Put Yapımevleri’nde, bir ihanetin, bir yıkımın, bir kıyımın içinde yer alan çağdaş insanın, kendi kendisiyle hesaplaşması anlatılır. İmajlara yüklenmiş bir giz içerisinde, insanları ezen bir düzen ve insanların kanları üzerine bina edilmiş put yapımevleri gündeme getirilir.
Bu evlerde, bütün güzelliklerin önünü kesen putlar üretilmektedir. Oyun boyunca, işçilerin hesaplaşmaları, doğruyu arama çabaları işlenir. Put Yapımevleri’nde su yerine kan kullanılmaktadır. Teknede Kan toplanır yıllardır. Çünkü putun yaşaması ve yalanın sürmesi için, başkaldıran, düşünen insanların ezilmesine ihtiyaç vardır. Kanla beslenmektedir yalanlar. Ama insanlar, tartışarak, düşünerek, arayarak bir gerçeğe (Tanrı’ya) ulaşmak istemektedirler / Doğu Yakası
*
Büyük kentlerden birinin, çoğunluk varsılların oturduğu kesiminde, bir büyük cadde.
Ur: iki yanda büyük yapılar.
Sağda, biraz boşlukta, her yanından çok kalın zincirlerle tutturulmuş iki katlı bir yapı. Uzaktan, ilkin böyle farkediliyor. Ne ki, yaklaştıkça, inanılmaz bir durumla karşılaşılır: bu yapının toprağa oturmuş bir temeli yoktur. Toprağa da zincirlerle tutturulmuştur; zincirler birbirine karıştığından, uzaktan farkedilememektedir yapının toprakta bir temel üzerine oturtulmadığı. Göğe doğruysa, bir zincir göremiyoruz. Anlaşılan, oraya attıkları zinciri tutturamamışlardır.
Kapıları da zincirlerden oluşmuştur.
Pencereler birbirine zincirlidir.
Kapıdan içeri girip sola dönüyoruz.
Caddeye bakan büyücek bir oda.
Kentliler, büyük bir doğallıkla, bu yapının önünden, her gün geçip giderler.
Kentliler, bu yapıyı göre göre artık kanıksamışlar mı dır, yoksa baştan beri umursamazlık içinde olduklarından mıdır, kesinlikle bir şey söylenemez belki, zincirli bu iki katlı yapı herhalde artık irgalamıyor onları.
Çoğu ülkede de, birbirine çok benzeyen, -kuşkusuz küçük farklar olabilir-böylesi yapılara rastlanabiliyor. Kentliler bunları da doğal sayarlar.
Çok az da olsa, kentlilerin arasında, tuhaf bulanlar da çıkıyor bu yapıyı.
SAHNE
Tam karşıda, caddeye bokan iki büyük pencere. Sağda, koridora açılan, iki kanatlı kapı.
Ortada, biraz derinliğine, büyücek bir tezgâh. Üzerinde birtakım aygıtlar vardır. Tezgâhın önünde “KURŞUNI” yazar. Sağda, daha küçük bir tezgâh, kapının önündeki boşlukta durur. Gene, birtakım aygıtlar bulunuyor üzerinde. Bu tezgâhın önünde “KAHVERENGİ” yazar. Solda, büyük bir örs.
Ortada, daha çok karşıdaki büyücek tezgâhın önünde, büyük bir ocak. Demir maşalar.
Birkaç demir sandalye.
Duvarlarda, çeşitli aygıtlar.
Kapının iki kanadında asılı iki mavi balta.
Sandalyelerden birinin üzerinde -kim unutmuş olabi. lir?-kırmızı bir keman..
Karşıdaki tezgâhın bir köşesinde, çok büyük bir vazoda menekşeler.
Solda, duvara yakın bir yerde, ayakları iki insan bacağını andıran yüksek bir taburenin üstünde telefon: büyük bir aygıt. Yanında da, iri buğday başağı biçiminde, numaraları çevirme kalemi.
IŞIK
MÜZİK
Suçlu müziktir. Işık da yargıç.
Sahne, renkten renge girer.
Birazdan mavileşecektir. Yerine göre, kıpkırmızılaşacaktır belki de.
Yargıç birazdan suçluya karışacak, çığlık çığlığa bir fırtına başlayacaktır.
Önce, yapımevi sarsılacak, yargıç suçluyu dışarı çıkaracak, kentlerin tüm giriş çıkış noktaları tutulacak, yeryüzünde herkes olduğu yerde donup kalacaktır.
İnsanların ağızları âdeta mühürlenmiş gibi olacaktır.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme
- Kitap AdıPut Yapımevleri
- Sayfa Sayısı60
- YazarNuri Pakdil
- ISBN9789757013228
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviEdebiyat Dergisi Yayınları / 2014
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Fragmanlar ~ Turgay Bakırtaş
Fragmanlar
Turgay Bakırtaş
Georg Simmel yirminci yüzyılın hemen başlarında, metropole dair o ünlü makalesinde dünyadan bezmişlik tavrıyla metropol arasında derin bir bağ olduğunu yazmıştı. Büyük şehrin çalkantısı,...
- Öğlen Namazına Nasıl Kalkılır ~ Bülent Akyürek
Öğlen Namazına Nasıl Kalkılır
Bülent Akyürek
Daha çok Yılgın Türkler ve İçinizdeki Öküze «Oha» Deyin kitaplarından tanıdığımız benzersiz üslûbu, yaşayışı, cesareti, sert tavırları ve bağımsız kalemiyle ses getiren, ezberleri bozan...
- Son Yüzler ~ Cezmi Ersöz
Son Yüzler
Cezmi Ersöz
“Öylesine dolu dolu yaşadım ki inan, bazen, “Artık yeter!” diyorum. Doydum!” diyorum. Öyle bir an gelirse, yani bu duygunun sahiciliğine tamamen inanırsam, hayatıma kendi...