Bir mezarlığın yanından geçerken içimizi saran bir ürperti duyarız veya uykunun en derin yerinde bu dünyadan göçüp gidenler rüyalarımıza girmek ister. Adını anınca musallat olmalarından korkup üç harfliler deriz.
Bunların oluş nedenleri farklı zamanlarda farklı biçimlerde yorumlanmış. Osmanlılar, bazen üç harflinin dinine göre yanıt vermiş, bazen de düzeni bozmayacak önlemler almışlar. Evliya Çelebi’nin anlatılanlarında mezarda dirilenler obur, Cinânî’de cin veya Bîcan’da cadu adıyla Osmanlı tarihinin aca’ib ve garaib yaratıkları olarak sosyal hayatın içinde kendilerine yer bulur.
Marinos Sariyannis, Osmanlı dünya görüşünde bu yaratıkların ne anlama geldiğini, dinî teoloji ile halk inanışlarının kesişimlerini anlatıyor. Devlet aklının, bugün olağanüstü hatta doğaüstü olarak adlandırdığımız sıradan olayları nasıl gördüğünü zengin kaynaklarla ele alıyor. Böylelikle, dönemin üç harflilere ilişkin anlatılarından hareketle Osmanlıların dünya görüşünü anlamımız için farklı perspektifler sunuyor.
İÇİNDEKİLER
Türkçe Baskıya Önsöz 11
Giriş 13
1
Ölümden Sonra Ne Olur? 21
2
Hikâyeler ve Ruhlara Yapılan Atıflar 32
3
Hayalet ve Hortlak Hikâyeleri 47
4
Edebi Araçlar, Eğlence ve Şüphecilik 57
5
Osmanlı İmparatorluğu’nda Büyücülük, Sihir ve
Cadı Avı (ya da Bunların Yokluğu)
64
6
Ölüler ve Yaşayanlar: Teoloji ve Gelenek 76
Sonuç
Doğaüstüne Dair Anlayışlar 83
Kaynakça 87
Dizin 92
Türkçe Baskıya Önsöz
Osmanlı İmparatorluğu’nda doğaüstü, büyü ve okültizme dair algılara karşı uzun soluklu ilgimin başlangıcı olan iki ayrı makalemden oluşan elinizdeki kitabı Türkçe olarak görmekten çok mutlu ve gururluyum. Bu iki makaleyi (“Of Ottoman Ghosts, Vampires and Sorcerers: An Old Discussion Disinterred”, Archivum Ottomanicum 30 (2013), s. 191- 216; “The Dead, the Spirits, and the Living: On Ottoman Ghost Stories”, Journal of Turkish Studies / Türklük Bilgisi Araştırmaları 44 (2015) [Çekirge Budu: Festschrift in Honor of Robert Dankoff], s. 373-390) sırasıyla 2013 ve 2015 yıllarında kaleme aldım ve o zamandan beri bu konulara dair bilimsel araştırmalarımı sürdürüyorum. Okuyucular bu araştırmalarımın sonuçlarını “GHOST: Geographies and Histories of the Ottoman Supernatural Tradition: Exploring Magic, the Marvelous, and the Strange in Ottoman Mentalities” isimli araştırma projesinin web sitesinde ve özellikle de çevrimiçi erişime açık olan Aca’ib: Occasional Papers on the Ottoman Perceptions of the Supernatural (https:// ghost.ims.forth.gr/publications/) dergisinde bulabilirler.
Kitaptaki iki makale daha çok Osmanlılarda vampirlik ve hayalet hikâyeleri gibi ölüler diyarından bu dünyaya geri dönen ruhlarla ilgili geleneklerle ve hikâyelerle başa çıkma biçimlerini ele alıyor. Her iki makale de benzer ya da aynı kaynaklardan beslendikleri için, Cansu Aksoy makaleleri tek bir metinde birleştirmeyi önerdi ve takdire şayan bir başarıyla makalelerin konu ettiği vampirleri ve hayaletleri birbirine bağlayan bir anlatı çizgisi oluşturup, kusursuz biçimde ilerleyen bir metin ortaya çıkardı. Kendisine ve çevirmen Dâra Elhüseyni’ye çalışmam üzerinde yaptıkları mükemmel iş için teşekkür etmek istiyorum. Özgün makalelerden farklı olarak sadece ilk dipnota bazı kaynaklar (aradan geçen zamanda çıkan ve konuyla oldukça ilgili olan kitaplar ve makaleler) ekledim. Umarım Türkiye’deki okuyucular da bu kısa kitaptan, benim bu konuları araştırmaktan ve yazmaktan aldığım kadar keyif alırlar.
Marinos Sariyannis
Resmo, Yunanistan, Ekim 2023
Giriş
Hortlak hikâyeleri Osmanlı literatüründe oldukça ihmal edilmiş hatta üzerinde çalışılmamış bir türdür. Osmanlı kaynaklarında kaydedilen az sayıdaki vampir vakası belirgin biçimde Balkan halk kültürüyle [folklore] ilişkilidir ve sınırlı da olsa belli bir görünürlük kazanmıştır. Buna karşılık Osmanlı İmparatorluğu’nda ölü insanların yaşayanların önünde belirdiği ya da onlarla başka biçimde iletişim kurduğu diğer vakalar neredeyse hiç bilinmemektedir. Bu çalışmada Osmanlı İmparatorluğu’nda ölümden sonraki hayata dair tutumları ve folklorik inançların çelişkili yönlerinin ele alınma biçimlerini incelemeye çalışacağım.
H-TÜRK internet sitesinin tartışma bölümünde, Ağustos 2002’de Osmanlı topraklarında büyücülük/cadılık/cadu [witchcraft] suçlamalarının ve daha genel olarak vampirler gibi doğaüstü fenomenlerin varlığıyla ilgili canlı bir tartışma vardı.3 Tartışma bir yandan Osmanlı ve Balkan halk kültüründeki [folklore] büyücülük örneklerine, diğer yandan da çeşitli cadı avı biçimlerinin (doğaüstü olaylarla ilgili olması gerekmeyen) sosyopolitik yönlerine odaklanıyordu. Bu bölümde ilk olarak bahsi geçen 2002 tarihli tartışmadan bazı önemli noktaları aktaracağım. Örneğin Selim Kuru şöyle demiştir:
Büyücülük, daha doğrusu gelecekten haber vermek ve/ veya şifa vermek için doğaüstü güçlerle iletişim kuran ve onlara danışan kişiler, Türkiye’de falcılık ve büyücülük isimleri altında yaygındı ve hâlâ da yaygındır. Fakat bu konularla ilgili literatür son derece sınırlıdır. Ve bu kişiler ille de cadı olarak görülmezler. Genellikle dinî otoriteler ve dinî seçkinler tarafından eleştirilmelerine rağmen, bu kişilerin hiçbir zaman cadı avına uğramamış [persecuted] olmaları bu durumun nedeni olmalıdır.
Acaibü’l-mahlukat literatürü cadı hikâyeleriyle ilgilidir ve minyatürlerde cadı tasvirleri vardır (. . . ) buna karşılık literatürde bir büyücü ya da cadı avı olduğuna dair bir kayıta henüz rastlamadım. Ayrıca cinlerin ve cin tarafından ele geçirilmenin (cin tutmak, cinlenmek, cinnilere karışmak fiilleri bu tür “ele geçirilme” vakalarına atıfta bulunur) tarihi de şimdiye dek yazılmamıştır.
. . .(ilgili literatürde) vampirler hiç yoktur ve ayrıca “korku hikâyeleri” daima mizahi bir damara sahiptir. . . . Ayrıca, tüm eleştirilere rağmen, bazı Sufi tarikatları doğaüstü uygulamaları hiç çekinmeden teşvik etmiştir: Rüyalarda şeyhlerle karşılaşmak için meditasyon teknikleri geliştirilmiş, göz açıp kapayıncaya kadarki bir zamanda ve mekânda yolculuklar yapılmış, hatta padişahlar için bile astrolojik haritalar çizilmiştir ve tüm bunlar “Sünni” âlimler tarafından en azından kabul edilebilir pratikler olarak kaydedilmiştir. Bu tür pratikler o kadar yaygın bir şekilde uygulanmıştır ki bu yaygınlık “cadılığın” katı ortodoks bir dinî tanımının yapılmasını engellemiş bile olabilir. Konuya dair aydınlatıcı bir söz dağarcığının bulunmaması ve uzmanlar tarafında yazılmış metinlerin eksikliği de bu türden bir eğilime işaret eder.
Tartışmaya katılan Andras Riedlmayer, Osmanlı edebiyatında, özellikle de Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’sinde rastlanan cadılara, büyücülere ve karakoncolos (Yunanca καλικάντζαρος) gibi müphem yaratıklara dikkat çekerken, Leslie Peirce Batı büyücülüğüyle karşılaştırıldığında “Osmanlı büyücülüğünde ruhani boyutun benzer olmadığını, zira büyü yaptığından şüphelenilen kişilere yönelik suçlama…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Tarih Türk-Osmanlı
- Kitap AdıOsmanlı'nın Üç Harflileri - Hortlaklar, Hayaletler, Cinler Arasında
- Sayfa Sayısı96
- YazarMarinos Sariyannis
- ISBN9786256584006
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2023