve bozkırlarda yayılmaktan ibârettir; tûl [uzun] müddet Avrupalılara meçhul kalan bu târih, Şark mes’elesinin yeni bir safhasını ihzar etti [hazırladı]. Frankların Roma’dan aldıklarını, Ruslar Bizans’tan almışlardır. Rusların ilk medînesi, mukaddes şehirleri olan Kief, Bizans’ın bir nevi mahallesidir. “Frankların garbdaki ve Rusların şarkındaki hayât-ı târihiyyeleri arasında bir nevi muvâzîlik ve teâkub [paralellik ve ardışıklık] vardır: Garbdakilerin şarkı istilaları tevakkuf ettiği [durduğu] zaman Ruslarınki başladı, ve Şark mes’elesi devam etti.”

Görülüyor ki Borjuva, Şark mes’elesini zaman ve mekânda çok geniş tutmuştur. O, Şark mes’elesini, kurûn-ı vustâ [orta çağ] ibtidasından itibâren hıristiyan akvâm ile gayr-ı hıristiyan (barbar) akvâmın müsâdemesi suretinde telakkî ediyor. Barbar akvâm tabirine Türkler de dâhildir. Fakat Borjuva’nın târifi içine müslüman akvâmın hıristiyan Avrupa ile muharebâtını pek idhal edemeyiz; çünkü ehl-i İslam ne tard olunan barbar akvâmdan sayılabilir, ne de Roma-hıristiyan medeniyetini tamamen kabul etmiştir. Çok uzaktan dolaştırılarak İslam medeniyeti, Roma hıristiyan medeniyetinin şuabâtından [şubelerinden] addedilebilir; fakat o takdirde iki din ve medeniyet müsademesinden ibâret olan Ehl-i Salîb seferleri çerçeveden hâriç kalır. Mes’eleyi bu kadar geniş kavrayan Borjuva da Şark mes’elesinin son devresinde Rus ile Türk’ü karşı karşıya bulunduruyor.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) İnceleme-Araştırma Sosyoloji
  • Kitap AdıŞark Meselesine Dair - ve eski "Şuray-ı Ümmet"te çıkan makalelerimden
  • Sayfa Sayısı142
  • YazarYusuf Akçura
  • ISBN9786051554174
  • Boyutlar, Kapak12x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviÖtüken Neşriyat / 2021

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Suriye ve Filistin Mektupları ~ Yusuf AkçuraSuriye ve Filistin Mektupları

    Suriye ve Filistin Mektupları

    Yusuf Akçura

    Yusuf Akçura, 1913’te Suriye ve Filistin’i gezdikten sonra Hicaz’a giderek hacı olmuştur. Akçura’nın 1913’te çıktığı Hicaz yolculuğundan Orenburg’daki Vakit gazetesine gönderdiği mektuplar, Nisan ve...

  2. Darülhilafet Mektupları – Sürgünden İstanbul’a ~ Yusuf AkçuraDarülhilafet Mektupları – Sürgünden İstanbul’a

    Darülhilafet Mektupları – Sürgünden İstanbul’a

    Yusuf Akçura

    Yusuf Akçura’nın Sürgünden İstanbul’a Dârülhilâfet Mektupları kitabındaki makaleler Tercüman ve Vakit gazetesi ile Şura dergisinde 1908-1912 yılları arasında neşredilmiştir. Akçura bu makalelerinde, II. Meşrutiyet...

  3. Osmanlı Devleti’nin Dağılma Devri (XVIII. ve XIX. Asırlarda) ~ Yusuf AkçuraOsmanlı Devleti’nin Dağılma Devri (XVIII. ve XIX. Asırlarda)

    Osmanlı Devleti’nin Dağılma Devri (XVIII. ve XIX. Asırlarda)

    Yusuf Akçura

    İlk baskısı 1940 yılında yapılan Osmanlı Devleti’nin Dağılma Devri, Türk Tarihinin Anahatları serisi içinde kuruluş, imparatorluk, inhitat ve inkıraz başlıkları altında dört fasıl halinde...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur