Fuhuş meselesi 19. yüzyıla kadar devletin görmezden geldiği, mahallelinin mutlak bekçi kesildiği bir konuydu. Peki, nasıl oldu da bugün muhafazakârlığın sembolü olarak görülen II. Abdülhamid döneminde fuhuş meşru hâle geldi? II. Abdülhamid’i takiben iktidara gelen İttihat ve Terakki’nin aynı politikaları izlemesi nasıl değerlendirilmeli?
Bu eser, Osmanlı modernleşmesinin en çetrefilli meselelerinden biri olan kayıtlı kadın fuhşuna odaklanarak, devletin modernleşme sancılarının kadın bedeni üzerinden nasıl tezahür ettiğini gözler önüne seriyor. Fahişelerin devlet ve toplumla olan karmaşık ilişkilerindeki gerilimleri açığa çıkaran Burcu Belli, Osmanlı modernleşme tarihine dair alışılmış anlatıları sarsıyor ve okuyucuyu yeni düşünce patikalarına davet ediyor.
İçindekiler
Teşekkürler 13
Önsöz 16
Giriş 19
Metodolojik Yapı 38
Yapı 52
Birinci Bölüm
Osmanlı Hukukunda ve 19. Yüzyıla Kadarki
Osmanlı Dünyasında Fuhuş
55
Giriş 55
Osmanlı Hukuku’nda Fuhuş 56
Şer’i Hukuk 57
Suçun İspatı: Sübut 60
Örfi Hukuk 61
Tanzimat Dönemi 1839-1876 68
19. Yüzyıla Kadar Osmanlı Dünyası’nda Fuhuş 70
Osmanlı Devleti’nde Fuhuş 71
Kölelik ve Fuhuş 82
İkinci Bölüm
Mahalle, Yerel Güçler ve Bürokrasi 88
Yeni Suçlar ve Suçlular 114
“Diğerleri” ve Mahallelerin Kapasiteleri 117
Merkezlere Göç 121
Özel Alan, Kamusal Alan, Aile ve Çatışma 125
Özel Alan 126
Kamusal Alan 133
Aile ve Çatışma 135
Üçüncü Bölüm
1876 Öncesinde Politik ve Ekonomik Gelişmeler &
II. Abdülhamid Döneminin Önemi (1876-1909)
146
1876 Yılına Kadar Politik ve Finansal Gelişmeler 147
Osmanlı Ekonomisi 153
19. Yüzyılın Önemi 162
Dördüncü Bölüm
Avrupa’da ve Osmanlı Devleti’nde Fuhuş
Düzenlemeleri ve Reformlar
172
Avrupa’da Salgınlar 176
Avrupa Ülkelerinde Düzenlemeler 179
Düzenlemelerden Önce Avrupa 179
Düzenleme Yapmak 186
Fransız Devrimi’nde ve Diğer Avrupa Ülkelerinde Fuhuş 189
Düzenlemelerin Kapsamları: Temel Konular 191
Evler ve Hayaller 192
Avrupa’yı Sayılarla Anlamak 194
Osmanlı Devleti’nde 1879 ve 1884 Nizamnameleri 196
Nizamnamelerin Motivasyonları 198
Osmanlı Devleti’nde Tehlikeli İnsan Fobisi 199
Beyoğlu Nedir? 204
Nizamname ile Gelen Temel Yenilikler 212
Özne Olan Kadınlar 216
Şifacılıktan Hastane İnşa Etmeye 218
Nizamname Planları 221
1884 Nizamnamesi’nin İçeriği 223
1884 Nizamnamesi’nin Amaçları 227
Uygulamada Nizamname 229
1884 Nizamnamesi’nin Çıkarılmasından
Sonra Osmanlı Devleti’nin Tıbbi Çabaları
233
Osmanlı’da Umumhaneler 235
Fahişe Kadınlara ya da Genelevlere Karşı Halkın Tepkisi 237
Beşinci Bölüm
Hastaneleşme Süreci ve Son Dönem Osmanlı
Devleti’nde Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
245
19. Yüzyıl Osmanlısı’nda Tıbbileşme Süreci 251
Beden Zamanı 253
Yeni Hayat’ı Anlamak 254
Kamusal Sağlığın Kurumsallaşması 255
Steril Yüzyıl 256
Osmanlı Kamusal Sağlık Politikalarındaki Gelişmeler 257
Osmanlıların Hijyen Saplantısı ve Sağlıkta Kadının
Pozisyonu
262
Osmanlı’da Veba, Kolera ve Diğer Bazı Salgınlar 265
Veba Salgınları 265
Kolera Salgınları 266
Yenidünya’da ve Osmanlı’da Frengi 271
Yenidünya Hayalleri ve Yeni Hastalıklar 271
Venüs’le Beş Dakika, Civayla Bir Ömür 274
Osmanlı Topraklarında Frengi 277
Kastamonu’nun Özel Yeri 286
Altıncı Bölüm
Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Kayıtlı
Kadın Fuhşu
296
İttihat ve Terakki Cemiyeti Kimdir? 297
İttihat ve Terakki’nin İktidara Gelmesi ve
II. Abdülhamid’in Hali
302
Cemiyet’in Kadınlara Bakışı 305
Dünya Savaşı’nın Yeni Öznesi: Kadınlar 311
Savaşan Devletlerin Yeni Kimliği 317
Ahlak Kaygıları ve Fuhuş Fobisi 320
Birinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’da Fuhuş
Nizamnameleri
324
İngiltere 325
Almanya 333
Fransa 341
Yedinci Bölüm
Savaş Yıllarında Osmanlı Reformları ve Kadınlar 346
Garbın ve Şarkın Kadını 346
Çalışma Hayatında Osmanlı Kadınları ve Fuhşa Giden
Yollar
354
Savaş Zamanı Fuhuş Düzenlemeleri ve 1915
Nizamnamesi
361
Frengi İlletine Karşı Mücadele İçin Hususi Teşkilat
Olmayan Mahallerde Frengi İlletinin Men-i İntişarına
Dair Talimatname-i Sıhhî
374
Devlet’in Evlilik Çabası ve Hukuk-i Aile Kanunnamesi 378
Sonuç Yerine 385
Kaynakça 397
Dizin 411
Önsöz
İngilizce yazdığım doktora tezimi bitirdikten sonra, o kış hızla Türkçeye çevirdim. Böylece tez bir kitap formatına dönüştü. Doktoradan yeni çıkmıştım, çalışmamın baskıya yetişmesi gerekiyordu, kafamda tamamladığım noktaların metne aynı şekilde yansımadığını fark etmeyecek kadar heyecanlıydım. Buna rağmen kitabın ilk baskısı hızla tükendi. Bunun için araştırmacılara ve okuyuculara müteşekkirim. Bu sırada ilk kitap değerlendirmem de yazıldı hatta hemen ardından yayınlamdı. Bu sayede değerli meslektaşım Anıl Göç’le tanıştım. Kitabın ikinci baskısında düzeltmeler kısmında onun kitap değerlendirmesinin rolü çok büyük. Buradan kendisine bir kez daha teşekkür etmek isterim.
İlk baskıdan sonra bir dönemliğine Harvard Üniversitesi’ne ziyaretçi araştırmacı olarak gittim, pandemi koşulları hâlâ sürdüğü için yapacak neredeyse hiçbir şey yoktu ben de tüm günümü Widener Kütüphanesinde geçirdim. Bu sırada özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidar yıllarında fuhşa ve yoksul kadın politikalarına odaklandım. Türkiye’ye döndükten sonra bu çalışmalarımı bir makale hâline getirdim ve yayımladım. Bu sırada kitabın ilk baskısı bitmişti, kitabı bulamıyoruz e-postaları hoşuma gidiyordu ama ikinci baskıyı sürekli ertelemek zorunda kaldım. Nihayetinde 2024’ün yazında FOL Kitap’ın desteği ve ilgisiyle kitabı gözden geçirip yayımlamaya karar verdik. Kitabı baştan gözden geçirirken bazı hatalarla karşılaştım bunun için okuyucularımdan özür dilerim. Bazı bölümleri yeniden yazdım, bazı başlıkları sildim ya da tamamen yepyeni başlıklar ekledim, yazarken âdeta eski yazarla kavga ettim. Bir noktada 1909’dan sonrasına da artık odaklanabildiğimi hatırladım. Biraz da önceki aksaklıkları telafi etmek için yeni baskıya 1915 Nizamnamesi’ni de eklemeye karar verdim. 1909’da biten fuhuş içeriğini 1918’in sonuna kadar getirdim fakat bu sırada kitabın tüm ekseninin kaydığını fark ettim, bu nazarla kitabı yeniden gözden geçirdim. Giriş ve sonuç bölümünü yeni eklediğim bölümlere göre yeniden yazdım bu sırada içerideki bölümler de çok ciddi değişiklikler yaptım. Nihayetinde elinizdeki kitap ortaya çıktı. Son bölümünün ilk defa yayımlandığını ve giriş ve sonuç bölümlerinin de bu şekilde yeniden tasarlandığını düşünürsek aslında ilkine benzer ama farklı bir kitap ortaya çıktı. Taslakları kaç kere okursam okuyayım her defasında bazı şeyleri silmek bazı bölümleri de yeniden yazma isteğine engel olamadım, bu nedenle bir yerde bitirmek gerektiğine karar verdim. Elinizdeki II. Abdülhamid ve İttihat ve Terakki Cemiyeti Yıllarında Fuhuş: Devlet, Modernlik ve Savaş böyle bir sürecin ürünüdür. Tüm okuyucularıma teşekkür ederim.
İstanbul 2024
İkinci Bölüm
Mahalle, Yerel Güçler ve Bürokrasi
İkinci Bölüm, bu çalışmanın sacayaklarından birini oluşturur. Mahalle ve burada yaşayan yerel güçler, bu bölümün ana aktörleridir. Mahalli mekânlardaki aktörler, bu çalışma için oldukça değerli öznelerdir çünkü Osmanlı toplumunda fuhşu bilip onu isimlendiren ya da görmezden gelen bu aktörlerdi. Diğer bir deyişle, fuhşun varlığı aslında fuhşa değil, onu görüp kabul edenlerin varlığına bağlıydı. Çeşitli şekillerde meşrulaşmadığı sürece fuhşun varlığı ispatlanamazdı. Öte yandan, erken dönemde kendi eliyle güç dağıttığı yerel öznelerden 19. yüzyılda gücünü geri almak isteyen devlet ile artık kemikleşmiş otoritelerini geri vermek istemeyen yerel güçler arasındaki çatışma, Osmanlı bürokrasisinin en büyük sınavlarındandı.
Yerel güçlerin pozisyonunu anlamak ve kapasitelerini bilmek Osmanlı toplumunda yalnızca fuhşu değil, diğer birçok meseleyi de belirginleştirmek açısından önemlidir. Fuhşu, yerel güçlerden ayrı değerlendirmek koşulları anlamak için yeterli ve doğru olmaz. 19. yüzyılın son çeyreğine değin fuhuş, devletin gözünde yerel bir meseleydi ve bu yerel mesele yerel güçler tarafından “çözülmeye” mahkumdu. Bu durumun temel sebebi, erken modern devletlerin böylesine kapsayıcı bir görev üstlenmemeleri ve zaten üstlenmek istese bile alt yapısal güçlerinin bunlar için yetersiz olmasıydı. 19. yüzyılda meydana gelen değişiklikleri en azından değişiklik çabalarını anlayabilmek için Osmanlı Devleti’nde mahallenin yapısını anlamak zorunludur.
Mekân meselesi, sosyal bilimcilerin son zamanlarda üzerinde daha fazla düşünmeye ve odaklanmaya başladığı konuların başında yer alıyor. Özer Ergenç, mahallenin Osmanlı toplumundaki işlevini anlamaya çalışan akademisyenlerdendir. Ergenç’in çalışmasına göre Osmanlı toplumunda yerel güçler oldukça kritik rollere sahipti.1 Serkan Şavk da doktora tezinde Osmanlı toplumunda özel alanlara odaklanmıştır.2 Birçok sosyal bilimcinin de iddia ettiği gibi, Osmanlı idaresinin en küçük yapısı mahallelerdi. Ayrıca bu mekânlar, insanların sorunlarını “hâllettikleri” ilk merciiydi. Mahallelerde birçok yerel vergi ve farklı gider kolektif bir şekilde ödenirdi. Bu zorunlu vergilerin yanı sıra bazı durumlarda mahalleli birlikte ek vergiler ya da giderleri de ödemek zorundaydı. Bu süreçte, kendiliğinden bir dayanışma ortaya çıkardı. Örneğin Leslie Pierce, birlikte yaşayan mahallelinin ödemekle yükümlü olduğu istisnai bir vergiden bahseder.3 Eğer bir mahallede, bir suç işlenirse ve o suçlu yakalanamazsa mahalleli bu durum karşısında bir vergi ödemek zorundadır. Aslında bu, vergiden ziyade bir çeşit cezalandırmadır. Mahallelinin birlikte suçluyu yakalama ya da ele vermesi için bir çeşit ters motivasyon olarak da değerlendirilebilir. Diğer taraftan devletin başarısızlıklığının ifşa edilmesi her durumda cezalandırılıyordu.
Mahalleyi tek bir kişi gibi görmek, devletin avantajına bir durumdu. Devlet böylece çok fazla sesle uğraşmak zorunda kalmıyordu. Dolayısıyla, mahallelinin tek bir özne gibi davranması yukarından aşağıya doğru desteklenen bir durumdu. Fakat zamanla, mahalleli erki bu durumu sevdi ve kendi baskın sesi dışında ses çıkartan özneleri ya dışladı ya da baskı ile onların sesini kısıp kendi seslerine dâhil etti. Böylece yatay bir baskı da yaratılmış oldu.
Bu çalışmanın temel iddialarından biri, 16. yüzyıldan sonra Osmanlı Devleti’nin altyapısal zorluklar çekmeye başladığı ve bu nedenle sık sık çeşitli yerel güçlerle işbirliği yapmak zorunda kaldığıdır. Bu durum, yalnızca Osmanlı Devleti’ne ya da toplumuna ait bir gerçeklik değildi. Bu zorunlu işbirliği modern öncesi devletlerin ortak sorunu ya da avantajıydı. Fakat zaman içinde Batı Avrupa devletleri bu işbirliğini çözerek merkezî devlet olmayı başarabildiler. Altyapısal güç ya da dengeler meselesi ilk defa Michael Mann tarafından 1984 yılında kullanılmıştı. Mann teorisinde iki çeşit devletten bahseder; ilki altyapısal gücünü geliştirmiş, daha az görünen devlettir. Diğeri ise altyapısal gücünü geliştirememiş, bu nedenle varlığını despotik şekilde halkına hatırlatmak zorunda kalan devlettir. Altyapısal olarak gelişmiş ya da gelişmekte olan devletler, topluma dayatma, zorlama ya da cezalandırma gibi uygulamalarla yaklaşmazlar; buna ihtiyaç duymazlar. Hatta genellikle devletin gücü ve varlığı halka fazla hissettirilmez. Fakat geliştirdikleri altyapısal değerler sayesinde toplumu hissettirmeden takip ve manipüle ederler. Mann’ın despotik devlet dediği otoriter devlet ise altyapı yetersizlikleri nedeniyle takip edemediği halkını, kendini göstererek izleyen devlettir. Gücünü ve varlığını hatırlatmak için sıkı yaptırımlar uygular.4 Fakat halk muhtemelen bu gücün gerçek olmadığının farkındadır. Burada gizli bir anlaşma vardır; devlet de halk da kendi kapasitelerinin farkındadır. Ayrıca karşısındakinin de kendi kapasitesinin farkında olduğunun bilincindedir, yani devlet aslında yeterince gücünün olmadığının bilindiğinin bilincindedir ve halk da devletin bunu bildiğini bilir. Fakat iki taraf da varlığını ve çıkarlarını tehdit etmediği sürece bu sessiz anlaşmaya sadık kalır. Bu anlaşmada devletin çıkarı, halkının üzerinde soyut da olsa iktidarının varlığının kabulüdür. Halkın avantajı ise bir süreliğine uyumlu vatandaşlar olarak, devletin izin vermediği noktaların bir zaman ya da mekândan sonra yumuşayacağının farkında olmasıdır, yani ….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Tarih Türk-Osmanlı
- Kitap AdıOsmanlı’da Fuhuş - II. Abdülhamid ve İttihat ve Terakki Dönemi
- Sayfa Sayısı416
- YazarBurcu Belli
- ISBN9786256584464
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2024