Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Paranın Cinleri
Paranın Cinleri

Paranın Cinleri

Murathan Mungan

…Biz büyüdükçe, o fotoğraflar da yeni anlamlar, yeni tarihler edinir. Kimi eski öykü parçacıkları, yeni kavrayışların ışığında yepyeni anlamlar kazanır; ya da daha önceden…

…Biz büyüdükçe, o fotoğraflar da yeni anlamlar, yeni tarihler edinir. Kimi eski öykü parçacıkları, yeni kavrayışların ışığında yepyeni anlamlar kazanır; ya da daha önceden bilmediğimiz, yeni duyduğumuz, ya da öğrenmemize ancak şimdi izin verilen kimi yeni bilgilerle birleşerek, toprak altından çıkarılan kırık parçaların birbirine eklenerek gövdeyi bütünlemesi gibi, yepyeni bir görünüş, yepyeni bir varlık kazanır. Aynı fotoğraflar gözlerimizin önünde sır değiştirir. Hikâyeler derinleşir. Pus ve ışık, aynı gölgeler üzerinde yer değiştirir. Gözlerini korumayanların zamanla bakacak fotoğrafları da kalmaz. Albümler kadar gözlerimizi de korumamız gerekir, diye düşünürüm.

İÇİNDEKİLER
Paranın Cinleri
Mavi Boncuklu Kız
Bunlar Artık Yok
Mehtaplı Gecelerde Hep Seni Andım
Pevruze için Resim Altı
Keşfedilmek
Opera ve Diğerleri
Beyzi
Fazla Cesaret Fazla Merhamet Fazla Sevgi
Gizli Ben

*

“Paranın Cinleri”, s. 12-14

Ne de olsa onlar, paranın her şey olmadığı devirlerin insanlarıydı.

İki yıllık Niğde sürgününden sonra, iki yıl da Adana’da kalıyorlar. O güne dek hiç çalışmamış bu insanlar ticaret yapmaya kalkışıyor ve başarısızlığa uğruyorlar. Bu arada her şeyi şuursuzca satmaya başlayan büyükbabamı vesayet altına alıyorlar, babamsa Adana Erkek Lisesi’nde yatılı olarak okumaya başlıyor.

Sürgünden sonra Mardin’e döndüklerinde her yerde tam bir karmaşa ve zorbalık hüküm sürüyor. Pevruze Sultan, çarşafı, peçeyi atıp köyün başına geçmeye kalkışıyor, büyük çatışmalar çıkıyor. Değerler altüst olmuş, konumlar yer değiştirmiştir. Akrabalar birbirine düşüyor, yağma talan kıyım hüküm sürüyor. Gene bir toprak kavgası sırasında büyük amcam İbrahim, köyün muhtarı Uso’yu vuruyor, hapse düşüyor. Evde aç kalma pahasına her gün en iyi cins yemekler taşınıyor Mardin hapishanesinde yatan, bir zamanların Mardin mutasarrıfı Hacı Faris Çelebi’nin torunu olan İbrahim’e. Soyluluğun onuru korunmaktadır.

Adana Erkek Lisesi’ni bitiren İsmail’in ardı sıra çocuklarını toplayarak Istanbul’a geliyor babaannem. O yıllarda daha çok Rum ve Ermenilerin yoğunlukta olduğu Büyükdere’de bir Ermeni evine kiracı olarak yerleşiyorlar. Kurtarabildikleri malları satmışlardır ve artık Mardin’de bunca sıkıntıyla yaşamak ağırlarına gitmektedir. Artık tek umutları babamın okumasıdır; değişen koşulların farkında olmamak artık mümkün değildir. Babam Istanbul Hukuk Fakültesi sınavlarını kazanıyor.

Satılacak mal kalmamış, bozdurulacak altınlar tükenmiştir. Herkes çalışmak zorunda kalıyor. Daha önceleri dadılarla, lalalarla büyüyen ve saçlarının her örüğünde altın liralar taşıyan kızlar birdenbire kendilerini, farklı bir kültürün ortasında, ayaklarında takunyalarla, rejide, kibrit fabrikasında çalışırken buluyorlar. İkinci Dünya Savaşı yılları, Türkiye savaşa girmemiş ama ağır bir ekonomik bunalım sürüyor. Her şey karneyle satılıyor. Nitekim parçalanmış kimliklerini daha fazla taşıyamayacak, aile ardı ardına kayıplar vermeye başlayacaktır: Zekiye, bir verem hastanesinde hayata gözlerini yumacaktır. Küçük amcam Abdülkadir, bireysel bir kurtuluş umudu ve kendi hayatını kurmak amacıyla evden kaçarken, babam da siyasal nedenle okulu bırakıp Suriye’ye kaçıyor.

Büyükbabam, Istanbul’da üç yıl kaldıktan sonra Mardin’e geri dönüyor, Suriyeli bir tacirden alacaklarını toplamak ve her şeye yeniden başlamak umuduyla Suriye’ye geçiyor. Paranın cinleri sevmiyorlar onu. Kimse borcunu ödemiyor, küskün Mardin’e geri dönerken sınırda Suriye askerleri, Türk casusu diye yakalıyor ve ağır işkencelerden geçirdikten sonra salıveriyorlar. Niğde Hapishanesi’nden kalma devlet ve üniforma korkusu iyice depreşiyor, hastalanıyor ve Mardin Devlet Hastanesi’ne kaldırılıyor, orada çalışan bir temizlikçi kadın, bir zamanlar malikânesinde çalıştığı bu adamı hastane odasında tanıyor ve yakın akrabalarına öldüğünü haber veriyor. Cenazesini kaldıran akrabaları daha sonra Savur’daki kavaklıklar satıldığında Istanbul’a gönderecekleri paradan cenaze masraflarını kesmeyi unutmuyorlar. Paranın cinleri son hakkını istiyor.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Deneme
  • Kitap AdıParanın Cinleri
  • Sayfa Sayısı96
  • YazarMurathan Mungan
  • ISBN9789753421362
  • Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviMetis Yayınları / 2016

Yazarın Diğer Kitapları

  1. İkinci Hayvan ~ Murathan Munganİkinci Hayvan

    İkinci Hayvan

    Murathan Mungan

    Murathan Mungan’dan 2010 yılının ilk kitabı: İkinci Hayvan. Mungan’ın on dokuzuncu şiir kitabı olan İkinci Hayvan’da 68 şiir yer alıyor. İlk şiiri 1 Ocak...

  2. Son İstanbul ~ Murathan MunganSon İstanbul

    Son İstanbul

    Murathan Mungan

    Başımı çevirsem hemen ardımda onu görecektim. Omuzunun arkasından annem bakacaktı. Evin kapısından az sonra ben çıkacaktım. Kalabalık aynı kalabalıktı. Ve bu yanan artık son...

  3. Oyunlar İntiharlar Şarkılar ~ Murathan MunganOyunlar İntiharlar Şarkılar

    Oyunlar İntiharlar Şarkılar

    Murathan Mungan

    Kitapta yer alan şiirlerden bir kadeh Beyoğlu, Şiir Atı’nın Mayıs 1989 tarihi 5. sayısında; Oyuncular Gösteri dergisinin Ekim 1989 tarihli 107. sayısında Siyah Koltuk,...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Ah Min’el Aşk ~ İskender PALAAh Min’el Aşk

    Ah Min’el Aşk

    İskender PALA

    Aşk, yerine göre yol olur yürünür, yerine göre iman olur uyulur. Bazen ateş olup yakar, bazen deniz olup boğar. Sultan olur ülke yönetir, şarap...

  2. Kendim ve Ötekiler ~ Carlos FuentesKendim ve Ötekiler

    Kendim ve Ötekiler

    Carlos Fuentes

  3. Akasya ve Mandolin ~ Mustafa KutluAkasya ve Mandolin

    Akasya ve Mandolin

    Mustafa Kutlu

    Yazarın “Şehir Mektupları” başlığı altında yazdığı denemeler İstanbul odağında toplandı ve bunlardan bir kısmı aynı adla kitaplaştı (1995). Akasya ve Mandolin ise bu çerçevede...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur