Önceki Türkçe çevirileri hakkında farklı eleştirilerle muhatap olan bu balad, bir deyişle manzum eser, başka bir deyişle uzun öykü, bir hapishanenin parmaklıkları ardında kurgulandı ve o kadar etkiliydi ki, önce Reading Zindanını, sonra diğer zindanları ve dünyayı değiştirdi. Oscar Wilde’ın, bir deyişle mahkum C. 3. 3.’ün, bambaşka bir deyişle İrlandalı -bu tek başına önemli bir sebep- ve dünyanın büyük ozanlarından birisinin aşka, korkuya, ölüme, açlığa, yanlızlığa ve insanlığın kaderine yazdığı devasa bir mektuptur. Her ne kadar okunması sadece bir saat sürse de. Okumayanlar okusun insanlığın kaderini!
Doğumunun 160. yılında Wilde’a hediye ediyoruz! Evet, ayrıca oldukça kişisel nedenlerle basıyoruz bu kitabı ve elbette herkes öldürür sevdiğini!
***
Reading Zindanı Baladı Hakkında
Oscar Wilde, mahkûm edildiği iki yıllık hapis cezasını çekmek için 25 Mayıs 1895’te girdiği Reading Devlet Hapishanesi’nden 19 Mayıs 1897’de çıktı ve ertesi gün Fransa’ya, Manş Denizi kıyısındaki Berneval-le-Grand beldesine gitti. Reading Zindanı Baladı’nı burada yazmaya başladı ve daha sonra sevgilisi Alfred Douglas ile yaşamaya başladığı Fransa’daki Rouen ve İtalya’daki Napoli şehirlerinde, 1897 sonu itibariyle şiiri tamamladı.
Reading Zindanı Baladı ilk kez Ocak 1898’de sadece “C.3.3.” imzasıyla yayımlandı. C.3.3. mahlası, Wilde’ın Reading Hapishanesi’nde C blok, 3. kat, 3 numaralı hücrede kalmış olmasından gelmektedir.
Şiir, yayımlandığı zaman şairin esas kimliğinin kulaktan kulağa yayılması sayesinde büyük bir ilgiyle karşılandı ve bir buçuk yıl içinde yedi baskı yaptı. Şiiri yazanın Wilde olduğu ise Haziran 1899’da yapılan yedinci baskıya dek gizlendi.
Reading Zindanı Baladı, Wilde’ın yazdığı son eser oldu. Bundan sonra Paris’teki Hotel d’Alsace’ta yaşamaya, günlerini sokaklarda yalnız başına dolaşarak geçirmeye başladı. Elindeki tüm parasını alkole harcadı. Sağlığı günden güne kötüleşti. 30 Kasım 1900 günü menenjitten öldü.
Şiire İlham Kaynağı Olan Mahkûmun Hikâyesi
Oscar Wilde’ın Reading Zindanı Baladı’nı yazmasında ilham kaynağı olan ve şiirde akıbeti anlatılan mahkûm Charles Thomas Wooldridge’dir. 1866’da doğan Wooldridge, 1886’da Kraliyet Muhafızları’nda süvari olarak görev yapmaya başladı ve 1894’de Laura Ellen Glendell ile evlendi.
Çift başlarda mutlu olmuşsa da iki yıl sonra araları bozulmaya başladı. Ellen evlenmeden önceki soyadını Mart 1896’da tekrar kullanmaya başladığında Charles bu sefer şiddete başvurdu ve Ellen da Charles’la bir daha görüşmek istemediğini söyledi. Bu esnada Ellen’ın, çalışmakta olduğu postaneden biriyle ilişki yaşadığı dedikodularını duyan Charles, Ellen’dan kendisini rahatsız etmemesini isteyen bir mektup alınca onunla son bir kez konuşmak için onu dışarı davet etti. Ama Ellen 29 Mart 1896 tarihindeki buluşmaya gitmedi. Charles da Ellen’ın yaşadığı yere gitti, çıkan tartışma sokağa kadar taştı ve Charles, yanında getirdiği usturayla Ellen’ın boğazını kesti.
Çok geçmeden polise teslim olan Charles, çıkarıldığı mahkemede 17 Haziran 1896 günü idam cezasına çarptırıldı ve cezanın infazına kadar olan üç haftalık süreyi Reading Devlet Hapishanesi’nde geçirmesine karar verildi. Charles hapishaneye getirildiğinde Wilde bir seneden biraz uzun bir süredir orada bulunuyordu ve son üç haftasını geçiren Charles’ın halini görmek onu derinden etkilemişti.
Charles, hapishanedeki rahibe çok sevdiği karısını öldürmekten dolayı azap içinde olduğunu itiraf etti; avukatının cezanın ertelenmesi ve bu esnada jürinin davayı tekrar görmesi için uğraşma girişimlerini ise reddetti. 7 Temmuz 1896 sabahında 30 yaşındayken hapishane avlusunda asılarak idam edildi. Mezarına kireç döküldü.
Reading Hapishanesi Hakkında Londra’dan 60 kilometre kadar uzaktaki Reading beldesinde bulunan, resmi adı H.M. Prison Reading, yani Reading Devlet Hapishanesi olan ve halk arasında Reading Gaol, yani Reading Zindanı olarak bilinen hapishane, 1844’te açıldı. Hapishane açıldıktan sonra uzunca bir süre boyunca mahkûmlar, o zamanlarda yaygın olan hücre sistemiyle hapsedildi. Hapishane, hükümetin harcamaları azaltma tedbirleri gereğince Kasım 2013’te kapatıldı.
***
He did not wear his scarlet coat,
For blood and wine are red,
And blood and wine were on his hands
When they found him with the dead,
The poor dead woman whom he loved,
And murdered in her bed.
He walked amongst the Trial Men
In a suit of shabby grey;
A cricket cap was on his head,
And his step seemed light and gay;
But I never saw a man who looked
So wistfully at the day
.
Kırmızı ceketini giymemişti,
Çünkü kan da, şarap da kırmızıydı,
Ve kan da, şarap da ellerine bulaşmıştı
Onu cesedin yanında bulduklarında,
Sevdiği ve yatağında katlettiği
Kadıncağızın yanında.
Yürüdü diğer Suçlularla birlikte
Üzerinde hırpani, boz bir kıyafetle;
Bir de başında kasketle,
Ve hafif, şen adımlar ile;
Oysa ben görmemiştim bir kez dahi
Güne böyle efkârla dalan birini.
I never saw a man who looked
With such a wistful eye
Upon that little tent of blue
Which prisoners call the sky,
And at every drifting cloud that went
With sails of silver by.
I walked, with other souls in pain,
Within another ring,
And was wondering if the man had done
A great or little thing,
When a voice behind me whispered low,
“That fellow’s got to swing.
”
Ben görmemiştim bir kez dahi,
Mahkûmların gökyüzü dedikleri
O küçük, mavi örtüleri
Ve gümüş yelkenlerini
Savurup giden bulut sürülerini
Böyle efkârlı gözlerle izleyen birini.
Yürüdüm bir çember içinde
Diğer mustarip ruhlarla birlikte,
Ve düşündüm ne yaptı bu adam diye,
Suçu büyük müydü, küçük müydü diye,
Derken biri fısıldadı arkamda,
“O adamı asarlar yakında.”
Dear Christ! the very prison walls
Suddenly seemed to reel,
And the sky above my head became
Like a casque of scorching steel;
And, though I was a soul in pain,
My pain I could not feel.
I only knew what hunted thought
Quickened his step, and why
He looked upon the garish day
With such a wistful eye;
The man had killed the thing he loved
And so he had to die.
*
Tanrım! Zindanın duvarları
Birden sallanmaya başladı,
Başımın üstündeki gökler
Kor alevden bir miğfer oldu;
Ben de mustarip bir ruh iken,
Istırabımı hissetmez oldum.
Anladım hangi melun fikirle
Yürüdüğünü bu yolda,
Anladım bu aydınlık günleri
Neden efkârlı gözlerle izlediğini;
Bu adam öldürmüştü sevdiğini,
Ve bu yüzden de ölecekti.
*
Yet each man kills the thing he loves,
By each let this be heard,
Some do it with a bitter look,
Some with a flattering word,
The coward does it with a kiss,
The brave man with a sword!
Some kill their love when they are young,
And some when they are old;
Some strangle with the hands of Lust,
Some with the hands of Gold:
The kindest use a knife, because
The dead so soon grow cold.
Some love too little, some too long,
Some sell, and others buy;
Some do the deed with many tears,
And some without a sigh:
For each man kills the thing he loves,
Yet each man does not die.
Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Bunu böyle bilin,
Kimi hazin bir bakışla öldürür,
Kimi latif bir sözle,
Korkaklar öperek öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Kimi gençken öldürür sevdiğini,
Kimi ihtiyarken;
Kimi şehvetli ellerle boğar,
Kimi sevdiğini altına boğar:
Merhametlisi bıçağını savurur,
Çünkü böyle ölen çabuk soğur.
Kimi az sever, kimi çok,
Kimi alır, kimi satar;
Kimi öldürürken gözyaşı döker de,
Kimi gözünü bile kırpmaz:
Çünkü herkes öldürür sevdiğini,
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- gidiyorum bu ~ Ah Muhsin Ünlü
gidiyorum bu
Ah Muhsin Ünlü
“Güleceğim tutuyor. Kızağımı kırdım çünkü. Kırıldı orta direkler. Güleceğim tutuyor bu yüzden. Burda, Talaviyak’da Bir buz kümbetine çarptım devrildim diye güleceği tutuyor. Oysa gülünecek...
- Alçalma ~ Mehmet Erte
Alçalma
Mehmet Erte
Avrupa kadının rahmine yepyeni bir açıklama getirdi Bokböceğinin bundan haberi var mı Çekirge bir sonraki sıçrayışında bunu umursayacak mı Sevişirken de yanımızda olacak bir...
- Yangın Yeri ~ Kadir Bayata
Yangın Yeri
Kadir Bayata
16.07.1982 de Balıkesir’de doğdum. …İlköğretimimi G. O. Paşa ilköğretim okulunda tamamladıktan sonra G.O. Paşa lisesine başladım. Lise yıllarımda edebiyat öğretmenlerimin desteğiyle edebiyata merakım başladı....