Carl Jung, elektriği bile olmayan bir köy evinde haftada üç gün çalışarak analitik psikolojinin kurucu metinlerini yazdı. Üniversite öğrencisi Bill Gates ise odasına kapanıp sekiz hafta gece gündüz çalışarak devasa bir şirketin temellerini attı. Alanlarında çığır açan bu iki dehanın ortak yanı, üstün bir odaklanma becerisine sahip olmalarıydı.
Bilgisayar bilimci Cal Newport’a göre iletişim teknolojilerinin sınırsız gelişimi karşısında hazırlıksız yakalanan günümüz insanı, bu beceriyi yitirmekte. Jung veya Gates gibi tek bir konuda saatler boyu dünyadan soyutlanarak çalışabilmek şöyle dursun, azıcık can sıkıntısına bile tahammülümüz kalmadı: gözümüz her an telefonlarımızda. Dahası, insana dikkatini toplama imkânı vermeyen günümüz çalışma kültürünü normal zannediyoruz. Hep daha çok çalışıyoruz, gece yarısı dahi e-postalarımıza yanıt veriyoruz, mesailer uzadıkça uzuyor, fakat ne hikmetse işler bir türlü bitmiyor. Peki, sevdiklerimize bile zaman ayıramadığımız bu hayatın nesinde anlam buluyoruz?
Cal Newport, işte bu çalışma kültürünü elimizin tersiyle iterek odaklanma becerisini geri kazanabilmemiz için “pürdikkat çalışma” adını verdiği, zanaatkârlıktan ilham alan yeni bir çalışma kültürü öneriyor. Newport’a göre, yapay zekâ teknolojilerinin vasıfsız emeği atıl kıldığı günümüz ekonomik düzeninde gitgide kıymet kazanan bu beceriyi edinip çalışma hayatının merkezine oturtabilenler ayakta kalacak.
“Pürdikkat çalışma, bilgi ekonomisinin itici gücüdür. Zorlu konularda uzmanlık kazanmanın da, çetrefil sorunlara çözüm bulmanın da yolu aynı: yoğun bir şekilde odaklanmak.”
—The Economist
“Bilim ile tutkuyu ustalıkla harmanlayan Cal Newport’un sesi, içinde bulunduğumuz şu uğultu denizinde billur bir ses gibi yankılanıyor. Artık daha fazla tıklamaya, kedi videosuna, emojiye filan ihtiyacımız yok. Bize cesur işler lazım; gözümüze indirilen perdeyi reddettiğimiz müddetçe başarabileceğimiz cesur işler.”
—Seth Godin
Wall Street Journal Business Bestseller
Amazon Best Business Book for January 2016
800-CEO-READ Business Book of the Week
İçindekiler
Giriş 7
Birinci Kısım: Teori
Pürdikkat çalışma nedir, ne işe yarar?
I
Odaklanma Becerisinin Kıymeti 25
II
Soyu Tükenen Bir Çalışma Türü 47
III
Pürdikkat Çalışma Hayata Anlam Katar 65
İkinci Kısım: Pratik
Kurallar, stratejiler ve metotlar
Kural #1
Derinleşin 85
Kural #2
Can Sıkıntısından Kaçmayın 137
Kural #3
Sosyal Medyadan Çıkın 155
Kural #4
Sığ Sulara Dikkat Edin 181
Sonuç 205
Kaynakça ve Notlar 211
Giriş
İsviçre’deki Zürih Gölü’nün kuzey kıyısında Bollingen adında bir köy var. Burası, inzivaya çekilebileceği basit bir ev inşa etmek üzere uygun bir yer arayan Psikiyatrist Carl Jung’un 1922 yılında görüp beğendiği köy. Jung, ilkin “Kule” adını verdiği, iki katlı, basit bir taş ev yaptırdı burada. Hindistan seyahati sırasında evlerde meditasyon için özel bir oda olduğunu görünce, seyahat dönüşü kişisel bir çalışma odası ekleyerek Kule’yi genişletti. Kendiyle baş başa kalabildiği yegâne mekân olan bu odanın anahtarı sadece Jung’taydı ve ondan izinsiz kimse içeri adım atamıyordu.
Jung hakkında yazılmış çeşitli kaynakları tarayan gazeteci yazar Mason Currey, Günlük Ritüeller adlı kitabında ünlü psikiyatristin Kule’deki çalışma düzeninden ayrıntılı bir şekilde bahseder: Jung, her sabah 7’de uyanıp mükellef bir kahvaltının ardından çalışma odasında iki saat boyunca bölünmeden çalışıyormuş. Öğleden sonralarını genelde meditasyon veya uzun kır gezintileriyle değerlendiren Jung, Kule’de elektrik olmadığından, hava karardığında gaz lambalarını yakıp şöminede yanan ateşle ısınıyor ve saat 10 olduğunda da yatağına çekiliyormuş.
Bollingen Kulesi ilk bakışta tatilden tatile gelinen bir tür sayfiye izlenimi uyandırabilir, fakat göl kenarındaki bu inziva evini ünlü psikiyatristin kariyeri bağlamında değerlendirdiğinizde, Jung’un bu yapıyı inşa etmekteki asıl amacının işten güçten kaçmak olmadığını kolayca anlayabilirsiniz. Köydeki araziyi satın aldığı 1922 yılında Jung’un artık tatile çıkma lüksü yoktu. Alanında çığır açan Psychologische Typen [Psikolojik Tipler] adlı kitabını yayınlayalı henüz bir yıl olmuştu ve bu kitap, bir zamanlar dostu ve hocası olan Sigmund Freud’la aralarındaki fikir ayrılıklarını daha da pekiştirmişti. 1920’li yıllarda Freud’la fikir ayrılığına düşmek cesaret isteyen bir işti. Dolayısıyla Psychologische Typen’de öne sürdüğü tezleri savunabilmek için Jung’un sıkı çalışması gerekiyordu; sonradan analitik psikoloji adıyla anılacak yeni düşünce ekolünü sağlam temeller üzerine inşa etmek için yazması gereken bir yığın çarpıcı makale ve kitap vardı.
Verdiği derslerin ve klinik terapiye ayırdığı vaktin Jung’u fazlasıyla meşgul ettiğine şüphe yok. Fakat yalnızca yaptığı işlerle yetinecek biri değildi Jung. Onun esas derdi, bilinçdışına dair anlayışımızı değiştirmekti ve bu hedef, daha derin, daha dikkatli bir düşünme sürecini gerektiriyordu. Böyle bir şeyi kent hayatının mutat koşuşturmacası içinde gerçekleştirmesine olanak yoktu. Bollingen’de inzivaya çekilen Jung’un asıl amacı da zaten çalışma hayatından uzaklaşmak değil, bilakis mesleğinde daha da ilerlemekti.
* * *
Nihayetinde Carl Jung, yirminci yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri oldu. Jung’un başarısının altında yatan pek çok sebep olmakla birlikte, bu kitap bağlamında bunlardan yalnızca biri bizi ilgilendiriyor. Ben kilit nitelikteki bu beceriyi “pürdikkat çalışma” [deep work] olarak adlandırıyorum.
Pürdikkat Çalışma: Tamamen odaklanmıę halde, büyük bir dikkatle gerçekleętirilen ve bilięsel yeteneklerimizin sınırlarını sonuna kadar zorlayan profesyonel faaliyetler. Pürdikkat çalıęmayla üretilen yeni değerlerin ve geliętirilen kięisel becerilerin baękalarınca taklit edilmesi çok zordur.
Entelektüel kapasitemizin tümünü kullanabilmemizin yolu pürdikkat çalışmadan geçiyor. Gerek psikoloji gerekse de nörobilim alanında yıllardır sürdürülen araştırmalar sayesinde artık biliyoruz ki pürdikkat çalışmaya eşlik eden zihinsel zorlanma, mesleki, sanatsal veya sportif her türden beceriyi geliştirebilmemiz için elzem. İşte bu nedenle, 20. yüzyılın başında, psikiyatri disiplini gibi yoğun zihinsel emek gerektiren bir alanda fark yaratabilmek için Jung’un pürdikkat çalışmaktan başka şansı yoktu.
“Pürdikkat çalışma” kavramı bana ait, Carl Jung’un böyle bir kavramla hiç işi olmadı. Fakat sözünü ettiğim dönem boyunca izlediği yolu göz önüne aldığımızda, Jung’un bu meAumun özünü kavramış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Jung, meslek hayatında pürdikkat çalışmaya daha fazla yer açabilmek için ormanın içinde taştan bir kule inşa etti ki bu girişim zaman, enerji ve para gerektiriyordu. Ayrıca bu inziva, bazı kritik sorumluluklarını da ertelemesine sebep olmuştu. Mason Currey’nin de belirttiği üzere Jung’un Bollingen’e yaptığı düzenli seyahatler, terapi için gelen danışanlarına ayırdığı vakti azaltmasına yol açmıştı. Pürdikkat çalışma, dünyayı değiştirmeyi amaçlayan Jung için her şeyden önemliydi ve bu yüzden de, ne denli külfetli olursa olsun bütün önceliği buna verdi.
Jung, bu konuda yalnız değil. Belli başlı tarihi figürlerin yaşam öykülerini incelediğimizde, pürdikkat çalışma alışkanlığı hepsinde ortak bir özellik olarak karşımıza çıkar. Örneğin bu bağlamda Jung’un 16. yüzyıldaki öncülü sayabileceğimiz Michel de Montaigne, şatosundaki kulelerden birinde yer alan özel kütüphanesine kapanıp saatlerce çalışmasıyla meşhurdu. Mark Twain ise Tom Sawyer’ın Maceraları’nın büyük bölümünü New York’taki Quarry çiftliğindeki minik bir barakada yazdı. Twain çalışırken öylesine yoğunlaşıyordu ki çiftlik evindeki ahali, onu yemeğe korna çalarak çağırıyordu.
Daha yakın tarihten bir örnek için yönetmen ve senarist Woody Allen’ı ele alalım. 1969’dan 2013’e uzanan kırk dört yıl boyunca yirmi üçü Oscar’a aday gösterilen toplam kırk dört film yazıp yöneterek muazzam bir filmografiye imza atan Allen’ın hiç bilgisayarı olmadı; bunca eseri kâğıda aktarmak için Olympia SM3 marka bir daktilo kullanıyordu. Tıpkı Allen gibi bilgisayarlardan uzak duran bir diğer önemli figür de Peter Higgs. Teorik fizikçi Higgs, çalışırken kendini dış dünyadan öyle bir yalıtıyordu ki Nobel Ödülü’ne layık görüldüğünde gazeteciler kendisine ulaşmayı başaramadılar. Bu örneklerden farklı olarak J.K. Rowling bilgisayar kullanıyordu kullanmasına, ancak Harry Potter romanlarını yazdığı sırada sosyal medyada bulunmamasıyla nam salmıştı ki bu dönem, ünlü yazar çizerlerin iletişim teknolojilerine hızla adapte oldukları zamana denk düşüyordu. Rowling’in Boş Koltuk adlı romanını yazmakla meşgul olduğu 2009 sonlarında asistanları onun adına bir Twitter hesabı açtı, fakat bir buçuk yıl boyunca hesabında görünen tek tweet şuydu: “Bu benim gerçek hesabım, fakat halihazırda önceliğim kalem ve kâğıt olduğu için ne yazık ki benden sık sık haber alamayacaksınız.”
Pürdikkat çalışma, yalnızca tarihi figürlere ya da teknoloji fobisi olanlara özgü bir şey değil elbette. Örneğin Microsoft’un kurucusu Bill Gates, yeni fikirler üzerinde derinlemesine düşünebilmek ve bol bol okuyabilmek için yılda iki kez göl kenarında bir eve kapanıyor. Gates’in 1995 yılında kaleme aldığı “Internet Tidal Wave” [İnternet Tsunamisi] başlıklı bilgi notu, “Fikir Haftaları” olarak adlandırılan bu etkinliğin en meşhur ürünlerinden biri sayılabilir. Bir diğer örnek de ünlü yazar Neal Stephenson: Siberpunk türündeki romanları ve denemeleriyle “internet çağı” kavramının şekillenmesine büyük katkıları olan Stephenson’a elektronik ortamda ulaşmak neredeyse imkânsız. Kişisel web sitesine girdiğinizde iletişim bilgileri yerine neden sosyal medyadan uzak durduğunu açıkladığı bir metinle karşılaşıyorsunuz. Şöyle diyor Stephenson: “Roman yazmaya devam edeceksem, uzun ve kesintisiz zaman dilimlerini çalışmaya ayırmalı ve hayatımı buna göre düzenlemeliyim. Öbür türlü, yani sürekli bölünürsem ne geçer elime? Kalıcı bir roman yerine şuna buna gönderdiğim e-postalardan başka hiçbir şey.”
* * *
Bölünmeden, derinlemesine çalışmanın kıymetini büsbütün unutmak üzere olan günümüz zihin emekçilerinin [knowledge workers1] aksine, yaptığı işe adını altın harflerle yazdıran figürlerin hemen hepsinin pürdikkat çalışma alışkanlığına sahip olduğunu aklımızın bir köşesinde tutalım.
Zihin emekçilerinin pürdikkat çalışmaya hepten yabancı hale gelmelerinin nedenini artık hepimiz biliyoruz: iletişim teknolojileri. E-posta ve SMS gibi iletişim araçları bir yana, Twitter ve Facebook gibi sosyal medya ağlarından, Buzzfeed ve Reddit gibi çıfıt çarşısına dönmüş bilgi-eğlence [infotainment] sitelerine dek pek çok mecrayı ve aracı kapsayan oldukça geniş bir kategori bu. Akıllı telefonların da katkısıyla artık her an her yerde erişilebilen bu mecraların yükselişi, çoğu zihin emekçisinin dikkat aralığını kısacık anlara kadar indirmiş durumda. Uluslararası yönetim danışmanlığı kuruluşu McKinsey’nin 2012 yılında yayınladığı rapora göre sıradan bir zihin emekçisi, haftalık çalışma saatinin ortalama %60’ından fazlasını iletişim teknolojilerine bağlı halde…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Kişisel Gelişim
- Kitap AdıPürdikkat
- Sayfa Sayısı224
- YazarCal Newport
- ISBN9786056669323
- Boyutlar, Kapak14x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviMetropolis Kitap / 2017