Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Rüzgar Kanatlılar
Rüzgar Kanatlılar

Rüzgar Kanatlılar

Ekrem Güneş

“Başak rengi saçları kıvır kıvırdı. Işık ışıktı gök mavisi gözleri. Yavru kuş kanatlan gibiydi kıvrımlı kirpikleri. Bakışlarından hep bir gülümseme dökülür dururdu. Ele avuca…

“Başak rengi saçları kıvır kıvırdı. Işık ışıktı gök mavisi gözleri. Yavru kuş kanatlan gibiydi kıvrımlı kirpikleri. Bakışlarından hep bir gülümseme dökülür dururdu. Ele avuca sığmazdı. Yerinde bir soluk bile durmazdı. Durursa canı sıkılırdı. Durursa aklına türlü çeşitli hinlikler gelirdi. Şaklabanlık ondaydı. Şamata ondaydı. Şakacılık, güldürme onda. Nereye gitse bir devinim, bir devingenlik başlardı. Ta uzaklardan belli olurdu onun orada olduğu.

Gülmek yakışırdı ona. Güldürmek yakışırdı. Yaramazlık da. Öfkelendiği, hırçınlaştığı zamanlarda bile bir tatlılık, bir sevimlilik dökülürdü yüzünden, gözlerinden. Küsmesi de kırılması da uzun sürmezdi. Adı Çağlardı. Adı gibi çağlardı. Ona çok yakışıyordu davranışları. O, bir hayvanseverdi. Daha çok kuşları severdi. Hele güvercinleri… Bir de ak aksa tüyleri. Bulut bulutsa… Kanat çırpışları gümüş gümüşse…”

Bir hayvanı sahiplenmenin gerektirdiği bilgi ve özveri anlatılıyor bu kitapta. Romanın kahramanı Çağlar on bir yaşında. Hayvanlara duyduğu sevgi, onu sorumluluğa ve bilgiye ulaştırıyor.

Gülmek Yakışırdı Ona

Başak rengi saçları kıvır kıvırdı. Işık ışıktı gök mavisi gözleri. Yavru kuş kanatları gibiydi kıvrımlı kirpikleri. Bakışlarından hep bir gülümseme dökülür dururdu. Ele avuca sığmazdı. Yerinde bir soluk bile durmazdı. Durursa canı sıkılırdı. Durursa aklına türlü çeşitli hinlikler gelirdi. Şaklabanlık ondaydı. Şamata ondaydı. Şakacılık, güldürme onda. Nereye gitse bir devinim, bir devingenlik başlardı. Ta uzaklardan belli olurdu onun orada olduğu. Gülmek yakışırdı ona. Güldürmek yakışırdı. Yaramazlık da. Öfkelendiği, hırçınlaştığı zamanlarda bile bir tatlılık, bir sevimlilik dökülürdü yüzünden, gözlerinden. Küsmesi de, kırılması da uzun sürmezdi. Adı Çağlar’dı. Adı gibi çağlardı. Ona çok yakışıyordu davranışları. O, bir hayvanseverdi. Daha çok kuşları severdi. Hele güvercinleri…

Bir de ak aksa tüyleri. Bulut bulutsa. Kanat çırpışları gümüş gümüşse… Onları gördü mü gözleri ışırdı hemen. Ağlıyorsa gülerdi. Öfkeliyse yumuşardı. Yaramazlık yapıyorsa yaramazlığı unuturdu. Kanatlanıp uçası gelirdi. Kollarını aça aça koşardı. Öpercesine, okşarcasına uzatırdı ellerini. Yüzünden, gözlerinden sevgi fışkırırdı. Bütün sevgisini, bütün çocukluğunu vermek isterdi o anda. Güvercin sevgiydi, coşkuydu, özgürlüktü, sonsuzluktu. Işıktı, aydınlıktı, güneşti. Ona kalsa güvercinler gibi kanatlanıp uçmak isterdi. Katlanacak şeyler vardı, katlanmayacak şeyler vardı. Çağlar, çoğu can sıkıcı şeylere katlanırdı; ama hayvanları örseleyenlere, zarar verenlere hiç katlanamazdı. Hele güvercinlere… Bir ürküten, bir taşlayan görsün, başka bir Çağlar olur çıkardı o sırada. Kavgacı değilken kavgacı olur çıkardı. Hiçbir şey gözükmezdi gözüne. Bir gün Can’ı güvercin taşlarken görmüştü de çıldırasiya üstüne atılmış, arkadaşları elinden güçlükle almışlardı. O, hayvanları sevmekle kalmaz, dillerince konuşurdu onlarla. Kedileri görür, kedice miyavlardı. Köpekleri görür, köpekçe havlardı. Kuzuları görür, kuzuca melerdi. Sesi, onların sesinden seçilemezdi. Hele güvercinleri gördüğünde… Güvercinden çok güvercince öterdi. Öterdi de arkadaşlarını gülmekten kırıp geçirirdi.

Herkesin adından başka kendine yakışan bir de takma adı olurdu. Arkadaşları ona, Güvercinci adını takmışlardı. Daha çok Güvercinci diye çağırıyorlardı. O, bu adından çok hoşnuttu. Çağırmasalar, zorla çağırtıyordu. Güvercinci diye çağırdıklarında daha bir neşeleniyor, ellerini çırparak güvercin gibi ötüyordu. Çağlar’ı, Çağlar yapan annesiydi, babasıydı. Süt emzirir gibi emzirmişlerdi sevgiyi, sevecenliği. Nazlı büyütüldüğü için aklına ne gelirse isterdi. Ne görürse isterdi. Kedi görür, kedi isterdi. Köpek görür, köpek isterdi. Kuzu görür, kuzu isterdi. Ne giysi, ne oyuncak, ne bisiklet gibi şeyler… İlle de hayvan isterdi. Bir dediği iki olmaz, ne isterse o alınırdı.

İstemeseler de mızmızlanmasına dayanamaz, alırlardı. Bunda onun çalışkanlığı, annesini babasını üzmeyişinin etkisi büyüktü. Her istediğini hak ediyordu doğrusu. Onların evinde sofra başı çok önemliydi. En güzel söyleşiler, en tatlı şakalaşmalar orada yapılırdı. Kırgınlıklar, dargınlıklar unutulur; koparılmayacak istekler orada koparılırdı. Mutluluğun en çok paylaşıldığı yer de orasıydı. Çağlar, koparılması zor istekleri koparmak için hep sofra başlarını seçer, en çok orada naz yapardı. Sınıfını pekiyi ile geçti diye şimdi de güvercin istiyordu. Babacığım, babacığım!.. Ne olur babacığım!.. Bir çift güvercin istiyorum, diye yine tutturmuştu akşam yemeğinde. Güvercin diyor da başka bir şey demiyordu. Öyle nazlı, öyle tatlı bir yalvarışı vardı ki… Yalvarırken öyle çocuklaşıyordu ki… On bir yaşındaki çocuk,beş yaşındaki bir çocuk gibi oluyordu.

Yürek dayanmazdı bu yalvarışa. Hele anne baba yüreği hiç dayanmazdı. Yemeklerini yerlerken yüzlerine şakacıktan olmaz havası vererek gizli bir gülümsemeyle onu izliyorlardı. Babası, onun isteklerine bir, hayır diyeceği zaman kaş altından bakardı, bir de şaka yapacağı zaman. Çağlar bazen şaka için mi, olmaz demek için mi öyle baktığını bilemezdi. Babası çatalı ağzına götürürken yalancıktan kaş altından bakarak, Bak hele, bak… Şunun yalvarışına bak. Gören de… Masada köfte, patates kızartması, mercimek çorbası vardı.

Çağlar seviyor diye o yemekleri yapmıştı annesi. Yerine daha yeni oturmuştu. Durdu, yumuşak bir sesle çıkışarak, Aaa Çağlar… Şimdi de güvercin mi? Hiç mi bitmez senin isteklerin? Bitmez… Biter mi? Bu gidişle evi hayvanat bahçesine çevirecek. Kediye yer bulduk, köpeğe yer bulduk, kuzuya yer bulduk. Ama güvercinler onlar gibi değil. Kafese konulmaz ki alalım. He ya… Kafese konulmaz ki alalım. Hep sofra başında mı aklına düşer? Kuşlarla, güvercinlerle uğraşacağına kendinle ilgilen biraz da.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıRüzgar Kanatlılar
  • Sayfa Sayısı112
  • YazarEkrem Güneş
  • ISBN9789758275267
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
  • YayıneviTudem Yayınevi /

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Aykırı Oyuncaklar ~ Ekrem GüneşAykırı Oyuncaklar

    Aykırı Oyuncaklar

    Ekrem Güneş

    Kahramanlarını birbirinden güzel, birbirinden duyarlı çocukların oluşturduğu sekiz güzel öykü. Oyuncak silahlar ve şiddet içeren oyunların sonundaki tatsızlıklardan, anne baba arasındaki sorunların örselediği çocuklara,...

  2. Kapadokya’nın Perileri ~ Ekrem GüneşKapadokya’nın Perileri

    Kapadokya’nın Perileri

    Ekrem Güneş

    Güzel Atlar Ülkesi’ne Yolculuk Çocuk ve gençlik edebiyatımızın üretken kalemlerinden Ekrem Güneş, düşçü binicilerin yağız kısrakları şaha kaldırdığı Antik Kapadokya’nın destansı tarihine saygı duruşunda...

  3. Arada Kalanlar ~ Ekrem GüneşArada Kalanlar

    Arada Kalanlar

    Ekrem Güneş

    Hafta sonunda da rahat yok. Saat daha on bile olmamış. Aysel Hanım bırakmıyor ki doyasıya yatsınlar. İkide bir, “Kalkın çocuklar!” diye seslenerek kahvaltıya çağırıp duruyor, ama aldırmıyor onlar.

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları – Bir Uzun Sonbahar – Bir Yaz Mevsimi Romansı ~ Demir ÖzlüBir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları – Bir Uzun Sonbahar – Bir Yaz Mevsimi Romansı

    Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları – Bir Uzun Sonbahar – Bir Yaz Mevsimi Romansı

    Demir Özlü

    “Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları – Bir Uzun Sonbahar – Bir Yaz Mevsimi Romansı” Gittikçe derinleşen bir yalnızlıkla, varoluşun dehlizlerinde ne yapacağını bilemeyen küçükburjuvanın açmazları…...

  2. Felatun Bey İle Rakım Efendi ~ Ahmet Mithat EfendiFelatun Bey İle Rakım Efendi

    Felatun Bey İle Rakım Efendi

    Ahmet Mithat Efendi

    Felatun Bey ile Rakım Efendi bir İstanbul romanıdır. Felatun Bey’in kişiliğinde Batı hayranı bir mirasyedi canlandırılmıştır. Rakım Efendi, kendini yetiştirmesini bilen, hem Doğu hem...

  3. Osmancık ~ Tarık BuğraOsmancık

    Osmancık

    Tarık Buğra

    Osmancık, “Tarihin en uzun ömürlü, en büyük devletini kuran irade, şuur ve karakter”in Tarık Buğra’nın yorumuyla romanlaştırılmasıdır. “Ben, yola, bir görüşü veya yorumu savunmak...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur