Pippin IV’ün Kısa Süren Saltanatı iktidar hırsını ve yönetimdeki bozuklukları ince bir mizahla eleştiren, eşine az rastlanır bir politik roman.
Bir yanda mecliste toplanmış Sosyalistler, Kralcılar, Hıristiyanlar ve Ateistler ile onlardan yükselen demagoji, hamaset dolu nutuklar, diğer yanda etliye sütlüye karışmadan evinin terasına kurulup gökyüzünü gözlemleyen amatör astronom Pippin Arnulf Héristal… Aniden patlak veren isyan ve ardından ilan edilen kraliyet yüzünden bu kendi halinde adamın başına gelmedik iş kalmıyor. Pippin IV, unutulmaya yüz tutmuş soyunun hatırlanmasıyla tahta geçiyor, ülkenin sorunlarıyla mücadeleye girişiyor.
John Steinbeck’ten, Fransız Devrimi’ni baş aşağı çeviren sürükleyici bir kitap.
“Pippin IV’ün Kısa Süren Saltanatı mükemmel bir hiciv ve nükte koleksiyonu, baş döndüren bir üslupla yazılmış bir roman.”
HOWARD LEVANT
“Steinbeck’in kitabı büyüleyici bir hiciv; insanı sürekli güldüren ve hipnotize eden bir roman.”
SATURDAY REVIEW
*
Paris’te Avenue de Marigny’nin Bir Numara’sı karanlık ve saygıdeğer görünüşlü, dört köşe, büyük bir evdir. Bu büyük konak de Marigny’nin Avenue Gabriel’i kestiği köşededir ve Champs Elysées’den kısa bir blok uzaktadır. Fransa cumhurbaşkanının oturduğu Elysées Sarayı’nın bulunduğu caddenin de karşısına denk gelir. Bir Numara, bir taraftan, cam örtülü bir avluya dayanır; diğer tarafında bir zamanlar ahır ve arabacı odaları bulunan uzun ve dar bir bina vardır. Oyma mermer yemlikleri ve su tekneleriyle ilk kattaki zarif ahırlar hâlâ durmakta, fakat yukarıdaki üç zarif kat, evi Paris’in göbeğinde küçük ve zarif bir bina haline getirmektedir. İkinci katta, büyük cam kapılar iki binayı birbirine bağlayan avlunun camsız kısmına açılır.
Söylendiğine göre, arabalığı ile beraber, Aziz Jean Şövalyelerinin Paris karargâhı olarak yapılmış. Fakat buranın sahibi şimdi asil bir Fransız ailesidir ve halen bu binada oturmaktadır. Bu asil aile onarılmış arabalığını, avlunun kullanılışını ve taraçaya çıkan katın yarısını Mösyö Pippin Arnulf Héristal ile karısı Marie ve kızı Clotilde’den ibaret ailesine yıllardan beri kiralamış bulunuyordu. Mösyö Héristal ahırı kiraladıktan kısa bir süre sonra asil ev sahibine başvurmuş, taraçada kendi çıktığı kısımda, yirmi santimetrelik aynalı bir teleskop standı kurmak üzere izin istemişti. Bu istek yerine getirilmiş ve sonradan Mösyö Héristal kirasını zamanında verdiği için iki aile arasındaki münasebetler avludaki karşılaşma sıralarında verilen resmî selamlara inhisar etmişti. Tabii avlunun caddeye bakan kısmı kocaman demir parmaklıklarla çevriliydi. Mal sahibi ile Mösyö Héristal’in müşterek bir kapıcıları vardı. Ağırbaşlı bir taşralı olan kapıcı yıllardır Paris’te yaşadığı halde, bu şehre güvenmiyordu. Bundan başka Mösyö Héristal göksel merakını geceleri ve sessizce icra ettiğinden, asil ev sahibi bakımından da herhangi bir şikâyet sebebi yoktu. Bununla beraber astronomi hırsı gürültü çıkarmaz diye diğer hırslardan daha sığ sanılmamalıdır.
Héristal ailesinin geliri bir Fransız için, kendi cinsine göre, hemen hemen mükemmeldi denebilir. Bu gelir Loire’da bulunan Auxerre’in doğuya bakan yamaçlarından geliyordu. Burada asmalar sabah güneşinin lütfunu emiyorlar, ikindi güneşinin zehirlerinden uzak kalıyorlardı. Bütün lütuflar talihli bir toprak ve üstün bir sıcaklıkla birleşince ilkbahardaki kır çiçekleri gibi kokan beyaz bir şarap çıkıyordu ortaya. Şarap gerçi pek iyi sevk edilemiyordu, ama buna da lüzum yoktu zaten, çünkü iştahlıları ta oraya kadar gelip içiyorlardı. Arsa küçük de olsa bir zamanların en iyi arsasıydı. Bundan başka bağlar sihirbaz denecek kadar ustalaşmış, kiralarını kuşaktan kuşağa muntazaman veren kiracılar tarafından bakılmış ve beslenmişti. Mösyö Héristal’in geliri, pek büyük denemezdi, ama devamlıydı ve onun Avenue de Marigny’nin Bir Numara’sındaki arabalıkta rahatça oturmasına; seçkin tiyatro eserlerini, konserleri ve baleleri izlemesine, iyi bir sosyal kulübe ve üç bilim insanı derneğine üye olmasına; ihtiyacı olduğu zaman kitap satın almasına ve Paris’in Sekizinci Arondisman’ında sonsuz fezayı saygıdeğer bir amatör olarak gözetlemesine imkân veriyordu.
Gerçekten, eğer Pippin Héristal en çok istediği hayatı seçmiş olsaydı bu hayat 19… Şubat’ında geçirmekte olduğu hayattan pek az farklı olurdu. Elli dört yaşında, zarif, güzel ve bildiği kadarıyla da sıhhatli bir adamdı. Yani şunu demek istiyorum: Sıhhati o kadar iyiydi ki sıhhatli olduğunun farkında bile değildi.
Karısı Marie yaşama bölgesini bilen ve orada kalan iyi bir eş ve iyi bir idareciydi. Canlı ve hoştu, ve başka şartlar altında çok güzel, küçük bir lokantanın barında yer almış olabilirdi. Kendi sınıfının birçok Fransız kadını gibi israf ve inkâra kızar, hele dinî akidelerden ayrılmayı semavi malzemenin israfı addederdi. Kocasına, onu anlamaya çalışmadan hayrandı. Ve ihtiraslı bir aşkın akıl sağlığını tehlikeye attığı evliliklerde bulunmayan türden bir arkadaşlığı vardı onunla. Ödevi, kendi gördüğü kadar, kocası ve kızı için güzel, temiz, ekonomik bir evi yürütmek, karaciğerine elinden geldiği kadar ihtimam göstermek ve cennette kendisine ayrılmış olan malikânenin manevi taksitlerini ödemekti. Bu faaliyetler onun bütün zamanını alıyordu. Hissî taşkınlıklarını aşçı Rose’la zaman zaman yaptığı kavgalarda, şarap tüccarı ve bakkalla yaptığı devamlı savaşta harcıyordu. Bu adamlar dolandırıcı ve domuz, yılın bazı aylarında da, dağdan inme ayılardı. Madamın en yakın arkadaşı ve belki de sırdaşı ileride kendisinden daha fazla bahsedeceğimiz, Rahibe Hyacinthe’ti.
Mösyö Héristal, Fransız oğlu Fransız’dı ve ayrıca yine Fransız’dı. Örneğin, Fransızca konuşmamanın bir günah olmadığına ve bir Fransız için öteki dilleri öğrenmenin iyi bir şey olacağına inanırdı. Almanca, İtalyanca ve İngilizce bilirdi. Progresif caza karşı bilgince bir ilgisi vardı ve Punch dergisindeki karikatürlere bayılırdı. İngilizlere hayrandı; gülleri, atları ve belirli davranışların üzerinde durdukları ve bunlara karşı bir hırs besledikleri için…
“Bir İngiliz bir bombadır,” derdi, “fakat fitili gizli bir bomba…” Ve gözlemini şöyle aktarırdı: “Bir insanın İngilizler hakkında söyleyeceği herhangi bir fikir bir müddet sonra yanlış olmaya mahkûmdur.” Ve devam ederdi: “Amerikalılardan ne kadar farklı insanlar…”
Cole Porter’ı, Ludwig Bemelmans’ı bilir ve severdi ve birkaç yıl öncesine kadar Harmonica Rascals’ın yüzde altmışını tanırdı. Bir ara Louis Armstrong ile el sıkışmış ve ona “Cher Maître Satchmo”1 diye hitap etmişti. Üstat buna “You frogs ape me,”2 diye cevap vermişti.
Héristallerin ev eşyası iddiasız ve rahattı; iyi Fransız Pippin ile madamının yaşamayı arzuladıkları tatlı fakat hesaplı hayat için kâfi gelen aile gelirine göre dikkatle ayarlanmıştı. Mösyönün tek iddiası astronomi aletleri üzerindeydi. Bir amatörünkinden kuvvetli olan teleskopu, titreşimi önlemek ve gerekli stabilizasyonu elde etmek amacıyla ağır bir temel üzerine oturtulmuş ve dünyanın dönüşünün yarattığı etkiyi tazmin edecek mekanizmalarla donatılmıştı. Pippin’in gök fotoğraflarından bazıları Match dergisinde çıkmış ve tabii, 1951’de Elysées Kuyrukluyıldızı ismi verilen kuyrukluyıldızın keşfi şerefi kendisine verilmişti. Kaliforniya’da Walter Haschi isminde bir Japon amatör de aynı zamanda yıldızı keşfetmiş ve aynı şerefi paylaşmıştı. Haschi ile Héristal hâlâ muntazaman mektuplaşırlar ve çektikleri fotoğraflar ile tekniklerini karşılaştırırlar.
Normal şartlar altında Pippin herhangi bir iyi ve uyanık vatandaş gibi günde dört gazete okurdu. Politik değildi, sadece hiçbir hükümete ve özellikle iktidardakilere güven….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıPippin IV'ün Kısa Süren Saltanatı
- Sayfa Sayısı158
- YazarJohn Steinbeck
- ISBN9789750532641
- Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kızıl Elma – Oğulla Buluşma ~ Cengiz Aytmatov
Kızıl Elma – Oğulla Buluşma
Cengiz Aytmatov
Eserleri 176 dilde tercüme edilen Cengiz Aytmatov, hiç şüphe yok ki dünya edebiyatında en fazla tanınan Türk yazarıdır. Yazdığı her eseri büyük bir zevkle...
- Timsahların Sarı Gözleri ~ Katherine Pancol
Timsahların Sarı Gözleri
Katherine Pancol
Bu roman Paris’te geçiyor. Yine de yolu timsahlarla kesişiyor. Bu roman kadınları ve erkekleri anlatıyor. Yani bizleri; olmak istediğimiz kişileri, asla olamayacağımız kişileri, belki...
- Darren Shan Efsanesi 08: Şafak Katilleri ~ Darren Shan
Darren Shan Efsanesi 08: Şafak Katilleri
Darren Shan
Kaçacak yer yok! Oyuna getirilmiş ve sayıca az yakalanıp çaresiz kalmış avcılar, var güçleriyle kaçmak zorundalar. Vampenzeler, galeyana gelmiş halk ve polis tarafından aranan...