Gayrisünni azınlıkları “modernleştirmek” hem Osmanlı’nın hem Batılıların ortak gayesiydi. Peki, hem Osmanlı Devleti’nin hem de Batılı misyonerlerin aynı anda sarıldığı bu gaye, en nihayetinde kime hizmet ediyordu?
19. yüzyıldan bu yana bölgesel hâkimiyet kurmanın söylemi hâline gelen “modernleştirici/uygarlaştırıcı” misyon, hem bireyler hem de etnik azınlık olarak Nusrayrilerin kaderini satranç tahtasına dönüştürdü.
Nusrayrilerin gayrisünni olarak varlık mücadelesini ele alan bu eser, Ortadoğu’daki güç mücadelelerini gözler önüne sermesinin yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine ilişkin genellemeleri yeniden düşünmeye davet ediyor.
Alkan’ın çalışması, geç dönem Osmanlı tarihini ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi etnik ve dinî çeşitliliğini nasıl ele aldığını daha derinlemesine ve incelikli biçimde anlamak isteyen herkese şiddetle tavsiye edilir. Bu kitapta Alkan, Protestan misyonerlik faaliyetlerinin, Ortadoğu’nun toplumsal tarihi üzerindeki etkisine ve 19. yüzyılda Nusayri topluluğunu yeniden şekillendiren dinamiklere dair yeni ve aydınlatıcı bilgiler sunuyor. Şimdiye kadar yeterince çalışılmamış Osmanlı arşiv kaynaklarını inceleyerek, Nusayrileri daha geniş çaplı jeopolitik gelişmelerin içine yerleştiriyor ve böylece bu topluluğun çağdaş tarihinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunuyor.
Katrin Köster, Küresel Dinamikler Araştırma Merkezi/Şark Enstitüsü, Leipzig Üniversitesi
İçindekiler
Teşekkür 11
Giriş 15
Nusayriler ve Gayrisünni Diğer Topluluklar Hakkında
Osmanlı Kaynaklarına Dayanan Araştırmaların Durumu
18
Kaynaklar ve Araştırma Soruları 31
1. Bölüm
Osmanlı İmparatorluğu’nda Nusayriler:
“Heterodoks” Bir Aşiret Topluluğu ve Devlet
1.1. Nusayriler: İnançları ve Tarihi 39
1.2. Osmanlı Nusayrileri: Coğrafya, Toplumsal Yapı ve
Otorite
61
1.3. Nusayrilerin Osmanlı Siyasi Sistemindeki Konumu 77
2. Bölüm
“Hıristiyan Hayırseverliğine Uygun Bir Hedef”:
Protestan Misyonerler ve Nusayriler
2.1. Protestan Amerikalıların 19. Yüzyıldaki Binyılcı
Hayalleri
93
2.2. Heterodoks Topluluklar Arasında Misyonerlik:
Aleviler ve Dürziler
102
2.3. Nusayrilerin Ruhlarının Hasadı 114
3. Bölüm
II. Abdülhamid’in Medenileştirme Misyonu ve
“Tashih-i İtikad/Akaid” Politikası
3.1. Tashih-i İtikad/Akaid Kavramının ve Din Değiştirme
Seferberliklerinin 19. Yüzyıla Kadarki Kökleri
171
3.2. 1826 Sonrasında Bektaşilerin İnançlarının
Düzeltilmesi
182
Giriş
Ampirik kaynakların kapsamlı kullanımına dayanan bu kitap, 19. yüzyıldan 20. yüzyılın başına kadarki döneme ve bu dönemde Arap Alevilerinin kaderine odaklanarak, Amerikalı (ABD) Protestan misyonerlerin ve Osmanlı Devleti’nin algısında gayrisünni Müslüman olarak “adlandırılan” kesimlerin akıbetini ele alıyor. Nusayriler olarak da bilinen Arap Alevileri, “heterodoks” diye adlandırılan Şiiliğin erken dönemlerinde ortaya çıkan bir koluna mensuptur ve nüfusu Kuzeybatı Suriye (modern Suriye’nin bir kısmı ve Türkiye’nin Hatay vilayeti) ile Adana, Mersin ve Tarsus merkezli Güney Anadolu’da (“Kilikya”) yoğunlaşmıştır. Geç dönem Osmanlı Devleti, Protestan misyonerler ve Nusayriler arasındaki etkileşim elinizdeki kitabın odaklandığı ana konudur. Yüzyıllar boyunca Osmanlı Suriyesi’nde yaşayan Nusayrilerin, Sünni Ortodoksluğun zulmünden korktukları için inzivaya çekilerek inançlarını gizli tuttukları düşünülmektedir. Nusayrilerin dinî inançları, Avrupa kütüphanelerinde günümüze ulaşan yazılarına dayanılarak 19. yüzyıldan bu yana incelenmektedir. Örneğin Protestanlığa geçen en ünlü Nusayri, Adanalı Süleyman Efendi’nin, Nusayriliğin inanç sistemini ve ayinlerini ayrıntılı biçimde açıklayan Kitab al-Bakura as-Sulaymaniyya fi Kashf Asrar ad-Diyana an-Nusayriyya1 [el-Bâkûretü’sSüleymâniyye fî keşfi esrâri’d-diyâneti’n Nusayriyye] isimli eseri 1863/1864 yıllarında Amerikalı Protestan misyonerler tarafından yayımlanmıştır ve uzun bir süre boyunca Batılıların Nusayriliğin dinî ilkeleri hakkında bildiklerinin temelini oluşturmuştur. Söylenenlere göre kitabında Nusayri dininin sırlarını alenen ifşa ettiği için Süleyman Efendi daha sonra Nusayri şeyhleri tarafından öldürülmüştür.2 Kitabın büyük bir kısmı İngilizceye çevrilmiş ve 1866 yılında kısa bir girişle yayımlanmıştır.3 Amerikalı ünlü Presbiteryen misyoner Henry H. Jessup, Süleyman Efendi’yle tanışmasını ve hayat hikâyesini anlatırken “Şarkta karşılaştığım en itici adam” ifadesini kullansa da, kısa bir süre sonra (Arapça bir tanıtım mektubunun da yardımıyla) onun “bilgili ve çok okuyan biri” olduğunu öğrenmiş ve Süleyman Efendi’yi Nusayriliğin “tuhaf şeytani gizemler sisteminin ayrıntılarıyla açıklayan yetkin biri” olarak değerlendirmiştir. Jessup, kendisinin ve diğer misyonerlerin Süleyman Efendi’yi Nusayriliğin ilkeleri ve gizemleri hakkında bir kitap yazmaya teşvik ettiğini ve bu kitabın en nihayetinde Beyrut’ta yayımlandığını da eklemiştir: “Kitabı büyük ilgi gördü. Suriyeliler hevesle alıp okudular ve Nusayri bölgelerine gönderilen kitabın kopyaları sansasyon yarattı.”
Arapça yayımlanan Tarih el-Aleviyyîn, bir Nusayri tarafından yazılan bir diğer kitaptır. Bir “dönüm noktası” olan bu kitabın yazarı Muhammed Emin Galib et-Tavil (ö. 1932), çeşitli devlet görevlerinde çalışmış Adanalı bir Osmanlı memuruydu.5 Muhammed Emin Galib, kitabını önce Türkçe yazmıştır (günümüze ulaşmamış gibi görünmektedir) ve daha sonra Arapçaya çevirerek 1924 yılında Lazkiye/Suriye’de yayımlamıştır (sonradan yeni baskıları ve Türkçe çevirileri de yayımlanmıştır). Birçok tarihsel hata içermesine ve Nusayriliğin dinî inançlarını savunan bir ilahiyat eseri olmasına rağmen, kitap tarihsel açıdan önemlidir ve Nusayri kimliğini inşa eden türün muhtemelen ilk örneğidir. Nusayrilerin tarihi ve inançları hakkında bu gibi kaynaklar nadir olduğundan, bu dinî topluluğun anlayışlarını aktarmak için elinizdeki kitapta daha çok Osmanlı Devleti’nin ve Osmanlı’daki misyonerlerin kaynakları kullanılacaktır.
Nusayriler hakkında 19. yüzyıldaki Osmanlı ve misyoner kaynaklarına dayanan tarihî bilgiler oldukça yetersizdir. Bu tür araştırmaların yoğunlaşması ancak son yıllarda mümkün olabilmiştir.6 Bu araştırmalar bir önceki dipnotta sıralanmıştır ve ilerleyen paragraflarda ele alınacaktır. Nusayriler hakkında Osmanlı kaynaklarına başvurmayan çeşitli Türkçe çalışmalar da vardır.
Nusayriler ve Gayrisünni Diğer Topluluklar Hakkında
Osmanlı Kaynaklarına Dayanan Araştırmaların
Durumu
Bahsi geçen dönemdeki Nusayriler üzerine yapılmış tarihsel çalışmalar günümüz itibariyle pek fazla değildir ve bunların sadece birkaçı Osmanlı arşiv malzemelerini kullanmıştır. Dick Douwes, “Knowledge and Oppression: The Nusayriyya in the late Ottoman Period” başlıklı makalesinde konuya faydalı genel bir bakış sunsa da, Osmanlı kaynaklarını kullanmamıştır. Douwes, Suriye’deki Arapça birincil kaynaklara, Beyrut’taki Fransızca birincil kaynaklara ve İngilizce, Fransızca ve Arapça ikincil literatüre dayanarak 1840’tan yaklaşık 1890’a kadarki dönemde, Nusayrilerin dinî ve seküler liderliğini ve onların inananlar topluluğu ve devlet yetkilileriyle ilişkilerini incelemiştir. Nusayrilerin taşra yönetiminde aldığı konumdaki değişime odaklanan yazar, bu değişimin 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı yetkililerinin kararlarını dinî motiflerden ziyade siyasi motiflere dayandırmalarından ve dini, siyasetin bir aracı hâline getirmelerinden kaynaklandığını öne sürer. Bu bağlamda, Osmanlı’nın bu topluluğa karşı tutumu, “hizipçi inanca” karşı zımni bir hoşgörüden “inancı (inançları) düzeltme” politikasına doğru değişmişti.
“19. Yüzyılda Heterodoks Dinî Gruplar ve O smanlı İdaresi” ve “Alevilik, Nusayrîlik ve Bâbıâli” başlıklı iki kısa makalesinde İlber Ortaylı, bir yandan heterodoks dinî gruplar olarak Anadolu Alevileri ile Nusayriler arasındaki ilişkiyi, bir yandan da son dönem Osmanlı idaresini incelemiş tir. Nusayrileri Dürziler, kripto-Hıristiyanlar ve Sabetaycılar (ya da Dönmeler, 17. yüzyılda Yahudi “Mesih” Sabetay Sevi’nin takip çileri) gibi diğer heterodoks gruplarla karşılaştıran Ortaylı, özellikle de Alevilerin ve Bektaşilerin yeniçerilerin müttefiki olarak zulme uğradığı ve yeraltına çekilmek zorunda kaldığı II. Mahmud döneminin (1808-1839) aksine, 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı’nın (kararsız bir tutum sergilemesine rağmen) heterodoks grupları topluma yeniden entegre ettiği sonucuna varmıştır. Öte yandan her iki dönemde de bu topluluklar devlet denetimi altına girmiştir. Stefan Winter ise iki makalesiyle (“La révolte alaouite de 1834 contre l’occupation égyptienne: perceptions alaouites et lecture ottomane”8 ve “The Nusayris before the Tanzimat in the Eyes of Ottoman Provincial Administrators, 1804–1834”)9 geç Osmanlı döneminde Nusayriler konusuna ilk katkı sunan isimlerden biri olmuştur. Winter her iki makalesinde de sadece birkaç Osmanlı belgesini kullanarak Tanzimat dönemi öncesi Nusayrileri ele almıştır. İlk makalesinde Winter, 1834 Nusayri ayaklanması ile Mısır’da ve ele geçirdiği topraklarda reform yapmaya çalışan Mısır valisi Kavalalı Mehmed Ali’nin Suriye’yi işgaline Osmanlı’nın verdiği tepkiyi ele almıştır. Dağlık bölgelerde rençper olarak yaşayan Nusayriler, Kavalalı Mehmed Ali’nin merkezileştirme politikasına, özellikle de kendilerine dayatılan zorunlu askerlik hizmetine karşı isyan ederken, Suriye kıyılarında yaşayan Nusayriler, Kavalalı Mehmed Ali’nin toplumdaki dinî farklılıkları ifade etme çabalarından duydukları memnuniyeti dile getirmişlerdir. İkinci makalesinde bölgedeki Osmanlı valilerinin Nusayrilere karşı tutumunu ele alan Winter, Tanzimat dönemine kadar Osmanlı’nın Nusayrilere karşı tutumunun sadece düşmanlıkla şekillenmediğini göstermiştir. Osmanlılar bir yandan Kavalalı Mehmed Ali gibi ortak düşmanlara karşı Nusayrilerle ittifak kurarken, diğer yandan bu topluluğun bazı mensupları Osmanlı hiyerarşisinde yükselmeyi ve önemli makamlara gelmeyi başarmıştır.
Selim Deringil ise Osmanlı İmparatorluğu’ndaki heterodoks grupları Osmanlı’nın son dönemlerinde Sünni İslam’ın siyasallaşmasıyla bağlantılı olarak araştırmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı topraklarındaki Hıristiyan misyonerlik faaliyetleri nedeniyle Osmanlı ile Batılı güçler arasındaki gerilim arttı. Gayrimüslimleri ve gayrisünnileri Osmanlı’nın “boyunduruğundan” kurtarmayı giderek daha fazla iş edinen Avrupalıların ve Amerikalıların Müslümanlar arasına sızacağı korkusu, II. Abdülhamid’i (h. 1876-1909) ülke içinde İslam’ın “resmî” Hanefi Sünni biçimimi yaymaya yöneltti. 19. yüzyılın son onyıllarında II. Abdülhamid rejimi Doğu Anadolu, Suriye ve Irak’ta bir “Sünnileştirme” siyaseti izledi. Bu politika, Osmanlı Devleti’nin merkezileşmesini ve birliğini amaçladığı gibi, “sapkın” (heretical) grupların Hanefi inancının öğretileriyle tanıştırılmasını da hedefliyordu. Bu doğrultudaki bir eğitim seferberliğinin parçası olarak, ilgili vilayetlerde okullar (yani medreseler) ve camiler inşa edildi ve tahsilli öğretmenler ve din adamları dinî konularda öğretim ve eğitim vermeleri için buralara gönderildi. Amaç, bu bölgelerdeki nüfusu “medenileştirmek” ve Hıristiyan ve özellikle Protestan misyoner propagandasına karşı bağışıklık kazanmaları için bölge halkını “iyi Müslümanlar” hâline getirmekti. Osmanlı hükümeti bu tür çabalarla, imparatorluğun bütünlüğünü tehdit ettiği düşünülen heterodoks grupların oluşturduğu tehlikenin önüne geçmeyi umuyordu. Yakın zamanda yayımlanan Conversion and Apostasy in the Late Ottoman Empire10 [19. Yüzyıl Osmanlı Devleti’nde İhtida ve İrtidad] isimli kitabında Deringil, son dönemlerinde kendini çok dinli bir ortamda bulan Osmanlı İmparatorluğu’nda milliyetçiliğin, ulusal kimliğin ve aidiyetin geçirdiği dönüşümlerin ve din değiştirmenin toplumsal ve siyasi işlevinin nasıl değiştiğini incelemiştir. Yvette Talhamy’nin İbranice doktora tezi Mridot ha-Nusayrim bi-Suriya ba-mi’ah ha-tish’ah ‘israh (19. Yüzyılda Suriye’de Nusayri İsyanları) 2016 yılına kadar İstanbul’daki Osmanlı Arşivi’nde (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, BOA) bulunan kaynaklara dayanarak Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Nusayrilerin tarihini ele alan tek monografidir. Bu doktora tezinin sadece İngilizce özetini okuma şansım oldu. Bu özete göre tez, Nusayri isyanlarının 19. yüzyıla kadarki tarihine genel bir bakıştan sonra isyanların koşullarını incelemektedir. Bir diğer çalışması “The Nusayri Leader Isma‘il Khayr Bey and the Ottomans (1854–58)”11 isimli makalesinde Talhamy, 1850’lerde Suriye’deki El-Nusayriye Dağları’nda nüfuzlu biri olan İsmail Hayr Bey’in yükselişini ve düşüşünü ele almıştır. Talhamy ayrıca, İsmail Hayr Bey, Osmanlı’ya karşı ayaklandığında Nusayriler arasında neden grup dayanışması, birlik ve iş birliği olmadığını ve bu ayaklanmanın Nusayrileri nasıl etkilediğini de incelemiştir. Makale, ikincil kaynakların yanı sıra İngiliz ve Fransız arşiv materyallerinden de yararlansa da, İsmail Hayr Bey ve onun Osmanlı yetkilileriyle ilişkisi ….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Tarih Türk-Osmanlı
- Kitap AdıOsmanlı’da Gayrisünni Müslümanlar - Nusayrilere Yönelik Misyoner ve Devlet Algıları
- Sayfa Sayısı384
- YazarNecati Alkan
- ISBN9786256584471
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2024