Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Polonya’da Bir Kuş Var
Polonya’da Bir Kuş Var

Polonya’da Bir Kuş Var

Emile Ajar, Romain Gary

Önceleri ince ince atıştıran, derken yeri göğü beyaza boyayan bir tipidir vuruyor ormanı, sığınaktaki cılız ateş çalı çırpıyla harlanıyor. Amansız Polonya kışı hem partizanların…

Önceleri ince ince atıştıran, derken yeri göğü beyaza boyayan bir tipidir vuruyor ormanı, sığınaktaki cılız ateş çalı çırpıyla harlanıyor. Amansız Polonya kışı hem partizanların hem de düşman askerlerinin kanını donduruyor; bıkkın homurtular, alaycı kahkahalar, kanlı öksürükler ve ateşin o tatlı çıtırtıları kar sessizliğinin altında eziliyor. Ama yine de köknar ağaçları arasında, soğuğa, açlığa ve çaresizliğe inat umudun ve özgürlüğün ezgileri söyleniyor…

Polonya’da Bir Kuş Var, savaş tüm şiddetiyle sürerken aşkı tadıp edebiyata, müziğe sığınan genç bir delikanlının, partizanların yanında, ormanın kalbinde, okullarda öğretilmeyen hayat dersleriyle dolu mücadelesinin hikâyesidir. İkinci Dünya Savaşı’nın kaderini belirleyecek nihai çarpışmaları bekleyenlerin, Stalingrad’dan yükselecek zafer çığlıklarına kulak verenlerin, dostluktan, dayanışmadan ve sanattan vazgeçmeyenlerin Polonya göklerinde kanat çırpan özgür bir kuşa duyduğu inancın tecellisidir.

Romain Gary’den önemli olan hiçbir şeyin ölmeyeceğine canı gönülden inananlara; direnişi ve yaşamı onurlandıranlara bir saygı duruşu…

1.

Sığınağın yapımı tanyeri ağarırken tamamlanmıştı. Yağmurdan ıpıslak, kötü bir eylül şafağıydı; çamlar sisler arasında dalgalanıyor, gökyüzü görünmüyordu. Bir aydır geceleri gizliden gizliye çalışıyorlardı: Almanlar günbatımından sonra yolların dışında maceraya atılmıyor ama devriyeleri gündüzleri, henüz açlık ya da umutsuzlukla mücadeleyi bırakmak mecburiyetine düşmemiş az sayıdaki partizanı aramak için ormanı sık sık tarıyordu. Çukurun derinliği üç, eni dört metreydi. Bir köşeye şilte ve yorgan atmışlardı; dip kısma da her biri ellişer kiloluk on tane patates çuvalı dizilmişti. Şiltenin yanına bir ocak kazmışlardı. Baca deliği sığınağın metrelerce ötesinde çalılık bir alana açılıyordu. Çatı sağlamdı, bir yıl önce Wilno-Molodechno demiryolu hattında partizanların havaya uçurduğu bir zırhlı trenin kapısından yararlanmışlardı.

“Çalı çırpıyı her gün yenilemeyi unutma,” dedi doktor.

“Unutmam.”

“Dumana dikkat et.”

“Peki.”

“Özellikle kimseye buradan söz etme.”

“Kimseye söylemem,” diye söz verdi Janek.

Baba oğul kürekler ellerinde, eserlerini seyre dalmıştı. Çalılıkların içine gizlenmiş iyi bir kryjówka, diye geçirdi içinden Janek.

Wilno Koleji’nde daha ziyade “Apaçilerin soylu şefi Winetou” takma adıyla tanınan –Kızıldericilik oyunlarında, Janek şanlı “Koca Shatterhand” adını alırdı– Stefek Podhorski bile onun kokusunu alamazdı.

“Ne kadar zaman bu şekilde yaşayacağım baba?”

“Çok uzun değil. Almanlar yakında yenilecek.”

“Ne zaman?”

“… Umudu kesmemek gerek.”

“Umudumu kesmiyorum, ama bilmek istiyorum… Ne zaman?”

“Belki birkaç ay içinde…”

Doktor Twardowski oğluna baktı:

“Gizlendiğin yerden çıkma.”

“Peki.”

“Üşütme.”

Cebinden Browning marka bir tabanca çıkardı.

“Bak.”

Tabancanın nasıl ateşlendiğini gösterdi.

“Güzel bir yerde sakla. Bu kesede elli kurşun var.”

“Sağol.”

“Şimdi gidiyorum. Yarın yine gelirim. İyi gizlen. İki ağabeyin öldürüldü… Geride kalan tek varlığımız sensin Koca Shatterhand!”

Gülümsedi:

“Sabırlı ol. Almanların buradan çekip gideceği günler de gelecek… Hâlâ sağ olanların… Anneni düşün… Buradan uzaklaşm

İnsanlardan sakın.”

“Peki.”

“İnsanlardan sakın.”

Doktor Twardowski sisin içinde kayboldu. Güneş yükselmişti ama her yan yine de bulutlu ve sisliydi. Hiçbir esintinin havalandıramayacağı hantal kanatları andıran alabildiğine yayılmış dallarıyla köknar ağaçları puslu havada salınıyordu. Janek çalılığın içine süzüldü, demir kapıyı kaldırdı, merdiveni indirdi ve kendini şiltenin üzerine bıraktı. Sığınağın içi zifiri karanlıktı. Ayağa kalkarak ateşi yakmaya çalıştı. Odunlar nemliydi. Sonunda tutuşturmayı başarabildi, şilteye uzandı, kalın kitap Centilmen Kızılderili Winetou’yu eline aldı. Okuyamadı. Gözkapakları kapanıyor, yorgunluk tüm bedenini, beynini uyuşturuyordu… Derin bir uykuya daldı.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıPolonya'da Bir Kuş Var
  • Sayfa Sayısı224
  • YazarRomain Gary, Emile Ajar
  • ISBN9786257370943
  • Boyutlar, Kapak13,5*21, Karton Kapak
  • YayıneviSel Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Cennetin Kökleri ~ Romain Gary, Emile AjarCennetin Kökleri

    Cennetin Kökleri

    Romain Gary, Emile Ajar

    Gökyüzü kızıla bulanmış, bir serinliktir çökmüş; uçsuz bucaksız arazide ağır ama zarif adımlarla bir fil sürüsü sakince ilerliyor. Derken fildişi avcılarının giderek yaklaştığını belli...

  2. Kral Salomon’un Bunalımı ~ Romain Gary -Émile AjarKral Salomon’un Bunalımı

    Kral Salomon’un Bunalımı

    Romain Gary -Émile Ajar

    Bulaşıcı bir iyimserlik, yıkıcı bir ironi ve yürekte taşınması güç hassasiyetler kuşanmış, tüm toplumsal önyargı ve klişeleri tehlikeye atan karakterleriyle faşizmin duyarsızlaştırdığı Fransız toplumuna...

  3. Onca Yoksulluk Varken ~ Romain Gary - Emile AjarOnca Yoksulluk Varken

    Onca Yoksulluk Varken

    Romain Gary - Emile Ajar

    Paris’in bir kenar mahallesinde, fahişelerin sersefil çocuklarına bakarak geçimini sağlayan Madam Rosa’nın, şefkate ve ilgiye hasret küçük Momo’yla kurduğu derin bağın çocuğun gözünden tüm...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Pan ~ Knut HamsunPan

    Pan

    Knut Hamsun

    Umut etmek ilginç bir şey, evet çok tuhaf bir şey. İnsan bir sabah bir yola çıkabilir, o yolda sevdiği biriyle karşılaşmayı umut edebilir. Peki...

  2. İsyan ~ Joseph Rothİsyan

    İsyan

    Joseph Roth

    Viyana 1919: Birinci Dünya Savaşı’ndan tek bacağını kaybetmiş olarak dönen Andreas Pum, laterna çalarak geçimini sağlamak üzere izin belgesi alır ve böylece bir hırsız,...

  3. Meleklerin Kanı ~ Nalini SinghMeleklerin Kanı

    Meleklerin Kanı

    Nalini Singh

    New York Times çoksatarı yazar Nalini Singh, meleklerin vampirlere hükmettiği, kana susamış yaratıklarla dolu ama bir o kadar da baş döndürücü bir dünyanın kapılarını...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur