Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Psikolojik Hukukbilim – Hukuk, Suç ve Toplum
Psikolojik Hukukbilim – Hukuk, Suç ve Toplum

Psikolojik Hukukbilim – Hukuk, Suç ve Toplum

Jeremy D. Popkin

“Arrigo büyük bir başarıya daha imza attı ve geleceğin araştırmacıları, hukuk sisteminde gömülü bulunan psikolojik yaklaşım üzerine onun etkileyici analizini paylaşma ve kullanma şansını…

“Arrigo büyük bir başarıya daha imza attı ve geleceğin araştırmacıları, hukuk sisteminde gömülü bulunan psikolojik yaklaşım üzerine onun etkileyici analizini paylaşma ve kullanma şansını yakaladılar.”
–Lloyd Klein

“Eğer ceza adaleti sistemi geliştirilecekse, bu kitaptaki meseleler çözüme kavuşturulmalıdır.”
–Jeffrey T. Walker

Psikolojik hukukbilim, hukuk alanında psikolojiden yararlanma fikri üzerine temellenir. Psikoloji bilimlerinin teori ve yöntemlerine dayanarak politika oluşturmanın ve adaleti tesis etmenin yeni yollarını araştırır. Elinizdeki kitap, edebiyat eleştirisi, psikanaliz, feminist teori, politik ekonomi gibi çeşitli eleştirel düşünce biçimlerine dayanan ‘radikal’ bir bakış sunuyor.

Bu kitap, psikohukuki düşünce biçiminin temellerini ortaya koyuyor. Adli psikiyatri çerçevesinde hüküm verme, ebeveyn katli, isnat edilebilirlik, ergen kimlik gelişimi, cezai yaptırımlılık ve suçlu rehabilitasyonu dâhil olmak üzere bir dizi karmaşık konuyu ele alıyor.

Ted Kaczynski’nin ele alındığı vaka analizlerinden, Freudyen profil analizlerine, sistemler kuramı bağlamında incelenen hukuk kavrayışından, hukuk dünyasında eşitliğin ve şiddet üretmeyen yasaların gerçek anlamda nasıl tesis edilebileceğine eğilen bu eser, Türkiye’de henüz üzerinde durulmamış bir dizi soruna ışık tutuyor. Bu açıdan kitap, vakalara yeni bir mercek tutmaya imkân sağlıyor.

İÇİNDEKİLER

Önsöz 13
1. Psikolojik Hukukbilim: Bazı Ön Yorumlar 15
2. Kitabın Aktarım Planı 17
1
Hukuk-Psikoloji Araştırmalarında Eleştirel
Perspektif
21
1. Giriş 22
2. Hukuk ve Psikolojide Eleştirel Perspektifler 28
3. Sonuç 63
2
Anarşik İsyanlar 64
1. Giriş 65
2. Apophasis ve Anarşik Olumlama 68
3. Modern Bilim Mitosu 75
4. Akıl ve Ruh Sağlığı Mitosu 82
5. Anarşik İsyanlar 92
3
Freud’un Ebeveyn Katli ve Genel Suç Teorisine
Eleştirel Bir Bakış
105
1. Giriş 105
2. Ebeveyn Katline Dair Geçmiş Çalışmalar 107
3. Baba Katli 112
4. Anne Katli 114
5. Freudyen ve Post-Freudyen Psikanalizde Gerilimin Konumu 118
6. Tartışma ve Sonuç: Freud’un Teorisine Dair Gerilimin
Çözümü
127
7. Determinizm, Psikanaliz ve Ebeveyn Katli 131
8. Sonuç 133
4
Medya İmgeleri, Akıl Sağlığı Hukuku ve Adalet 134
1. Giriş 135
2. Kurucu Kriminoloji: Temel İlkelere Bir Bakış 138
3. Ted Kaczynski’nin Esas Farkı 144
4. ‘Dâhi Deli’yi Elbirliğiyle Üretmek 147
5. Kaczynski’de Azaltıcı ve Baskılayıcı Zararlar 161
6. İkame Edici Söylemler: Geleceğimiz İçin Çıkarımlar 165
5
Gençliğin Azalan Kutsallığı 168
1. Çocuk Adalet ve Mahkeme Sistemleri: Kâğıt Üstündeki
Amaçlar
169
2. Genel Sistemler (ve İlişkili Sistem) Teorileri 174
3. Bowencı Teorik Perspektifin Katkıları 183
4. Pota 191
5. Ergenler ve Adil Bir Sistem İçin Koşullar 194
6. Sonuçlar: Her Şey Bir Arada 199
6
Cezai Yaptırımlılık Üzerine Güncel Perspektifler 201
1. Giriş 202
2. ‘Modern’ Hoşgörüsüzlüğün Muhasebesi 206
3. Cezai Yaptırımlılığın Değerlendirilmesi 209
4. Psikanaliz Perspektifinden Bir Müdahale 223
5. Sonuç 229
7
Rasyonelleştirme Ruhumuza İyi mi Gelir? 230
1. Giriş 230
2. Artık Mazeret Yok: İtiraf ve Kınama 236
3. Derealizasyon Olarak İtiraf: Bilişsel Islahatı Yeniden
Düşlemek
251
8
Hukuk-Psikoloji Ayrımında Adalete Dair Beklentiler 255
1. Giriş 255
2. Ana Akım Hukuk ve Psikolojinin Sınırları: Eleşirel
Ajandanın Katkıları
257
3. Adalet, Hümanizm ve Reform Beklentileri: Eleştirel
Psikolojik Hukukbilimin Yakınsama Noktaları
265
4. Eleştirel Psikolojik Hukukbilim: Teori, Araştırma ve
Uygulamada Geleceğin Yönelimleri
283
5. Sonuçlar 291
Kaynakça 293
Dizin 337

Önsöz

Hukuk ve psikoloji (veya daha genel ifadeyle hukuk-psikolojisuç) alanı, 30 yılı aşkın bir süre önce, muhtelif kurumsal kontrol sistemlerinden (ör. ceza adaleti, akıl ve ruh sağlığı, sosyal refah, çocuk ve gençlik hizmetleri gibi sistemlerden) geçirilen kişiler için anlamlı ve sürdürülebilir bir değişime kapı açma gayesine adanmışlıkla ortaya çıktı. O dönem, psikolojinin (ve psikiyatrinin) barındırdığı değer ve içgörülerin, bu (tektipleştirici) aygıtlara maruz kalan insanların yaşam deneyimlerini; adalete, güçlenmeye, insan onuruna ve sosyal refaha katkı yapacak bir biçimde insanileştirebileceğine inanılıyordu. Ne yazık ki, akıl ve ruh sağlığı hukuku araştırma, politika ve uygulamaları, asıl ideallerini ileri taşımakta büyük ölçüde başarısız oldu. Gerçekten, jüri seçimi, görgü tanığı ifadesi, isnat yeteneği, psikopati ve benzeri mefhumlar hakkında çok şey öğrenmiş olsak da bu meseleleri şekillendiren kültürel, politik, ekonomik, sosyal ve felsefi güçler hakkında hayli az bilgiye sahibiz. Bunun bir sonucu olarak, hukuk-psikoloji alanının anılan (ve olası farklı) meselelerindeki teknik derinliğimiz artarken, bu önemli bilme biçimi ile yurttaş adaleti, sosyal değişim, hukukun meşruiyeti, akıl ve ruh sağlığı tüketicisinin güçlendirilmesi ve benzeri başlıklar arasındaki bağlantılar gözden kaçırıldı veya daha da kötüsü, görmezden gelindi.

Aslında, hukuk-psikoloji-suç hareketinin başlangıçtaki hedeflerini ileri götürmekteki başarısızlıklarına dikkat çekmeyi amaçlayan bazı girişimlerde bulunulmuştur. Öte yandan, bu gibi çalışmalar, genellikle alanın noksanlıklarını teşhis eder, sınırlandırılmış ya da kademeli düzeltme çağrıları yapar veya yaygın bir değişim ihtiyacı bulunduğu gerçeğini kabul eder fakat sistematik bir reform stratejisi önermekten kaçınır. Radikal psikohukuk araştırmacılarının hukuku insanileştirmeye yönelik farklı (veya yeni) yaklaşımlar sundukları bazı münferit senaryolarda ise, bu girişimleri büyük ölçüde spekülatif düzeyde gerçekleşmiş veya eleştirel mahiyette bir iki felsefi atıf kaynağından (ör. kaos teorisi, anarşizm, politik ekonomi analizi, postmodernizm) seçilmiş içgörülere dayanmıştır fakat bunun ötesine taşınamamıştır. Netice itibarıyla, bu radikal dönüşüm ajandası hayli umut verici görünmekle birlikte, henüz tam kapsamıyla anlaşılamamış ve akademi bünyesindeki herkesçe benimsenememiştir. Yakın zamanda, radikal psikoloji içindeki veya onunla ilişkilenmiş bir dizi entelektüel merceğin (ör. feminizmin, Marksizmin, postmodernizmin) epistemolojik kabullerinde keşfe çıktım ve bunların içerdiği bireysel veya kolektif kavrayışların, hukuk-psikoloji-suç ayrımında topyekûn değişime yönelik bir plan sağladığını ileri sürdüm (Arrigo, 2002a). Bahsi geçen makalede, yaklaşımımı eleştirel psikolojik hukukbilim adıyla tanımladım; bu, çağdaş kültürün, çeşitli medeni ve cezai bağlamlarda hukuk ile akıl sağlığına gösterdiği hürmeti sorgulayan bir stratejiydi. Bu eserde de genel stratejimin ağırlıkla meta-teorik olduğunu ve gelecekte yapılacak teorik, ampirik ve siyasal soruşturmalar için temel oluşturmaya müsait, yeterince incelenmemiş düşünce modellerine odaklandığını belirtmek istiyorum.

Psikolojik Hukukbilim: Hukuk, Suç ve Toplum, adli psikoloji araştırması ve uygulamasında yeni ve gerekli bir hat belirliyor. Psikohukuki hüküm verme pratiğini imal eden ve sürdüren kültürel ve sosyal güçlerin farkında olarak bu derleme, hukuk-psikolojisuç hareketinin, asıl amacı olan yurttaş adaletine ve sosyal refaha katkı yapacak bir yola radikal ajanda tarafından anlamlı bir şekilde nasıl geri döndürebileceğini, eleştirel bir perspektifle araştırıyor. Birçok seçenek arasından seçilmiş fakat merkezî role sahip bazı tartışmalı mefhumlara odaklanarak (ör. tehlikelilik kestirimi, ergen kimliği) ve bunların her birini en az bir eleştirel teorik referans çerçevesi merceğinden ele alarak (ör. anarşizm, genel/aile sistemleri teorisi), hâkim adli psikolojik politikalar ve uygulamalar aracılığıyla adaletin gerçekten ileri taşınıp taşınmadığı (ve kimin için taşındığı) hakkında daha fazla veya daha farklı şeyler öğrenme imkânı buluruz. Eleştirel psikolojik hukukbilim de bu bağlamda, sorunların veya tartışmaların altından, arkasından, üstünden, çevresinden ve içinden geçerek, bu meseleleri ruh sağlığı hukuku alanında üreten ve/veya sürdüren kültürel, politik, ekonomik, sosyal ve felsefi güçleri açığa çıkarır. Bunun da ötesinde, eleştirel psikolojik hukukbilim, sırtını radikal düşünceye dayayarak, bu (ve benzeri) psikohukuki meselelere uygulanacak alternatif anlamlandırma stratejilerinin (ör. feminist hukukbilim, psikanaliz); onur, özerklik, güçlendirme vb. mefhumlara dair daha bütünlüklü ve eksiksiz ifade ediş biçimlerini nerede ve nasıl üretebileceklerini izah eder.

1. Psikolojik Hukukbilim: Bazı Ön Yorumlar

Psikolojik hukukbilimin eleştirel ajandası, henüz gelişim aşamasındadır. Bazı seçme makale ve kitap bölümleri yeni yeni görünür hâle gelmektedir. Bununla birlikte, ilginç bir şekilde, henüz tam kapsamlı monografiler veya sıkı bir edisyondan geçirilmiş metinler ortaya konamamıştır. Radikal psikolojik hukukbilim temasıyla paralel olarak hazırlanan yakın zamanlı ve bir kitap hacmindeki projeler arasında, Williams & Arrigo (2001) ve Arrigo’nun (2002b) çalışmaları bulunmaktadır. Williams & Arrigo’nun çalışması, yakıcı mahiyette pek çok medeni akıl ve ruh sağlığı hukuku sorununa, yurttaş adaleti, psikolojik hümanizm ve sosyal refah ile daha tutarlı şekillerde yeni bir çerçeve çizmenin, kaos teorisi ve lineer olamayan dinamiklere ait kavrayışlar aracılığıyla nasıl mümkün olabileceğini ele almıştır. Arrigo’nun (2002b) çalışması, farklılığı (yani akıl hastalığını) aynılığa (yani akıl sağlığına) indirgemeye çalışan yani psikiyatrik vaka addedilen yurttaşların cezalandırılmalarının tıp tarafından sıhhileştirilmesine ve hukuk tarafından meşrulaştırılmasına yol açan bilinçli ve bilinçdışı güçlere ilişkin bir tartışma yaratmak üzere, çeşitli radikal düşünce ve atıf sistemlerinin sağladığı içgörülere eğilmiştir.

Bu kitapların hiçbirinde psikolojik hukukbilim alanı özel olarak ele alınmamıştır. Ayrıca bu çalışmalar, eleştirel ajandanın, hüküm vermenin rolünü hukuk ve psikolojinin kesişimi dâhilinde vurgulayarak kültürel ve sosyal güçleri nasıl ortaya çıkarabileceğini, bu süreç içinde söz konusu pratikleri nasıl özgürleştirebileceğini ve nihayetinde dönüştürebileceğini nazara almadı.

İşte, Psikolojik Hukukbilim: Hukuk, Suç ve Toplum adlı bu eser, literatürdeki anılan boşluğu doldurmaya çalışıyor. Radikal gündemin gelişmekte olan içgörülerine ve adli psikolojideki birçok tartışmayı anlamlı bir şekilde yeniden hesaba almaya yönelik üstlendiği kapsayıcı göreve dayanan bu derleme; teori, araştırma ve siyasada adalet ve hümanizm gerçeğe dönüştürülmek isteniyorsa, bunun için psikohukuki araştırmanın hangi yöne doğru ilerleyebileceğini ve ilerlemesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Sosyal bilimler ve tıp literatürüne yapılan özgün, güncel ve kışkırtıcı bir katkı olarak bu kitap; kriminoloji, hukuk, psikoloji, sosyoloji ve kamu politikası gibi konuyla alakalı çalışma alanları için, anaakımlaşabilecek bir çekiciliğe sahiptir. Akademik bir metin olarak, Psikolojik Hukukbilim, üst sınıflardaki lisans ve giriş aşamasındaki lisansüstü öğrencileri için yazılmıştır. Akademisyenler, akıl ve ruh sağlığı uygulamacıları, sosyal aktivistler ve siyasa analizcilerinden oluşan geniş bir kitleye hitap edeceğine dikkat edilerek, belli bir kavramsallık dâhilinde şekillendirilmiştir. Kitap aynı zamanda, medeni ve cezai akıl sağlığı hukukunun barındırdığı gündelik ikilemlere de dayanması hasebiyle, uygulamaya dönük niteliktedir. Eser; hukuk ve psikoloji, suç sosyolojisi, hukuk ve toplum, kültürel çalışmalar, hukuk ve tıp, suçlu davranışı, hukuk ve sosyal kontrol, sosyal sorunlar gibi meselelerin ele alındığı derslerde, yardımcı okuma materyali olarak kullanılabilir.

Aynı zamanda, suç ve adalet çalışmalarına dair de ufuk açıcı ve aydınlatıcı bir katkı olarak Psikolojik Hukukbilim, adli psikolojiyi yorumlamak üzere ortaya çıkan şu yaklaşımın; yani hukuk-psikoloji-suç ayrımındaki birtakım çetrefilli ve karmaşık tartışmaları soruşturmaya ve eleştirel sorgulama yöntemiyle kurulacak daimî bir ilişkilenme yoluyla adalet ve hümanizm lehine daha yüksek hedeflere nasıl erişilebileceğini açıklamaya yönelen yaklaşımın kapsamlı bir değerlendirmesini sunar. Eserde, hukuk, psikoloji, sosyoloji ve ceza adaleti konularında tecrübeli veya yeni araştırmacılar, disiplinlere özgü sınırların ötesine uzanarak; kültürel ve edebî eleştirinin, psikanalizin, felsefenin, feminizm çalışmalarının ve tahlillerini şekillendirmekte kullandıkları pek çok başka perspektifin sağladığı içgörüleri dayanak alır.

2. Kitabın Aktarım Planı

Psikolojik Hukukbilim: Hukuk, Suç ve Toplum sekiz bölümden oluşuyor. Bölüm 1, psikolojik hukukbilim alanının kavramsal açıdan ne anlama geldiğini genel hatlarıyla ortaya koyuyor. 2’den 7’ye kadar olan bölümler, radikal psikohukuki düşüncenin şekillendirdiği çeşitli medeni ve cezai akıl ve ruh sağlığı hukuku tartışmalarını ele alır. 8. Bölüm, psikolojik hukukbilimdeki sosyal değişim ajandasının, teori, araştırma ve siyasa alanlarında gelecekte yapılacak çalışmalarla nasıl geliştirilebileceğini göz önünde tutarak, öncesindeki uygulama bölümlerini değerlendirir. Şimdi ise, her bölüme yönelik daha detaylı bir açıklama sunuyoruz.

Bölüm 1, özellikle de sosyal refah, yurttaş adaleti ve hümanizmin menfaatlerini desteklemeye yönelik olarak, mevcut psikohukuki araştırma, hüküm verme ve uygulamanın sınırlarını ve eksikliklerini teşhis eder. Bruce A. Arrigo, hukuk-psikolojisuç araştırmalarına girişmek için önde gelen beş yaklaşımın sağlayabileceği faydaları inceleyerek, anılan ideallere nasıl erişilebileceğini inceler. Bahse konu perspektifler şunlardan katkı alır: (1) politik ekonomi; (2) feminist hukukbilim; (3) anarşist düşünce; (4) postmodernizm ve (5) kaos teorisi. Bu beş atıf kaynağının epistemolojik kabulleri, adaletin hedeflerine geleneksel adli psikolojik araştırmaların yapamadığı şekillerde eleştirel ajanda tarafından hangi noktalarda ve nasıl katkı yapıldığını izah etmek için bir temel olarak da incelenir.

2. Bölüm, akıl hastalığını yorumlama, bir kişinin tehlikeliliğini kestirme ve zorunlu yatış dayatma mefhumlarındaki ana akım yaklaşımların sınırlarını gözden geçirir. Christopher R. Williams, bu gibi başlıklar bakımından, hukukun meşruiyetinin psikolojideki hümanist değerlerle bağdaşıp bağdaşmadığını sorgular. Bunun yanı sıra, anarşizmin epistemik belirsizliğe, değişim ile farklılığa, yaratıcılık ile oluşuma ve öz-yönetime itibar edişinin, psikiyatrik bozukluğu tanımlamak ve akıl ve ruh sağlığı bilimlerinin insan yaşamındaki rolünü yorumlamak için tamamen yeni bir doğrultuyu nasıl yansıttığını ele alır.

3. Bölüm, psikanalitik açıdan anlaşıldığı hâliyle ebeveyn katli suçunu araştırır. Phillip C. Shon, klasik Freudyen psikanalizin ileri sürdüğü şekilde merceği insanın içine odaklamak yerine, dışarıya odaklamayı önerir ve toplumsal cinsiyet, ırk, sınıf dinamiklerinin, ebeveyn katli suçuna dair sosyal inşayı şekillendirdiğini ima eder. Bu bağlamda yazar, suç olarak tanımlanan ve suçlu biçiminde etiketlenen şeyin değişmez, bağımsız bir doğa kanununun değil, daima iktidarın bir çıktısı olduğunu savunur. Bu nedenle, ebeveyn katli de dâhil olmak üzere suça dair anlayışımız, psikolojiden (psikiyatriden) ziyade ekonomi, hukuk ve siyasa ile daha sıkı bir bağlantıya sahiptir ve bunlar, suçu kavrayışımız bakımından daha açıklayıcıdır.

4. Bölüm, Theodore Kaczynski (Unabomber) davasındaki mahkeme öncesi dramı konu edinir. Michael P. Arena ve Bruce A. Arrigo, postmodernizm sağladığı içgörülerin, özellikle de kurucu düşüncenin; medya kuruluşları, kolluk kuvvetleri ve mahkeme sisteminin Unabomber vakası hakkında asıl duruşmadan önce bir adaletsizlik atmosferi yaratacak biçimde birbirlerini nasıl (yanlış) etkilediklerini anlamamıza yardımcı olduğunu öne sürerler. Yazarlar, bir nebze siyasi saiklerle de körüklenen bu adaletsizliğin, Kaczynski’yi kendi kendini temsil etme hakkından mahrum bırakan bir sonuca nasıl yol açtığını ortaya koyar.

5. Bölüm, adli çocuk psikolojisinin, özellikle ergen kimlik gelişiminin kritik döneminde, çocukların üstün yararını gözetmede nasıl başarısız olduğunu araştırır. Jeffrey L. Helms ve Bruce A. Arrigo, genel sistemler teorisi bünyesindeki yorumlayıcı araçlara (örneğin entropi karşısında negentropiye, kapalı olanlar karşısında açık sistemlere, homeostaziye, adaptasyona) dayanarak, psikohukuki karar simsarlarının gerçek anlamda küçükler bakımından ‘nesnel ve bilimsel’ yargılar sağlamakta nasıl başarısız olduklarını ortaya koyar. Yazarlar, Bowencı aile sistemleri teorisi ve uygulamasının, ergen kimlik gelişimini yorumlamak ve buna uygun bir karşılık sunmak anlamında nasıl daha adil ve insancıl bir bakış açısını temsil ettiğini değerlendirir.

6. Bölüm, bir dizi önde gelen ceza uzmanı ve farklı branşlardan sosyal bilimci tarafından suça ve suçun kontrolüne bir çözüm olarak geliştirilen cezai yaptırımlılık olgusunu ele alır. Véronique Voruz, bilim söyleminin, kaygının dile dökülmeyen ancak hissedilen mevcudiyetinin ve hapsetmeye veya ayrıştırıcı uygulamalara duyduğumuz bağlılığın; bizzat geç modernitenin politik, ekonomik, sosyal ve kültürel anlayışlarından doğan zayıflatıcı tepkiler olduğuna dikkat çekerek bu doktrine itiraz getirir. Suç kontrolü söylemini sürdürmede ve ne yazık ki cezai yaptırımlılığın bilimsel rasyonalitesini meşrulaştıran teorik temeli ilerletmede eleştirel kriminolojinin oynadığı rolü açımlayarak bölümü sonlandırır.

7. Bölüm, ‘sorumlulaştırma’ olgusunu ele alır. Bu kavram, suçlu rehabilitasyon uygulamalarıyla bağlantılı olarak, bireylerin suç teşkil eden fiillerinin sorumluluğunu üstlenmeleri ve doğal olarak da hukuk nezdinde sorumlu tutulmaları gerektiğini anlatır. Bu düşünce biçimini benimsemek, etkili ve anlamlı bir rehabilitasyona giden yol olarak kabul edilir. Etnografik verilerden yararlanan Shadd Maruna, bu iddianın yetersiz araştırmalar ışığında kabul edildiğini savunur. Bunun yanında, sorumlulaştırma mefhumunun hapishane sistemindeki bireylerin rehabilitasyonuna zararlı etki yaptığını gösteren önemli miktarda kanıt olduğunu öne sürer. Islaha yönelik ortamlarda otobiyografik aktarım ve kendini-yansıtma yoluna gitmenin, onarıcı adalet mantığına uygun olarak damgalanmaları nasıl azaltabileceğini, yileşmeyi nasıl teşvik edebileceğini ve mükerrer suç oranlarını nasıl düşürebileceğini tetkik ederek bölümü bitirir.

8. Bölüm, önceki bölümlerdeki yazarların ana akım adli psikolojik ve kriminolojik teori, araştırma ve uygulamadaki sınırları nasıl keşfettiklerini de göz önünde bulundurarak, bu eserin uygulamaya dönük bölümlerini değerlendirir. Ayrıca bu bölüm, hukuk-psikoloji-suç ayrımının hümanizm ve adalet adını verdiğimiz değerlerle nasıl daha tutarlı kılınabileceğini ele almaktadır. Bruce A. Arrigo, hukuk-psikoloji-suç hareketinin, [akıl sağlığı sistemindeki] tüketicileri güçlendirme hedeflerinde aşama kaydedeceği bir geleceğe yüzünü yeniden dönmesi isteniyorsa; teori, araştırma ve (eğitim de dâhil olmak üzere) siyasada hangi çalışmaların yürütülmesi gerektiğine dair yorumlar yaparak, uygulama bölümlerindeki ana yakınsama noktalarını ele alıyor.

Psikolojik Hukukbilim başlıklı bu çalışma, adli psikoloji ve kriminolojideki süregelen tartışmaların birçoğunu ileriye taşımakta ve reform, hümanizm ve adalet mefhumlarının, bilgi sürecindeki periferik değil, merkezî özellikler olduğunu teslim etmektedir. Kuşkusuz, bu eser, onlarca yıl önce kurulan hukukpsikoloji-suç hareketinin mimarları tarafından tasavvur edilen topyekûn değişime tek başına vücut veremez. Aslında, kesinlikle değerli bir girişim olmakla birlikte, böylesi bir görev, bir kitabın sınırları içinde makul bir şekilde yerine getirilemeyecek kadar zorlu olacaktır. Bununla birlikte, değişim rüzgarları eleştirel temelde düşünmekle başlar ve bu derleme tam da bu ihtimali besler, hatta büyütür. Bu nedenle, sizi, bu kitabın içerdiği potansiyeli değerlendirmeye davet ediyorum. Böyle bir amaç olmadan, korkarım ki hukuk-psikoloji-suç hareketi sonsuza dek ana akım düşünce ve akıl yürütme tarzının bir yapıtı olarak kalacaktır; yani açıklamaya çalıştığı şeyde iyi niyetli ama insani ve sosyal olguları anlama tarzı sınırlı bir yapıttan ibaret olacaktır. Benim bakış açıma göre, bundan çok daha fazlasına ihtiyacımız bulunuyor ve özellikle toplumda yurttaş esenliği, kolektif iyilik ve insan adaletinin tesis edilmesi isteniyorsa, bu süreçte eleştirel ajanda önemli bir rol oynuyor.

1
Hukuk-Psikoloji Araştırmalarında Eleştirel
Perspektif1
–Yurttaş Adaletinde ve Radikal Sosyal Değişimde Yeni
Yönelimler–
Bruce A. Arrıgo

Hukuk ve psikoloji hareketi 1960’larda, psikoloji temelli değer ve kavrayışların kılavuzluğunda hukuku ve hukuki hüküm verme faaliyetini insanileştirme kararlılığıyla ortaya çıktı. Pek çok gözlemci tarafından, hareketin amaçlarına büyük ölçüde ulaşamadığı, herhangi bir radikal veya radikal olmasa bile önem arz eden türden sosyal değişim türetemediği belirtilir. Hayal kırıklığı yaratan bu sonuçların bir izahı, radikal bir ajandanın muhtevasını, özellikle de temel kabullerinin belirlenmesi bakımından açıklamak üzere sistematik ve kapsamlı bir girişimin yapılmamış olmasıdır. Bu bölüm, eleştirel (kriminolojik) teori içinde geliştirildiği ve radikal hukuk-psikoloji çalışmacıları tarafından ele alınan hâlleriyle muhtelif kavrayışlara yaslanarak, çağdaş psikohukuki araştırmalar bakımından önde gelen beş yaklaşımın ana hatlarını çizer. Bunlar, şu sayılan perspektiflerdir: (1) politik ekonomi; (2) feminist hukukbilim; (3) anarşizm; (4) postmodernizm ve (5) kaos teorisi. Ayrı ayrı bu yönelimler, akademideki radikal öğretinin…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Felsefe Hukuk Felsefesi
  • Kitap AdıPsikolojik Hukukbilim - Hukuk, Suç ve Toplum
  • Sayfa Sayısı344
  • YazarBruce A. Arrigo
  • ISBN9786258242669
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Uluslararası İlişkilerin Ustaları ~ Gideon RoseUluslararası İlişkilerin Ustaları

    Uluslararası İlişkilerin Ustaları

    Gideon Rose

    Liberal demokrasilerin ve uluslararası düzenin geleceği mali krizlerden, otoriter tehditlerden ve kaçınılmaz teknolojik gelişmelerden nasıl etkilendi? Sol bu geleceğe dair özgün bir karşı anlatı...

  2. Yeni Dünyanın Başlangıcı – Fransız Devrimi’nin Yeni Tarihi ~ Jeremy D. PopkinYeni Dünyanın Başlangıcı – Fransız Devrimi’nin Yeni Tarihi

    Yeni Dünyanın Başlangıcı – Fransız Devrimi’nin Yeni Tarihi

    Jeremy D. Popkin

    Ödüllere doymayan saygın tarihçi Jeremy D. Popkin, bu abidevi eserinde Batı tarihinin köşe taşlarından biri hâline gelmiş Fransız Devrimi’nin cesur, kışkırtıcı ve yeni bir...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur