Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Osmanlı’da Kriz ve İsyan – Sultanın Düşüşü
Osmanlı’da Kriz ve İsyan – Sultanın Düşüşü

Osmanlı’da Kriz ve İsyan – Sultanın Düşüşü

Aysel Yıldız

“Müthiş… III. Selim’in tahttan indirilmesi üzerine muhakkak okunması gereken bir kitap. Yıldız, incelediği konuyu tüm boyutlarıyla ele alarak harika bir iş çıkarmış ve her…

“Müthiş… III. Selim’in tahttan indirilmesi üzerine muhakkak okunması gereken bir kitap. Yıldız, incelediği konuyu tüm boyutlarıyla ele alarak harika bir iş çıkarmış ve her şeyi büyük bir titizlikle araştırmış. Onun tarihyazımına odaklanan önceki çalışmasından haberdardım, fakat bu çalışmasında Osmanlı tarihinin arşivlerinin derinliklerine iniyor ve sosyoekonomik tarih, siyasi tarih, diplomasi tarihi, prosopografi ve kültürel tarih dâhil çevrilmemiş hiçbir sayfa bırakmıyor: Bu kitaba bayıldım.”
Baki Tezcan, UC Davis Tarih Bölümünde öğretim üyesi ve
The Second Ottoman Empire (2012) kitabının yazarı

1807 yılında reformcu padişah III. Selim bir saray darbesiyle tahttan indirildi. Darbe yeniçeriler tarafından yapıldı ama arka planda birçok aktör yer aldı. Devrimler çağının tam ortasında, ekonomik kriz, idare sorunları ve bunların getirdiği hizipler, bir sultanı tahtından etti.

Sultanın düşüşü krizlerin aktörleri arasındaki hizipleşmeyi bertaraf edemedi ama yeni sultanın kim olacağı sorusu bazı hiziplerin yükselişine vesile oldu, ta ki II. Mahmud kendi stratejisini çizene kadar.
Devrimler çağının bütün sancılarını hisseden İmparatorluğun krizlere verdiği yanıtları, parçası olduğu dünya düzeniyle inceleyen bu kitap, imparatorluğun 19. yüzyılda hayatta kalma mücadelesini gözler önüne seriyor.

İÇİNDEKİLER

Harita ve Tablolar 11
Kısaltmalar 11
Teşekkür 13
Giriş
Devrimler Çağında Osmanlı İmparatorluğu 15
Birinci Bölüm
Osmanlı İsyan Rutinleri 42
İkinci Bölüm
Mayıs 1807 İsyanının Kuluçka Dönemi 84
Üçüncü Bölüm
Modernleşme Devrimi Doğurur mu? 134
Dördüncü Bölüm
Büyük Güçler ve Osmanlı İmparatorluğu 179
Beşinci Bölüm
Seçkinler Arası Rekabet 220
Altıncı Bölüm
Ayaklar Baş Olunca: İtaatin Sınırları 269
Sonuç 316
Ek Bölüm 327
Seçili Kaynakça 332
Dizin 357

Teşekkür

Osmanlı isyanlarını incelemek için kolaylıkla bir ömür harcanabilir. İsyanları farklı bölgelerdeki ve dönemlerdeki isyanlarla karşılaştırmak ise ancak birkaç neslin altından kalkabileceği bir iştir. Mayıs 1807 isyanı üzerine yaptığım on yılı aşkın bir araştırmadan sonra, hâlen cevaplanması gereken birçok soru var. Bu konuda kaydedebildiğim ilerlemeyi, içinde yer alma şansına sahip olduğum entelektüel topluluğa borçluyum. Bu çalışmanın hazırlanmasında bana yardımcı olan birçok kişi arasından, bu kitabın ana çerçevesini de oluşturan tezimi yazarken destek olan S. Akşin Somel’e özellikle teşekkür etmeliyim. Ayrıca beni her zaman cesaretlendiren Mehmet İpşirli, Addülmennan Altıntas ve Hamza Fırat’a da özel bir teşekkür borçluyum. Arkadaşlarım Mehmet Savan, Eyüp Şimşek ve Zehra Savan kitaptaki şiirler ve bazı alıntıların çevirilerinde yardım etti. Danışmam gereken konular olduğunda Mehmet Mert Sunar, Sevgi Adak, Serhan Afacan, Merve Çakır, Brigita Kukjalko ve George Theotokis bana her zaman yardıma hazırdı. Bunun yanı sırai ilham verici eleştirileri ve geri bildirimleri için Y. Hakan Erdem, Baki Tezcan ve Kahraman Şakul’a da özel teşekkürlerimi sunarım. Hepsinden önemlisi, Hocam Hülya Canbakal’a ve sevgili dostum ve meslektaşım İrfan Kokdaş’a beni her zaman destekledikleri, kitabın taslaklarını okuyup değerli geri bildirimler yaptıkları için en içten şükranlarımı sunarım. Son olarak sevgili aileme, kız kardeşlerime, erkek kardeşlerime ve yeğenlerime, eşim Yaşar’a, biricik kızım Elif Mina’ya ve oğlum Kemal Çınar’a teşekkür etmek isterim. Bu kitabı yazarken bana verdiğiniz destek için sizlere büyük bir şükran borcum var….

Giriş

Devrimler Çağında Osmanlı İmparatorluğu

Tamamen dağılma tehlikesiyle karşı karşıya olan imparatorluğun mali kaynakları tükenmiştir ve patlak veren isyan da bir taht değişikliği tehdidini ortaya çıkarmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’da, 17. yüzyılın ortalarından 19. yüzyılın ortalarına kadar tahminen 19 isyan yaşandı ve bunların altısı padişahın tahttan indirilmesiyle sonuçlandı. 17. yüzyılın ilk yarısında kısa aralıklarında cereyan eden isyanların (Tablo 1.1) üçünde baştaki padişah tahtını kaybetti. 18. yüzyıl da taht değişikliğine yol açan bir isyanla (1703) başlasa da, genel olarak bu devrin padişahları, isyan gailelerini daha iyi atlatmış gibi görünmektedir, zira 18. yüzyıldaki yedi isyandan sadece 1703 ve 1730 isyanlarında baştaki sultan tahttan indirildi. 67 yıllık göreceli bir istikrarın ardından 19. yüzyıl, ikisi iktidar değişikliğine kadar kadar giden üç ciddi isyan dalgasıyla (1807, 1808 ve 1826) başladı. Yeniçeri ordusunun 1826’da lağvedilmesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentindeki bu uzun silahlı muhalefet geleneğine son verdi.

Tablo 1.1 İstanbul’daki isyanlar (17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar)
(* = padişah tahttan indirildi)
17. yy. 1622* 1623 1629 1632 1648* 1651 1655 1656 1687*
18. yy. 1703* 1717 1718 1719 1730* 1731 1740
19. yy. 1807* 1808 1826

Yukarıda bahsi geçen tüm isyanlar, İstanbul ve saray merkezli olması ve asilerin baskın biçimde geleneksel askerî (yeniçeriler, cebeciler, topçular ve sipahiler) kadrolardan gelmesi açısından tipik birer geleneksel Osmanlı isyanlardır. Erken modern dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda çıkan isyanlar aniden patlak verip, dar bir bir bölgeyle sınırlı kaldığı gibi başka takım ortak özellikleri de haizdir. Bu isyanlar genellikle bir suç veya haksızlığın sorumlusu olarak görülen iktidardaki mevki sahiplerine doğrudan fiziksel saldırı içerir ve belli idari merkezler etrafında yoğunlaşır. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, modern toplumsal protestolarda genelde devletle bağlantılı herhangi bir yere doğrudan saldırıdan kaçınılır ve daha ziyade halk toplantıları, barikatlar, grevler, seçim mitingleri ya da boykotlar gibi grup düzeyinde ikna taktiklerini kullanılırken, kitlesel gösterilerin yapıldığı yerler de genellikle ulusal ve sembolik özellikleri nedeniyle tercih edilir. Öte yandan, modernite öncesi dönemde karar vericileri kaba kuvvet yoluyla ikna etmek en etkili stratejiydi. Baştaki sultanın mağduriyetleri giderme ve sorumlu olan kişileri ortadan kaldırma yetkisi olduğundan, başkentteki isyanlar imparatorluğun idari merkezi olan Topkapı Sarayı etrafında yoğunlaşmıştır. Siviller (esnaf, dinî gruplar ve sıradan kentliler) bu isyanların bazılarında faal olsalar da, isyanların ezici çoğunluğu, hem çekirdek ihtilalci kadro hem de sıradan katılımcılar, askerî gruplardan oluşuyordu. Ordu, bir isyanın gerçekleştirilmesi ve halkın bu isyana geniş katılımını sağlamak için gerekli örgütsel ve kurumsal kaynaklara sahip olduğu gibi, ileri seviyede kurumsal asabiye ve toplumsal itibarı da haizdi. Ordunun disiplini ve davranış kodları Osmanlı İmparatorluğu’ndaki isyanların simgesi hâline geldi ve Osmanlı toplumundaki isyanların tüm aşamalarında zamanla daha da belirginleşti. Aynı dönemlerde dönemde dünyanın dört bir yanında benzer mücadele repertuarları gelişse de, bu repertuarlar zamana ve bölgeye göre farklılık gösteren kalıcı kolektif eylem geleneklerinden etkilendi.

Bu kitabın konusu olan Mayıs 1807 isyanı, asi güçlerin devlet ricaline karşı zafer kazandığı geleneksel Osmanlı isyanlarının sonuncusudur. İsyanın hepimizin aşina olduğu kısa fakat dramatik bir hikâyesi var: 25 Mayıs 1807’de Boğaz kalelerinde görev yapan yamaklar arasındaki hoşnutsuzluk ve direnişle başlayan isyan, sadece dört gün sonra 29 Mayıs’ta taht değişikliğiyle sona erdi. İsyanın tetikleyicisi, III. Selim’in yamaklara Nizam-ı Cedid (Yeni Düzen) ordusunun üniformalarını giydirme niyetinde olduğuna dair söylentilerdi. Boğaz’daki kalelerin bir dizdarının öldürülmesinin ardından, diğer askerî grupların yanı sıra sivillerin de katılmasıyla isyan süratle büyüdü ve bir araya gelen kalabalık Boğaz’dan şehre doğru yürüyüşe geçti. Krizin tırmanmasıyla, padişah isyancıların taleplerini aceleyle kabul ederek Nizam-ı Cedid ordusunun lağvedildiğini ilan etti ve isyancıların 11 devlet adamını öldürmelerine müsaade etti. Verilen bu tavizlerden yine de tatmin olmayan asiler, tahta III. Selim yerine, amcasının oğlu Şehzade Mustafa’nın (IV.) (h. 1807-8) geçmesini talep etti.

Birkaç gün içinde III. Selim döneminin önemli devlet adamlarından bir kısmı ortadan kaldırıldı, III. Selim tahttan indirildi ve IV. Mustafa tahta çıktı. Bu olayları, asilerin başkentte etkili ve istikrarlı bir yönetimin kurulmasını engellediği bir yıldan fazla süren bir kargaşa dönemi takip etti. Kimin tahta geçmesi gerektiği meselesi, seçkinler arası rekabet, siyasi tasfiyeler ve idamlar zaten Rusya ile savaş hâlinde olan Osmanlı İmparatorluğu’nu daha da felce uğrattı. III. Selim hapis hayatı yaşarken, IV. Mustafa da kargaşalarla ve huzursuzlukla harap olmuş bir imparatorluğu yönetmeye çalıştı. Nihayet, Rusçuk âyanı Alemdar Mustafa Paşa (ö. 1808), III. Selim’i saraydaki kafesinden kurtarmak ve yeniden tahta oturtmak için başkente yürüdü. Fakat sarayı ele geçiremeden III. Selim, IV. Mustafa’nın yandaşları tarafından öldürüldü. Tüm bunların sonucunda II. Mahmud (h. 1808-39) tahta çıkarken, devrik IV. Mustafa da III. Selim’in bir yıldan fazla yaşadığı saraydaki inziva köşesinde yaşamak durumunda kaldı.

Mayıs 1807 isyanı böylece bir âyanın, yani Alemdar Mustafa Paşa’nın Osmanlı bürokrasisinde çıkılabilecek en yüksek mevki olan sadrazamlığa yükselmesine zemin hazırlamış oldu. Aynı Alemdar Mustafa Paşa kendi inisiyatifini kullanarak, Osmanlı hanedanını taşra âyanlarının insafına bırakan bir belge olan 1808 Sened-i İttifak’ı hazırladı. İmparatorluktaki iktidar ilişkilerinin bu şekilde temelden yeniden yapılandırılması, Mayıs 1807 isyanının belki de en önemli sonucudur. Öte yandan bu isyan, 1826’da II. Mahmud’un yeniçeri ocağını nihai olarak lağvetmesine zemin hazırlaması açısından da büyük önem taşır. Zira Mayıs 1807 isyanı ve ardından asilerin ve yeniçerilerin taşkınlıkları, II. Mahmud tarafından yeniçeri birliklerinin ortadan kaldırılması için bir bahane olarak kullanılacaktır. Kısacası, geleneksel askerî birlikler ve özellikle de yeniçeriler 1807’de taktiksel bir zafer kazansalar da 1826’da nihai bir yenilgiye uğrayacaktır.

Mayıs 1807 isyanının önemi bununla da sınırlı değildir. Bu isyan, Osmanlı tarihinde reformcu bir padişahın saltanatı sırasında gerçekleşmesi açısından da benzersizdir. III. Selim’in 1792’den itibaren uygulamaya koyduğu Nizam-ı Cedid reformları, esasen Osmanlı ordusunu yeniden canlandırmak, Batı’dan esinlenen bir modelle yeni askerî birlikler oluşturmak ve bunu finanse edecek yeni bir hazine (İrad-ı Cedid, Yeni Hazine) kurmak üzere tasarlanmıştı. Mayıs 1807 isyanı bu reform projesini sona erdirdiğinden, belki de anlaşılabilir nedenlerle tarihyazımında bu önemli isyanın sahip olduğu diğer toplumsal ve siyasi anlamlar göz ardı edilmiş ve daha ziyade gerici yönlerine odaklanılmıştır. Geç dönem Osmanlı ve erken dönem Cumhuriyet tarihçileri, dönemin anlatılarından yola çıkarak isyanı, Mustafa Kemal’in 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan etmesiyle doruğa ulaşan modernleşme/ Batılılaşma sürecine yönelik tepkilerin daha uzun soluklu bağlamına oturtmaya çalışmıştır.

Nizam-ı Cedid programı, bu yerleşik tarihyazımı söyleminde önemli bir yer işgal eder ve III. Selim dönemini anlamak için çok baskın bir tarihsel çerçeve olarak benimsenir. Bu yaklaşım araştırmacılara isyanda olup bitenleri tanımlamak için basit ve hazır bir model sunsa da meydana gelen olayların giriftliğini ve bunların temelini oluşturan nedensellik örüntülerini okuyucuya aktaramaz. Bu karmaşıklığı, en azından elinizdeki kitabın iddia edeceği üzere, modernleşme ve gericilik gibi basit bir ikiliğe kolayca sığdırmak mümkün değildir. Baskın tarihyazımı yaklaşımı özellikle sorunludur, zira Osmanlı tarihindeki isyanlara dair tatmin edici bir karşılaştırmalı inceleme şöyle dursun, Mayıs 1807 isyanının sağlam bir olgusal ya da kronolojik anlatımı bile henüz tam anlamıyla ortada yoktur. Osmanlı isyanları üzerine sistematik bir çalışmanın yokluğunda, tarihçiler belirli olayların özelliklerini sıralayarak ve …

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Tarih Türk-Osmanlı
  • Kitap AdıOsmanlı'da Kriz ve İsyan - Sultanın Düşüşü
  • Sayfa Sayısı360
  • YazarAysel Yıldız
  • ISBN9786256584037
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur