Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Pir Sultan Abdal / Bütün Şiirleri
Pir Sultan Abdal / Bütün Şiirleri

Pir Sultan Abdal / Bütün Şiirleri

Cahit Öztelli

Koyun beni Hak aşkına yanayım Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan Yolumdan dönüp mahrum mu kalayım Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan Pîr Sultan’ım arşa çıkar…

Koyun beni Hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Yolumdan dönüp mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Pîr Sultan’ım arşa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur, pîrimiz
Hakk’a teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün benl dönmezem yolumdan

ÖNSÖZ
PİR SULTAN ABDAL, gerçekten büyük bir halktekke şairidir. Pir Sultan’ı bilim dünyasına tanıtan ilk yazı 1928 yılında çıkmıştır. Fuat Köprülü’nün bu yazısından bir yıl sonra, 1929’da Saadettin Nüzhet (merkum) ilk kitabı verdi. Bu kitapta ön bilgiler ile birlikte (105) manzume de çıktı. Bundan sonra aradan geçen on beş yıl içinde önemli bir çalışma görülmedi. 1943 yılında Pertev N. Boratav ile Abdülbaki Gölpınarlı ‘nın birlikte çıkardıkları “Pîr Sultan Abdal” eseri güzel bir çalışma ürünü olup, yeni bilgi ve şiirler vardır. Bundan sonra çıkan birkaç kitap hep bu eserin dar ölçüde birer tekrarı olmuştur. (Bk. Bibliyografya bölümü).
Bu değerli eser üzerinde, biraz durmak yerinde olacaktır. Boratav, Pir Sultan ‘nın köyü Banaz’a giderek halktan bazı söylentileri toplamıştır. Bu değerli çalışmadan başka, yeni olarak 69 şiir verilmiştir. Hepsi 136 tane ğu zaman, olduğu gibi benzememektedir. İsteyenler hepsi için karşılaştırmalı bir çalışma yapabilir. Bu ayrı ve yorucu bir çalışma olacağı için okurların karşısında bu ağırlıkta
çıkmak istenilmemiştir.
Kitabın sonunda yirmi beş nota vardır. Bunlar Pir Sultan’ın nefeslerinin besteleridir. On sekizi Vakit Dede koleksiyonundan, yedisi îstanbul Konservatuvarının yayınlarından alınmıştır. Bu bestelerin Halk Musikisi, özellikle AleviTekke müziği bakımından yararlı ve ilgi çekici olduğu kanısında
Vahit Dede (18751950) AlevîBektaşi edebiyat ve musikisini incelemiş, pek çok yayınlar yapmış bilgin bir kişidir. Muzikai Bakriyei Hümayundan mezun olan Vahit Dede, yalnız yurt içinde değil, dışarda da çalışmalarıyla tanınmıştır. Çalışmalarını İstanbul kitaplıklariyla, Trakya bölgesini köy köy gezerek sürdürmüştür, ölümünden sonra “Metrukût’ı elimize geçmiş bunlardan çok yararlanılmıştır. (Bkz. ‘Türk Folklor Araştırmaları’, sayı: 9, 11, 31, 33).
Pir Sultan’ın nefeslerinden sekiz on kadarı başka şairler adına da cönklerde görülür. Bunlardan daha çok Hatâyî’ye maledilir. Hatâyi’nin yaygın unu dolayısıyla ve hafıza yanılmaları nedeniyle Pir Sultanla karıştırılmıştır. AleviBektaşilerde mahlas yerine çok zaman “Hatayısı” demek gelenek olmuştur. Bunları da gözönünde tutarak, az sayıdaki karışıklığa meydan vermemek için, enaz iki yazmada gördükten sonra Pir Sultan’ın şiirleri bu kitaba alınmıştır.
Büyük bir şairin bütün şiirlerinin de iyi ve güzel olacağını kabullenmek doğru değildir. Çıraklık, ustalık olgunluk devirlerini unutmamak gerekir. Dil üslûp ve eda ile tutum ve düşünceyi esas alırken, bu yön de birinci planda tutulmuştur. Bir yandan da, yukarıda söylediğimiz gibi, başka başka kaynaklar karşılaştırılmıştır. Öyle ki, kimi nefesleri beş altı yerde bulunmuştur. Bu bakımdan verdiğimiz şiirlerin Pir Sultan’ın olmadığı (birkaç tane bile olsa) kanısında değiliz.
Yeni bulup ilk olarak bu kitapta çıktığını söylediğimiz 149 şiirden başka, Pir Sultan’ın yaşayışını aydınlatan yeni bilgiler de kitabımıza alınmıştır. Bunların birazı yeni şiirlerinin verdiği sonuçlar, birazı gerçek tarihsel belgeler, birazı da halk söylentileridir. Okurlar bunları yerlerinde ayrı ayrı göreceklerdir.
Cahit ÖZTELLİ

HAYATI VE SANATI
Pir Sultanın yaşadığı XVI. yüzyıldan çok önceleri, daha Selçukogulları zamanında Iran ve Türkistan’dan pek çok sofi Anadolu’ya gelmişti. Çeşitli mezhep, tarikat ve inançlara karşı, Selçukoğulları hükümetleri hoşgörü ile davranmışlardır. Bu tarikatların çoğu Bâtınî bir karakter taşımakta idi. Yani, din kurallarının dünya düzeni için konduğu, dinin içyüzünü biten bir kimsenin bu kurallara bağlı olmakla yükümlü olamayacağı esasını kabul etmekteydi.
Bu hoşgörü devri sonlarında Moğolların Batıya akınları sonucunda Orta Asya’dan pek çok sofi Anadolu’ya kaçmaya, akın etmeye başladı. Bunun sonucunda Türkistan’ın düşün akımları Anadolu’ya gelmiş oldu. Bu yolla inanç dünyasında bir kaynaşma oldu. Yeni yeni görüş ve inançlar ortaya çıktı. Orta Asya ile sıkı bir manevi ilişki kuruldu. Bu kaynaşmalar daha çok konargöçer Türkmenler arasında kendini gösterdi. Bu arada siyasî tutkular, aşın istekler meydana çıktı. Şeyhlerin, tekkelerin çevresinde binlerce, on binlerce kişi toplanır oldu.
Bunun sonunda, ilk ayaklanma ve hükümeti devirme davranışı ortaya çıktı. XIII. yüzyılın birinci yansında genel bir ayaklanma oldu. tşin başında Baba İlyas halifesi Baba İshak vardı. Onu, taraftarları peygamber sayarlar, yolunda can ve baş vermekten çekinmezlerdi. Bu Babalılar ayaklanması pek çok cana malolmuş, çok güç bastırılabilmiştir. Bu ayaklanmadan canını kurtarıp kaçanlar Kırşehir köyü Suluca Karaböyük’te yerleşen Hacı Bektaş Veli’nin çevresinde toplanmışlardı. Daha sonraları başka Bâtınî tarikatları da içinde toplayıp on lan eritecek olan Bektaşiliğin ortamı hazırlanmış oldu.
XV. yüzyıla kadar karışıklıklar sürüp giderken Iran Azerbaycan’da Safavîye tarikatı yöneticileri bu tarikatı Anadolu’ya da yaydılar. Böylece yeni yeni tarikatlar ortaya çıktı.
Yıldırım Bayezit’in, Timur’a yenilmesinden sonra Osmanlı şehzadeleri arasında sürüp giden kavgalarla devlet zayıf düşmüş, halk canından bıkmış, bir kurtarıcı aramakta idi. Bu sırada ortamı uygun görerek, yeni bir görüş ve inanç ileri süren Şeyh Bedreddin ayaklanması oldu. Şeyh Bedreddin toplumcu bir yönetim kurmak istiyordu. Şeyh Bedreddin büyük bir bilgin ve sofi idi. Kadından başka her şeyin ortak olduğunu yayıyor, çevresine binlerle taraftar topluyordu. Şehzade kavgalarından usanmış olan halka onun görüşleri pek çekici geliyordu. Batı Anadolu’da Aydın ve İzmir çevrelerinde iki büyük ayaklanma çıkarttı. Devletin başına, öteki kardeşlerini ortadan kaldırarak geçmiş olan Çelebi Sultan Mehmet, bu ayaklanmayı güçlükle bastırdı. Bu kez Şeyh Bedreddin, Rumeli’nde yeni bir ayaklanmaya önder oldu. Sonunda yakalandı, asıldı. Fakat, düşünceleri gizli gizli yüzyıllar boyu sürdü, Orta Anadolu Alevileri arasında da yer buldu. Bununla ilgili olarak ileride bir “Padişah hükmü’nü söz konusu edeceğiz.
Bir yandan da Erdebil Tekkesinin Safeviye tarikatı Anadolu’da geniş propagandalar yapıyor, kendilerine taraftarlar kazanıyordu. Böylece Anadolu Bâtınîlerînin Şah Safî oğullarına bağlılıkları artıyordu. AlevîKızılbaş! ar gelecek için umutlarını onlara bağlar oldular. Birbirlerini görünce selâm yerine “Şak” diyorlardı. Hac yerine Erdebil’e gidiyorlar. Şah Sâfi’yi ve onun temsilcilerini ziyaret ediyorlardı, bunu da hac sayıyorlardı. Yavaş yavaş dinsel bağlılık siyasal bir renk almaya yöneliyor, bu da Anadolu sofularına yeni umutlar veriyordu.
Sonunda Şah İsmail, İran’da eski iktidarı devirip Safavioğulları devletini kurdu. Caferi olan Şah ismail, Anadolu’da bu mezhebin koruyucusu olarak tanınmış, kendisi mehdi ve imam; yani, Müslümanlığın meşru başkanı sayılmıştı. Osmanlı devletinin Bâtıni topluluklar üzerindeki baskısı ve Şah ismail’in propagandacılarının çabalan ona bağlılığı hem artırmış, hem çabuklaştırmıştır. Artık bu topluluklar Osmanlı Padişahını değil, Şah ismail’i tanır olmuşlardı.
Yavuz Sultan Selim’in, babası ikinci Bayezit ve kardeşleri ile yaptığı taht kavgaları sırasında devlet güçsüz kalmıştı. Bu ortamı uygun bulan Şah İsmail, en çok etkisi altında tuttuğu Orta Anadolu’nun Sivas, Tokat, Amasya, Kırşehir, Çorum, Yozgat ve Antalya illerinde hazırlıklarını bitirdi, ilk ayaklanma Antalya bölgesinde oldu. Üzerlerine gönderilen orduları birkaç kere bozdular. Sonunda daha çok dayanamayacaklarını anlayıp Sivas’a kaçtılar, oradan da Azerbaycan’a, Şah İsmail’e sığındılar.
Anadolu’da ayaklanmalar durmadı. Yavuz’un tahta geçmesiyle bu kez yeniden Karahisar ve Niksar bölgesindeki Alevîler ayaklandılar. Amasya üzerine yürüdüler.
Yavuz Sultan Selim, bütün bu ayaklanmalara kesin bir son vermek için Şah ismail ile Çaldıran’da karşı…..

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Halk Edebiyatı
  • Kitap AdıPir Sultan Abdal / Bütün Şiirleri
  • Sayfa Sayısı480
  • YazarCahit Öztelli
  • ISBN9789754470819
  • Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviÖZGÜR YAYINLARI / 2004

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Hakikat ve Hurafe ~ Dücane CündioğluHakikat ve Hurafe

    Hakikat ve Hurafe

    Dücane Cündioğlu

    Hakikat ve Hurafe herkese hitab etmiyor; bilakis, herkesin dışında kalabilmeyi başarmış küçük ve seçkin bir azınlığı; yani hakikat ile hurafe arasındaki ve bağlacını kaldırabilme...

  2. Masal Masal İçinde ~ Ahmet ÜmitMasal Masal İçinde

    Masal Masal İçinde

    Ahmet Ümit

    “Masal Masal İçinde” Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken eski hamam içinde, bir varmış bir yokmuş… Şapkacı’nın büyük bahtsızlığından nefsine...

  3. Dede Korkut Kitabı ~ Muharrem ErginDede Korkut Kitabı

    Dede Korkut Kitabı

    Muharrem Ergin

    Türk edebiyatı tarihinin en büyük alimi Prof. Fuat Köprülü’nün, derslerinde söylediği bir söz vardır; Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, dede Korkutu öbür gözen...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur